PKK'nın 47 yıl sonra kendini feshetmesiyle Türkiye, terörsüz bir geleceğe doğru tarihi bir adım attı. Siyasetten topluma, herkesin sorumluluk alma zamanı.

47 Yıllık Gölge Dağılıyor: Barışa Açılan Tarihi Bir Kapı

Türkiye Cumhuriyeti’nin yakın tarihinde belki de en kritik dönemeçlerden birine şahitlik ediyoruz. 47 yıllık silahlı mücadelenin ardından PKK’nın kendini feshetmesi, yalnızca bir örgütün sona ermesi değil; aynı zamanda Türkiye’nin toplumsal, siyasal ve demokratik geleceği adına tarihi bir fırsat penceresinin aralanmasıdır.

Bu gelişme, sadece siyasetin değil; vicdanların, kalplerin, umutların da sınandığı bir eşiktir. Çünkü mesele sadece bir örgütün silah bırakması değil, aynı zamanda yeni bir toplumsal sözleşmenin inşasıdır. Yıllardır süregelen çatışmaların, can kayıplarının, acıların ardından artık anaların ağlamadığı bir ülke tahayyülü gerçek olmaya hiç olmadığı kadar yakın.

Barışa Dair Yeni Bir Sayfa

DEM Parti'nin önde gelen isimlerinden Pervin Buldan’ın "PKK'nın kongresini topladığını açıklaması başlı başına tarihidir ve önemlidir" sözleri, bu sürecin önemini vurgularken; Devlet Bahçeli'nin "Kim ne derse desin, terörsüz Türkiye’nin meşalesi yakılmıştır" ifadesi, siyaset üstü bir uzlaşma alanının doğmakta olduğuna işaret ediyor.

Bu açıklamalar, geçmişte barışa mesafeli duran tarafların bile artık ortak zeminde buluşabileceğini, terörsüz bir Türkiye idealinde birleşilebileceğini gösteriyor. Bu noktada, siyasi partilerin sorumluluğu daha da artıyor. Artık bu süreci bir fırsat olmaktan çıkarıp kalıcı bir başarıya dönüştürmek gerekiyor.

Siyasetçilerin Risk Alması Gerek

Barış, yalnızca bir duraksama hali değil; aktif bir inşa sürecidir. Bu nedenle tüm siyasi aktörlerin, ellerini taşın altına koyarak, daha cesur, daha vizyoner, daha sorumluluk sahibi bir tutum sergilemeleri gerekiyor. Bugün atılacak her adım, yarının huzurlu Türkiye’sini belirleyecek.

Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığındaki kabine toplantısında bu gelişmenin kapsamlı şekilde ele alındığı, toplumsal bütünlük adına yeni adımların planlandığı aktarılıyor. Aynı şekilde DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan’ın “Bu tarihi fırsatı birlikte kalıcı kılabiliriz” açıklaması da sürecin çok taraflı ilerlemesi gerektiğini hatırlatıyor.

Kazanan Türkiye Olacak

PKK’nın silah bırakması, bu ülkenin doğusundaki bir dağ köyünden batısındaki bir sahil kasabasına kadar herkesin hayatına olumlu etki edecek bir değişimin başlangıcı olabilir. Kazanan sadece bir siyasi parti, bir ideoloji ya da bir toplum kesimi değil; topyekûn Türkiye olacaktır. Barış, yalnızca silahların susması değil, gönüllerin birleşmesidir.

Bu süreci iyi okumak, doğru yönetmek ve sabırla ilerletmek zorundayız. Hesaplaşmadan çok helalleşmenin diliyle konuşmak, suçlamak yerine anlamaya çalışmak, ayrıştırmak yerine birleştirmek bu dönemin anahtar kelimeleri olmalıdır.

Son Söz: Artık Yeni Bir Türkiye Mümkün

Kapanan 47 yıllık bir defterin ardından artık yeni bir kitap yazmanın zamanı. Bu kitabın adı “Barış”, dili “Kardeşlik”, hedefi “Demokratik Türkiye” olmalı. Çünkü artık bu topraklarda silahların değil, fikirlerin konuşacağı; kinlerin değil, umutların yeşereceği bir dönem başlıyor.

Bu bir son değil, çok daha güçlü bir başlangıcın habercisi. Şimdi barışa odaklanma zamanı. Çünkü barış, gecikmiş bir misafirdir; ama bir kez gelirse, evi sonsuza kadar aydınlatır.

Advert