Sivil toplum kuruluşlarının, bulundukları toplumun değerlerine ve tercihlerine saygı duyması ve bunu göstermesi beklenir. Aynı zamanda kendilerini toplumun geçmişi ve bugünü yorumlamasından, geleceğe dair beklentilerinden ve hayallerinden dışarıda tutamazlar. Böyle bir yaklaşım yalnızca ideolojik körlük ve toplumdan yabancılaşmanın sonucudur.

Eğitim-Sen’in 10 Mart tarihinde okullarda ilk ders olarak gerçekleştireceğini açıkladığı toplumsal cinsiyet eşitliği dersi, ideolojik körlüğün ve toplumdan yabancılaşmanın en belirgin örneği olarak karşımıza çıkmaktadır.

Müslümanların, 11 ayın sultanı olarak adlandırdığı, Kur’an-ı Kerim’in indirildiği kutsal Ramazan ayı içinde bulunduğumuz şu dönemde, ülkemiz coğrafi olarak doğudan batıya, siyasi olarak sağından soluna kadar bu ayın manevi atmosferiyle buluşmuştur. Bu buluşmadan duyulan memnuniyet ekranlardan ve kürsülerden paylaşılmaktadır.

Eğitim-Sen’in, ideolojik körlükle uzun süredir sürdürdüğü eşcinsellik propagandasını, bu kutsal zaman diliminde daha da artırarak devam ettirmesi, aymazlık değil, açıkça bir provokasyondur.

Ramazan-ı Şerif ayını özellikle seçerek, cinsel yönelim ve toplumsal cinsiyet eşitliği adı altında halkın büyük bir kısmının kesinlikle onaylamayacağı sapkın düşünce ve yaşam biçimlerinin propagandasını yapmak amacıyla sınıflarda gerçekleştirilmesi planlanan bu eylem, açıkça bir provokasyon adımıdır.

Aile kavramına savaş açan düşüncelerin, eşcinsellik ve benzeri sapkın yaşam biçimlerinin çocuklara ders olarak öğretilmesine izin verilemez.

Eğitim-Sen’i, eşcinsellik propagandasından ve provokasyondan vazgeçmeye, içinde yaşadıkları toplumu tanımaya, inanç ve değerlerine saygı duymaya davet ediyoruz.

İbrahim Coşkun
Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen İl Başkanı