GÜLHANE PARKI, POSTACI VE BEN

Ali Haydar Üzülmez

18-02-2024 11:08

Gülen insanları severim. Gülme, insani bir duygudur. İnsanı, geçici de olsa dertten, kederden uzaklaştırır.
Hele güzel bir kadının gülüşü, alır erkeğin derdini, kederini, hayaller alemine götürür onu.
Ne derdi kalır ne de gamı, kederi. Ama kimi erkekler bilmez bunun kıymetini. O da ayrı bir dert, ayrı bir cehalet.
Anlı şanlı muhafazakârımız, kadınlarımızın sokakta gülüşünü boşuna yasaklamaya kalkışmadı.
Özlemini duyduğumuz hayat, bir çocuğun  gülüşü gibi duru, temiz; bir kadının gülüşü gibi şen şakrak, hayat dolu olmalı derim.
Sesinizi duyar gibiyim.
"Nerede hocam, nerede o hayat? Ara ki bulasın!..."
Derim ki: yaratacaksınız, yaratacağız.
Unutma: Gülmek, sağlıklı bir eylemdir. İnsanı yaşama bağlar. Yaşamımıza anlam katar.
Bırakın karamsar, asık suratlı olmayı. Gülün ağız dolusu kahkaha atarcasına, düşmana inat.
Özlemini duyduğumuz hayat mutlu olmak için değil mi? O zaman diz çökmek, ağlayıp sızlanmak, kendimizi acındırmak yok. Mücadele edeceğiz, çalışacağız, emek sarf edeceğiz ve karşımıza dikilen olumsuzluklara rağmen inadına güleceğiz.
Dileğim emeği alınteri ile yaşıyan, yaratıcı erdemli insanların gülüşü eksik olmasın!
Geçenlerde, bir televizyon kanalında İstanbul Gülhane Parkı'nın tarihçesini anlatan bir program izledim.
Programı izlerken 1980'lere gittim. 12 Eylül'e, arandığım, kaçak olduğum günlere, yıllara.
Tarihi mekanlara gider, İstanbul'u tanımaya, öğrenmeye, anlamaya çalışırdım. Açık havada yürüyerek gezerdim. Bir gün, Sultan Ahmet'ten Gülhane Parkı'na indim. 
O dönem Gülhane Parkı bakımsızdı. Kafamda binbir düşünce, gelecekle ilgili kaygılar, aranmanın korkusu ve partim TKP'nin durumu; diğer yandan bu mekandaki tarihi yaşanmışlıkları hayal edip düşünüyorum.
Mustafa Reşid Paşa, başında fesi ile Osmanlı saray erkanının giydiği kıyafetle Tanzimat Fermanı'nı okuyor.
Olumlu ve olumsuzluk iç içe. 
Hayat da böyle değil mi? Diyorum kendi kendime...
Osmanlı Devleti yönünü Batı'ya döndü. İmparatorluğun tebaası/halkları bundan etkilendi.
Batılılaşma olumlu bir adımdır diyorum ama arafta kaldık. Tam Batılı olamadık.
Tanzimat Fermanı, Kürtler, Kürt beyleri için yıkım getirdi. Var olup olmama sorunu oldu. Mir Bedirhan Bey'in merkezileşmeye karşı başarısız direnişi/isyanı.
İçerden yapılan ihanet durumu...
İttihat ve Terakki ve Cumhuriyet dönemi.
Kürtlerin yok sayılmasına ve asimilasyonuna giden çikmaz talihsiz yol...
Doğu- Batı çelişkisi halen devam ediyor.
Kürt sorunu da devam ediyor.
Kafam karışık, yürüyorum. Sultan Ahmed'e doğru çıkış kapısının önüne geliyorum. İlginç  bir olayla karşılaşıyorum. Düşüncelerim kafamdan uçup gidiyor. 
Yaşadığım bu durumu eve gittiğimde not defterime şiirsel bir şekilde şöyle yazmışım.
GÜLHANE PARKINDA
Bugün ne yaptım bilir misiniz dostlar?
Can sıkıntısı ve yalnızlıktan,
Gülhane Parkı'na gezmeye gittim.
Kafamda binbir düşünce,
Parkı gezip parkın çıkış kapısına geldiğimin farkında bile değildim.
Parkın çıkış kapısına yaklaştığımda,
Önümde ona yakın resmi posta görevlisi yürüyordu.
Birden gözlerimiz, parkın giriş kapısına döndü,
Altın sarısı gibi saçları,
Boylu mu boylu,
Sütun gibi bacakları, daracık pantolon giydiği için oynamayan kalçaları;
Anadolu kadının giyimine uymayan,
Modern giyimli,
Güzel mi güzel bir kadın,
Ve de, 
Koluna takıldığı, yakışıklı, genç bir delikanlı.
Sarmaş dolaş parktan içeri girdiler.
Postacılardan biri,
Elini hafif yan edip havaya kaldırdı.
Sanırım," Allah beterinden saklasın" veya
"Kırk bir kere maşallah" dedi.
Tüm gözler kızda...
Postacı ile göz göze geliyoruz.
Güldüm. O da gülmeye başladı.
Ben güldüm, o güldü.
Gülüşerek parkın kapısından çıktık.
O sağa, ben sola ayrıldım.
Gözümün önünde, 1839 dönemi, Gülhane parkı canlandı.
Parkta, Osmanlı giyim kuşamı ile binlerce halk.
Mustafa Reşid Paşa kürsüde, halka ciddi ciddi Tanzimat Fermanı'nı okuyor, açıklama yapıyor.
Fermanın getirmiş olduğu yenilikler, bir bir kafamda sıralanıyor.
Mustafa Reşid Paşa,
Tanzimat Fermanı,
Gülhane Parkı,
Ve,
Postacı gülüyor,
Ben gülüyorum.
Güzel kadının sütun gibi bacakları,
Avrupalı olduk herhalde diyorum.
Başım önümde,
Dalgın bir şekilde,
Sultan Ahmet'de
Otobüse biniyorum.
İstanbul
02/06/1983
Bugün de kavga en sert şekilde devam ediyor.
Uzlaşı, Doğu-Batı sentezi olmaz mı?

DİĞER YAZILARI KÜRTLER GÜNEŞ Mİ, RÜZGÂR MI OLMALI? 01-01-1970 03:00 KARARI SİZLERE BIRAKIYORUM 01-01-1970 03:00 Anayasa Tartışmaları ve Kenan Paşa’nın Gizli Hayranları 01-01-1970 03:00 TENEKE VE ALTIN 01-01-1970 03:00 ARAYIŞ DEVAM EDİYOR; MARSA YOLCULUK  01-01-1970 03:00 DOMOKRATİK SİYASETE VE KARDEŞLİĞE ÇAĞRI 01-01-1970 03:00 ÇOCUKLARIMIZIN MATEMATİK KORKUSU 01-01-1970 03:00 GÖZLER ÖCALAN’DA 01-01-1970 03:00 TARİH YENİDEN KÜRTLERİN KAPISINI ÇALDI, KÜRTLER ÇOK DİKKATLİ OLMALI! 01-01-1970 03:00 KÜRTLER TARTIŞIYOR 01-01-1970 03:00 HAYBER KALESİ CENGİ VE BİTMEYEN DİN SAVAŞLARI 01-01-1970 03:00 DÜRÜST, GÜZEL NARİN! 01-01-1970 03:00 MUNDAR OLMAK 01-01-1970 03:00 Baskın Oran Hocama Açık Mektup 01-01-1970 03:00 EŞİTLİĞE DOĞRU 01-01-1970 03:00 İSLAMCILARIN KENDİ EKONOMİK MODELLERİ VAR MIDIR? 01-01-1970 03:00 DAYANAK NE? 01-01-1970 03:00 DİKTATÖR, SAVAŞ VE HAYAT 01-01-1970 03:00 BENİMDE BİR HAYALİM VAR 01-01-1970 03:00 ÇIKIŞ YOLU 01-01-1970 03:00 İKİ BÜYÜK YALAN 01-01-1970 03:00 GELEN İKİ TELEFON VE DÜŞÜNDÜKLERİ 01-01-1970 03:00 CARİYE VE HÜR KADININ ÇOCUKLARI 01-01-1970 03:00 DEM Parti ve Kürtler 01-01-1970 03:00 YÜREĞİMİN SESİ 01-01-1970 03:00 "Nietzsche: Kendisinden bir şeyler öğrendiğim tek psikolog Dostoyevski olmuştur 01-01-1970 03:00 MARKSİZM VE SOVYET PRATİĞİ 01-01-1970 03:00 AŞKIN YÜZÜ, ELAZIĞ VE ADNAN YÜCEL 01-01-1970 03:00 GÜLÜMSEME ZAMANI 01-01-1970 03:00 AŞKI YAŞAYAMAYANLARIN HAZİN DURUMU 01-01-1970 03:00 ÜÇ KURAL VE ZAHİR DEĞİL ÖZ 01-01-1970 03:00 ANA AKTÖR KÜRT BİRLİĞİ OLABİLİR 01-01-1970 03:00 İDEAL OLAN 01-01-1970 03:00 ÜÇ GÜZEL VARLIK 01-01-1970 03:00 Değişim iyidir, güzeldir, hayattır! 01-01-1970 03:00 MERAK EDİLEN YAKIŞIKLI 01-01-1970 03:00 Yakışıklının devamı. 01-01-1970 03:00 YAKIŞIKLI VE DİCLE’NİN YİĞİT ÇOCUKLARI 01-01-1970 03:00 ÖNCE SÖZ DEĞİL SES VARDI 01-01-1970 03:00 Alevileri Ne Kadar Anlayabiliyoruz? 01-01-1970 03:00 Önyargıları Kırıp Alevileri Tanımak ve Sevmek 01-01-1970 03:00 EĞİTİM Mİ, KÜLTÜR MÜ? 01-01-1970 03:00 Gönüllere Dokunma 01-01-1970 03:00 8 Mart ve Erkekler 01-01-1970 03:00 YENİ BİR PARADİGMA VE STRATEJİK DEĞİŞİKLİK NEDEN GEREKLİDİR 01-01-1970 03:00 Hangi sosyalizmi istiyoruz? 01-01-1970 03:00 YENİ DURUM VE ÜÇ YAZIM-1 01-01-1970 03:00 SEVGİLER GÜNÜ 01-01-1970 03:00 Çaresizliğin Çaresi: Demokrasi-2 01-01-1970 03:00 Çaresizliğin Çaresi: Demokrasi-1 01-01-1970 03:00 ÜÇ ROMAN İKİ DÜŞÜNÜR 01-01-1970 03:00 HAYAT/ YAŞAM 01-01-1970 03:00 KÜRTLER, "İSLAM KARDEŞLİĞİ"SARMALINDAN ÇIKABİLECEK Mİ? 01-01-1970 03:00 AĞLAYIP SIZLAMA ÇARE DEĞİL 01-01-1970 03:00 DİCLE KURURKEN! 01-01-1970 03:00 EĞİTİMİMİZİN l-İ PÜR MELALİ-2 01-01-1970 03:00 EĞİTİMİMİZİN HAL-İ PÜR MELALİ-1 01-01-1970 03:00 EĞİTİMİMİZİN HAL-İ PÜR MELALİ GİRİŞ 01-01-1970 03:00 "Keké 01-01-1970 03:00 Hayatının Sonbaharını Yaşayanlara Öneriler 01-01-1970 03:00 ŞEYHMUS KAPTANI VE AMEDSPOR 01-01-1970 03:00 DEVLET, ÇIKAR MI HİZMET Mİ ARACIDIR ? 01-01-1970 03:00 Bir Asırdır Demokrasiyi Kurumsallaştıramadık, Neden? 01-01-1970 03:00