Müslüm Üzülmez

Eşya ile insan arasında derin bir ilişki olduğu söylenir.

Bir gün Cuma namazı öncesi camiinin önünden geçerken bir şey dikkatimi çekti; namaz vaktini bekleyen müminlerin çoğunun elinde cep telefonu ve habire bir şeylere tıklıyor, seyrediyor veya okuyorlardı.

Eskiden camii önlerinde namaza gelenlerin çoğunun elinde 99’luk tespihler olurdu. Tespih çekip aileleri için, ümmeti için, ama daha çok kendileri için dua ederlerdi. Zaman, devran ve teknoloji çok şeyi değiştirdiği gibi, demek ki Müslümanların davranış ve edimlerini de değiştirdi, değiştiriyor.

Değişim iyi bir şeydir. İleriye yönelik gelişmeyi işaret eder. Toplumumuzun gelişime seyri yavaş, ama mobil cep telefonlarının işlem yapma hızı çok hızlı ve her geçen gün daha da hızlanıyor. Zamanın zembereği kırıldı, camii avlusundaki mümin değişmeyip ne yapsın? Mobil cihazlarla iş ve işlem yapma çok hızlı; sese, görüntüye, bilgiye anında ulaşılıyor. Parasal iş ve işlemler birkaç saniye içinde yapılıyor. Dini ilahiler dinleniliyor, dini şahsiyetler ve mekânlar hakkında bilgi sahibi olunuyor, cennete gitmek için hangi duaların okuması gerektiğini bir bir öğreniliyor.

İnananlar dileklerinin gerçekleşmesi, dertlerine derman olunması, sıkıntılardan kurtulmak ve şükranlarını sunmak için dua ederler. Dua ettikleri zaman, sözcükler sesli veya sessiz dudaklardan dökülerek dilek ve istekleri gerçekleştirecek olana ulaştırmaya çalışırlar.

Dua, yürekten geleni duymak için beyni hazırlamaktır. Ve, özellikle insani dua etmek kötü bir eylem değildir. Dua/Beddua ediminin insanlar için yararlı olduğuna inanırım. Dua ve bedduada sınır yoktur; kısıtlama olmaz. En olmayacak şeyler bile istenebilir. En mahrem duygular dile getirilebilir. Ayrıca dua/beddua sabır verir, deşarj olmayı sağlar. Bu da insanların akıl ve ruh sağlığı için gerekli bir şey; gerekli bir gıda veya gerekli bir ilaç olarak düşünebiliriz. İnsanlar sabırlı olmasa veya deşarj olmasa antenlerin kısa devre yapması sonucu çıldırmaları kaçınılmaz olmaz mı? Toplumumuzda, suç işleyeni gücümüz yeterse biz cezalandırırız, gücümüz yetmediğinde ise biliyoruz; “Allah onların cezalarını/ belalarını verecektir!”

Ben böyle düşünüyorum ama Byung-Chul Han böyle düşünmüyor, çok farklı şeyler söylüyor. Yaklaşık on yıl önce yayımlanan Psikopolitika adlı kitabında neo-liberalizmin yeni iktidar teknikleri geliştirdiğini, özgürlüğün krizde olduğunu, şeffaflığın diktatörlüğünde yaşanıldığını ve en önemlisi de akıllı telefonların dijital bir kutsal nesneye dönüştüğünü söylüyor. Ayrıca, akıllı telefonların gündelik hayatın merkezine oturduğunu, yeni iktidar mekanizmalarının boyun eğdirmek yerine bağımlılık yaratmak üzerinden biçimlendiğini belirtiyor.

Buyurun, bakın neler söylüyor Byung-Chul Han: “Her aygıt, her iktidar tekniği boyun eğdirmekte kullanılan kendi kutsal nesnelerini (Devotionalie) üretir. Bunlar iktidarı maddileştirir. Devot, boyun eğmiş demektir. Akıllı telefon dijital bir kutsal nesne, hatta dijital kutsal nesnenin ta kendisidir. Tabi kılma aracı olarak tıpkı elde taşınma kolaylığıyla bir tür telefonunu (Handy) andıran tespih gibidir. Her ikisi de insanın kendini sınamasına, kendini kontrol etmesine hizmet eder. İktidar, gözetleme işini bireylere devrederek verimliliğini artırmış olur. Like/Beğendim dijital ‘Amin’dir. Like’ı tıklarken iktidar düzenine tabi kılarız kendimizi. Akıllı telefon sadece etkili bir gözetleme aracı değil, aynı zamanda taşınabilir bir günah çıkarma sandalyesidir. Facebook dijitalin kilisesi, sinagogudur (sinagog’un kelime anlamı ‘toplantı’dır).” (Byung-Chul Han, Neoliberalizm ve Yeni İktidar Teknikleri, İst., 2019, s.22.)

Bu söylenenlere inanıp inanmamakta serbestsiniz tabi ki, karar sizin. Ama ben, camii önü ve avlusunda gördüğüm manzaradan sonra cep/mobil telefonlarının artık tespihlerin pabucunu dama atmaya başladığına kani olduğumu söyleyebilirim.

Ve ek olarak ayrıca bir öneride bulunmak istiyorum:

Teknolojik cihazları amaçlarına uygun ve nasıl kullanacağımızı bilmediğimizde yaşamımızı kolaylaştırmaktan çok tüketir. Kullandığımız cihazların mucitlerine saygı gereği nitelikli kullanma ve ölçülü olmayı kendimize ilke edinelim.