MUNDAR OLMAK

Ali Haydar Üzülmez

15-09-2024 11:02

Seher vaktini severim. Karanlıktan aydınlığa çıkışın anıdır. Çocukluğumda Abdullah dedem, seher vakti gelmeden beni uykudan uyandırır, kendisine yaren/is olayım diye, dağa keklik avına götürürdü.. Dedem iyi bir çiftçi ve iyi bir avcıydı. Yaşar Kemal’in İnce Mehmet Romanı’daki Topal Ali gibi, normal zamanda veya  karda kışta tüm hayvanların izlerini tanır, sabah, öğlen, akşam hangi hayvanın nerede olacağını bilirdi. Sürekli evinde kafeste bir çift keklik beslerdi. Kekliklerine bakmak onların ötüşünü dinlemek, avcı arkadaşları ile av muhabbeti yapmak onun için dünyanın en güzel şeyiydi. Av mevsimi geldiğinde dedem, kekliklerini ve yanında taşıdığı azığını alır, seher vakti gelmeden karanlıkta dağın  yolunu tutardık. 
Avlanacağımız yere geldiğimizde Meteris’e (Taştan ve çalı çırpıdan yaptığımız gizlenme yeri, sığınak) girerdik. Dedem  önümüzde küçük kayaların arasına kafesteki kendi kekliklerini saklar/gizler, kekliklerin önüne de beraber getirdiğimiz ipten örülme tuzağı atar/serper veya kurardı. Tuzak ya bir kayaya veya beraberimizde getirdiğimiz kazığa bağlanırdı. Tabi kazığı yere çakıyorduk. Sonra sessizce Meteris’de kahvaltı yapar, suyumuzu içer gün doğumu ile birlikte kekliklerin ötüşünü bekledik. Ya dedemin keklikleri önce ötmeye başlardı yada karşı kayalarda yabani özgür keklikler öterlerdi. Ötüşler karşılıklı kızışarak/hızlanarak devam ederdi. Dedemin keklikleri özgür olamadıkları için kayalara özgür kekliklerin yanına gidemezdi. Özgür keklikler uçarak bizim kekliklerin yanına gelirdi; sıkıntı da tam bu esnada  başlardı. Dedemin keklikleri ötmeye devam ederse yabani keklikler kafese doğru gelir tuzağa düşerdi, kekliği veya keklikleri avlardık. Dedemin kekliği yabani keklik geldiğinde ötmez, sesiz kalırsa bir anlamda yabani kekliklerden korkar çekinirse veya iç güdüsel olarak soyuna ihanet etmek istemezse avlanma yapamazdık. Dedem küfür ederek kafesteki keklikleri kafesten çıkarır elleri ile boynunu çeker atardı kayalıkların arasına; tabi  avlanamadığımız için üzgün bir şekilde başımız önde, konuşmadan eve dönerdik. 
Seher vakti keklik avlama hadisesi bu; yıllar sonra kardeşim Şahin’le dağ yürüyüşü yaparak, dedemle avlanma yaptığımız yerleri gezip, anılarımı tazeledim.
Şimdi soluklanıp, kafesteki kekliğin içinde bulunduğu durumu bir düşünelim derim! Ötmezse kendi kellesi, öterse soyuna ihanet etme durumu. Gel de işin içinden çık, yaman bir çelişki; çelişkiden öte berbat bir durum!
Ergani Çermik arası aşağı yukarı 35 kilometredir. Çermik Hava annemin doğduğu ilçedir. 
Kürtler nezdinde kaplıcaları, bostanları ve ihanetçisi ile ünlüdür. 
Annemin babası Fahri dedemle çocukken, 1960’larda  bir kaç kez eşekle Ergani’den Çermik’e yaya gidip döndüğümü  hatırlıyorum. Dedem Ergani’ye Culfa tezgahında dokuduğu bezleri ve pirinç getirip satardı. Gece bizde kalır, sabah erkenden Çermik’e dönerdi. Eskiden Çermik’in  bostanları, bahçeleri, bağları çok güzeldi ve de bereketliydi. Bostanların arasından Çermik Çayı geçerdi; kaynak su Göze olarak adlandırılan yerden çıkardı. Dönemin gençleri, aydınları, Göze’de harefene/eğlence yaparlardı; batısından üzerinde  Haburman köprüsünün olduğu Sinek Çayı geçer; o dönem doğa ve doğal güzellikler çok uyumlu ve güzeldi. 
Çermikliler de Hekal Dağı’nın eteğinde Tepe Mahalle’de  ve Gelincik Dağının altında Sinek Çayı’nın doğusu olan Aşağı Mahalle’de yaşarlardı. 
Yazın Kaplıcaların olduğu yer “Hamam Başı” çok kalabalık olurdu; bahçelerde yazlıklar kurulur insanlar bahçede, bostanda yaşar, bağ bozumu sonrası Ekim ayında evlerine dönerlerdi. Gençliğimde bir çok kez ve en son olarak 2021 yılda Çermik’e gittim; eski güzelim Çermik gitmiş yerini plansız, mimari estetik güzelliği olmayan betonlaşma almış, sular ve bahçeler de kurumaya başlamıştı. Çermikle ilgili daha fazla bilgi edinmek isterseniz Ağabeyim Müslüm Üzülmez’in Yazılı Kaynaklarda Çermik kitabına bakabilirsiniz.
Bunları neden anlattım? 
Hafızamızı tazelemek için.
Çermikli, Zaza Kürt olan; Türkçülüğün kuramcısı Ziya Gökalp’ı; Irkçılığa varan Türkçülüğün tırmanışa geçtiği bu döneminde hatırlatmak için.
Kürt coğrafyasında Ziya Gökalp, Zazalığına ve Kürtlüğüne kafesteki Abdullah dedemin kekliği gibi, soyuna, diline ihanet ettiği için sevilmez. Çermiklilerin çok büyük çoğunluğu Ziya Gökalp’ın Çermikli olduğunu dahi kabul etmez;  “öyle bir ismi tanımıyoruz” derler. Türklerin kahir ekseriyeti de Ziya Gökalp’ı, Zaza Kürt olduğu veya ırkçı Türkçü olduğu için sevmez.
Soyuna ihanet eden Ziya Gökalp’ın durumu, dedemin boynunu çekip attığı keklik gibidir. Hani derler ya ne İsa’ya ne Musa’ya yaranabilme durumu!.. 
Ziya Gökalp da ne  Kürtlere ne de erdemli Türklere yaranabildi; ırkçı/Türkçü düşünceleri ile Kemalist devletin, resmi ideolojisine dönüşen fikirleri, mundar olup ırkçı Türklerin elinde kaldı. Irkçı mundarlık durumu kötü koku saçarak Kürt ve Türk halkını rahatsız etmeye devam ediyor. Irkçı Türkler bir dönem daha onun ismini ve  düşüncelerini tepe tepe kullanacaklar, o kadar! 
Bu mundar isim ve ideoloji Türkiye halklarının derdine derman olmadı, bundan sonra da olmayacağı kesin! 
Derman; halkları, inançları ötekileştiren ırkçı/ Türkçü/dinci ideolojide değil, onları kucaklayan demokrasidedir.
Kıssadan hisse: Siz siz olun, kendinize, arkadaşlarınıza, sevdiklerinize, ailenize, düşüncenize, inancınıza, sınıfınıza, doğaya, erdemli güzel insanlara, ulusunuza, halkınıza ihanet edip Ziya Gökalp gibi mundar olmayın derim.

DİĞER YAZILARI KÜRTLER GÜNEŞ Mİ, RÜZGÂR MI OLMALI? 01-01-1970 03:00 KARARI SİZLERE BIRAKIYORUM 01-01-1970 03:00 Anayasa Tartışmaları ve Kenan Paşa’nın Gizli Hayranları 01-01-1970 03:00 TENEKE VE ALTIN 01-01-1970 03:00 ARAYIŞ DEVAM EDİYOR; MARSA YOLCULUK  01-01-1970 03:00 DOMOKRATİK SİYASETE VE KARDEŞLİĞE ÇAĞRI 01-01-1970 03:00 ÇOCUKLARIMIZIN MATEMATİK KORKUSU 01-01-1970 03:00 GÖZLER ÖCALAN’DA 01-01-1970 03:00 TARİH YENİDEN KÜRTLERİN KAPISINI ÇALDI, KÜRTLER ÇOK DİKKATLİ OLMALI! 01-01-1970 03:00 KÜRTLER TARTIŞIYOR 01-01-1970 03:00 HAYBER KALESİ CENGİ VE BİTMEYEN DİN SAVAŞLARI 01-01-1970 03:00 DÜRÜST, GÜZEL NARİN! 01-01-1970 03:00 Baskın Oran Hocama Açık Mektup 01-01-1970 03:00 EŞİTLİĞE DOĞRU 01-01-1970 03:00 İSLAMCILARIN KENDİ EKONOMİK MODELLERİ VAR MIDIR? 01-01-1970 03:00 DAYANAK NE? 01-01-1970 03:00 DİKTATÖR, SAVAŞ VE HAYAT 01-01-1970 03:00 BENİMDE BİR HAYALİM VAR 01-01-1970 03:00 ÇIKIŞ YOLU 01-01-1970 03:00 İKİ BÜYÜK YALAN 01-01-1970 03:00 GELEN İKİ TELEFON VE DÜŞÜNDÜKLERİ 01-01-1970 03:00 CARİYE VE HÜR KADININ ÇOCUKLARI 01-01-1970 03:00 DEM Parti ve Kürtler 01-01-1970 03:00 YÜREĞİMİN SESİ 01-01-1970 03:00 "Nietzsche: Kendisinden bir şeyler öğrendiğim tek psikolog Dostoyevski olmuştur 01-01-1970 03:00 MARKSİZM VE SOVYET PRATİĞİ 01-01-1970 03:00 AŞKIN YÜZÜ, ELAZIĞ VE ADNAN YÜCEL 01-01-1970 03:00 GÜLÜMSEME ZAMANI 01-01-1970 03:00 AŞKI YAŞAYAMAYANLARIN HAZİN DURUMU 01-01-1970 03:00 ÜÇ KURAL VE ZAHİR DEĞİL ÖZ 01-01-1970 03:00 ANA AKTÖR KÜRT BİRLİĞİ OLABİLİR 01-01-1970 03:00 İDEAL OLAN 01-01-1970 03:00 ÜÇ GÜZEL VARLIK 01-01-1970 03:00 Değişim iyidir, güzeldir, hayattır! 01-01-1970 03:00 MERAK EDİLEN YAKIŞIKLI 01-01-1970 03:00 Yakışıklının devamı. 01-01-1970 03:00 YAKIŞIKLI VE DİCLE’NİN YİĞİT ÇOCUKLARI 01-01-1970 03:00 ÖNCE SÖZ DEĞİL SES VARDI 01-01-1970 03:00 Alevileri Ne Kadar Anlayabiliyoruz? 01-01-1970 03:00 Önyargıları Kırıp Alevileri Tanımak ve Sevmek 01-01-1970 03:00 EĞİTİM Mİ, KÜLTÜR MÜ? 01-01-1970 03:00 Gönüllere Dokunma 01-01-1970 03:00 8 Mart ve Erkekler 01-01-1970 03:00 YENİ BİR PARADİGMA VE STRATEJİK DEĞİŞİKLİK NEDEN GEREKLİDİR 01-01-1970 03:00 Hangi sosyalizmi istiyoruz? 01-01-1970 03:00 YENİ DURUM VE ÜÇ YAZIM-1 01-01-1970 03:00 GÜLHANE PARKI, POSTACI VE BEN 01-01-1970 03:00 SEVGİLER GÜNÜ 01-01-1970 03:00 Çaresizliğin Çaresi: Demokrasi-2 01-01-1970 03:00 Çaresizliğin Çaresi: Demokrasi-1 01-01-1970 03:00 ÜÇ ROMAN İKİ DÜŞÜNÜR 01-01-1970 03:00 HAYAT/ YAŞAM 01-01-1970 03:00 KÜRTLER, "İSLAM KARDEŞLİĞİ"SARMALINDAN ÇIKABİLECEK Mİ? 01-01-1970 03:00 AĞLAYIP SIZLAMA ÇARE DEĞİL 01-01-1970 03:00 DİCLE KURURKEN! 01-01-1970 03:00 EĞİTİMİMİZİN l-İ PÜR MELALİ-2 01-01-1970 03:00 EĞİTİMİMİZİN HAL-İ PÜR MELALİ-1 01-01-1970 03:00 EĞİTİMİMİZİN HAL-İ PÜR MELALİ GİRİŞ 01-01-1970 03:00 "Keké 01-01-1970 03:00 Hayatının Sonbaharını Yaşayanlara Öneriler 01-01-1970 03:00 ŞEYHMUS KAPTANI VE AMEDSPOR 01-01-1970 03:00 DEVLET, ÇIKAR MI HİZMET Mİ ARACIDIR ? 01-01-1970 03:00 Bir Asırdır Demokrasiyi Kurumsallaştıramadık, Neden? 01-01-1970 03:00