ANILARLA ORTADOĞUNUN İNCİSİ BEYRUT
Misbah HİCRİ

ANILARLA ORTADOĞUNUN İNCİSİ BEYRUT

Bu içerik 1084 kez okundu.

 Turistik bir geziyle yola çıktık. Suriye derken yolumuz Lübnan’ın  başkent  Beyrut’ta son bulacak ve tekrar geri dönecektik. Uzun bir yolculuk sonrası Golan tepelerini, Baka’a vadisini görmek bir yana hayâlını bile kuramadığımız yerlerdi. Geçip gittik. Bayrağına sembol olarak kullanılan Sedir ağaçlarının büyüsü arasında hayal etttiğim Beyrut’a vardık.

            Dünyanın gözü üzerinde olduğu rüyaların şehri Ortadoğu’nun incisi Beyrut’un toprağına ayak basıyoruz. Savaşın izleri Beyrut’un her yerinden görülüyordu. O güzelim Beyrut’un hem gecesi hem gündüzünü doya doya doğal güzelliklerini, tarihi mekânlarını yüreğimize sevgisini damgalayarak gezdik. Mutfaklarındaki damak tadına vardık. Ne zaman gözümüz o savaş izlerine değse yüreğimizin burkulmaması mümkün mü?

            Beş bin yıllık tarihi boyunca sayısız badire atlatan Beyrut’un bunu da atlatır elbet… Maalouf’un romanlarındaki ruhunu, Fairuz’un şarkılarındaki duyarlılığını koruma olasılığı yüksek. Nihayetinde sorunlarına, iç ve dış savaşlarına, mülteci akınlarına, Suriye ile İsrail arasına her anlamda sıkışmışlığına rağmen farklı kültürlerden insanların bir arada yaşayan bir şehirden, bir ülkeden söz ediyoruz.

            O günleri yâd ederek başladım yazıya. Haberler… Haberler kara haber verirler. Hiç ummadığımız bir anda bir patlamayla Beyrut’un unutulmuşluğunu yeniden hatırlattı bize. Dünya başkentleri arasında başkent olarak sayılan Beyrut bir kara haberle dünyanın dikkati yeniden üzerinde yoğunlaştı.

            Haberi hepiniz okudunuz, tv lerde izlediniz. Ben yeniden hatırlatarak, sayfalara dökerek bu Beyrut’un kara gününü tarihe mal edeyim. Hani kara gün derler ya! 4 ağustos Çarşamba günü Beyrut için kara bir gündü. Bir patlama ve ardından yangın geride bir harabe ölüm sayısı 200 bulmuşsa da her gün artmakta, beş binden fazla insanın yaralanmasına neden olduğunu basından okuyoruz.

            Daha bu patlamadan yaralılardan kaç kişinin öleceği de meçhul… Çünkü her yaralı kurtulacak değil. Evsiz barksız kalan üç yüz bin kişiden bahsediliyor. Depremi andıran bu patlama Akdeniz’in birçok yerinden sesi duyulması yetmediği gibi göğe yükselen alevleri izlemiş ve felaketi canlı izlemişler.  

              Birinci patlama ve yangından sonra ikinci patlama liman bölgesinde haberlerde söylenene göre altı yıldır bekleyen 2 bin 750 ton “amonyam nitratın” patladığı ve yangını büyüttüğü söyleniyor. Merak ettim bu Amonyum nitrat nedir, nerelerde kullanılır? Araştırdım. Kısaca bir bilgi ile hem kendimi hem sizleri bilgilendirmiş olayım.  “Genellikle gübre ve patlayıcı madde yapımında kullanılan amonyum nitratın piyasada bulunan yaklaşık yüzde 33,5 oran kadarı ve tümü bitkiler tarafından kullanılabilecek nitelikte azot içerir. Yapay gübre yapımında en çok kullanılan azotlu bileşiktir.”

          Tabi hemen peşinden komplo teorileri yazılmaya başlandı. Bu Hizbullah’ın silah deposu olduğundan olacak ki İsrail’in saldırısına uğradı. Kim ne söylerse söylesin görünen o ki ihmal, kötü yönetim ve hukuk mücadelesi talihsizlikle birleşmiş, ortaya büyük bir trajedi çıkmıştı.

           Türkiye’den de bir ses duyuldu. Bu gemi altı yıl önce boğazdan geçmiş. Kanal İstanbul olsa tehlikesinden korkulmazmış. Kanala kazma vurulmadan etrafındaki tüm arsalar yok pahasına satıldı. Yarın orası da şehirleşecek peki o zaman ne dersiniz? Bir felaket ve siyaset!

            Daha her türlü soruşturmadan nasibini almadan varsayımlarla ibaret söylemler gazete sayfalarını doldurmuş durumda. Bazı haberler karartılı, bazı haberler asparagas. “Büyük patlamanın nedeninin bir Rus şirketi tarafından Batum’dan yüklenip Mozambik’e götürülmek üzere yola çıkartılan, Beyrut limanında denize elverişli olmadığı ve liman harçlarını ödemediği için alıkonulan Rhosus adlı Moldova bayraklı hurda geminin yükü olduğunu” söylediler. Diyenlerde yeni bir komplo teorisi peşindedirler.  Teoriler yetmedi bu kez tahminleri, keşkemlerin sesi yükseldi. Eğer gemiyi işleten şirket Süveyş Kanalından geçmek için yeni yük almak, biraz daha para kazanmak amacıyla Beyrut limanına uğramasaydı, böylesi bir olay hiç yaşanmayacaktı. 

            Keşkem bu geminin tehlikeli yükü başka bir gemiye yüklenip başka bir yere taşınsaydı.  Dahası endüstriyel patlayıcı üreten bir şirkete satılsaydı, şehir bu yangınla ve patlamayla sarsılmayacak insanlar ölmeyecek şehir bir moloz yığınına dönmeyecekti. 

            Bir gün ırakta bir kamyon kaza yapmıştı. Çarptığı arabanın sahibi “sen buraya gelmeseydin bu kaza olmazdı!”

 

 

 

DİĞER YAZILAR
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Gümrük muhafaza ekipleri 142 milyon TL'lik kaçakçılığı önledi
Gümrük muhafaza ekipleri 142 milyon TL'lik kaçakçılığı önledi
Kuzey Kore televizyonu kot pantolonu sansürledi
Kuzey Kore televizyonu kot pantolonu sansürledi