Basın açıklamasını Urfa İl Kadınlar Platformu adına, Yasam evi Kadın Dayanışma Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Serpil Geyik yaptı.Geyik yaptığı açıklamada ," Hayatları için direnen Afganistanlı kadınların yanındayız” dedi.

Geyik açıklamasında,"Afganistan’da, NATO’nun ABD öncülüğünde çekilme süreciyle birlikte, şeriatçı Taliban örgütü yönetimi devraldı. ABD’nin 11 Eylül sonrası “Ya bizdensiniz ya onlardan” diyerek Afganistan’da başlattığı, sonrasında birçok ülkeye yayılan savaş ve işgal politikaları, 20 yıllık büyük bir yıkımla birlikte Taliban’ı iktidara getirdi. Taliban’ın ilerleyişi karşısında Afgan hükümetinin düşmesi ve başkent Kabil’de örgütün yönetimi ele geçirmesi ile tüm Afganistan halkının yaşam hakkı tehdit edilirken, kadın ve çocuklar bu durumdan en fazla etkilenen kesimlerin başında gelmekte.
Bu durum, Taliban’ın girdiği kentlerde elektrik ve telefon bağlantılarını kesmesi nedeniyle dış dünya ile iletişim kurmanın iyice zorlaştığı Afganistan’da yaşayan kadınlar için endişe verici bir hal almıştır. Afganistan’da kadınlar, çocuklar, LGBTİ+lar, sanatçılar, bilim insanları, insan hakları savunucuları, kısacası Taliban karşıtı olan hiç kimse için artık can güvenliği yok. 
Taliban’ın Kabil’i devralmasıyla önce kadınların dayanışma çığlığı ülke sınırlarını aştı. Biliyoruz ki bu bir tesadüf değil. Çünkü biz kadınlar, dünyanın neresinde, hangi koşullar altında olursak olalım hayatlarımız için direniyoruz. Kabil'den gelen ilk haberlerde duvardaki kadın resimlerinin boyayla kapatıldığı, Herat'ta kadınların üniversiteye sokulmadığı, bazı kadınların evlerinin kapılarına dayanıldığı, kadınlara peçe takma zorunluluğu getirildiği, kadın gazetecilerin çalışmasına engel olunduğu vardı. Afganistanlı kadınlar “bizi öldürmeye geliyorlar, yardım edin” diye çağrılar yapıyor. Her şeyi göze alıp sokağa çıkan Afganistanlı kadınlar, çalışma hakkını, eğitim hakkını ve siyasete katılım hakkını istiyorlar. Güvenli bir toplumda yaşama haklarını istiyorlar.


Hayatları için direnen Afganistanlı kadınların seslerine ses olmak için bugün sokaktayız. “Taliban’ın inancıyla ters yanımız yok” diyen, şimdi de Taliban’la irtibat halinde olduğunu açıkça ilan eden iktidara sesleniyoruz; Kadın bedenini savaş ganimeti olarak gören Taliban örgütüyle hiçbir görüşme, anlaşma yapılamaz. Afganistanlı kadınların yaşamlarını tehdit eden Taliban’la pazarlık yapma, anlaşma, Taliban’ı meşrulaştırma, tanıma!
Savaştan kaçıp Türkiye’ye sığınmak zorunda kalarak, gündelik yaşamlarında sömürüyü ve şiddeti en ağır şekilde hisseden göçmen ve mültecilerin hedef alınmasını asla kabul etmiyoruz. Irkçılıkla ayrışmayacak haklarımıza ve hayatlarımıza sahip çıkmak için birleşeceğiz.
1 Temmuz’da Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi, toplumsal cinsiyete dayalı şiddet eylemlerine maruz kalan mülteci ve göçmen kadınları güvencesiz bırakmıştır. Göçmen ve mülteci kadınların hakları için mücadele edeceğiz.
Hayatları için direnen Afganistanlı kadınların yanındayız. Dün nasıl Ezidi kadınları İŞİD’in erkek şiddetine karşı direndiyse, bugün Afganistanlı kadınlar Taliban şiddetine karşı direnişte. Afganistan halkının, Taliban karşısında kendi yaşamlarını yeniden kurmak için bağımsız ve kendi iradelerine dayanan bir yol bulacağına inanıyoruz. Bu mücadelenin başını kadınların çekeceğini, Taliban’ın sokak gösterilerinde silah kullanmasına rağmen, devam eden kadın direnişinden görüyoruz. Tüm kadınları uluslararası dayanışmaya, Afganistanlı kadınların çığlığına ortak olmaya çağırıyoruz.  Afganistan kadın orkestrasının 8 Mart marşında söylediği gibi “Ellerimizi ve sesimizi birleştirirsek, birlikte yürürsek hayatta kalacağız. Dayanışma ve kız kardeşlikle yeni bir dünya, eşit bir dünya kuracağız”. 
Tenimdeki yara izinden yeniden çiçekleneceğim.
Çünkü ben varım ben kadınım.
Ellerimizi ve sesimizi birleştirirsek, birlikte yürürsek hayatta kalacağız.
Dayanışma ve kız kardeşlikle yeni bir dünya, eşit bir dünya kuracağız.
Daha iyi ve mutlu bir dünya.
Ne taşlanmak ne ağaçlara asılmak ne gözyaşı ne utanç bizi yıldıracak. Daha iyi ve farklı bir dünya kuracağız."ifadelerini kullandı.

İşte O Açıklama 
Hayatları için direnen Afganistanlı kadınların yanındayız
Afganistan’da, NATO’nun ABD öncülüğünde çekilme süreciyle birlikte, şeriatçı Taliban örgütü yönetimi devraldı. ABD’nin 11 Eylül sonrası “Ya bizdensiniz ya onlardan” diyerek Afganistan’da başlattığı, sonrasında birçok ülkeye yayılan savaş ve işgal politikaları, 20 yıllık büyük bir yıkımla birlikte Taliban’ı iktidara getirdi. Taliban’ın ilerleyişi karşısında Afgan hükümetinin düşmesi ve başkent Kabil’de örgütün yönetimi ele geçirmesi ile tüm Afganistan halkının yaşam hakkı tehdit edilirken, kadın ve çocuklar bu durumdan en fazla etkilenen kesimlerin başında gelmekte.
Bu durum, Taliban’ın girdiği kentlerde elektrik ve telefon bağlantılarını kesmesi nedeniyle dış dünya ile iletişim kurmanın iyice zorlaştığı Afganistan’da yaşayan kadınlar için endişe verici bir hal almıştır. Afganistan’da kadınlar, çocuklar, LGBTİ+lar, sanatçılar, bilim insanları, insan hakları savunucuları, kısacası Taliban karşıtı olan hiç kimse için artık can güvenliği yok. 
Taliban’ın Kabil’i devralmasıyla önce kadınların dayanışma çığlığı ülke sınırlarını aştı. Biliyoruz ki bu bir tesadüf değil. Çünkü biz kadınlar, dünyanın neresinde, hangi koşullar altında olursak olalım hayatlarımız için direniyoruz. Kabil'den gelen ilk haberlerde duvardaki kadın resimlerinin boyayla kapatıldığı, Herat'ta kadınların üniversiteye sokulmadığı, bazı kadınların evlerinin kapılarına dayanıldığı, kadınlara peçe takma zorunluluğu getirildiği, kadın gazetecilerin çalışmasına engel olunduğu vardı. Afganistanlı kadınlar “bizi öldürmeye geliyorlar, yardım edin” diye çağrılar yapıyor. Her şeyi göze alıp sokağa çıkan Afganistanlı kadınlar, çalışma hakkını, eğitim hakkını ve siyasete katılım hakkını istiyorlar. Güvenli bir toplumda yaşama haklarını istiyorlar.
Hayatları için direnen Afganistanlı kadınların seslerine ses olmak için bugün sokaktayız. “Taliban’ın inancıyla ters yanımız yok” diyen, şimdi de Taliban’la irtibat halinde olduğunu açıkça ilan eden iktidara sesleniyoruz; Kadın bedenini savaş ganimeti olarak gören Taliban örgütüyle hiçbir görüşme, anlaşma yapılamaz. Afganistanlı kadınların yaşamlarını tehdit eden Taliban’la pazarlık yapma, anlaşma, Taliban’ı meşrulaştırma, tanıma!
Savaştan kaçıp Türkiye’ye sığınmak zorunda kalarak, gündelik yaşamlarında sömürüyü ve şiddeti en ağır şekilde hisseden göçmen ve mültecilerin hedef alınmasını asla kabul etmiyoruz. Irkçılıkla ayrışmayacak haklarımıza ve hayatlarımıza sahip çıkmak için birleşeceğiz.
1 Temmuz’da Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi, toplumsal cinsiyete dayalı şiddet eylemlerine maruz kalan mülteci ve göçmen kadınları güvencesiz bırakmıştır. Göçmen ve mülteci kadınların hakları için mücadele edeceğiz.
Hayatları için direnen Afganistanlı kadınların yanındayız. Dün nasıl Ezidi kadınları İŞİD’in erkek şiddetine karşı direndiyse, bugün Afganistanlı kadınlar Taliban şiddetine karşı direnişte. Afganistan halkının, Taliban karşısında kendi yaşamlarını yeniden kurmak için bağımsız ve kendi iradelerine dayanan bir yol bulacağına inanıyoruz. Bu mücadelenin başını kadınların çekeceğini, Taliban’ın sokak gösterilerinde silah kullanmasına rağmen, devam eden kadın direnişinden görüyoruz. Tüm kadınları uluslararası dayanışmaya, Afganistanlı kadınların çığlığına ortak olmaya çağırıyoruz.  Afganistan kadın orkestrasının 8 Mart marşında söylediği gibi “Ellerimizi ve sesimizi birleştirirsek, birlikte yürürsek hayatta kalacağız. Dayanışma ve kız kardeşlikle yeni bir dünya, eşit bir dünya kuracağız”. 
Tenimdeki yara izinden yeniden çiçekleneceğim.
Çünkü ben varım ben kadınım.
Ellerimizi ve sesimizi birleştirirsek, birlikte yürürsek hayatta kalacağız.
Dayanışma ve kız kardeşlikle yeni bir dünya, eşit bir dünya kuracağız.
Daha iyi ve mutlu bir dünya.
Ne taşlanmak ne ağaçlara asılmak ne gözyaşı ne utanç bizi yıldıracak. Daha iyi ve farklı bir dünya kuracağız.
 
URFA İL KADIN PLATFORMU
 

 

 

Advert