SOSYAL MEDYADA SOSYALLEŞEN TOPLUM: GÖRÜNENİN ARDINDAKİ GERÇEK.

Günümüzde “sosyal” olmak, ne yazık ki yalnızca sosyal medya üzerinden ölçülüyor. Kendini sosyal gören pek çok insan, aslında yalnızca ekran başında sosyalleşiyor; camdan bir dünyada parmak uçlarıyla var olmaya çalışıyor. Gerçek hayatta bir selamı bile çok görenler, sosyal medya ekranlarında "yardımsever", "paylaşımcı", "duyarlı" maskeleriyle boy gösteriyor. Ama iş taziye evine gitmeye, hasta ziyaretine uğramaya geldiğinde ortalıkta kimse kalmıyor.

Özellikle Güneydoğu Anadolu gibi kültürel bağların güçlü olduğu bir coğrafyada, sosyal medya bireyleri hem yakınından hem de değerlerinden uzaklaştırıyor. Artık taziye ziyaretine gitmeyen biri, Instagram’da taziye paylaşarak vicdanını rahatlatıyor. Misafire çay ikram etmeyen biri, “misafirimiz vardı” diye hikâye atıyor. Komşusuna bir tabak yemek götürmeyen biri, “yardımlaşma” etiketiyle TikTok’ta video paylaşıyor.

Sosyal medya, hayatımıza birçok faydayı da beraberinde getirdi elbette. Ancak biz bu teknolojiyi doğru kullanmadığımız için zararı faydasından daha büyük hale geldi. Camide bile elinde telefonla sosyal medya dolaşanlar var. Yemekte, bahçede, misafirlikte, hatta direksiyon başında bile gözler ekrana kilitlenmiş. Bazısı kendini o kadar kaptırıyor ki, neredeyse arabasını insanlara, ağaçlara, duvarlara çarpacak hale geliyor. İnsanlar artık birbirlerini sosyal medya üzerinden tehdit ediyor, karalıyor, iftira atıyor. Yüz yüze konuşmaya cesareti olmayanlar, parmaklarıyla silah çeker gibi yazı yazıyor.

Sosyal medya klavye şövalyelerinin yeni sahnesi olmuş durumda. Gerçek hayatta söylemeye yüzü olmayan sözler, dijital maskeler arkasından kolayca sarf ediliyor. Saygı, edep, ahlak, sınır gibi kavramlar, sosyal medya uğruna harcanıyor.

Peki biz nereye gidiyoruz?

Artık şu gerçeği görmek zorundayız: Sosyal medya bir araçtır, amaç değildir. Ve bu aracı bilinçsizce kullandıkça, gerçek ilişkilerimiz zayıflıyor, insanî bağlarımız kopuyor. Kendimizi ekranlarda değil, aynada görmeye ihtiyacımız var. Sosyal medyada değil, gerçek hayatta sosyal olmalıyız. Yardımı paylaşım butonundan değil, elimizle uzatarak yapmalıyız. Taziyeyi “başınız sağ olsun” yazmakla değil, gidip omuz vererek göstermeliyiz. Ve en önemlisi, yüzümüzü tekrar insana, hayata, gerçeğe dönmeliyiz.

Çünkü gerçek hayat, hâlâ Wi-Fi çekmeyen yerlerde yaşanıyor.

Süleyman Turan

Advert