Coşkun, insan haklarının her bireyin doğuştan sahip olduğu evrensel değerler olduğunu vurgulayarak, medeni toplumların hak ve hukuka riayet etmekle yükümlü olduğunu ifade etti.
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 77 yıldır yürürlükte olmasına rağmen haksızlıkları önlemede yetersiz kaldığını dile getiren Coşkun, politik ve askerî güç elde eden devletlerin ihlalleri sürdüğünü söyledi.
Gazze’de yaşanan insan hakları ihlallerine dikkat çeken Coşkun, “Bazı devletler, haklara değer vermeyi bırakın, zulümde yarışmayı politika hâline getirmişlerdir. Temel hak ve özgürlük söylemleri samimiyetten uzaktır.” dedi.
Filistin, Doğu Türkistan ve Sudan gibi bölgelerde tarihte eşi görülmemiş ihlaller yaşandığını belirten Coşkun, Batı dünyasının insan hakları konusundaki tutumunu eleştirerek, “Kendi söylemlerinin duvarına çarparak iflas etmişlerdir.” ifadelerini kullandı.
Küresel kurumları da eleştiren Coşkun, özellikle Birleşmiş Milletler’in zulme karşı etkisiz kaldığını, çaresiz insanlara sığınak olamadığını söyledi.
Gazze’deki direnişi “insan onurunun teslim olmazlığının simgesi” olarak nitelendiren Coşkun, Memur-Sen’in 33 yıldır hak ve özgürlük mücadelesini sürdürdüğünü belirterek, “Soykırımların ve zulümlerin olmadığı adil bir dünya istiyoruz.” ifadeleriyle açıklamasını tamamladı.

