Bağırsak mikrobiyom çeşitliliği COVID-19 enfeksiyonundan sonra değişti

Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği Üyesi Prof. Dr. Şevket Arslan, doğal vücut savunmasında önemli yeri olan bağırsak mikrobiyom çeşitliliğinin COVID-19 enfeksiyonundan sonra değişebildiğini ifade etti.

SAĞLIK - 07-04-2023 12:41

COVID-19 enfeksiyonu, bağışıklık sisteminin işleyişini zayıflatabiliyor ve bu etki uzun süre devam edebiliyor. Hastalığı ağır geçirmeyenler de bile, 12 haftadan uzun süre devam eden ve bu belirtilerin başka bir sebeple açıklanamaması durumu "Uzun Süreli COVID" olarak adlandırılıyor. Bu duruma “Akut Sonrası Covid Sendromu”, “Post-COVID-19 Durumu” gibi  isimler de  veriliyor.

‘’Uzun Süreli COVID’in, Akut COVID olarak adlandırılan bulaşıcı semptomların olduğu ateş ve öksürük gibi hafif grip benzeri semptomlardan farklı olduğunu açıklayan Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği Üyesi Prof. Dr. Şevket Arslan, COVID enfeksiyonundan sağ kurtulan kişilerin yaklaşık yüzde 30 ila 70’inin "Uzun Süreli COVID" belirtilerini yaşayabileceğini söyledi. Bu durumla ilişkili olarak akciğer, kalp, sinir sisteminin de dahil olduğu birçok organ ve sistemi ilgilendiren 200’den fazla belirti bildirildiğinin altını çizen Prof. Dr. Şevket Arslan, “Bunlar arasında en dikkat çekici olanları; halsizlik, yorgunluk, nefes darlığı, göğüste ağrı ve sıkışma, çarpıntı, anksiyete, unutkanlık, konsantrasyon bozukluğu, bunama, bilinen kelimelerin hatırlanamaması, tat ve koku bozukluğu, kas ve eklem ağrısı, halüsinasyon, uyku bozuklukları, alerjik belirtilerin açığa çıkması ya da şiddetlenmesi, bağışıklık sisteminde zayıflama, enfeksiyon sıklığında artma, duyma ve görmede değişme, ishal ve kabızlık, idrar kaçırma, adet düzensizlikleri olarak sıralanabilir” dedi.

“Koronavirüs bağışıklık sistemini hem aşırı çalıştırıp yorabiliyor hem de bağışıklık hücrelerinin normal işlevini yapamaz hale getirebiliyor” diyen Arslan, virüsün, adeta saldırıya geçerek vücutta doku ve hücre hasarıyla sonuçlanan bir kaos ortamının oluşmasına yol açtığını söyledi.  Bağışıklık sistemi ile bağırsakta bulunan faydalı bakterilerin ilişkisinin uzun süreden beri bilindiğini ifade eden Arslan, doğal vücut savunmasında önemli yeri olan bağırsak mikrobiyom çeşitliliğinin de COVID-19 enfeksiyonundan sonra değişebildiğini ifade etti. Arslan, bu değişikliğin de "Uzun Süreli COVID" gelişimine katkı sağladığının altını çizdi. 

"Her birey risk taşıyor ama kadınlarda iki kat fazla görülüyor"

"Uzun Süreli COVID" görülme olasılığı yaşla birlikte artsa da kadınlar arasında uzun süreli Covid’in iki kat daha yaygın görüldüğünü ifade eden Arslan, “Eşlik eden diyabet, böbrek, kalp ve karaciğer hastalıkları, astım, obezite, kötü yaşam koşulları riski arttırmaktadır. Ancak COVID enfeksiyonunun şiddetinden bağımsız olarak da her birey risk taşımaktadır” diye konuşarak sözlerini şöyle tamamladı:

“COVID-19 aşısı, enfeksiyona yakalanma riskini azalttığı ve bağışıklığı güçlendirdiği için "uzun süreli COVID" riskini azaltmaktadır. "Uzun süreli COVID" tedavisinde etkisi kanıtlanmış belli bir ilaç henüz olmadığı için genellikle belirtilerin hafifletilmesine yönelik yaklaşımlar hekimlerce önerilmektedir. Belirtilerin hafifletilmesinde dengeli beslenme, fiziksel aktivite, uyku düzeninin sağlanması, COVID-19 aşısının yaptırılması, D vitamini takviyesi, doğal yoldan alınan probiyotikler ve koenzim bağışıklığı güçlendirerek toplum sağlığını sıkıntıya sokan bu enflamasyonu önleyebilmektedir.” 

Hibya Haber Ajansı

 
Günün Diğer Haberleri