Fatih Oktay, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’ndan Haziran 2017’de çıkan 700 sayfalık “Çin / Yeni Büyük Güç ve Değişen Dünya Dengeleri” kitabında, son yıllarda dünya sahnesinde iyiden iyiye beliren yeni devin gerçeklerini çok çeşitli açılardan sunmuş, Çin’in siyasi, ekonomik, toplumsal, tarihsel dinamiklerini ve bunların dünyanın gidişatına etkilerini anlatmıştı. Bugüne dek toplam dört baskı yapan kitap, “Çin’i yüzeysel bir bakışla anlamak mümkün değil” diyen Oktay’ın yıllara dayanan çalışmasının doyurucu bir örneğiydi.
Oktay, aynı yayınevinden kısa süre önce yayımlanan “Çin ve Dünyanın Geleceği / Yeni Büyük Güç ve Ticaret, Teknoloji, Pandemi Savaşları”nda çalışmasını sürdürüyor ve kitabın önsözünde bu kez de şöyle diyor:
“Çin’i anlamak yalnızca dünyanın nereye gittiğini anlamak için gerekmiyor; bu artık, uğraş alanı ne olursa olsun herkesin edinmesi gereken bir temel beceri haline gelmiş bulunuyor.”
14 bölümden oluşan 283 sayfa hacmindeki kitap, Çin ekonomisinin yükselişi ve günümüzdeki küresel konumundan ABD dolarının küresel konumu ve Çin parası RMB’ye, Trump dönemi Amerika Birleşik Devletleri (ABD)-Çin savaşlarından 2020 korona krizi ve Çin ekonomisine, Çin’in ekonomik dönüşümünde tasarruftan tüketime geçişe, Çin’de bilim ve teknolojiden toplumun sorunlarına geniş bir yelpaze açıyor. Karşımızda, gelişmekte olan ülkelere tüm diğer ülkelerden de Dünya Bankası ve IMF’den de fazla kredi veren Çin gibi bir ülke ve elimizde iş insanlarına, akademisyenlere, bürokratlara, öğrencilere Çin’i anlatan bir kitap var.
MERKEZİ OLMAYAN SİSTEM
Başta Çin olmak üzere Doğu ekonomilerinde ortalama gelir düzeyleri, ücretler ve bunlara bağlı olarak yaşam standartları hızla yükselirken, son on yıllarda Batı’da tam tersi bir gelişme görüldüğünü belirten Fatih Oktay, Çin ekonomisinin nasıl bu kadar büyüdüğünü anlayabilmek için ülkenin idari sisteminin yapısı ve işleyişini kavramak gerektiğini vurguluyor. Oktay bu noktada ilginç bir saptamada bulunmuş:
“Bu, merkezi olmayan, yerel yönetimlerin geniş yetki ve sorumluluklara sahip olduğu, yerel yöneticileri, gelirlerini ve yükselme olanaklarını ekonomik büyümeye bağlayan bir performans değerlendirme sistemi çerçevesinde amansız bir büyüme yarışı içinde tutan bir idari sistem.” (s.79)
İdari sistemin yapısını, Çin Komünist Partisi ve ulusal yetki hiyerarşisini, Çin usulü ademimerkeziyetçiliği, yerel katmanlarda devlet ve parti yapılanmasını, kamuda lider kadroları, hukuk ve yerel gücün denetimini ayrıntılı biçimde aktaran yazar, merkezi gücün denetimi ve ortak liderlik yaklaşımı hakkında da bilgi veriyor.
Kitaptaki ilginç, pek çok yeni bilgi içererek kimi yanılsamaları gideren bölümlerden birinin başlığı, “Ucuz İş Gücünün Sonu, İş gücü İthalinde Doğru”. Çin denince akla iş gücü ucuzluğu ve nüfus büyüklüğü geldiğini ifade eden Oktay, “Ancak günümüzde Çin ucuz iş gücü ülkesi olmaktan hızla çıkıyor, bugün birçok yöre ve sektörde ücretler Türkiye’dekini aşıyor” diyor. (s.115)
KORONA VE YÖNETİME GÜVEN
“2008 Küresel Krizi, 2020 Korona Krizi ve Çin Ekonomisi” başlıklı bölümde, Çin’in karşılaştığı sorunları ve bu sorunlarla mücadele yöntemlerini açıklayan Fatih Oktay, insanlığın koronayla mücadelesinin sonuçlarını şöyle özetliyor:
“Bu krizde de ABD ve diğer gelişmiş Batı ülkelerinin ekonomilerinin normale dönmesinin zaman alacağı, Çin ekonomisinin ise hızlı büyümesini sürdüreceği, dolayısıyla dünya ekonomisi içindeki ağırlığını iyice artıracağı anlaşılıyor. Öte yandan Çin’in salgınla başa çıkmadaki başarısı, Batı ülkelerinin ise mücadelede yetersiz kalması, bir yandan ülke yönetiminin kendi yöntemlerinin üstünlüğüne inancını, öte yandan ülke insanlarının yönetime olan güvenini pekiştirmiş bulunuyor.” (s.185)
Evet, Çin’i tanımak, anlamak, kavramak, gerçekten de günümüz dünyasında temel bir beceriye sahip olmayı gerektiriyor. Fatih Oktay’ın kitaplarının da bu becerinin kazanılması sürecinde, çok iyi birer rehber ve yardımcı olduğuna hiç kuşku yok.
Kaynak
Hibya Haber Ajansı