BÖLGESEL TEK GÜCE DOĞRU!

Ali Haydar Üzülmez

20-07-2025 12:36

Türkiye Orta Doğu’da bölgesel tek güç olur mu?
Ozan Mahzuni’nin
“Bilmem söylesem mi, söylemesem mi?” türküsündeki gibi;
Bilmem yazsam mı, yazmasam mı?
Günlerce ikilemde kaldım. Konu hassas ve iddalı; bölgedeki olaylar kaygan bir zeminde ilerlediği için, gelişmelerin sonucunu kestirmek ya da öngörmek oldukça zor. Bu nedenle yazma konusunda karar vermekte hayli zorlandım.
Sonuçta, PKK lideri Abdullah Öcalan’ın yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” kapsamında PKK’nin silah bırakma sürecine girmesi ve hemen ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı açıklamalar üzerine yazmaya karar verdim.
Kuşkusuz, tarihi günler yaşıyoruz. Öcalan’ın yeni; “Silahın değil, siyasetin ve toplumsal barışın gücüne inanıyorum ve sizi de bu ilkeyi hayata geçirmeye çağırıyorum.” Çağrısı, süreci Kürt siyaseti açısından demokratik, geniş katılımlı yeni bir zemine taşıyacaktır.
Ve devamında Öcalan:
“Biz ‘kaybet-kaybet’e dayalı savaşı sona erdiriyoruz; tam tersine, bunun yerine demokratik toplum perspektifli ve komşu devletlerin dördüyle de ‘kazan-kazan’ temelli bir demokratik çözüm politikası ve stratejisini esas alıyoruz. Bu hem çok önemli ve tarihi hem de gerçekten ‘kazan-kazan’ı sağlayacak bir formüldür. Bununla başta Türkiye Cumhuriyeti olmak üzere İran İslam Cumhuriyeti, Irak Cumhuriyeti ve Suriye Cumhuriyeti ile bir uzlaşmaya gitmek istiyoruz. Buna da demokratik uzlaşma diyoruz. Savaş değil, demokratik uzlaşma. Suriye ile böyle bir adım atılıyor; Irak’la buna benzer adımlar atılmış; büyük ihtimalle İran’la da atılacak. Ama en önemlisi Türkiye Cumhuriyeti ile bu adımın nasıl atılacağıdır. Bir diyalog durumu var; bu diyalog demokratik bir müzakereye evrilecek mi, evrilmeyecek mi? Önümüzdeki günler bunu gösterecektir.”
“Kazan-kazan” prensibini Erdoğan’nın yıllardır süren siyasetinden ötürü biliyoruz. Şimdi aynı anlayışın Öcalan tarafından da benimsendiğini görüyoruz. Bu yaklaşım, müzakere yöntemi uzlaşıya açık olduğu için olumlu bir yaklaşımdır.
Devam edelim:
Erdoğan da Kızılcahamam’da düzenlenen partisinin 32. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’nda süreçle ilgili şu açıklamalarda bulundu:
“Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), DEM ve biz en azından üçlü olarak bu yolda beraber yürüme kararı verdik. El ele verdiğimize göre Allah’ın izniyle biz bu engelleri aşarız. Türkiye Cumhuriyeti Devleti eskisinden çok daha güçlü ve özgür olacaktır.
Meclisimizin sürece sunacağı ciddi katkıların, sürecin devamı açısından kritik öneme sahip olacağı görüşündeyim. Mümkün olan en geniş katılımla Meclisimizin de bu hayırlı süreci desteklemesini umuyorum. AK Parti, MHP ve DEM heyetiyle bu süreci pişirerek geleceğe taşıyacağız. Bu süreçte rahmetli Sırrı Süreyya, Pervin Buldan ve Mithat Sancar ile yan yana geldik. Oturduk, konuştuk, demek oluyormuş. Daha güzel şeyler olacak. Biz AK Parti, MHP ve DEM Parti olarak bu yolu beraber yürümeye karar verdik. Derdimiz var, dertliyiz. El ele verdiğimize göre bu engelleri aşarız. Artık yumruk sıkmaya gerek yok.”

Benim bu açıklamalardan çıkardığım sonuçlar şunlar:

Yeni süreç konusunda devlet ve liderler kararlı görünüyor.
Türk, Kürt, Arap vurgusu sadece içeriye değil, bölgeye de yöneliktir. Sorun bölgesel olarak masaya yatırılmıştır.
“Biz AK Parti, MHP ve DEM Parti olarak bu yolu beraber yürümeye karar verdik.” ifadesiyle, demokratik zeminde, Meclis çatısı altında, en geniş katılımla bu sorunun çözülmeye çalışılacağı anlaşılıyor.
Ekrem İmamoğlu, CHP’nin Kemalist kesimi ve MHP dışındaki milliyetçi kesim kontrol altında tutulacak.
Belirli bir aşama kaydedildiğinde sivil anayasa gündeme gelecek.
Ailede çocuklara nasıl miras kalıyorsa, toplumlara ve uluslara da olumlu ya da olumsuz tarihsel miraslar kalır. Örneğin, Ortadoğu coğrafyasında tarihsel olarak iki büyük emperyal bölgesel güç vardır: Biri Pers İmparatorluğu’nun mirasçısı İran İslam Cumhuriyeti, diğeri ise Osmanlı İmparatorluğu’nun mirasçısı Türkiye Cumhuriyeti’dir. Suriye, Mısır ve Suudi Arabistan gibi etkin devletler de vardır; ancak İran ve Türkiye gibi emperyal güç değiller.
Son İsrail-İran savaşında, deyim yerindeyse İran’ın beli kırıldı. İsrail, ABD ve Batı ittifakı; İran’ın nükleer santrallerini, havaalanlarını ve çok daha önemlisi bilim insanlarını, Genelkurmay Başkanı’nı ve kuvvet komutanlarını etkisiz hâle getirdi. Dini liderleri ve siyasetçileri sokağa çıkamaz hâle geldi. Hâlen İran’ın hava sahası İsrail ve ABD’nin kontrolü altında. Pamuk ipliğine bağlı geçici bir anlaşmayla savaş durdurulmuş durumda. Ancak her an yeniden başlayabilir. İran adeta can çekişiyor. İran istese de artık eski İran olmayacak; her hafta onlarca insanı (Özellikle  Kürtleri) vinçlerde sallandıran/idam eden İran İslam rejimi öyle görünüyor ki tarihin çöplüğüne atılacak.
Şu anda bölgesel güç olarak yalnızca Türkiye Cumhuriyeti Devleti kaldı.
Sorum şu:
ABD’nin himayesinde Türkiye,(Kürtlerle) bölgenin İsrail’le birlikte tek süper gücü mü olacak? Yoksa… yoksa? 
Evet- hayır demeden olasılıklara bakalım.
ABD, Türkiye’yi İsrail’le birlikte bölgenin en etkin ve tek süper gücü hâline getirebilir mi? Evet  getire  bilir, bu kesin. Bunun için ABD’nin muhtemelen Türkiye yöneticilerinden bazı beklentileri/istekleri vardır. 
Örneğin:
—Kendisi ve İsrail’le uyumlu çalışmak; İsrail’i hasım değil, hısım olarak görmek.  
“Olmaz olmaz” demeyin. Siyaseten ABD istedikten sonra her şey olur. Mevcut koşullarda bileği bükülmeyen tek güç odur. “İsrail, Filistinliler için soykırım uyguladı; Erdoğan, Türk devleti buna yanaşmaz” demeyin. Böyle büyük bir vizyon için Erdoğan bu öneriyi seve seve kabul edebilir.
—Bölgedeki tüm Kürtlerin hamisi olmak. Bu nedenle Kürtlerle barışmak. 
Öcalan ve KDP ile sürdürülen görüşmeler bu hedefe yöneliktir.
—Aynı şekilde ümmet bağı ile tüm Araplarla olabildiğince ilişkileri güçlendirmek.Siyasal İslamcı tüm silahlı örgütlerin tasfiyesini sağlayarak, onları demokratik siyasetin içine çekmek.
—Siyasi ve askerî yalpalanmalara son vererek ABD ve Batı’nın güçlü bir müttefiki hâline gelmek; içeride sağlıklı, sivil bir anayasa ile Batı değerlerine yaklaşmak. (Öcalan’ın demokratik entegrasyon önerisi de bu konseptle uyumlu.) 
Şayet Türkiye, ABD ve Batı’nın bu beklentilerini karşılarsa önü açılır. Görünen o ki, rota çizilmiş, gidişat bu yöndedir. Ancak Türkiye eski marazlı alışkanlıklarını sürdürür, özellikle Kürtlerin hakını hukukunu tanımaz; şeriatçıların dolduruşuna gelip İsrail’e karşı gereksiz çıkışlar yaparsa, ABD’nin oyun planı değişir. Bu durumda Türkiye, kendini bölgesel bir savaşın içinde bulur. Bu da Türkiye için son derece kötü, hayırlı olmayan bir senaryodur.
Bölgedeki gelişmeler, bölgenin eski hâliyle devam edemeyeceğini açıkça gösteriyor. Yeni bir yapılanma kaçınılmaz görünüyor. ABD’nin himayesinde Türkiye, Kürtler ve İsrail’le birlikte bölgenin en etkili gücü olabilir. Bu da bölgede şeriatçı anlayışın/yaşamın geri plana itilmesi, siyasal İslami örgütlerin tasviye edilmesi ve seküler anlayışın/yaşamın önünün açılması demektir. 
Türkiye yöneticileri bu hayırlı işe “evet” derler mı? Hazırlıklar ve gelişmeler bu yönde ilerliyor; biraz tereddütlü olsam da, bence “evet”derler!

DİĞER YAZILARI İLK CİNAYET VE İLK MİRAS KAVGASI 01-01-1970 03:00 YETKİLERİ GÖREVE ÇAĞRIYORUM 01-01-1970 03:00 GELDİK BUGÜNLERE 01-01-1970 03:00 İSRAİL’IN İRAN’I ÇÖKERTME STRATEJİSİ VE İSLAM’IN SİYASAL BİR DİN OLARAK KURUMSALLAŞMASI 01-01-1970 03:00 ÖCALANIN ÇAĞRISI: KURBANSIZ KURBAN BAYRAMI 01-01-1970 03:00 Matematik ve Ezanın Evrensel Ölçüleri 01-01-1970 03:00 Bir İnsanlık Hali Üzerine Düşünceler 01-01-1970 03:00 SOSYALİZM ÖLDÜ MÜ? 01-01-1970 03:00 KÜRTLER GÜNEŞ Mİ, RÜZGÂR MI OLMALI? 01-01-1970 03:00 KARARI SİZLERE BIRAKIYORUM 01-01-1970 03:00 Anayasa Tartışmaları ve Kenan Paşa’nın Gizli Hayranları 01-01-1970 03:00 TENEKE VE ALTIN 01-01-1970 03:00 ARAYIŞ DEVAM EDİYOR; MARSA YOLCULUK  01-01-1970 03:00 DOMOKRATİK SİYASETE VE KARDEŞLİĞE ÇAĞRI 01-01-1970 03:00 ÇOCUKLARIMIZIN MATEMATİK KORKUSU 01-01-1970 03:00 GÖZLER ÖCALAN’DA 01-01-1970 03:00 TARİH YENİDEN KÜRTLERİN KAPISINI ÇALDI, KÜRTLER ÇOK DİKKATLİ OLMALI! 01-01-1970 03:00 KÜRTLER TARTIŞIYOR 01-01-1970 03:00 HAYBER KALESİ CENGİ VE BİTMEYEN DİN SAVAŞLARI 01-01-1970 03:00 DÜRÜST, GÜZEL NARİN! 01-01-1970 03:00 MUNDAR OLMAK 01-01-1970 03:00 Baskın Oran Hocama Açık Mektup 01-01-1970 03:00 EŞİTLİĞE DOĞRU 01-01-1970 03:00 İSLAMCILARIN KENDİ EKONOMİK MODELLERİ VAR MIDIR? 01-01-1970 03:00 DAYANAK NE? 01-01-1970 03:00 DİKTATÖR, SAVAŞ VE HAYAT 01-01-1970 03:00 BENİMDE BİR HAYALİM VAR 01-01-1970 03:00 ÇIKIŞ YOLU 01-01-1970 03:00 İKİ BÜYÜK YALAN 01-01-1970 03:00 GELEN İKİ TELEFON VE DÜŞÜNDÜKLERİ 01-01-1970 03:00 CARİYE VE HÜR KADININ ÇOCUKLARI 01-01-1970 03:00 DEM Parti ve Kürtler 01-01-1970 03:00 YÜREĞİMİN SESİ 01-01-1970 03:00 "Nietzsche: Kendisinden bir şeyler öğrendiğim tek psikolog Dostoyevski olmuştur 01-01-1970 03:00 MARKSİZM VE SOVYET PRATİĞİ 01-01-1970 03:00 AŞKIN YÜZÜ, ELAZIĞ VE ADNAN YÜCEL 01-01-1970 03:00 GÜLÜMSEME ZAMANI 01-01-1970 03:00 AŞKI YAŞAYAMAYANLARIN HAZİN DURUMU 01-01-1970 03:00 ÜÇ KURAL VE ZAHİR DEĞİL ÖZ 01-01-1970 03:00 ANA AKTÖR KÜRT BİRLİĞİ OLABİLİR 01-01-1970 03:00 İDEAL OLAN 01-01-1970 03:00 ÜÇ GÜZEL VARLIK 01-01-1970 03:00 Değişim iyidir, güzeldir, hayattır! 01-01-1970 03:00 MERAK EDİLEN YAKIŞIKLI 01-01-1970 03:00 Yakışıklının devamı. 01-01-1970 03:00 YAKIŞIKLI VE DİCLE’NİN YİĞİT ÇOCUKLARI 01-01-1970 03:00 ÖNCE SÖZ DEĞİL SES VARDI 01-01-1970 03:00 Alevileri Ne Kadar Anlayabiliyoruz? 01-01-1970 03:00 Önyargıları Kırıp Alevileri Tanımak ve Sevmek 01-01-1970 03:00 EĞİTİM Mİ, KÜLTÜR MÜ? 01-01-1970 03:00 Gönüllere Dokunma 01-01-1970 03:00 8 Mart ve Erkekler 01-01-1970 03:00 YENİ BİR PARADİGMA VE STRATEJİK DEĞİŞİKLİK NEDEN GEREKLİDİR 01-01-1970 03:00 Hangi sosyalizmi istiyoruz? 01-01-1970 03:00 YENİ DURUM VE ÜÇ YAZIM-1 01-01-1970 03:00 GÜLHANE PARKI, POSTACI VE BEN 01-01-1970 03:00 SEVGİLER GÜNÜ 01-01-1970 03:00 Çaresizliğin Çaresi: Demokrasi-2 01-01-1970 03:00 Çaresizliğin Çaresi: Demokrasi-1 01-01-1970 03:00 ÜÇ ROMAN İKİ DÜŞÜNÜR 01-01-1970 03:00 HAYAT/ YAŞAM 01-01-1970 03:00 KÜRTLER, "İSLAM KARDEŞLİĞİ"SARMALINDAN ÇIKABİLECEK Mİ? 01-01-1970 03:00 AĞLAYIP SIZLAMA ÇARE DEĞİL 01-01-1970 03:00 DİCLE KURURKEN! 01-01-1970 03:00 EĞİTİMİMİZİN l-İ PÜR MELALİ-2 01-01-1970 03:00 EĞİTİMİMİZİN HAL-İ PÜR MELALİ-1 01-01-1970 03:00 EĞİTİMİMİZİN HAL-İ PÜR MELALİ GİRİŞ 01-01-1970 03:00 "Keké 01-01-1970 03:00 Hayatının Sonbaharını Yaşayanlara Öneriler 01-01-1970 03:00 ŞEYHMUS KAPTANI VE AMEDSPOR 01-01-1970 03:00 DEVLET, ÇIKAR MI HİZMET Mİ ARACIDIR ? 01-01-1970 03:00 Bir Asırdır Demokrasiyi Kurumsallaştıramadık, Neden? 01-01-1970 03:00