İmamoğlu açıklamasında, “Allah aşkına; sen kimsin de Allah'la kul arasına giriyorsun? Sen kendini ne zannediyorsun? Bu milletin inancını, bu milletin milli duygularını ölçecek adam, anasının karnından doğmadı, doğmadı” şeklinde konuştu.
“Ben aylar önce, ‘Bu sürecin en çalışkan neferi olacağım’ demiştim” diyen İmamoğlu, “Ben çalışıyorum. Beni geçebilen geçsin. Milletimiz için çalışıyorum. Bunlar, ekonomiyi yönetmeyi bilmiyor. İnanın ekonomiyle ilgili bazı yöneticilerine bırakın memleketi, dükkanı emanet etmezsiniz. İşi bilen bir insan, yanlışı söylüyorsa üstündeki insan, ona yanlışını söyler. Bunlar ‘yanlış’ dese de yatıp kalkıyorlar, ‘doğru’ dese de yatıp kalkıyorlar. Emir kuluna dönmüş, emir kulu olan yöneticilerin bu memleketi asla bir faydası olmaz” ifadelerini kullandı. İktidarın 16’ncı sırada aldığı Türkiye’ye, ekonomik büyüklük açısından 21’nci sıraya düşürdüğü bilgisini paylaşan İmamoğlu, “Bu hükümet; bu milleti, bu devleti, bu vatanı, yönetmeyi hak etmiyor. Evlerine yollayacağız onları. ‘Ben’ diyen aklı yollayacağız, ‘biz’ diyen aklı sistemin başına getireceğiz.” dedi.
“Milletçe çok önemli bir kararın arifesindeyiz” diyen İmamoğlu, “14 Mayıs, tarihi bir gün olacak. 14 Mayıs'ta, gelecek adına bir karar vereceğiz. Çocuklarımız için, gençlerimiz için çok önemli bir karar vereceğiz. Hep birlikte bu süreci iyi idrak etmeli ve ona göre çalışıp, ona göre yol yürümeliyiz. Öncelikle yarın İstanbul'da, Maltepe Miting Alanı’nda sizi bekleyenler var. Millet İttifakı, Maltepe'de olacak. Mansur Başkanımız Maltepe'de olacak. Ben de sizleri karşılayıp, ev sahipliği yapacağım. Hep birlikte ev sahipliği yapacağız. Hep birlikte 13. Cumhurbaşkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nu karşılamaya hazır mıyız” ifadesini kullandı.
“Bugünün iktidarı insan ayırmayı, kutuplaştırmayı tercih ediyor”
“Ne yazık ki bugünün iktidarı insan ayırmayı, insanları birbirinden uzaklaştırmayı, kutuplaştırmayı tercih ediyor” diyen İmamoğlu, özetle şunları söyledi:
“Bu ülkenin hükümetinin, İstanbul Büyükşehir Belediyesi bir başka partide diye, yapmadığı engelleme kalmadı. Ve birçok şehirde bir başka partiden ise, oraya selam bile vermiyorlar. Ülkeyi, devleti, mekanizmaları partizanlaştırdılar. Devletin valisi olur. Devletin kaymakamı olur. Şimdi bunların döneminde ‘hükümetin kaymakamı’, ‘hükümetin valisi’ şekline dönüştü. Ben, ülkenin bürokratları adına devletin emek verip yetiştirdiği memurları adına da üzülüyorum. O insanları da zorda bırakıyorlar. Memleket, neredeyse Cumhuriyetin yüzüncü yılına kadar, bu denli partizan bir dönemi hiçbir dönem yaşamadı. Ve adaleti yerle bir ettiler. Eğer bir insan liyakatiyle bir yere gelmek istiyorsa bu mümkün değil. Ama bir yerde tanıdığı, dayısı, partilisi varsa, o zaman mümkün. Böyle bir süreç ortaya koydular. Gençlere soruyoruz, diyoruz ki, ‘Siz bir işe girmek için çalışıp, çabalayıp liyakatiniz varsa girebilir misiniz?’ ‘Hayır’ diyorlar, ‘Dayımız varsa gireriz, başka giremeyiz.’ Gençler umutlarını bu ülkede değil, başka ülkelerde aramaya başladılar. Çocuklarımızın eğitimle ilgili çok ciddi sorunları var. Artık eğitimde öyle bir eşitsizlik var ki, çocuklarımızın eğitimiyle ilgili annelerimizin, babalarımızın umutları kalmadı.”
Hibya Haber Ajansı