Şanlıurfa. Peygamberler Şehri, tarihin sıfır noktası, Fırat'ın bereket vaat ettiği topraklar... Böylesine eşsiz bir potansiyele sahip bir kentin, Türkiye'nin kalkınma karnesinde hak ettiği yeri alamaması büyük bir çelişkidir. Elimizde Göbeklitepe gibi 12 bin yıllık bir miras ve GAP gibi çeyrek asırlık, devasa bir yatırım varken, Şanlıurfa ekonomisi maalesef sınıfta kalmıştır. Bu bir gözlem değil, acı bir tespittir.
Bereket Vaadi mi, Yarım Kalmış Söz mü?
Şanlıurfa'nın ekonomik dramının temelinde, bir türlü tamamlanamayan Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) yatmaktadır. GAP, bu bölge için sadece bir sulama projesi değil, yoksulluğu yenecek, göçü durduracak, sanayiyi ateşleyecek bir kalkınma manifestosuydu.
Ancak bugün, Viranşehir'den Siverek'e, Ceylanpınar'dan Hilvan'a uzanan on binlerce dönüm tarım arazisi hala Fırat'ın suyuna hasrettir. Suyun gelmediği yerde yüksek verim hayaldir; çiftçimiz riskli kuru tarıma mahkûmdur. Oysa o sular, sadece buğday ve pamuk yetiştirmeyecek, aynı zamanda tarıma dayalı sanayiye güçlü bir hammadde garantisi verecekti.
Sulama altyapısının %100'e yaklaşmaması, Şanlıurfa'nın ekonomik büyüme motoruna takılmış en büyük settir. Su yoksa, ne kadar teşvik verirseniz verin, tarımsal verimlilikte beklenen sıçramayı yapamazsınız. Bu gecikme, sadece bir yatırım aksaklığı değil, bölge insanına verilmiş bir "yarım kalmış söz"dür.
Sanayi Tekerleği Neden Boşta Dönüyor?
Tarımdaki zayıflık, zincirleme bir reaksiyonla sanayi sektörünü de yavaşlatmıştır. Evet, pamuk fabrikaları, un değirmenleri var. Ancak Şanlıurfa, bu stratejik konumu ve genç, dinamik nüfusuyla sadece tarıma dayalı sanayinin ötesine geçmek zorundadır.
Şehrin, çevre illere ve sınır ticaretine yakınlığına rağmen, teknoloji, yüksek katma değerli üretim ve ağır sanayi alanlarında bir türlü istenen ivmeyi yakalayamaması kabul edilemez. Bu durumun en somut ve kanayan yarası ise yüksek genç işsizlik oranlarıdır. Fabrikaların bacası tütmüyorsa, üniversiteden mezun olan o binlerce genç nerede istihdam edilecektir?
Şanlıurfa'da sanayi tekerleği, potansiyelinin çok altında, adeta boşta dönmektedir. Teşvikler var ama nitelikli işgücü eğitimi ve KOBİ'lere cesaret verecek finansal destek modelleri hala yetersizdir.
Turizmde "Zirvede Kalmak" Yetmiyor
Şanlıurfa, inanç ve tarih turizminde bir dünya markasıdır. Balıklıgöl, Göbeklitepe... Ancak turizmden elde edilen gelir, şehrin geneline yayılamamaktadır.
GAP'la birlikte oluşan Atatürk Baraj Gölü'nün muazzam su kütlesi, bölgeye Akdenizvari bir rekreasyon ve su sporları potansiyeli sunarken, bu alanın atalete terk edilmesi büyük bir hatadır. Turist, sadece tarihi gezip geri dönmemeli; konaklama, tesisleşme ve etkinliklerle kaliteli bir deneyim yaşamalıdır.
Göllerin etrafına kurulacak modern tesisler, su sporları merkezleri, Şanlıurfa'yı dört mevsim cazip bir destinasyon yapacak, konaklama sürelerini uzatacak ve turizm gelirini katlayacaktır. Bu fırsatı değerlendirememek, ekonomik vizyon eksikliğinin en çarpıcı örneğidir.
Sonuç: Sınavı Geçmek İçin Ne Yapılmalı?
Şanlıurfa ekonomisi, kaynak ve potansiyel açısından "pekiyi" alacakken, bu potansiyeli eyleme dökemediği için "sınıfta kalmıştır".
Bu kötü karneden kurtuluşun yolu bellidir:
GAP Sulama Ağları: Hiçbir mazeret dinlenmeksizin acilen tamamlanmalıdır.
Sanayi ve İstihdam: Genç işsizliği çözmek için yüksek katma değerli sanayiye geçiş desteklenmelidir.
Turizm Kompleksi: Baraj gölleri entegre bir turizm ve yaşam kalitesi projesi olarak ele alınmalıdır.
Şanlıurfa'nın suyu altına çevirme potansiyeli varken, hala kuru tarımın ve düşük istihdamın gölgesinde kalması kabul edilemez. GAP siyaset üstüdür; bu projenin tüm ayaklarını tamamlayarak Şanlıurfa'yı hak ettiği ekonomik yıldıza dönüştürmek, sadece bölgesel değil, ulusal bir sorumluluktur.

