Michigan Üniversitesi tarafından ölçülen tüketici duyarlılığı, 4,9 puan düşüşle 72,5 beklentisinin altında 66,8'e gerileyerek 2011'den bu yana en düşük seviyesini gördü. Beklenmedik ölçütteki düşüşte birkaç faktör etkili olmakla birlikte, yüksek enflasyonun artık tüketici davranışlarına zarar verdiği görülmekte. Son aylarda Covid belirsizliğinin sürmesi ve azalan teşviklerin etkisini de bunun içine dahil edebiliyor olsak da, Kasım başı itibariyle reel gelirleri aşındıran enflasyonun güven aşındırıcı etkisinin tüketim harcamalarındaki baskısı daha hissedilir boyutta.
Alt kalemlere bakacak olursak; Yakın vadeli enflasyon beklentileri %4,9'a yükseldi ve daha uzun vadeli (üç ila beş yıl sonra) beklentiler %2,9'da kaldı. Mevcut durum 77,7'den 73,2'ye gerilerken, beklentiler 67,9'dan 62,8'e geriledi. Hane halklarının durumu yüksek fiyatlarla eskiye göre daha ilişkili görünüyor. Bu noktada, işsizlik ve enflasyon olgusu harcama yetisi ve tüketici davranışlarıyla direkt ilişkili görülüyor. Tedarik zincirinde normalleşme, enflasyonda normalleşme için ana sağlanması gereken şart gibi görünüyor. Bu aşamaya gelindiği zaman normalizasyon daha kayda değer şekilde konuşulabilecektir, ancak güncel endişemiz Fed’in de davranışlarını etkileyecek daha kalıcı bir enflasyon şeklinde. Gevşek finansal koşullar şu anda ana yardımcı olması gereken başta konut olmak üzere sektörlere de yardımcı olacak bir noktada değil, çünkü fiyatlardaki yükseliş olgusu daha devrede. Fiyatlarda kontrol mekanizması açısından, Fed’in çıpayı tutabilmek noktasında varlık alımlarını azaltması, duruma göre hızlandırması anlaşılabilir bir durum.
Kaynak: Tera Yatırım
Hibya Haber Ajansı