Şanlıurfa… Tarihiyle, kültürüyle, inancıyla bu toprakların bereketini taşıyan kadim şehir. Ancak ne acıdır ki, bu bereketli topraklar bugün en çok “işsizlik”le anılır hale geldi. Türkiye’nin en genç nüfusuna sahip illerinden biri olan Urfa, bu potansiyelini ne yazık ki istihdama dönüştüremiyor.
Gençlerin enerjisi, üretime değil, umutsuzluğa karışıyor. Üniversite mezunu işsizlerin sayısı her geçen gün artıyor, lise çağındaki gençler ise “iş bulmak umuduyla” okuldan kopuyor. Urfa’da sanayi yeterince gelişmemiş, tarım ise mevsimlik bir döngüye sıkışmış durumda. Kısacası, işsizlik sadece ekonomik değil, toplumsal bir yara haline geldi.
Mevsimlik Göç: Zorunluluktan Doğan Bir Gelenek
Her yıl ilkbahar geldiğinde, Urfa’nın Eyyübiye’sinden, Haliliye’sinden, Siverek’inden, Viranşehir’inden binlerce aile yollara düşüyor. Kadın, erkek, çocuk demeden… Traktör kasalarında, otobüslerde, kamyonetlerde… Gittikleri yerler belli: Adana, Konya, Kayseri, Ankara, Bursa, Ordu, Malatya…
Yaklaşık 400 bine yakın kişi her yıl mevsimlik işçi olarak batıya göç ediyor. Çünkü Urfa’da, yılın sadece birkaç ayında tarım iş imkânı var. Diğer aylar ise sessizlik ve işsizlik.
Bu göç sadece tarlada alın teri dökmek anlamına gelmiyor; aynı zamanda geride bırakılan bir hayatı, kopan bir eğitim zincirini, parçalanan bir aile düzenini de temsil ediyor.
Mevsimlik işçilerin gittiği yerlerde barınma koşulları yetersiz, su ve elektrik sıkıntısı bitmiyor, çocuklar okuldan uzak kalıyor. Yani bu göç, ekonomik olduğu kadar insani bir dram haline gelmiş durumda.
Eyyübiye ve Haliliye: Göçün En Ağır Yüzü
Özellikle Eyyübiye ve Haliliye ilçelerinde, birçok mahalle yılın yarısında boşalıyor. Aileler tarlalarda çalışmak için batıya gidiyor, geride sessiz sokaklar kalıyor. Dönüşler sonbaharda, kışın başında… Fakat o zaman da işler bitmiş oluyor, çocuklar okulu kaçırmış, aileler yorgun düşmüş halde.
Bu tablo, sadece bireylerin değil, bir şehrin geleceğinin de eksildiğini gösteriyor. Çünkü bu çocuklar, gelecekte o boşalan sanayi tesislerini doldurabilecek, o tarlaları modern yöntemlerle işleyebilecek gençlerdi. Ama sistem onları çok erken yaşta kaybediyor.
Çözüm: Potansiyeli Değerlendirmek
Urfa’nın kaderi göç olmamalı. Bu genç nüfus, doğru yönlendirmelerle Türkiye’nin üretim gücüne dönüşebilir. Tarım modernize edilmeli, sanayi yatırımları artırılmalı, genç girişimciler desteklenmeli.
Urfa’nın gençleri işsiz kalmamalı; çünkü onlar, bu ülkenin geleceğini sırtlayacak enerjiyi taşıyor. Ama o enerjiyi tutabilmek için fırsat vermek gerekiyor.
Şanlıurfa’nın en büyük sorunu “işsizlik”tir, ama onun gölgesinde büyüyen sorunlar—eğitim eksikliği, sosyal huzursuzluk, göç—bugün değilse yarın çok daha derin yaralar açacaktır.
Urfa’nın gençleri batıya göç etmek zorunda kalmamalı. Tersine, Türkiye’nin dört bir yanından insanlar iş bulmak için Urfa’ya gelmeli. İşte o zaman bu şehir gerçek anlamda “bereketin kenti” olur.
Süleyman Turan Yazdı;
