Brzezinski’nin Ölümünün Hatırlattıkları

Müslüm Üzülmez

31-08-2021 20:17

İki hafta önce Taliban Afganistan’da yönetimi ele geçirdi. 20 yıl önce girdiği Afganistan’dan ABD mağlup bir şekilde Batılı dostlarıyla birlikte büyükelçiliklerini kapatıp ayrıldı, feryat ve figanlar yükselmeye başladı. Afganistan’ı artık şeriat yasalarına göre Taliban yönetilecek. Peki, bugünlere nasıl gelindi? Bu soru, 2017 yılında kaleme aldığım “Brzezinski’nin Ölümünün Hatırlattıkları” yazımı aklıma getirdi. Güncelliği nedeniyle yazımı paylaşıyorum. M. Üzülmez

Zbigniew Brzezinski 26 Mayıs 2017’de 89 yaşında öldü.

Dünyamıza kargaşa ve savaş tohumları eken, İslamcı militanlığı dünyanın başına bela eden “mücahitlerin efendisi” bu zatın ölümü size bir şeyler hatırlatıyor mu?

Hatırlamak için baştan başlayalım. Hiçbir şey birden olmaz ve her şeyin bir gelişim süreci vardır. Nasıl ki bir fidan bir günde yetişkin ağaç olmuyorsa, nasıl ki bir civciv bir günde büyümüyorsa toplumsal ve siyasal olayların da bir günde şıp diye olması mümkün değil. Her olayın bir öncesi, bir gelişim süreci vardır. Canlılar hücre hücre, toplumsal ve siyasal olaylar gün gün gelişir.

Müslümanların çoğunluk olarak yaşadığı coğrafya bugün kan gölü; Müslüman Müslümanı kırıyor. “Cihad” ya da maskelenmiş değişik adlar altında Dünya’nın her yerinde vahşet sergileniyor. Müslümanlar Müslümanların çoğunlukta olduğu ülkelerden Hıristiyanların çoğunlukta olduğu ülkelere ölümü göze alarak kaçıyor/göçüyor/sığınıyor. Peki, ne oldu da böyle oldu?

İşlerin bu noktaya varmasında en büyük neden, kanımca, “Soğuk Savaş” ve bu savaşın bir sonucu oluşan anti-komünizmdir. “Soğuk Savaş”, İkinci Dünya Savaşı’nın sonlanmasından sonra başladı ve ardından da anti-komünizm geldi. Yaratıcısı ABD’dir. En önemli ideologlarından biri de Zbigniew Brzezinski’dir.

ABD kendi çıkarları için her şey yapar, amaca giden yolda hiçbir insani ve ahlaki değer önemli değildir. Anti-komünist cehennemi cephenin oluşmasında Müslümanların bu işe eklenmesi kendi çıkarlarına hizmet ettiği için fazlasıyla önemsenmişti. Ders alınacak bir olaydır. Bu tarihi olayın daha doğru anlaşılması ve üzerinde birazcık düşünülmesi için süreç içerisinde gelişen çok önemli bazı gelişmeleri (Melanie Colburn’dan) aktarmak istiyorum:

18 Şubat 1943: ABD Başkanı Franklin D. Roosevelt, Suudi Arabistan’ın güvenliğinin Amerikan çıkarları için çok önemli olduğunu ve ABD yardımı alacağını açıkladı.

1945: Suudi Arabistan ve Amerika Birleşik Devletleri, Dhahran’da bir ABD üssü kurmak için mutabakat imzaladı. Nisan 2003’e kadar Amerikan askerleri bu üssü kullandı. Suudiler ayrıca ABD’ye Arap yarımadasında inceleme yapma iznini verdi.

1951: CIA (Central Intelligence Agency), Radyo Liberty isminde anti-komünist propaganda radyosunu kurdu. Asya ve Avrupa’da yerel grupları kışkırtmaya başladı. CIA’ın radyo ile Sovyetlere Birliği’ne karşı kışkırttığı yerel halkın çoğunluğu Müslüman’dır.

1952: Aramco isimli Amerikan-Suudi petrol şirketi, Riyad’da dini propaganda malzemelerinin basımını finanse etmeye başladı.

19 Ağustos 1953: ABD istihbarat örgütü CIA ve İngiliz İstihbaratı M16, İran’da halk tarafından seçilen Muhammed Musaddık’a karşı bir darbe düzenledi ve Batı yanlısı Şahı başa getirdi. ABD, Muhammed Musaddık’ın İran petrollerini millileştirmesini ve Sovyetler Birliği ile yakınlaşmasını Batı’nın çıkarlarına karşı bir tehdit olarak gördü.

Eylül 1953: ABD Başkanı Dwight D. Eisenhower, Müslüman Kardeşler’in lideri Said Ramazan (Said Ramadan) ile Beyaz Saray’da akşam yemeği yedi. Müslüman Kardeşler Mısır’da kurulan radikal İslami bir örgüttür, 1940’larda işledikleri suikastlar ve fanatik teröristleri ile bilinir.

Ocak 1957: Eisenhower doktrini ABD meclisinde açıklandı. Başkan Eisenhower komünizme karşı Ortadoğu’yu koruma amaçlı askeri ve finansal destek sağlanacağını duyurdu. Bu doktrin ile Suudi Arabistan Amerikan yardımı alan ilk ülke oldu.

1972: CIA, Asya Vakfını (Asia Foundation) kurdu, bu vakıf Kabil Üniversitesinde Afgan İslami hareketini finanse etmeye başladı. CIA yardımı alanlar arasında Usame bin Ladin ile ilişkileri bulunan Rabbani Sayyaf ve Gulbeddin (Gülbeddin) Hikmetyar’da bulunmaktadır. İkili, Afgan güçleri içinde gizli bir grup kurarlar daha sonraları 80’lerde Sovyetlere karşı cihadçı militan grupları yöneteceklerdir.

17 Temmuz 1973: Sovyetlere karşı sıcak bir duruşu olan Serdar Muhammed Davud Han, kansız bir darbe ile yönetimi ele geçirdi ve Afganistan’da krallık yönetimine son verip Afganistan Cumhuriyeti’ni kurdu. ABD, hızlı bir şekilde Afganistan’da Cumhuriyet karşıtı güçleri ve radikal İslami partiyi desteklemeye başladı.

Ekim 1973: İsrail Yom Kipur savaşını kazandı. Suriye ve Mısır kaybetti. ABD’nin İsrail’e desteği sebebiyle OPEC (Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü) petrol üretimini düşürdü. Petrol fiyatları dünyada 4 kat arttı: Suudi Arabistan zengin oldu ve Vahhabilik iyice beslenip yayılmaya başladı.

Eylül 1973: CIA, İran ve Pakistan istihbaratı ile güçlerini birleştirip Afganistan’da kökten dincilere operasyon ve darbe yapması için yardımcı oldu. Serdar Muhammed Davud’un kurduğu Afganistan Cumhuriyetine karşı yapılan CIA destekli darbeler başarısız oldu. Eylül, Aralık ve Temmuz 1974’te, toplamda 3 darbe girişiminde bulunuldu.

19 Kasım 1977: Mısır Cumhurbaşkanı Enver Sedat İsrail’i ziyaret etti ve ilerleyen tarihlerde Camp David anlaşmasını imzaladı. Mısır ayrıca Sovyetler Birliği ile ilişkileri kesti. Mısır, 1980’lerde ABD’nin en güçlü müttefiklerinden bir haline geldi.

1978: Zbigniew Brzezinski, “Kriz Bölgesi”, yani “Kriz Yayı: Hilal” tezini ortaya attı. Bu teze göre, ABD, Sovyetler ve Arap milliyetçiliğine karşı “politik İslam”ı destekleyerek ancak Ortadoğu’da eski gücüne kavuşabilir.

3 Haziran 1979: ABD Başkanı Carter, CIA’ın Afganistan’da radikal dincilere direkt yardım edebilmesini sağlayan gizli bir talimat verdi. Sovyetler Aralık ayında Afganistan’ı işgal etti.

23 Ocak 1980: Carter Doktrini adıyla bilinen politikaya göre ABD, körfez bölgesinde kendi çıkarlarını korumak için gerekli gördüğü takdirde askeri güç kullanabileceği ortaya çıktı.

Ocak 1980: ABD’nin bölge politikalarının mimarı Zbigniew Brzezinski Mısır’ı ziyaret etti. Bu ziyaretin ardından Afganistan savaşı için Arap destekçiler örgütlenmeye başlandı. Enver Sedat, ABD’nin Mısır’da bir üs kurmasına izin verdi ve Müslüman Kardeşler içinden seçilmiş bir grubu silahlandırdı. ABD özel kuvvetleri, kökten dinci militanlara bomba yapımı, sabotaj, kundaklama ve gerilla savaşı eğitimi verdi. ABD’nin eğitim verdiği kökten dinci militanlar arasında Usame Bin Ladin de bulunmaktadır, Bin Ladin Amerikalı yeşil bereliler ve deniz komandoları tarafından eğitilir. Sonraları El Kaide’nin omurgasını ABD’nin eğittiği bu kişiler oluşturacaktır.

Mart 1980: Sovyetlere karşı ABD Başkanı Carter RDF (Hızlı İntikal Gücü) isimli askeri gücü kurdu. Başkan Reagan bu gücü CENTCOM (Amerikan Özel Kuvvetleri Komutanlığı) adı altında daha da geliştirdi. Bu askeri güç 1990 Körfez Savaşı, 2001 Afganistan’ın işgali ve 2003 Irak’ın işgalinde komuta merkezi oldu. (Ek Bilgi: 2 Mayıs 2011 tarihinde Amerikan Özel Kuvvetleri Usame bin Ladin’i saklandığı Pakistan’ın Abbottabad kentinde düzenlenen bir operasyonla öldürmüş ve Ladin’in cesedinin okyanusa atıldığı bilgisi verilmiştir.)

1984: 1980’lerde ABD ordusunun eğittiği Usame bin Ladin ve Abdullah Assam, El Kaide’nin operasyonlarını yönetmek için Pakistan’da MAK isminde bir büro açtı. Kendi egemenlik alanını genişletmek, Sovyetlerin kaynaklarını tüketmek ve Sovyetleri Güneyinden kuşatmak için CIA’ın radikal dinci Afgan militanlara verdiği destek kat kat arttı. Bu fonların menşei Suudi Arabistan’dı. Fonun parasıyla Afgan, Arap, Türk, Kürt, Boşnak, Çeçen, Uygur, dünyanın her yerinden Mücahitler ABD patentli bir eğit-donat programıyla eğitilmeye başlandı; “Yeşil Kuşak” olarak bilinen strateji uygulanmaya konuldu.

1997-1999: Taliban üyeleri ABD’de Nebraska’ya tatile gidip propaganda uzmanı ve çocuk kitapları üreten CIA’ın finanse ettiği Thomas Gouttierre’i ziyaret etti. Afganistan ve Pakistan’da eğitim programlarında Thomas Gouttierre’in kökten dinci ve cihatçı söylemlerini içeren kitaplar yaygın bir şekilde okutulmaya başlandı. (Kaynak:Melanie Colburn, http://makaletr.com/2016/10/18/abd-nin-radikal-islam-ile-seytani-oyunu/ )

Sonrası malum. Sovyetler Birliği’nin çöküşünün ardından tam 10 yıl sonra, 11 Eylül 2001 saldırıları ile ABD ve Batı kendisine “terörizm”le savaş adı altında yeni bir düşman yarattı: İslamiyet. ABD ve Batı’nın yıllardır finanse ettiği radikal İslamcı militanlar ve örgütleri, siyasi parti ve liderleri bir anda “terörist” ilan edildi. Ardından da Afganistan, Irak, Libya ve Suriye birer birer işgal edildi. Her işgal kaos ve savaşı beraberinde getirdi.

“Mücahitlerin efendisi” Brzezinski, kendini ve kendisiyle aynı düşüncede olanları aklayıp zeytinyağı gibi üste çıkarmak için, olup bitenle ilgili kendisine sorulan bir soruya kendisi bir soru sorarak yanıt verir: “Dünya tarihine bakışta daha önemli olan hangisiydi, Taliban mı? Yoksa Sovyet İmparatorluğu’nun düşüşü mü? Sorun yaratan birkaç Müslüman mı? Yoksa Orta Avrupa’nın kurtuluşu ve Soğuk Savaşın sonu mu?” (Aktaran: Tarıq Ali, http://bianet.org/bianet/siyaset/4703-askeri-degil-siyasal-cozum )

Brzezinski’nin bu sorusuna sizlerin nasıl bir yanıt vereceğinizi bilmiyorum. Ama Amerikalı gazeteci Robert Dreyfuss bu soruya yanıt diyebileceğim bir çalışma yapmıştır. 2006’da kaleme aldığı “Devil’s Game/Şeytanın Oyunu” adlı eserinde CIA’ın radikal İslam’ı komünizme karşı kullanmasının Ortadoğu ve Asya’da İslam adı altında terörün yükselmesine neden olduğunu belgeleriyle açıklamıştır.

1989’a gelindiğinde artık ABD’nin arzuladığı şeyler olmaya başladı ve 1989’da Berlin Duvarı’nın yıkılması ve ardından Sovyetler Birliği’nin dağılması sonucu anti-komünizm pik yaptı. ABD ve ABD’nin temsil ettiği anlayış zafer çığlıkları atarak “Tarihin Sonu” gibi tezlerle, Batı dışı sistem ve medeniyetlerin son bulduğunu, artık bütün alternatif sistem ve medeniyetlerin tarihin bu son devresinde Batı’nın üstün değerlerine boyun eğmek zorunda olduğunu ilan etti. Sonrasında Sovyetler Birliği’nin dağılmasının yarattığı boşluğu fırsat bilip sanki alternatifsizmişler gibi Dünya’nın jandarması olarak Birleşmiş Milletler üyesi egemen devletlerin topraklarına girdi. ABD’nin girdiği her yerde kargaşa ve savaş çıktı, şiddet günlük yaşamın bir parçası; kan, ölüm, göç acılı toprakların kaderi oldu. Aş, ekmek ve hürriyet kavgası rafa kalktı. Savaş dinsel, mezhepsel ve etnik renge büründü. İşin en acıklı yanı ise, bir zamanlar kanlı siyasi darbeler ve kontrgerilla faaliyetleriyle sicili bozuk olan ABD’nin özgürlük ve demokrasiyi koruyan ve kollayan bir ülke gibi görülmeye başlanması oldu. ABD ve Batı’nın oluşturduğu düşünceler ve sistem sanki evrensel standartmış gibi Dünya halklarına dayatıldı. Ve bu politikaların sonucu sürekli enerji kaynakları ve paralar Batı’ya, silahlar Doğu’ya aktı.

Bu akış hız kesmedi, devam etmektedir. 21 Mayıs 2017 tarihinde ABD Başkanı Donald Trump Suudi Arabistan’a yaptığı gezisinde, Kral Selman bin Abdulaziz ile 110 milyar doları silah olmak üzere 350 milyar dolar tutarında olan ABD tarihinin en büyük silah anlaşmasını imzalanması bunun kanıtıdır.

***

Sovyetlerin dağılmasının birçok nedeni var, sadece Zbigniew Brzezinski ve benzeri ideologların planlarıyla olmadı dağılma. İkincisi, Kürt halkının gasp edilmiş haklarını elde etme mücadelesi Ortadoğu’da sürdürülen savaş denkleminin neresinde duruyor? Bu her iki derin mevzunun ayrı ayrı yazıların konusu olduğunu düşünüyorum. Kısmet olursa ileride bu konularda da bir şeyler yazmaya çalışacağım. Ama öncelikle yazımla alakalı bir soru sormak istiyorum:

Yıllardır Müslüman coğrafyasında süren bu kanlı savaşların, yıkımların, ilkelliklerin, yoksulluğun, göçün, kan ve gözyaşının nedeni ve suçlusu sadece ve sadece Amerika veya Batı mıdır? Yakındoğu ve Ortadoğu ülke yöneticilerinin, siyasi ve dini liderlerinin, halklarının hiç mi suçu yok?

ABD tarafından ekilen anti-komünizmin zehirli tohumlarının bir sonucu olarak her gün yüzlerce Müslüman başka Müslümanlarca öldürülüyorsa Müslümanlar suçu biraz da kendilerinde aramalıdır diye düşünüyorum. Hürmetlerimle… (08.06.2017)

 

DİĞER YAZILARI Sömürgecilik ve Shakespeare’in Fırtına’sı 01-01-1970 03:00 Rüya, Rüya Yorumlama, Rüyam 01-01-1970 03:00 Rüyam ve “Mühendislik Felsefesi” 01-01-1970 03:00 Kör Talih, Lâl Tarih ve İki Mesaj 01-01-1970 03:00 Tarih ve Beklenen Öcalan Çağrısı  01-01-1970 03:00 Hegel Niçin Dil Konusunda Leibniz’i Eleştirir? 01-01-1970 03:00 Herkes Kendi Hayatının Yükünü Taşır 01-01-1970 03:00 “Toplam Kalite ve Süreç Yönetimi”ne Dair 01-01-1970 03:00 “Jiyana Nîvkuştiyan” 01-01-1970 03:00 Beşir Doğan Yoldaşımın Anısına… 01-01-1970 03:00 Hoşot (Dicle) Anıları ve Önemli Bir Öneri 01-01-1970 03:00 “Felsefe ve Matematiğin Yoldaşlığı” Yazıma Gelen Yorumlar 01-01-1970 03:00 “Yaşam-Jiyan” Resim Sergisine Dair 01-01-1970 03:00 Güzel İnsan Kamil Sümbül’ün Ardından 01-01-1970 03:00 Hafız, İskân Azizoğlu ve Bir Fotoğraf 01-01-1970 03:00 Bir Çevirmen, Bir Kitap ve... 01-01-1970 03:00 Hafız, Nişo ve Kavalın Büyülü Gücü 01-01-1970 03:00 Eğitim Aykırı İnsanlar Yetiştirmeli 01-01-1970 03:00 Genç Bir Yazarımız: Neçirvan Bozkaplan 01-01-1970 03:00 HOROZLAR NEDEN ÖTÜYOR? 01-01-1970 03:00 Batman’dan Kızıl Bir Yıldız Kaydı 01-01-1970 03:00 Ses Evreninde Efsunlu Bir Rum Kızı: EFTALYA 01-01-1970 03:00 “Endişesiz Bir Ülke, Endişesiz Bir Dünya İçin...”(2) 01-01-1970 03:00 “Endişesiz Bir Ülke, Endişesiz Bir Dünya İçin…”(1) 01-01-1970 03:00 Dengbêj Gulo’nun Ardından Kılamlar Yetim Kaldı! 01-01-1970 03:00 Dengbêj Zifqarê Gulo’nun Ardından... 01-01-1970 03:00 4. Çermik Kitap Fuarı İzlenimlerim 01-01-1970 03:00 Bazı Şeyler Maalesef Unutulmuyor 01-01-1970 03:00 “Yok Sessizlikten Başka Sesimiz” 01-01-1970 03:00 “Yeraltı Edebiyatı”na Dair Aldığım Yazılar -3 01-01-1970 03:00 “Yeraltı Edebiyatı”na Dair Aldığım Yazılar -2 01-01-1970 03:00 “Devlet Aklı İnsan Merkezli Olmalı” 01-01-1970 03:00 “Yeraltı Edebiyatı”na Dair Aldığım Yazılar-1 01-01-1970 03:00 Öfkelilerin Öfkesi: “Yeraltı Edebiyatı” 01-01-1970 03:00 “Olası Bir Dicle Romanına Katkı” ve Hafız’ın Sözsüz Ezgileri 01-01-1970 03:00 Bazı İnsanlar Neden Daha Başarılı Olur? 01-01-1970 03:00 Bilgisayarla tanışmam ve “kâinatın hâkimleri” 01-01-1970 03:00 Belalı Sevdalımız: MAKİNELER 01-01-1970 03:00 “Kara Yara”nın Romanı: Önce Kuşlar Öldü 01-01-1970 03:00 “Hafız Zülfo’nun Kavalı Ergani İstasyonunu İnletiyordu” 01-01-1970 03:00 Geçmişe Bir Yolculuk ve Bir Demet Şiir 01-01-1970 03:00 Recep Maraşlı’nın Kitabı: Pasolini’nin Filmi ve Diyarbakır 5 No’lu 01-01-1970 03:00 Teknolojik İşsizlik ve Gelecek Korkusu 01-01-1970 03:00 Ütopya, Distopya ve “Çalışılmayan Bir Dünya” Müslüm Üzülmez 01-01-1970 03:00 Büyük Güçlerin Yükseliş ve Çöküşleri Üzerine 01-01-1970 03:00 Gül, Gulan, Anam 01-01-1970 03:00 Bir Fotoğraf Bazen Çok Şey Anlatır 01-01-1970 03:00 Fersûde [فرسوده]/ Erganili Mesud [ارغنيلى مسعود] 01-01-1970 03:00 Demokratik Tartışma Kültürü Üzerine 01-01-1970 03:00 Ukrayna-Rusya Savaşından Çıkardığım Bir Sonuç 01-01-1970 03:00 Kötülük ve Pislikler Çoğunlukla Kutsallık Adına Yapılır 01-01-1970 03:00 Tez ve Antitez Değiştiyse, Sentez de Değişmek Zorundadır 01-01-1970 03:00 Strateji, Gelecek, Kavramsal Tohumlar 01-01-1970 03:00 “Büyük Dönüşüm”, Korona, Geleceğimiz 01-01-1970 03:00 Elbet Gün Ağarır Anne(1) 01-01-1970 03:00 Cemal Süreya’nın Kanayan Yarası 01-01-1970 03:00 Mezopotamya ve Coğrafya Kaderdir Kitabı 01-01-1970 03:00 “Bêje çiyayêreş, ceylanı nasıl yem ettin kurda” 01-01-1970 03:00 Düşünmenin Düşünülmesi 01-01-1970 03:00 Kardeşime Gece Gelen Şiir 01-01-1970 03:00 Arzu Hayatın Kayıtsızlık Ölümün Belirtisidir 01-01-1970 03:00 Erganililer Kültür ve Dayanışma Derneği’nin Kongresinden İzlenimler 01-01-1970 03:00 Bedros Dağlıyan ve Dengbêjin Gölgesinde Taş Meselleri 01-01-1970 03:00 ÇERMİK HALKINA SAYGI İLE DUYURULUR, 01-01-1970 03:00 Kapitalizmin Mutasyonu, Yenilgimiz ve Yeniden Düşünmek 01-01-1970 03:00 Çaresizliğin Sessiz Çığlığı 01-01-1970 03:00 Kumar, Dostoyevski ve Babam 01-01-1970 03:00 Sıradan Küçük İnsanlar… 01-01-1970 03:00 TÖS İle İlgili Arşivimde Bulunan Bir Fotoğraf 01-01-1970 03:00 Ergani’deki “Taş Mektep” ve Diyarbekir Eğitim Tarihi 01-01-1970 03:00 Bir İstihbaratçının Kaleminden Mezopotamya’nın İşgali 01-01-1970 03:00 Duygularım, Petersburg ve Dostoyevski’nin Acısı 01-01-1970 03:00 Çermik Dağlarında Gezer Bir Devrimci 01-01-1970 03:00 MUSTAFA SUPHİ Karanlıktan Aydınlığa 01-01-1970 03:00 MUSTAFA SUPHİ Karanlıktan Aydınlığa 01-01-1970 03:00 Mavi Çarşaflar Altında Saklanan Acılar 01-01-1970 03:00 Yanlış Hesap Davos’tan Döndü Gibi 01-01-1970 03:00 Dicle İlk Öğretmen Okulu İle İlgili Aldığım Bir Yazı 01-01-1970 03:00 Dostum Misbah Hicri’nin ardından… 01-01-1970 03:00 Şiir Okuyan Garip Bir Adam 01-01-1970 03:00 Dönemin Marazi Belirtileri 01-01-1970 03:00 Hiçbir Şey Gerçekler Kadar Acı Değildir 01-01-1970 03:00 Bölünme ve “Bölünmenin Acısı” (II) 01-01-1970 03:00 Bölünme ve “Bölünmenin Acısı” (I) 01-01-1970 03:00 Evlerde Yapılan Rakılara Rakı Diyebilir miyiz? 01-01-1970 03:00 Bir Kitap ve Bir Mekân: GÖBEKLİ TEPE 01-01-1970 03:00 Bilimin Seyri, Paradigmalar ve COVID-19 01-01-1970 03:00 'Sosyal Mesafe' mi, 'Fiziksel Mesafe' mi? 01-01-1970 03:00 Kara Bulutlar Tepemizde Dolanıyor 01-01-1970 03:00 Kahveler Tek Başına İçildiği İçin Tadı Yok 01-01-1970 03:00 Şairimiz Vecdi Subaşı’yı Yitirdik 01-01-1970 03:00 Kavalından Çıkan Sesle Bütünleşen Kavalcı:HAFIZ ZÜLFİ YOKUŞ(1) 01-01-1970 03:00 Kavalcı Hafız Zülfi Yokuş’la İlgili Bir Düzeltme 01-01-1970 03:00 Harika Bir İnsan Hakkında Harika Bir Kitap: Karanlıktaki IşıkYILMAZ GÜNEY 01-01-1970 03:00 Çiçek Kar Altında Yeşerir 01-01-1970 03:00 Şampanya İçerek Yaşamdan Ölüme Geçen Ölümsüz:Anton Çehov 01-01-1970 03:00 Bülbülün Kanıdır Güle Rengini Veren 01-01-1970 03:00 Bülbülün Kanıdır Güle Rengini Veren 01-01-1970 03:00 Gömülü Şamdan ve Satranç 01-01-1970 03:00 “Savaş ve Amerikan Ekonomisi” 01-01-1970 03:00 Önce Beyazken Sonra Neden Kırmızı Oldu Gül? 01-01-1970 03:00 İngiltere’nin Kürt Politikası (1918-1932) 01-01-1970 03:00 Bilimkurgu Sadece Bilimkurgu Değildir 01-01-1970 03:00 İyi Kötü, Güzel Çirkin… 01-01-1970 03:00 Akıllı Teknolojik Cihazlarla Birlikteliğimiz? (II) 01-01-1970 03:00 Akıllı Teknolojik Cihazlarla Birlikteliğimiz? (I) 01-01-1970 03:00 Ben Sevgili Dayımı Türkiye Önemli Bir Değerini Yitirdi 01-01-1970 03:00 Bahar, Gül ve Bir Mayıs 01-01-1970 03:00 Her Dönemin Kendine Göre Bir Parmak İzi Olur-2 01-01-1970 03:00 Her Dönemin Kendine Göre Bir Parmak İzi Olur-1 01-01-1970 03:00 Akıllı Makinelere Hapsedilmiş Bir Gelecek 01-01-1970 03:00 Yapay Zekâya Kai-Fu Lee’nın Yaklaşımı-2 01-01-1970 03:00 Yapay ZekâyaKai-FuLee’nın Yaklaşımı-1 01-01-1970 03:00 Mezopotamya ve Coğrafya Kaderdir Kitabı 01-01-1970 03:00 Amerikan Soğanı ve Soğanın Marifetleri 01-01-1970 03:00 İki Dosttan İki Kitap – Müslüm Üzülmez 01-01-1970 03:00 Bazı şeyleri unutmamak için yazmak Lazım 01-01-1970 03:00 “İdama Yürüyen Adam” 01-01-1970 03:00 “Arkamdan kimse ağlamasın” 01-01-1970 03:00 Karanlıkta Ne Çiçek Açar Ne Düşünce Filizlenir 01-01-1970 03:00 Tarım ve Uygarlığın Başlangıç Noktası 01-01-1970 03:00 Dünyada Madenciliğin İlk Başlangıç Noktası 01-01-1970 03:00 Ergani-Maden İlişkisi ve Ergani Bakır Maden İşletmesi Üzerine 01-01-1970 03:00 Fazla Kitap Göz Çıkarmaz, Ama… 01-01-1970 03:00 Dil, “Zihnin Aynası”dan Çok Daha Fazlasıdır 01-01-1970 03:00 Hefaystos, Bir Mayıs ve Ergani İsminin Kökeni 01-01-1970 03:00 Bir Tatlı Yanılgı: “Görünüyorum O Halde Varım” 01-01-1970 03:00 Ağza Giren İnsanı Kirletmez Ağızdan Çıkan Kirletir 01-01-1970 03:00 Adnan Aral’ın Ardından… 01-01-1970 03:00 İşimiz Zor 01-01-1970 03:00 “Çiçekler Özgürlük Ortamında Nefeslerinin Kokusunu Yayar” 01-01-1970 03:00 3.Nuh’un Adamı Enver Atılgan’ın Anısına 01-01-1970 03:00 2.Nuh’un Adamı Enver Atılgan’ın Anısına 01-01-1970 03:00 1.NUH’UN ADAMI ENVER ATILGAN’IN ANISINA 01-01-1970 03:00