MEHMET HULUSİ ÖCAL
Misbah HİCRİ

MEHMET HULUSİ ÖCAL

Bu içerik 1636 kez okundu.

“Ehil olan insana canım feda/ayağı öpülse öperim onun/Bir de git ehil olmayanla konuş/Cehennem ne imiş görmüş olursun.”

 

Yazının başlığı için çok isim düşündüm ama onun isminden daha güzelini bulamadım. Güzel bir insan desem ve tüm erdemli kelimeleri saysam, ancak rahmetle andığım Mehmet Hulusi Öcal ağabeyi tarif edebilirim. Tanıyan tanır. O kadar meziyetin bir arada olması başlı başına bir mükemmellik... Onun için Ömer Hayyam’ın bu dörtlüğünü yakıştırdım ona…

Her gün güneş doğup dünyayı aydınlatırken, nice gözler o ışığa gözlerini kapatıp el sallamaya fırsat bile bulmadan çekip gider. Onlardan biri de saygıyla anılmaya layık Rahmetlik Öcal ağabeydi. O zatı muhteremi Urfa Et-Balık Kurumunda çalıştığı süreden beri tanıyorum. Bende aynı mahallede ikamet ettiğim yıllardı. Çeşitli vesilelerle o alicenap, o hatırşinas, o centilmen kişiliği ile buluşurduk. Ardından kalem dostluğumuz geldi. Derken yollarımız ayrı köşelerde olsa da aynı gazetede buluştu.

 Daha sonra “Şair ve Yazarlar Platformu’nu” bir grup arkadaşla birlikte uzun yıllar sürdürdük. Bunların içinde ressam, güfte ve bestekâr, şair, yazar gibi çeşitli meziyetleri olan dostlarımız vardı.  Ben öteden beri yazılarımda isimlere yer vermezdim. Lakin hayat bu kadar kısa olunca, toplumda da ahde vefa adına gereken yapılmayancı, anılara sahip çıkmak, yazmak, paylaşmak yazarların sorumluluğudur. 

Rahmetle andığım M. Hulusi Öcal ve halen sesleri duyulan; Fuat Rastgeldi. M. Kemal Uğuzlu, Musa Kaldı, İbrahim Tezölmez, Remzi Kara, Hüseyin Yektaş. Zaman zaman katılan ve sonra terk edenler de oldu. Kimler yoktu ki sonra saflar netleşti. Öcal ağabeyi aramızdan ayrıldı ise de o kalemimizin iz bıraktığı kâğıdın üzerinde ömrümüz el verdiği sürece yaşayacaktır.  

Hulusi Öcal’ın örnek kişiliği yanında edebi kişiliğinden kısaca bahsetmek gerekirse; şiir alanında kafiye ve hecede üstün bir yetenekti. Yazı alanında sade, yalın ve özce anlatırdı. Siyasal söylemleri ne yazılarında ne dizelerinde eser bulamazsınız. Söylediği her kelime muammadan farksızdı. Nitelikli tavsiye ve önerileri hepimizi hoşnut ederdi. Özenle seçilmiş kelimelerle ses getiren dörtlüklere, ozanca, manidar anlamlar katmasını bilen biriydi.  

Geçirdiği kriz sonrası uzun zaman evde, yatakta geçirdi. Fırsat buldukça ziyaret etmeyi ihmal etmedik. Çok ender, özel bir durum için bazı toplantılara katılırdı. Burada manevi destek anlamında ödüllendirilmesi sevindiriciydi. Geride gençlere örnek olacak yüreğinden kalemine ses bulan şiir, mani ve hoyratlar kaldı. Uzun zamandır gazetedeki yeri boştu, varsın olsun. Ama en azından onun varlığından haberimiz vardı. Nefes alıp veriyordu.

Bu gün onun nice insan gibi onun da yaşam öyküsünü noktalandı. Adı ölüm olan olgunun üzerine bir harf, bir nefes daha eklenemez. Yaralı bir ev ve geride derin hüzünlü gönüller, yangın sonrası görünmeyen dumandan akan gözyaşları… Öncesi silik, unutulmaya yüz tutan anılar, sonrası yâd edilmek adına gizemli mısralar… 

Hakkında ne kadar söylense azdır. Çünkü söz uçar yazı kalır. Birkaç kelime de olsa onu anmak anıların karşısında saygın duruştur. İşte satır aralarına sığdırılmayacak kadar yürekli, sözün edebini bilen faniye yalnızlığın yakasız gömleği giydirildi ve son sığınağına yolculandı… Sevenlerine hüznü emzirirken o suskunluğu ile baş başa kaldı. O bir umut ve kurtuluşun reçetesi değildi, ama erdemleriyle toplumsal yapıyı oluşturan güzellikler sunmasını bilendi.

Herkes ölecek buna şüphe yok. Önemli olan böyle topluma hizmet eden, edebiyat yolunda kalem çalan, edebi kendine şiar edenlerin isimlerinin bir yerlerde anılması bizleri fazlasıyla sevindirir. Bu konuyu Sabri Dişli’li sitemci bir şekilde karşılıklı söyleştik. Böyle söylemleri biz sayısız kez çeşitli platformlarda seslendiriyoruz. Nafile! Nedense “hayatın otu acı” deriz ya! Kendi insanımıza değer vermiyor, kadir kıymet verme de ihmal ediyoruz.

Söz gelimi yazıyorum. Biri birisinin aleyhinde bir söz duyduğunda araştırmadan, soruşturmadan, gerçeğini anlamadan, paylaşmadan dağ yaparlar yüreklerine… Kini öfkeyi büyütür ilk fırsatta intikam uğraşına gireriz. Hulusi Öcal buna karşı en iyi örnekti. Oysa bu şehir bizim. Bunun için herkes kendi kararınca bir şeyler yapmak çabasındadır. Hepimizin sorumlulukları vardır. Bu sorumlulukların için de bir de bir araya gelip dayanışmayı sağlamaktır. Şehirli, köylü, aşiret, parti, düşünce, fikir ayrışmasına girdik mi kendimize dost değil; toplumda fırsatçı, yalaka çoğaltırız.  

DİĞER YAZILAR
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Romanya Cumhurbaşkanı Iohannis ile telefonla görüştü
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Romanya Cumhurbaşkanı Iohannis ile telefonla görüştü
Bakan Tekin öğrencilerle birlikte Beşiktaş-MKE Ankaragücü maçını izledi
Bakan Tekin öğrencilerle birlikte Beşiktaş-MKE Ankaragücü maçını izledi