Şanlıurfa'nın kalbi nerede atar deseler, hiç düşünmeden “Haşimiye ve Balıklıgöl” derim.

Şanlıurfa… Her taşı tarih, her sokağı anı barındıran bir şehir. Hele ki Haşimiye ve Balıklıgöl aksı… Urfa’nın kalbinin attığı yer, esnaflığın kadim geleneklerle harmanlandığı eşsiz bir coğrafya. Güne Balıklıgöl’ün serinliğinde gözlerini açan esnaf, Haşimiye Meydanı’nda çayın demiyle gününü başlatır. Yıllardır bu sokaklarda yankılanan “Buyrun buyruun!” sesleri artık bir dönemin sembolü haline geldi.

Ancak şimdi, bu sesler yerini yeni bir dönemin habercisine bırakıyor: Sessiz Hizmet, Etkili İletişim.

Şanlıurfa Valiliği öncülüğünde, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ile Esnaf ve Sanatkârlar Odası iş birliğinde başlatılan yeni bir eğitim programı ile Haşimiye – Balıklıgöl hattındaki esnaflar artık farklı bir yolculuğa çıkıyor. Bu sadece bir eğitim değil; bir zihniyet dönüşümünün başlangıcı.

Verilecek eğitimlerde yok yok: Beden dili, doğru iletişim yöntemleri, temel İngilizce ifadeler, satış teknikleri ve bölge tarihi... Yani sadece “satmak” değil, “anlatmak” da öğretilecek. Çünkü bir ürün kadar, onun hikâyesi de değerlidir artık.


Ama neden böyle bir dönüşüme ihtiyaç duyuldu?

Cevabı basit: Ziyaretçi profili değişti. Artık Urfa’yı ziyaret eden turist sadece fotoğraf çekmek ya da alışveriş yapmak için gelmiyor. Anlamaya, hissetmeye ve deneyimlemeye geliyor. Ve bu yolculuğun ilk durağı genellikle bir esnafın bakışı, bir selamı, bir davranışı oluyor.

Ancak son yıllarda gelen şikayetler gösteriyor ki, ısrarcı ve yüksek sesli davetler bazı turistlerde rahatsızlık yaratıyor. Oysa esnaflık, sadece mal satmak değil; aynı zamanda gönül satmak, dostluk sunmaktır. İşte bu noktada, Şanlıurfa'nın turizmdeki yükselen potansiyeliyle uyumlu bir dönüşüm kaçınılmaz hale geldi.

Verilecek eğitimlerde sadece satış teknikleri değil; beden dili, temel yabancı dil, turistlerle doğru iletişim ve bölge tarihi gibi konular da yer alacak. Çünkü artık amaç sadece “satmak” değil, “anlatmak”. Bir kumaşın desenini değil, bir medeniyetin izini göstermek. Bir bakırcının tokmağında sadece şekli değil, geleneği hissettirmek.

Kuşkusuz kolay olmayacak. Çünkü “buyrun” demek bizde sadece davet değil, aynı zamanda samimiyetin bir göstergesiydi. Ancak çağ değişti. Artık turist daha bilinçli, daha araştırmacı, daha mahremiyetine düşkün. Ve bizler, bu çağın gereklerine ayak uydurmazsak, misafirperverliğimizi bile yanlış anlaşılır hale getirebiliriz.

Bu dönüşüm, bir yönüyle bir veda... Alıştığımız o seslere, o çağrılara... Ama diğer yönüyle güçlü bir merhaba: Bilinçli, güler yüzlü, kültürünü bilen ve anlatabilen bir Urfa esnafına...

Haşimiye ve Balıklıgöl esnafı, bu şehrin vitrininde duran en önemli aktörler. Onlar değiştikçe, Urfa büyüyecek. Şehir büyürken, geçmişinden kopmadan ama geleceğe daha emin adımlarla yürüyerek ilerleyecek.

Evet, “buyrun buyrun” dönemi sona eriyor olabilir. Ama bu değişimin sonunda çok daha kıymetli bir Urfa profili ortaya çıkacak: Sessiz ama derin, sade ama etkileyici bir duruşla...

Ve bu duruş, sadece Urfa’yı değil, hepimizi bir adım ileriye taşıyacak.

 

Advert