YENİ BİR PARADİGMA VE STRATEJİK DEĞİŞİKLİK NEDEN GEREKLİDİR

Ali Haydar Üzülmez

25-02-2024 10:10

Klasik devrimler dönemi sona erme yolunda, Latin Amerika ülkelerinde silahlı mücadele veren sol örgütler tek tek hükümetleri ile anlaştı, anlaşıyor.
Ulusal kurtuluş mücadeleleri de ya sönümleniyor ya da mücadele yöntemlerini değiştiriyor. Yıllarca Birleşik Krallık’a karşı silahlı mücadele veren İrlanda Kurtuluş Örgütü (IRA) Birleşik Krallık’la barış yaptı. (IRA)artık İrlanda’da demokratik yöntemlerle mücadelesini sürdürüyor.("Kuzey İrlanda'da, İrlanda Devrimci Ordusu'nun (IRA) siyasi uzantısı olarak görülen Sinn Fein'in lideri Michelle O'Neill, başbakanlık makamına denk gelen Birinci Bakan olarak seçildi. Milletvekilleri, ilk kez İrlanda milliyetçisi bir ismi Birinci Bakan olarak atadı.")
Birleşik Krallık’a bağlı İskoçya bölgesel hükümetinin Başbakanları, bağımsızlık için referandum düzenlemenin yollarını arıyor.
İspanya’da Bask bölgesinin kurtuluşu için mücadele veren Bask Yurdu ve Özgürlük hareketi (ETA), İspanya ile barış yaptı. Katalonya’da ise bağımsızlık için referanduma gidildi ve Katalanlar %90’ın üzerinde bağımsızlıktan yana oy kullandılar. Ancak Avrupa Birliği (AB) ve İspanya hükümeti bağımsızlığa karşı çıktı ve bağımsızlığı tanımayacaklarını ilan ettiler. Bugün Katalanların ve Basklıların mücadelesi demokratik zeminde devam etmektedir.
Bu arada Kürt Ulusal Mücadelesi, Kürdistan sorunu nereye evrilir kestiremiyorum. Kürt  hareketleri her alanda güçlenip yaygınlaştı,  Kürt meselesi bölgesel ve uluslararası bir sorun haline geldi. Kürtlerin birliği, akıllı siyasetleri gelişmeleri kendi lehlerine dönüştür diye düşünüyorum.
Filistin sorunu devam etse de eski gücünü, itibarını yitirdi, FKÖ; eski, haklı ve güçlü konumunu kayıpetti. Sorun, Filistin halkının haklı sorunu olmaktan çıkıp, " hilal-haç savaşına"dönüştü veya  dönüştürüldü. Hamas- Netanyahu savaşının Filistin halkına ölümden başka birşey getirmeyeceği ortada. Şeriatçı, Siyasal İslam çıkmaz yoldur. 
Bilgi, bilişim çağında şeriatçı örgüt ve devletlerin geleceği yoktur. 
Avrupa’da sosyal devrimler dönemi bitti. Sosyal haklar için mücadele ediliyor.
Devrimlere ve özellikle kurtuluş mücadelelerine büyük ilham ve destek veren SSCB ve Sosyalist Sistem artık yok, tarih oldu.
Peki, şimdi ne olacak?
Sosyal mücadele, hak arama, sömürü ve baskıya karşı durma, özgürlük mücadelesi vermeyecek miyiz? diye sorabilirsiniz.
Haklı bir soru!
Derim ki, klasik sanayi devrimi ile başlayan sınıf eksenli, çatışmalı devrimler dönemi ve genel olarak silahlı ulusal kurtuluş mücadeleleri sona erdi. Artık eskisi gibi klasik anlamda eski araç ve yöntemlerle devrimler yapmak mümkün değil. Sanayi devrimi dönemi yerini dijital/ teknolojik devrime bırakıyor. Üretim araçları ve üretim şekli hızla değişiyor. Dijital yazılım ve bilgi çok kıymetli, internet aracılığıyla bilgiye ve habere ulaşmak çok kolay. Küreselleşme denilen modern kapitalist bir döneme girdik. Kapitalizmin kendi içinde evrimi, hatta üretim ve teknolojide devrimi gerçekleştirmesi sonucu yepyeni bir dönem söz konusu artık.
Geçmişte bir kasabadan ya da bir kentten diğerine gidemeden yaşama gözlerini kapatan insanların yerini dünyayı gezip dolaşan, göç eden insanlar aldı. Yine okuması yazması olmayan ya da çok az olan insanların yerini şimdi birkaç dil bilen, bilimi, bilgiyi ve de teknolojiyi çok iyi kullanan yeni kuşaklar, genç nesiller aldı. İnsanlar kentlerde yoğunlaştı; kentler, devletler, kıtalar arası insan göçleri yoğun bir şekilde acılı olsa da hâlâ devam ediyor. Global dünya gerçek oldu diyebiliriz.
Sömürü ve baskı neticesinde sermayenin kimi ellerde ve şirketlerde birikimi devasa, uçurum haline geldi. Türkiye’de 13 kişinin mal varlığı 44 milyon vatandaşın, Dünya’da 10 şirketin mal varlığı ise 3,5 milyar insanın mal varlığına eşit.
İnsanlık bunu kabul etmez.
Peki, devrimler ve kurtuluş mücadelesi dönemi sona erdi diye karalar bağlayıp oturacak mıyız? Bu durumu kabul mü edeceğiz? İşte sorun da bu. Derim ki, madem yeni bir dönemdeyiz ve her alanda muazzam bir değişim var (ki, doğa yasalarının esası da değişime dayanır). O zaman, biz de zorunlu olarak değişeceğiz. Yeni döneme uygun mücadele yöntem ve araçları, anlayışı gerçekleştireceğiz.
Temelden strateji değişikliği yapacağız. Yeni duruma uygun taktikler geliştireceğiz. “Nasıl ki ışık, hem kendisini hem de karanlığı açığa vuruyorsa” fikirlerimiz de hem kendini hem de içinde bulunduğumuz karanlık koşulları açığa vurmalı.
Biraz açıp örnekler vermek istiyorum. Geçmişte devlete karşı mücadele ettiğimiz için; devlette, devletin yönetim kademelerinde görev almadık. Binlerce genç kızımız ve oğlumuz devrim peşinde koştu ve devletin karşısında yer aldı. Devletle çatışmaya girdi: İşkencelerden geçti, sakat kaldı, yaralandı, okulundan mezun olamadı, cezaevine girdi, yurt dışında yaşamak zorunda kaldı vs... Bunlar o dönem için doğruydu, çünkü dönemin gereği öyle inanıyorduk. Sosyalist devrim yapıp işçi sınıfını ve ezilen halkıları kurtaracaktık. Buna canı gönülden inanıyorduk. Hal böyle olunca da devleti burjuva devleti olarak gördük, küçümsedik. Devleti Kemalistlere, milliyetçilere ve muhafazakâr dincilere bıraktık. Artık bu yanlış anlayışa son vermeliyiz. Komünistler, sosyalistler, devrimciler, solcular, demokratlar devletin her kademesinde görev almalı: Kürtler Kürt, Aleviler de Alevi olarak. Devlet yönetiminin tüm kademelerinde, her biriminde yönetime talip olmalıyız. Görev aldığımız birimlerde hizmet verirken bir yandan da yönetme kabiliyet ve becerimizi geliştirmeliyiz. Devleti içerden demokratik değişim ve dönüşüme zorlamalıyız. Başta anayasa olmak üzere tüm yasa ve yönetmelikleri, yönetim tarzı ve zihniyetini değiştirerek devlette köklü değişiklik yapmanın yol ve yöntemlerini bulmalıyız. Sivil bir anayasa olmasa olmazımız olmalı. 100 yıllık Cumhuriyet döneminde hiçbir zaman Türkiye halkları sivil bir anayasa ile yönetilmedi. 21 Anayasa’sı Kurucu Meclis’in anayasasıdır (dönemin koşulları içinde olumlu bir anayasadır). 24 Anayasa’sı Mustafa Kemal’in, yani tek adam rejiminin anayasasıdır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne format bu 24 Anayasa’sı ile atılmıştır. Türkçü, tekçi, inkârcı bu anayasanın temel ilkeleri ile halen yürürlüktedir. 61 Anayasa’sı askerlerin, 82 Anayasa’sı Kenan Evren Cuntası’nın anayasasıdır. Sivil hükümetler şimdiye kadar 24 Anayasa’sı ile çerçevesi çizilen ilkelerin dışına çıkamamıştır.
Barikat, şiddet, çatışma değil; eğitimi ve liyakati öne çıkarmalıyız. Çocuklarımızın, yakınlarımızın eğitimine önem vermeliyiz. En iyi okullarda okutup bir iki dil bilen, teknolojiyi iyi kullanan, lisans, yüksek lisans, doktora yapmalarını sağlamalıyız. Bunlarla birlikte hayatın her alanında girişimci olmayı özendirmeliyiz. Tabi bunun için demokratik bir kültür ve demokratik bir siyaset gereklidir. Bu nedenle siyasi partileri, seçimleri, parlamentoyu, hükümette olmayı önemsemeliyiz.
Gençler sokaktan çekilmeli, "devrimciler, solcular polisle çatışmadan başka bir şey yapmıyor" algısı yok edilmeli. Söylem ve pratiğimiz demokratik zeminde olmalı, değişmeli. Can güvenliği, eğitim veya gelecekleri için yurtdışına gidenleri bir yere kadar anlayışla karşılıyorum. Ancak gidişleri tek adam rejiminden kaçış ise bunu kabul etmiyorum. Tabi ki gidenler özgürdürler, gidebilirler. Ama dışarıdan, memleketin durumuna yönelik söylemlerini ciddiye almamak gerekir.
Türkiye’nin sorunlarına dış politikadan iç politikaya, sağlıktan eğitime, tarımdan ticarete, sanayiden kalkınmaya, adaletten hukuka, her alanda Türkiye’ye özgü kendi programlarımız olmalı.
Kürt sorunun siyasal/etnik anlamda, Alevi sorunun inanç anlamında çözümü Türkiye’nin önünü açar.
Bunun için demokratik bir zemin ve ortam yaratmalıyız.
Yaşadığımız Kürt sorunu nedeniyle insani değerlerimizi yitirmenin yanında insan kaynakları bakımından da çok büyük kayıplarımız oldu, oluyor: On binlerce insanımız yaşamını yitirdi, binlerce insanımız eğitimden, üretimden kopuk elde silahla yaşıyor, binlerce siyasi tutuklu cezaevlerinde bulunuyor. Tüm bunlar sosyal, siyasal ve ekonomik açıdan büyük kayıplara ve ruhsal yaralanmalara neden oldu. Kürt coğrafyasında binlerce köy, mezra boşaltıldı, insanlar evlerinden oldu, tarım ve hayvancılık yapılamaz duruma getirildi. Mali kaynaklar sağlığa, eğitime, istihdama ve deprem kayıplarını önlemede harcanacağı yerde, milyar dolarlar sınır boylarında Kürtlere karşı harcandı, harcanıyor.
Bence, komünistler, sosyalistler, devrimciler, solcular temel bir paradigma değişikliğine gitmeli. Stratejik değişiklik yapmalı.
Zaman değişim zamanı.
Zaman demokratik mücadele zamanı.
Demokratik siyaseti, kültürü evimizde, iş yerimizde, yaşamın her alanında inşa etme; kısaca, insanca yaşama zamanı.
Zaman sosyal yaralarımızı sarıp geçmişimizle yüzleşme; ezilen, sömürülen ve cinsiyet ayrımına maruz kalan kızlarımızın, kadınlarımızın yanında olma zamanı.
Zaman Kürt sorunu demokratik zeminde çözme , Kürt halkı ile empati yapıp acılarını, sıkıntılarını anlama, paylaşma; sorunun çözümüne katkı sunma zamanıdır.
İklim değişikliği ve çevre sorunlarına gerçekçi çözümler üretme zamanı.
Zaman devletlerarası savaşlara ve güçlü büyük devletlerin işgallerine karşı durma zamanıdır.
Halka sahip çıkarken devleti dışlamamalıyız. Kutsamadan ve kutsanmasına da karşı çıkarak devlete sahip çıkmalıyız. Devlet bizim devletimizdir deyip her kademesinde görev ve sorumluluk alarak onu ideolojik parazitlerden arındırmalı, beceriksiz, liyakatsiz insanları yönetim kademelerinden uzaklaştırmalıyız. Devleti içerden ve dışardan demokratik dönüşüme zorlamalıyız.
Yapacaklarımız eskiden yaptıklarımızdan daha zor değil. Eski mücadelemizde ölümü de göze alarak mücadele ettik -ki öldük, ölümlerden döndük-, yeni mücadelemizde erdemli yaşamı hedefleyerek mücadele edeceğiz.
Derim ki, yeni mücadelemizde en azından ölüm yok hayat var!
Haydi, kolay gelsin!
Ali Haydar Üzülmez
10/ Mart/2023
Bodrum/Muğla.
Not: Son gelişmeler ışığında ufak eklemeler yapılmıştır. Son.

 


maltepe escort
ataşehir escort
kadıköy escort
anadolu yakası escort
ümraniye escort
erenköy escort
ataşehir escort
ümraniye escort
şerifali escort
ümraniye escort
ataşehir escort
ümraniye escort
pendik escort
kadıköy escort
escort
masaj
ataşehir escort
ümraniye eskort
kartal escort
istanbul spa
istanbul masaj
kadıköy escort
masaj
ataşehir escort
masöz
maltepe escort
ataşehir escort
anadolu yakası escort
kadıköy escort
anadolu yakası escort
ümraniye escort
şerifali escort
üsküdar escort
erenköy escort
ataşehir escort
ümraniye escort
şerifali escort
samandıra escort
pendik escort
kurtköy escort
kartal escort
gebze escort
tuzla escort
bostancı escort
göztepe escort
beykoz escort
suadiye escort
escort bayan
seks hikaye
ankara escort
izmir escort
maltepe escort
escort bayan
anadolu yakası escort
kadıköy escort
maltepe escort
kadıköy escort
pendik escort
ataşehir escort
kadıköy escort
göztepe escort
maltepe escort
bostancı escort
ankara escort
kocaeli escort

DİĞER YAZILARI KÜRTLER GÜNEŞ Mİ, RÜZGÂR MI OLMALI? 01-01-1970 03:00 KARARI SİZLERE BIRAKIYORUM 01-01-1970 03:00 Anayasa Tartışmaları ve Kenan Paşa’nın Gizli Hayranları 01-01-1970 03:00 TENEKE VE ALTIN 01-01-1970 03:00 ARAYIŞ DEVAM EDİYOR; MARSA YOLCULUK  01-01-1970 03:00 DOMOKRATİK SİYASETE VE KARDEŞLİĞE ÇAĞRI 01-01-1970 03:00 ÇOCUKLARIMIZIN MATEMATİK KORKUSU 01-01-1970 03:00 GÖZLER ÖCALAN’DA 01-01-1970 03:00 TARİH YENİDEN KÜRTLERİN KAPISINI ÇALDI, KÜRTLER ÇOK DİKKATLİ OLMALI! 01-01-1970 03:00 KÜRTLER TARTIŞIYOR 01-01-1970 03:00 HAYBER KALESİ CENGİ VE BİTMEYEN DİN SAVAŞLARI 01-01-1970 03:00 DÜRÜST, GÜZEL NARİN! 01-01-1970 03:00 MUNDAR OLMAK 01-01-1970 03:00 Baskın Oran Hocama Açık Mektup 01-01-1970 03:00 EŞİTLİĞE DOĞRU 01-01-1970 03:00 İSLAMCILARIN KENDİ EKONOMİK MODELLERİ VAR MIDIR? 01-01-1970 03:00 DAYANAK NE? 01-01-1970 03:00 DİKTATÖR, SAVAŞ VE HAYAT 01-01-1970 03:00 BENİMDE BİR HAYALİM VAR 01-01-1970 03:00 ÇIKIŞ YOLU 01-01-1970 03:00 İKİ BÜYÜK YALAN 01-01-1970 03:00 GELEN İKİ TELEFON VE DÜŞÜNDÜKLERİ 01-01-1970 03:00 CARİYE VE HÜR KADININ ÇOCUKLARI 01-01-1970 03:00 DEM Parti ve Kürtler 01-01-1970 03:00 YÜREĞİMİN SESİ 01-01-1970 03:00 "Nietzsche: Kendisinden bir şeyler öğrendiğim tek psikolog Dostoyevski olmuştur 01-01-1970 03:00 MARKSİZM VE SOVYET PRATİĞİ 01-01-1970 03:00 AŞKIN YÜZÜ, ELAZIĞ VE ADNAN YÜCEL 01-01-1970 03:00 GÜLÜMSEME ZAMANI 01-01-1970 03:00 AŞKI YAŞAYAMAYANLARIN HAZİN DURUMU 01-01-1970 03:00 ÜÇ KURAL VE ZAHİR DEĞİL ÖZ 01-01-1970 03:00 ANA AKTÖR KÜRT BİRLİĞİ OLABİLİR 01-01-1970 03:00 İDEAL OLAN 01-01-1970 03:00 ÜÇ GÜZEL VARLIK 01-01-1970 03:00 Değişim iyidir, güzeldir, hayattır! 01-01-1970 03:00 MERAK EDİLEN YAKIŞIKLI 01-01-1970 03:00 Yakışıklının devamı. 01-01-1970 03:00 YAKIŞIKLI VE DİCLE’NİN YİĞİT ÇOCUKLARI 01-01-1970 03:00 ÖNCE SÖZ DEĞİL SES VARDI 01-01-1970 03:00 Alevileri Ne Kadar Anlayabiliyoruz? 01-01-1970 03:00 Önyargıları Kırıp Alevileri Tanımak ve Sevmek 01-01-1970 03:00 EĞİTİM Mİ, KÜLTÜR MÜ? 01-01-1970 03:00 Gönüllere Dokunma 01-01-1970 03:00 8 Mart ve Erkekler 01-01-1970 03:00 Hangi sosyalizmi istiyoruz? 01-01-1970 03:00 YENİ DURUM VE ÜÇ YAZIM-1 01-01-1970 03:00 GÜLHANE PARKI, POSTACI VE BEN 01-01-1970 03:00 SEVGİLER GÜNÜ 01-01-1970 03:00 Çaresizliğin Çaresi: Demokrasi-2 01-01-1970 03:00 Çaresizliğin Çaresi: Demokrasi-1 01-01-1970 03:00 ÜÇ ROMAN İKİ DÜŞÜNÜR 01-01-1970 03:00 HAYAT/ YAŞAM 01-01-1970 03:00 KÜRTLER, "İSLAM KARDEŞLİĞİ"SARMALINDAN ÇIKABİLECEK Mİ? 01-01-1970 03:00 AĞLAYIP SIZLAMA ÇARE DEĞİL 01-01-1970 03:00 DİCLE KURURKEN! 01-01-1970 03:00 EĞİTİMİMİZİN l-İ PÜR MELALİ-2 01-01-1970 03:00 EĞİTİMİMİZİN HAL-İ PÜR MELALİ-1 01-01-1970 03:00 EĞİTİMİMİZİN HAL-İ PÜR MELALİ GİRİŞ 01-01-1970 03:00 "Keké 01-01-1970 03:00 Hayatının Sonbaharını Yaşayanlara Öneriler 01-01-1970 03:00 ŞEYHMUS KAPTANI VE AMEDSPOR 01-01-1970 03:00 DEVLET, ÇIKAR MI HİZMET Mİ ARACIDIR ? 01-01-1970 03:00 Bir Asırdır Demokrasiyi Kurumsallaştıramadık, Neden? 01-01-1970 03:00