Gazze'de zaman durdu.
Orada günler, dakikalarla değil, ölüm sayılarıyla ölçülüyor artık. Kadın, çocuk, yaşlı, hatta hayvan demeden, her can bombaların hedefinde. Sadece bugün, İsrail’in insanlık dışı saldırılarında 450 masum insan yardım beklerken can verdi. Hiçbir direnişin, hiçbir savaşın, hiçbir güvenlik bahanesinin açıklayamayacağı bir vahşet bu.

Gazze 600 günü aşkın süredir bir lokma ekmeğe muhtaç, temiz suya hasret. Bir avuç undan yapılmış kuru bir çörek, orada bir ailenin bayram sofrası sayılıyor. Dünya ise izliyor... Bazıları gözlerini kapatıyor, bazıları sessizliğe sığınıyor. En acısı da bazıları yardımı İsrail’e taşıyor.

Birleşik Arap Emirlikleri, “Müslüman kardeşlik” naraları attığı halde, bir çuval unu Gazze’ye göndermeyi kendine zul sayarken, İsrail'e yardım uçağı göndermekten çekinmedi. Evet, bu sadece bir diplomatik tercih değil, bu açık bir ihanettir.
Açlıkla sınanan bir halk varken, zalime yardım eli uzatmak, o halkı ikinci kez bombalamaktır.

Siyonizmin Kanlı Müttefikleri

Ortadoğu'da halklar aç, yöneticiler tok. Gazze’de çocuklar açlıktan ağlamayı unuturken, bazı ülkelerin saraylarında “İsrail ile normalleşme” menüleri hazırlanıyor. İsrail'in Gazze'ye uyguladığı toplu cezalandırma, artık açık bir soykırıma dönüşmüş durumda. Ama ne yazık ki bu soykırımı destekleyen ya da görmezden gelenler sadece Tel Aviv’de oturmuyor. Riyad’da, Abu Dabi’de, Kahire’de, hatta bazı Batı başkentlerinde de oturuyorlar.

Vicdanlar Kör, Ekranlar Sessiz

Dünyanın dört bir yanındaki medya organları, Gazze’den gelen görüntüleri ya sansürlüyor ya da üçüncü sayfa haberi gibi geçiştiriyor. İnsan haklarından dem vuran Avrupa, insan bile saymıyor Gazze’yi. Ama en ağır darbeyi, ümmet bilincine sahip olması gereken Arap yönetimleri vuruyor. İhanet, bu kadar aleni olmamıştı.

Sözde yardımseverlik kisvesiyle yapılan İsrail destekleri, artık gizlenmiyor. Diplomatik ilişkilerle başlayan normalleşmeler, askeri anlaşmalara, ekonomik işbirliklerine, ardından insani yardım (!) uçuşlarına dönüştü. Ama bu yardımlar, Gazze’ye değil, onun celladına gidiyor.

Gazze'nin Yalnızlığı ve Direnişi

Bütün bu karanlık tabloda, Gazze halkı hâlâ direniyor. Açlıkla, yoksullukla, bombalarla ama en çok da unutulmuşlukla savaşıyorlar. Bu direniş sadece silahla değil; çocuğuna bir lokma bulamasa da yılmayan annenin duasıyla, enkazdan çıkar çıkmaz yere secde eden gencin inancıyla sürüyor. Ve bu halkın direnişi, sadece İsrail’e değil; ikiyüzlü yöneticilere, menfaatperest ülkelere, sesi kısılmış insanlığa karşı da yükseliyor.

Sessiz Kalmak da İhanettir

Gazze yanarken susan herkes, ateşe odun taşıyor. Kardeşlerini görmezden gelenler, zalimin yanında saf tutmuştur. Bizler bu ihaneti unutmayacağız. Bu günah, sadece tarih kitaplarında değil, vicdanlarda da yazılı kalacak.

Gazze bugün açlıkla, sessizlikle, ihanetle sınanıyor. Ama bir gün gelecek, hesap günü gelecek. Ve o gün geldiğinde, zalimler kadar, zalime susanlar da yargılanacak.

Advert