TÜFE verilerinin içereceği niteliksel ayrıntılar aslında enflasyondan ne kadar endişelenmemiz gerektiğini ortaya koyacak. Bundan sonraki süreç içerisinde; tedarik zinciri, arz sorunları, Çin’in ekonomik büyümesi, üretim verimliliği, dolar ve Fed’in hareketleri kaynaklı olarak enflasyon bileşenlerini izlemek durumundayız. Bu noktada, aslında enflasyonun geçiciliği tezinin gücünü yitirmesine asıl sebep olan unsurların talep ve ücret ekseninden gelen enflasyonda devir etkisini artıran etmenler olduğunu görüyoruz. Tekrar belirtmek gerekecek; Fed arz sorunlarını para politikasıyla kontrol edemez, ancak enflasyon beklentilerini kontrol edebilir.
Dolayısıyla, Fed’in tepkisini de politikanın enflasyon üzerindeki etkileri ekseninde yorumlamak gerekir. Güncel şartlar; Fed’in beklentileri düzgün yönetebilmek ve enflasyonda kontrolü kaybetmemek adına gerekirse daha fazla hızlanarak reel faizleri de yükseltecek pozisyona gelebileceğini gösteriyor. Henüz bu sıkılaşmayı aksiyon olarak yapma aşamasında değil, ancak daha hızlı tapering bu yola doğru girdiğimizi gösterecektir.
Enflasyonun Kasım ayında manşette %6,8’e, çekirdekte %4,9’a yükselmesi bekleniyor. Arz talep dengesizliği şu anda piyasada uyumsuzluğu yaratıyor ve yüksek ücret artışlarının getirdiği geçici harcama yetisi ve enflasyon beklentilerindeki bozulmanın vadesinin genişlemesi talebin bu oynaklık konseptinde sürükleyici olmasına neden oluyor. Sıkı istihdam koşullarının etkisi de ücretlerdeki artıştan süregelmektedir. Fed, ikincil etkileri de kontrol altına almak durumunda. Dolayısıyla, tapering başlangıcı tek başına yeterli bir olgu olmadığı gibi talebin yavaşlaması noktasında faizleri artırmak, doların güçlenmesiyle de ithal maliyetlerini azaltmak gerekli. Varyantların etkisinin de kısmi kaldığını düşünecek olursak; ekonomik aktivite halen faal. Faaliyet azalsa da, buna neden olan üretim eksiklikleri katı enflasyona neden oluyor.
Kaynak: Tera Yatırım
Hibya Haber Ajansı