İNSAN HAKLARI BİLİNCİ EDİNMEK
Misbah HİCRİ

İNSAN HAKLARI BİLİNCİ EDİNMEK

Bu içerik 1065 kez okundu.

 
            "Hilful Fudul Cemiyeti, Hz. Peygamber yirmi yaşlarında iken üyesi olduğu, Mekke'deki bozulmuş olan toplum düzenini sağlamak ve haksızlığa uğrayanların hakkını aramak için kurulmuş olan bir cemiyettir. Hılful Fudul; Erdemliler ittifakı demektir. 580'li yıllarda Arap kabileleri arasında süregelen savaşlar sonucunda ortaya çıkan anarşi ortamında, can ve mal güvenliğinin sağlanması, zayıf ve güçsüzlerin korunması, zulmün önlenmesi gibi amaçlarla, saygın ve iyi niyetli kişilerin önderliğinde kurulan ve Hz. Muhammed'in de aralarına katıldığı barış cemiyeti."  İlginç bir mesele ki Hz. Muhammed peygamber olduktan sonra bu ittifaka tekrar kurulursa üye olması sorulur, tereddütsüz kabul eder.

            Tırnak içine aldığım bu yazıyı sizler için internet ortamından aldım. Bunu yazmamızda ki sebep bin beş yüz evvel insan haklarına sahip çıkışana bakıyorum ve bu gün yaşananlara... Soygunlar, talanlar, can boğazlamalar, kısacası ölümle biten olaylar... Hepiniz görüyor, hepiniz yaşıyorsunuz. Bu kimin eliyle olursa olsu bu suçu işleyenlere katlanmak, onları kabullenmek mümkün değildir. Bizde suç ortağı oluyoruz.

 Kendimizi bir sorgulayalım. Hiçbir gün insan haklarının ne olduğunu, bir insan olarak bu haklarımızdan ne derece faydalandırıldığımızı sormamız gerektiği gibi çevremizde olup biten haksızlıklardan insanların nasıl muzdarip olduğunu gördüğümüz halde tepkimizi dile getirdik mi? “Susma sustukça sıra sana gelecek” sloganının önemini benimsedik mi?

 İnsan haklarının sadece yemek, içmek, gezip tozmak, uyku ya da iş midir? Bunun için biz dünyaya gelmedik. Sorumluluklarımız, neden ve niçin yapılacaklar vardır. Bunca olaylar yaşanırken başka nedenler aramamız gerekmez mi? Bu haklarımızı kısıtlayanların kim olduğunu ve onlardan insan olarak hesap sormamız hazım. "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" suskunluğunun kara çarşafını mı başımıza geçirelim? Ateş düştüğü yeri yakmaya devam mı etsin?  İnsanların neden sokaklara dökülüyor sorguladım mı?

            Tarihi süreç için de insan haklarının elde edilmesi, insanlığın evrensel mücadelesinin bir ürünüdür. Dünyanın çeşitli yerlerinde başlatılan mücadele, birlikte hareketi sonucu bu gün dünyada insan hakları anlamın da başarılı çalışmalar elde edilirken ülkemiz de nerededir?  

            İnsanın doğası ile birlikte insan hakları başlar, vazgeçilmez, devredilmez bir haktır... Ama birileri bunu zorla almaya kalktığında veya baskı kullanarak seni haklarından mahrum ettiği zaman, direnmenin yaşam olduğunun erdemine sarılmak  insan olmamızın gereğidir.  

Değerler sisteminde en üst sırada yer alan temel insan haklarından nasıl yoksun olduğumuz da ülkemizin geçirdiği badirelerden anlaşılmaktadır. Demokratik değerleri baz aldığımızda insan onuruna değer verme, hukukun kimsenin tekelinde değil; üstünlük olarak saygı bulmasıdır. Temel değerler üzerinde çatışma yerine değer vermek erdemdir.

            Doğan, büyüyen, gelişen, olgunluğa erişin ve ihtiyarlayıp dirimle ölüm arasındaki ömür yolunda insanların temel hak ve özgürlerinin başında temel yaşam hakkı gelir. Bireyin özgürlüğü toplumsal özgürlüğü beraberinde getirir. Karşılıklı saygıyı kazandırır, insanca yaşamın erdemiyle buluşturur. Adil olarak yargılanma, düşünce,  vicdan özgürlüğü, ifade özgürlüğü, eğitim hakkı ve yine özel yaşama ve aileye saygı hakkı olarak saydığımız temel insan haklarının bu gün hangisinden faydalandığımızı sormadan edemiyor, insan.

Demokrasi ve  toplumsal barış adına insan haklarının nasıl hurdahaş olduğunu gördük. Adalet, hesap sorma, şeffaflık, toplumsal barışın döngüsü, insanlığın erdemindendir. İnsanlığın değerleri ile çelişenler, medeni anlayış, kültürel gelişimlerden yoksun olmasından ileri geldiğini bilmeliyiz.

 İnsanların birlik ve beraberlik içinde  herkesin karşısındakinin değerlerini saygı göstererek sağlıklı bir yaşam ortamı sağlaması, birinin diliyle, milletiyle, kültürü ile üstünlük taslaması hukuku kendi kuralları içinde yürütmesi, karşısındaki potansiyel suçlu olarak görmesi onları başarılı değil tarihi süreçte yenilgiye götürmeye mahkûmdur.

            İnsanların yapı bakımından eşit olduğu gibi kişiler siyasal iktidar karşısında düşünce farkı gözetilmeksizin “cins, ırk yaş farkı anlamında herkes eşittir” dersek bunun insan haklarının temel ilkesi olduğunu söylersek, kaçımızın bundan haberdar olduğunu ve bunun bu güne kadar ülkemizde yaşayanların haberdar olmadığı gerçeğini görüyoruz.

            İnsan haklarını elde edebilme adına verilen mücadele düşünce sahibi olmamızdandır. Bu insanlığın en büyük değeridir. İşte bu nedenledir ki insan olmanın farklılığı düşünme yetisinin olmasıdır. Bunun ardından özgürce düşünme, yaşama hakkı en önemli haklardır.  

           

            

DİĞER YAZILAR
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
MSB: Son bir haftada 38 terörist etkisiz hale getirildi
MSB: Son bir haftada 38 terörist etkisiz hale getirildi
Gümrük muhafaza ekipleri 142 milyon TL'lik kaçakçılığı önledi
Gümrük muhafaza ekipleri 142 milyon TL'lik kaçakçılığı önledi