Tarım ve Uygarlığın Başlangıç Noktası

Müslüm Üzülmez

09-06-2018 20:59

Yerkürenin farklı bölgelerinde yiyecek üretimi nerede, ne zaman ve nasıl başladı?

Bu soruya yanıt vermeden önce, bu yerlerin, tarihlerin nasıl saptandığı konusuna kısaca değinmek gerekir.

Arkeologlar yiyecek üretiminin tarihini, o kazı yerinde bulunan karbonlu maddeleri radyokarbon testinden geçirerek saptarlar. Bu yöntem, her yerde bulunan, hayatın yapı taşı olan karbonun çok küçük bir parçasını oluşturan radyoaktif karbon 14’ün çok yavaş bir şekilde bozunarak radyoaktif olmayan izotopu azot 14’e dönüşmesi esasına dayanır. Karbon 14 atmosferde kozmik ışınlar tarafından sürekli üretilmektedir. Bitkiler atmosferdeki karbonu alır ve bu bitki karbonu, bitkileri yiyen otobur hayvanların, otobur hayvanları yiyen etobur hayvanların gövdelerinin yapı taşlarını oluşturur. Bitki veya hayvanın yaşamı sonladığında yapısında bulunan karbonun 14’ün yarısı her 5700 yılda bir bozunarak karbon 12’ye dönüşür. Bir kazı yerindeki buluntunun yaşı o maddede bulunan karbon 14’ün, karbon 12’ye oranıyla hesaplanır.

Yiyecek üretiminin tarihini, bir tarım ürünü veya hayvanın nerede evcilleştirildiğini saptamanın ikinci bir yolu da, evcilleştirilmiş türler nerede ilk görülmüşse, görüldükleri tarihleri bir haritanın üzerinde o yerlere not edilmesiyle yapılmaktadır.

Bu yöntemlerle evcil bitkilerin ya da hayvanların eski kalıntılarını tanıyıp bunların tarihlerini saptadıktan sonra, bunlar yaban atalarının coğrafi dağılımını gösteren bir harita üzerine not edilerek söz konusu bitkinin ya da hayvanın kazı yapıldığı bölgede mi yoksa başka yerlerde mi evcilleştirildiğine karar verilir. Burada analiz ve yorumun da önemli bir payı olduğunu unutmamalıyız.

Bu yöntemler ışığında elde edilen bilgilere göre, Mezopotamya’da meydana gelen iklim değişiklikleriyle birlikte, yaban tahılların yetiştiği, kısa zamanda büyük hasatların alındığı yerlerin alanı çok genişlemiş ve bu tahıl hasatları, Kuzey Mezopotamya’da ilk tarım bitkilerinin, buğday ve arpanın evcilleştirilmesine doğru giden yolda atılan ilk adım olmuştur. Tabi ki, bu kolay olmamıştır. Günümüzden yaklaşık 10-11 bin yıl öncesine kadar insanların hiç tarım ürünleri ve evcil hayvanları yoktu. Sonraları iklimin elverişli olması ve ‘coğrafi şans’ yüzünden bazı tarım ürünleri ve hayvanların evcilleştirilmesi sağlanmıştır. Kuzey Mezopotamya’da bulunan Newala Çori (Hilvan-Urfa), Çemê Xalan (Batman), Çayönü/ Qoteberçem (Ergani-Diyarbakır)’de yaklaşık 10 bin yıl önce ekimi yapılan arpa, buğday çok üstün özelliklere sahip olduğu için, yaban bitkiler arasında ilk tarımı yapılan bitkilerdir. Zaten bunlar yenebilir ve yaban haldeyken bile çok ürün veren bitkilerdir. Yetiştirilmesi çok kolaydır, yalnız ekmek ya da dikmek yeterlidir. Çabuk büyüyor, ekildikten sonra birçok ay içinde biçilebiliniyor. Ayrıca, kolayca toplanabilmektedirler. Erdişil oldukları için çoğunlukla kendi kendilerine tozlaşır, döllenirler. Bunların yaban atalarını tarım bitkilerine dönüştürmek için pek az genetik değişiklik geçirmelerine ihtiyaç vardır. Örneğin, buğdayda yalnızca dağılmayan başaklara ve tek biçim hızlı filizlenmeye gerek vardır. Bu özellikler, tarihin şafağında bulunan, henüz göçebe avcılık ve yerleşik arasındaki bir sınırda bulunan Newala Çori, Çemê Xalan ve Çayönü/ Qoteberçem’in ait olduğu coğrafya için olduğu kadar Dünya’nın ilk çiftçileri için de çok büyük üstünlüklerdir.

Buğday, arpa, mercimek, nohut gibi tahıl bitkileri hızlı büyümenin yanında, yüksek oranda karbonhidrat içermeleri, işlenmiş toprakta hektar başına bir tona varan oranda ürün verme üstünlükleri de vardır. Bugün insanların tükettiği toplam kalorinin yarıdan fazlası tahıllardan sağlanmaktadır. Bu tahıllar çağdaş dünyanın başta gelen 12 ürünü (buğday, arpa, pirinç, mercimek, mısır, darı vs...) içinde yer almaktadır. Başlangıçta toplamak, taşımak (eve getirmek) ve yetiştirmek için başka tahılları değil de arpa ile buğdayın seçilmesi tesadüfî değil, bilinçli bir harekettir: Tohumun büyüklüğü, tat, bolluk gibi kolay ama önemli ölçütlere dayanıyordu.

Arpa ve buğdayın tarımına başlanması doğal olarak diğer yaban tahıl bitkilerinin evcilleştirilmesi fikrini ateşlemiş ve yabanî bitki ve meyvelerin evcilleştirilmesinin önü açılmıştır. Bu atılımla, tohumlar avuç avuç serpilip ekilmek için sabana koşulabilecek hayvanlar evcilleştirildi; daha önceden çapalanan, kazılan yerlere tohumların tek tek ekilmesi yerine tarlalar hayvan gücüyle sürülmeye başlandı. Bu durum, insanlık açısından büyük sonuçlar doğurmuş bir ‘gelişme’dir.

İnsanlar yiyecek üretimine başlayınca, doğanın kontrol edilmesi/çevresel dönüşüm ve nüfus artışı başladı; boğaz sayısının artışına paralel, çalışan el sayısının artması sonucu ürün/üretimde muazzam artış gerçekleşti. Öyle ki, Anadolu, Mezopotamya ve Çin gibi yerlerde MÖ. 6000’de bazı toplumlar neredeyse tamamıyla tarım bitkileri ve evcil hayvanlarla geçinir bir duruma geldi.

Uygarlığın daha önceleri Aşağı Mezopotamya’da başladığı ve sonra da Kuzey Mezopotamya’ya, Zağros’a doğru yayıldığı söylenmektedir. Bu, doğru değil; uygarlık ilk önce Neolitik çağda kuzeyde, Zağros’ta, Toroslarda, yani Kuzey Mezopotamya’da başlamıştır. Bunu en iyi sezinleyenlerden biri R. J. Bradwood olmuştur; O, öteden beri tarıma ve hayvancılığa ilk kez bu bölgede geçilmiş olması olasılığını savunmuştur. Prof. Dr. Afif Erzen, bu yanılgıyı “bu dağlık sahalarda henüz yeterli derecelerde araştırmalar yapılmamış” oluşun ve buna bağlı olarak da yazılı belgelerin azlığına bağlamaktadır. (Doğu Anadolu ve Urartular, TTK Yayınları, s. 21.) Uygarlığın Neolitik çağda ilk önce kuzeyde başladığının en iyi kanıtı Newala Çori, Çemê Xalan ve Çayönü/ Qoteberçem’in varlığıdır. Bu yanılgının temel nedeni, Prof. Dr. Afif Erzen’in de belirttiği gibi, arkeologların araştırma ve kazılarına ilk önce yerleşim yerlerinin en eski olanlarından değil de, çağımıza en yakın olanlarından başlamış olmalarından kaynaklanmaktadır. Daha sonra yapılan kazılar, bu görüşü temelden sarsmış, uygarlığın Güney Mezopotamya’dan değil, Kuzeyden başladığı, sonra da çevreye yayıldığı anlayışı kabul görmüştür. Örneğin, Amerikalı bilim adamı Jared Diamond, Tüfek, Mikrop ve Çelik adlı kitabında nohut örneğini ele alarak konuyu farklı bir şekilde doğrulamaktadır: “[N]ohut, Akdeniz’den, Etopya’dan, doğuda Hindistan’a kadar geleneksel çiftçilerin her yerde yetiştirdikleri bir üründür, Hindistan bugün dünyadaki nohut üretiminin %80’ini yapmaktadır. Bu yüzden insanın yanılıp nohutun Hindistan’da evcilleştirilmiş olacağını sanması işten bile değildir. Oysa nohutun yaban atası yalnızca Türkiye’nin güneydoğusuda bulunur. Nohutun gerçekten de orada evcilleştirildiği yorumunu destekleyen bir olgu daha vardır: Evcilleştirilmiş olabilecek nohutun Cilalı Taş Çağı’ndan kalma arkeolojik yörelerde bulunan ve MÖ. yaklaşık 8000 yılına ait en eski kalıntılarına Güneydoğu Türkiye ile onun hemen yakınındaki Kuzey Suriye’de rastlanmıştır; Hindistan’ın güney ucunda nohut olduğunu gösteren arkeolojik kanıtlara söz konusu tarihten 5000 yıl sonrasına kadar rastlanmaz.” (TÜBİTAK Yayınları, s. 126-127.)

Sonuç: İklim ve doğal çevrenin uygun oluşu, yaban bitki ve hayvanların çokluğu nedeniyle; arpa, buğday ve nohut gibi yaban bitkileri ve koyun, keçi, inek, at gibi yaban hayvanların evcilleştirilmesi ve yiyecek üretimine geçiş tarihte ilk defa Kuzey Mezopotamya’da gerçekleşmiş, uygarlığın ilk temeli de bu bölgede atılmıştır diyebiliriz.

Ramazan bayramınızı en içten duygularla kutlar, şeker tadında bir Bayram dilerim. Saygılarımla.

e-posta: muslum.uzulmez@gmail.com

 

 

 

DİĞER YAZILARI Cep Telefonları Tespihlerin Pabucunu Dama mı Atıyor? 01-01-1970 03:00 Sömürgecilik ve Shakespeare’in Fırtına’sı 01-01-1970 03:00 Rüya, Rüya Yorumlama, Rüyam 01-01-1970 03:00 Rüyam ve “Mühendislik Felsefesi” 01-01-1970 03:00 Kör Talih, Lâl Tarih ve İki Mesaj 01-01-1970 03:00 Tarih ve Beklenen Öcalan Çağrısı  01-01-1970 03:00 Hegel Niçin Dil Konusunda Leibniz’i Eleştirir? 01-01-1970 03:00 Herkes Kendi Hayatının Yükünü Taşır 01-01-1970 03:00 “Toplam Kalite ve Süreç Yönetimi”ne Dair 01-01-1970 03:00 “Jiyana Nîvkuştiyan” 01-01-1970 03:00 Beşir Doğan Yoldaşımın Anısına… 01-01-1970 03:00 Hoşot (Dicle) Anıları ve Önemli Bir Öneri 01-01-1970 03:00 “Felsefe ve Matematiğin Yoldaşlığı” Yazıma Gelen Yorumlar 01-01-1970 03:00 “Yaşam-Jiyan” Resim Sergisine Dair 01-01-1970 03:00 Güzel İnsan Kamil Sümbül’ün Ardından 01-01-1970 03:00 Hafız, İskân Azizoğlu ve Bir Fotoğraf 01-01-1970 03:00 Bir Çevirmen, Bir Kitap ve... 01-01-1970 03:00 Hafız, Nişo ve Kavalın Büyülü Gücü 01-01-1970 03:00 Eğitim Aykırı İnsanlar Yetiştirmeli 01-01-1970 03:00 Genç Bir Yazarımız: Neçirvan Bozkaplan 01-01-1970 03:00 HOROZLAR NEDEN ÖTÜYOR? 01-01-1970 03:00 Batman’dan Kızıl Bir Yıldız Kaydı 01-01-1970 03:00 Ses Evreninde Efsunlu Bir Rum Kızı: EFTALYA 01-01-1970 03:00 “Endişesiz Bir Ülke, Endişesiz Bir Dünya İçin...”(2) 01-01-1970 03:00 “Endişesiz Bir Ülke, Endişesiz Bir Dünya İçin…”(1) 01-01-1970 03:00 Dengbêj Gulo’nun Ardından Kılamlar Yetim Kaldı! 01-01-1970 03:00 Dengbêj Zifqarê Gulo’nun Ardından... 01-01-1970 03:00 4. Çermik Kitap Fuarı İzlenimlerim 01-01-1970 03:00 Bazı Şeyler Maalesef Unutulmuyor 01-01-1970 03:00 “Yok Sessizlikten Başka Sesimiz” 01-01-1970 03:00 “Yeraltı Edebiyatı”na Dair Aldığım Yazılar -3 01-01-1970 03:00 “Yeraltı Edebiyatı”na Dair Aldığım Yazılar -2 01-01-1970 03:00 “Devlet Aklı İnsan Merkezli Olmalı” 01-01-1970 03:00 “Yeraltı Edebiyatı”na Dair Aldığım Yazılar-1 01-01-1970 03:00 Öfkelilerin Öfkesi: “Yeraltı Edebiyatı” 01-01-1970 03:00 “Olası Bir Dicle Romanına Katkı” ve Hafız’ın Sözsüz Ezgileri 01-01-1970 03:00 Bazı İnsanlar Neden Daha Başarılı Olur? 01-01-1970 03:00 Bilgisayarla tanışmam ve “kâinatın hâkimleri” 01-01-1970 03:00 Belalı Sevdalımız: MAKİNELER 01-01-1970 03:00 “Kara Yara”nın Romanı: Önce Kuşlar Öldü 01-01-1970 03:00 “Hafız Zülfo’nun Kavalı Ergani İstasyonunu İnletiyordu” 01-01-1970 03:00 Geçmişe Bir Yolculuk ve Bir Demet Şiir 01-01-1970 03:00 Recep Maraşlı’nın Kitabı: Pasolini’nin Filmi ve Diyarbakır 5 No’lu 01-01-1970 03:00 Teknolojik İşsizlik ve Gelecek Korkusu 01-01-1970 03:00 Ütopya, Distopya ve “Çalışılmayan Bir Dünya” Müslüm Üzülmez 01-01-1970 03:00 Büyük Güçlerin Yükseliş ve Çöküşleri Üzerine 01-01-1970 03:00 Gül, Gulan, Anam 01-01-1970 03:00 Bir Fotoğraf Bazen Çok Şey Anlatır 01-01-1970 03:00 Fersûde [فرسوده]/ Erganili Mesud [ارغنيلى مسعود] 01-01-1970 03:00 Demokratik Tartışma Kültürü Üzerine 01-01-1970 03:00 Ukrayna-Rusya Savaşından Çıkardığım Bir Sonuç 01-01-1970 03:00 Kötülük ve Pislikler Çoğunlukla Kutsallık Adına Yapılır 01-01-1970 03:00 Tez ve Antitez Değiştiyse, Sentez de Değişmek Zorundadır 01-01-1970 03:00 Strateji, Gelecek, Kavramsal Tohumlar 01-01-1970 03:00 “Büyük Dönüşüm”, Korona, Geleceğimiz 01-01-1970 03:00 Elbet Gün Ağarır Anne(1) 01-01-1970 03:00 Cemal Süreya’nın Kanayan Yarası 01-01-1970 03:00 Mezopotamya ve Coğrafya Kaderdir Kitabı 01-01-1970 03:00 “Bêje çiyayêreş, ceylanı nasıl yem ettin kurda” 01-01-1970 03:00 Düşünmenin Düşünülmesi 01-01-1970 03:00 Kardeşime Gece Gelen Şiir 01-01-1970 03:00 Brzezinski’nin Ölümünün Hatırlattıkları 01-01-1970 03:00 Arzu Hayatın Kayıtsızlık Ölümün Belirtisidir 01-01-1970 03:00 Erganililer Kültür ve Dayanışma Derneği’nin Kongresinden İzlenimler 01-01-1970 03:00 Bedros Dağlıyan ve Dengbêjin Gölgesinde Taş Meselleri 01-01-1970 03:00 ÇERMİK HALKINA SAYGI İLE DUYURULUR, 01-01-1970 03:00 Kapitalizmin Mutasyonu, Yenilgimiz ve Yeniden Düşünmek 01-01-1970 03:00 Çaresizliğin Sessiz Çığlığı 01-01-1970 03:00 Kumar, Dostoyevski ve Babam 01-01-1970 03:00 Sıradan Küçük İnsanlar… 01-01-1970 03:00 TÖS İle İlgili Arşivimde Bulunan Bir Fotoğraf 01-01-1970 03:00 Ergani’deki “Taş Mektep” ve Diyarbekir Eğitim Tarihi 01-01-1970 03:00 Bir İstihbaratçının Kaleminden Mezopotamya’nın İşgali 01-01-1970 03:00 Duygularım, Petersburg ve Dostoyevski’nin Acısı 01-01-1970 03:00 Çermik Dağlarında Gezer Bir Devrimci 01-01-1970 03:00 MUSTAFA SUPHİ Karanlıktan Aydınlığa 01-01-1970 03:00 MUSTAFA SUPHİ Karanlıktan Aydınlığa 01-01-1970 03:00 Mavi Çarşaflar Altında Saklanan Acılar 01-01-1970 03:00 Yanlış Hesap Davos’tan Döndü Gibi 01-01-1970 03:00 Dicle İlk Öğretmen Okulu İle İlgili Aldığım Bir Yazı 01-01-1970 03:00 Dostum Misbah Hicri’nin ardından… 01-01-1970 03:00 Şiir Okuyan Garip Bir Adam 01-01-1970 03:00 Dönemin Marazi Belirtileri 01-01-1970 03:00 Hiçbir Şey Gerçekler Kadar Acı Değildir 01-01-1970 03:00 Bölünme ve “Bölünmenin Acısı” (II) 01-01-1970 03:00 Bölünme ve “Bölünmenin Acısı” (I) 01-01-1970 03:00 Evlerde Yapılan Rakılara Rakı Diyebilir miyiz? 01-01-1970 03:00 Bir Kitap ve Bir Mekân: GÖBEKLİ TEPE 01-01-1970 03:00 Bilimin Seyri, Paradigmalar ve COVID-19 01-01-1970 03:00 'Sosyal Mesafe' mi, 'Fiziksel Mesafe' mi? 01-01-1970 03:00 Kara Bulutlar Tepemizde Dolanıyor 01-01-1970 03:00 Kahveler Tek Başına İçildiği İçin Tadı Yok 01-01-1970 03:00 Şairimiz Vecdi Subaşı’yı Yitirdik 01-01-1970 03:00 Kavalından Çıkan Sesle Bütünleşen Kavalcı:HAFIZ ZÜLFİ YOKUŞ(1) 01-01-1970 03:00 Kavalcı Hafız Zülfi Yokuş’la İlgili Bir Düzeltme 01-01-1970 03:00 Harika Bir İnsan Hakkında Harika Bir Kitap: Karanlıktaki IşıkYILMAZ GÜNEY 01-01-1970 03:00 Çiçek Kar Altında Yeşerir 01-01-1970 03:00 Şampanya İçerek Yaşamdan Ölüme Geçen Ölümsüz:Anton Çehov 01-01-1970 03:00 Bülbülün Kanıdır Güle Rengini Veren 01-01-1970 03:00 Bülbülün Kanıdır Güle Rengini Veren 01-01-1970 03:00 Gömülü Şamdan ve Satranç 01-01-1970 03:00 “Savaş ve Amerikan Ekonomisi” 01-01-1970 03:00 Önce Beyazken Sonra Neden Kırmızı Oldu Gül? 01-01-1970 03:00 İngiltere’nin Kürt Politikası (1918-1932) 01-01-1970 03:00 Bilimkurgu Sadece Bilimkurgu Değildir 01-01-1970 03:00 İyi Kötü, Güzel Çirkin… 01-01-1970 03:00 Akıllı Teknolojik Cihazlarla Birlikteliğimiz? (II) 01-01-1970 03:00 Akıllı Teknolojik Cihazlarla Birlikteliğimiz? (I) 01-01-1970 03:00 Ben Sevgili Dayımı Türkiye Önemli Bir Değerini Yitirdi 01-01-1970 03:00 Bahar, Gül ve Bir Mayıs 01-01-1970 03:00 Her Dönemin Kendine Göre Bir Parmak İzi Olur-2 01-01-1970 03:00 Her Dönemin Kendine Göre Bir Parmak İzi Olur-1 01-01-1970 03:00 Akıllı Makinelere Hapsedilmiş Bir Gelecek 01-01-1970 03:00 Yapay Zekâya Kai-Fu Lee’nın Yaklaşımı-2 01-01-1970 03:00 Yapay ZekâyaKai-FuLee’nın Yaklaşımı-1 01-01-1970 03:00 Mezopotamya ve Coğrafya Kaderdir Kitabı 01-01-1970 03:00 Amerikan Soğanı ve Soğanın Marifetleri 01-01-1970 03:00 İki Dosttan İki Kitap – Müslüm Üzülmez 01-01-1970 03:00 Bazı şeyleri unutmamak için yazmak Lazım 01-01-1970 03:00 “İdama Yürüyen Adam” 01-01-1970 03:00 “Arkamdan kimse ağlamasın” 01-01-1970 03:00 Karanlıkta Ne Çiçek Açar Ne Düşünce Filizlenir 01-01-1970 03:00 Dünyada Madenciliğin İlk Başlangıç Noktası 01-01-1970 03:00 Ergani-Maden İlişkisi ve Ergani Bakır Maden İşletmesi Üzerine 01-01-1970 03:00 Fazla Kitap Göz Çıkarmaz, Ama… 01-01-1970 03:00 Dil, “Zihnin Aynası”dan Çok Daha Fazlasıdır 01-01-1970 03:00 Hefaystos, Bir Mayıs ve Ergani İsminin Kökeni 01-01-1970 03:00 Bir Tatlı Yanılgı: “Görünüyorum O Halde Varım” 01-01-1970 03:00 Ağza Giren İnsanı Kirletmez Ağızdan Çıkan Kirletir 01-01-1970 03:00 Adnan Aral’ın Ardından… 01-01-1970 03:00 İşimiz Zor 01-01-1970 03:00 “Çiçekler Özgürlük Ortamında Nefeslerinin Kokusunu Yayar” 01-01-1970 03:00 3.Nuh’un Adamı Enver Atılgan’ın Anısına 01-01-1970 03:00 2.Nuh’un Adamı Enver Atılgan’ın Anısına 01-01-1970 03:00 1.NUH’UN ADAMI ENVER ATILGAN’IN ANISINA 01-01-1970 03:00