Medyelioğulları, ilk zamanlarda çakıl taşlarını şekillendirmeye çalıştığını, bu uğraşının zamanla bir tutkuya dönüştüğünü belirterek şunları söyledi:
“İlk zamanlar hobimdi; çakıl taşları toplar, onların her birine küçük boyutlu şekiller vermeye çalışırdım. Kendimi bu şekilde geliştirerek, 2004 yılında babamın vefatından sonra onun tamir tezgâhını kendi taş yontma tezgâhım haline getirdim. Yeteneğimi fark ettikçe Diyarbakır’a özgü bazalt taşlarıyla daha büyük boyutlarda çalışmalar yapmaya başladım.”
Bazalt taşının Diyarbakır’ın simgesi olduğunu vurgulayan Medyelioğulları, “Tarihi ile talihi uyuşmayan bu kent üzerine sayısız eser yaptım. Bir murç ve çekiç yardımıyla bazalt taşlarına sabırla şekil veriyorum. Taş ustalığı hem sabır hem de orantılı güç isteyen bir zanaattir. Çünkü bazen aynı noktaya yüzlerce kez vurmanız gerekir. Çok hızlı vurursanız taş dağılır, yavaş vurursanız şekil alamazsınız. Orta bir kuvvetle ve sabırla işlemek gerekir.” dedi.
Şu anda 20 metrekarelik dükkanında 500’e yakın eseri bulunduğunu belirten taş ustası, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İlk başladığım dönemlerde Diyarbakır minyatürlerini, kentin önemli mekanlarını taş heykel olarak yaptım. Zamanla Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait eserlerin de minyatürlerini yaparak topluma kazandırmaya çalıştım. Eğer bazı kurumlar destek olursa en büyük hayalim, tüm bu eserleri büyük bir mekanda sergileyerek insanlara sunmak, turistik bir alan oluşturmak ve emeklerimin görülmesini sağlamak.”
Hibya Haber Ajansı