Mavi Çarşaflar Altında Saklanan Acılar

Müslüm Üzülmez

07-01-2021 18:44

Çarşaf giymenin siyasal, sosyal, kültürel, ekonomik ve doğal koşullar gibi birçok nedenleri vardır.

1960’lı ve 70’li yıllarda, yani çocukluk ve gençlik yıllarımda benim doğup büyüdüğüm Ergani’de ve annemin kasabası Çermik’te köylü kadınlar rengârenk kendi Kürt ulusal giysilerini, kasabalı kadınlar ise çoğunlukla kara çarşaf giyinirdi. Kitapların yazdığına göre kasabalılara çarşaf Hristiyan kadınlardan, Nasturi ve Süryaniler’den kalmıştır; Araplar genelde pek fazla çarşaf kullanmazlar. Kısacası çarşaf giyinme İslam’ın dayatması ile olan bir şey değildir. Siyasal İslam çarşafı sonradan sahiplenmiştir.

Yukarıda belirttiğim gibi, eskiden Ergani ve Çermik kasaba merkezlerinde yaygın olarak kara çarşaf giyilirdi, ama yazın Çermik’te Hamambaşı’na kaplıcaya gelen Malatyalı kadınların beyaz mavi karışımı alaca çarşaf giydiklerini de görürdüm. Mavi çarşafın çok yaygın olarak Siverek’te giyildiğini ise Faho dedemden (Fahri Değirmenci/ d.1906-ö.1999) çokça duymuştum.

Hava anam 60’lı yıllarda kara çarşaf giyerdi, 70’li yıllardan sonra manto giymeye ve başörtüsü bağlamaya başladı. Bu değişim, Ankara’ya anne, baba ve kardeşlerini görmeye gidişleri nedeniyle oldu.

Daha öncesini, yani Cumhuriyet kurulduktan sonra kılık kıyafetle ilgili 1934’te yapılan yasal düzenlemeler sonrasında yaşanan gelişmeleri Faho dedeme 70’li yıllarda bir gün sorduğumda, özetle şöyle anlatmıştı:

“Askerden döndükten sonra nenene manto aldım. Kara çarşaf yasaklanmıştı. Çermik’te hiç kara çarşaf giyen kalmadı o zaman. Ama kadınlar evde, bağ ve bahçede her zamanki yaşantılarını eskisi gibi sürdürüyorlardı; sadece uzak bir yere gidecekleri zaman çarşaf yerine manto giyiyorlardı, başlarını başörtüsüyle bağlıyorlardı. Sonra, kara çarşaf serbest oldu, nenene yeniden bir çarşaf aldım. Çünkü mahallede bütün kadınlar çarşaf aldılar. Nenen onlardan farklı giyinemezdi. Bizler Ankara’ya gelip yerleşince artık bazen çarşaf bazen de manto giyiyor.”

Kadınların çarşaf giymelerinde, genel olarak el, yüz ve ayaklar hariç, vücut hatları belli olmaksızın vücudun her tarafının örtülmesi amaçlanır. Bu koşullar yerine geldikten sonra, nasıl ve ne şekil örtmesi gerektiği insanların sosyal, kültürel, ekonomik, siyasal ve içinde bulundukları doğa koşularına bağlıdır. Bu yüzden dünyanın her bir yanında çarşafların kumaş, renk, şekil ve bağlanışları çok farklılık gösterir.

Kasabamızda çarşaflar evlerde kadın terzilerce dikiş makinelerinde dikilirdi; bu dikicilerin sayıları çok azdı ve yerlerini de sadece kadınlar bilirdi. Çarşaflık kumaşlar o zamanlar çoğunlukla kaçakçılar tarafından Suriye’den getirilip satılırdı, sonraları Diyarbakır’da Balıkçılar Pazarı’ndaki manifaturacılardan alınmaya başlandı.

Beni geçmişime götüren ve çarşafla ilgili bu satırları yazmama Mavi Çarşaflı Kadın(*) kitabı sebep oldu. Eski şarkı, türkü ve manilerimizin birçoğunda çarşaftan bahsedildiğini biliyoruz, şimdi bunlara öykü de eklendi diyebilirim.

Mavi Çarşaflı Kadın öykü kitabını Mahmut İldoğan kaleme almış. Kitap ismini Siverek’te kadınların giydiği mavi çarşaftan alıyor. Kitabın sayfa aralarına kadınların mavi çarşaf altında saklanan, hüzünlü, dile getirilmez içe işleyen acıları kanaviçe gibi işlenmiş. Bize, bizi anlatıyor. Öykülerde çoğunlukla Siverek mekân alınarak kurgulanmış. Şiirde unutulmamış. Öykülerde betimleme ve kurgular çok güzel. Kelimeler yerli yerinde, ne bir eksik ne bir fazla. Ama bazı öykülerdeki mesajlar için aynı şeyi söyleyemem.

Örnek; “Gözleri dışında her tarafı mavi çarşafla örtülü kadın, mavi bazalt taşların döşeli olduğu toprak damlı evler arasındaki dar ve dolambaçlı sokaklardan ağır ağır yürüdü,” giriş cümlesiyle başlayan Mavi Çarşaflı Kadın (Çocuk Duasında Bir Kadın) isimli öyküde; öykünün baş kahramanı olan kadın, “12 Eylül askeri darbesinden yaklaşık dört ay sonra soğuk bir kış gününde tanımadığı birisiyle evlendirilmiş. Birkaç ay geçmeden kocası gözaltına alınmış, suçlu olmadığı anlaşıldıktan iki yıl sonra serbest bırakılmış.”(s.8) Kadın, bütün yüreğiyle bir çocuk istemektedir, ama aradan 13 yıl geçmesine rağmen çocuğu olmaz. Buna mahalle baskısı da eklenince psikolojisi bozulur. “Aslında sorun iki kişinin sorunuyken bu yük sadece onun omuzuna yükleniyor”(s.9). Doktorlar çözüm bulamayınca, bir tanıdığın önermesiyle kutsal mekânlardan çare aramaya başlar. Sonra “mucize” gerçekleşir, iki erkek çocuk sahibi olur. Ama bu mutluluk çok uzun sürmez, çocuklar her ikisi de kısa aralıklarla ölür. Kadın perişan olur, sonrasında Urfa Balıklıgöl’de 19 yıl önce hayaletimsi yaşlı adamın söyledikleri kulaklarında yankılanır: “Sabırlı ol, kanaatkâr ol, veren de o alan da o. Allah insanı en çok istediği ve en çok sevdiği ile sınar, veren de o alan da o.”(s.18) ...“Evet, acı çekmiş olmak geçmiyordu, ama acı insanı manevi olarak yükseltiyor, başka boyuta taşıyordu.”(s.20)

Kitaba da ismini veren bu öykünün mesajında yeni bir şey var mı, yok; “ümmetin yetimleri”ne 1000 yıldır anlatılanlar farklı bir üslupla yeniden mesaj olarak verilmeye ve tarihî ezberin kabulü kutsanmaya çalışılıyor. Çorak bir arazide eser veren yazarlarımızı elbette gönülden kutlamalıyız, ama kendi gerçekliğimize dönebilmemiz için de yapıcı dostça eleştirilerimizi esirgememeliyiz.

Bu öykünün temeli aslında sağlam atılmış, ama temel üzerine inşa edilen yapıda bence yanlış malzeme kullanılınca istenen sağlamlıkta yapı oluşmamış. Yazarımız çocuk olmayışı sorununu sadece mavi çarşaflı kadının omuzuna yükleyeceğine, kutsal mekânları dolaştıracağına, sonra da dünyaya gelen güzelim suçsuz çocukları öldüreceğine; 12 Eylül sonrası gözaltına alınan ve iki yıl cezaevinde (Diyarbakır 5 Nolu Askeri Cezaevi diyebiliriz) suçsuz yere tutulan kocanın işkenceler sonucu sakatlanışı nedeniyle çocuklarının olmadığını ve sonrasında yaşananları işleseydi öyküsünde hem Kürt halkına yapılan işkence ve baskıların gerçek amacını deşifre etmiş hem de o dönemdeki Siverek gerçeğine uygunluğu biraz daha iyi yakalamış olurdu diye düşünüyorum.

Toplum olarak bizlerin hak ettiği yerlere gelebilmesi, geleceğe dair güzel renkli hayallerimizin olmasına bağlıdır. Bu hayalleri ise en başta yazarlarımız yaratır. Mahmut İldoğan, Mavi Çarşaflı Kadın kitabında yer alan öykü ve şiirleriyle bu konuda umudun sinyalini veriyor. Bunu ben değil, dağarcığında sessiz sedasız topladıklarını harmanlayıp süzgeçten geçirerek bizlere hayallerimizi süsleyecek güzel eserler bırakacağını yazarımızın kendi kalemindeki saklı cevher söylüyor. İşte kanıtı:

“Bazen Ehmedê Xanî, bazen de Feqîyê Teyran oluruz.

Neticede hepimiz birer Memê Alan’nız.

Binlerce yıl öncesi diyarlardan gelen kervanın,

masal buğusu gibi kokar hikâyemiz.

Bazen mavi gökyüzünde yıldız olur serpilir sevdamız,

Bazen de bir deniz tebessümü olur, kabarır öfkemiz.

İnsanca yaşamak içindir tüm kavgamız.” (s.58)

(*) Mahmut İldoğan, Mavi Çarşaflı Kadın, Favori Yayınları, 2020 İstanbul, 149 sayfa.

 

 

DİĞER YAZILARI Her Düşüşte Direnerek Yerden Kalkıştır Yaşamak 01-01-1970 03:00 Teknolojik Devrim, Değişim ve Örgütler 01-01-1970 03:00 İnsanca Yaşama Bir Çağrı: Genetik Öfke 01-01-1970 03:00 Cep Telefonları Tespihlerin Pabucunu Dama mı Atıyor? 01-01-1970 03:00 Sömürgecilik ve Shakespeare’in Fırtına’sı 01-01-1970 03:00 Rüya, Rüya Yorumlama, Rüyam 01-01-1970 03:00 Rüyam ve “Mühendislik Felsefesi” 01-01-1970 03:00 Kör Talih, Lâl Tarih ve İki Mesaj 01-01-1970 03:00 Tarih ve Beklenen Öcalan Çağrısı  01-01-1970 03:00 Hegel Niçin Dil Konusunda Leibniz’i Eleştirir? 01-01-1970 03:00 Herkes Kendi Hayatının Yükünü Taşır 01-01-1970 03:00 “Toplam Kalite ve Süreç Yönetimi”ne Dair 01-01-1970 03:00 “Jiyana Nîvkuştiyan” 01-01-1970 03:00 Beşir Doğan Yoldaşımın Anısına… 01-01-1970 03:00 Hoşot (Dicle) Anıları ve Önemli Bir Öneri 01-01-1970 03:00 “Felsefe ve Matematiğin Yoldaşlığı” Yazıma Gelen Yorumlar 01-01-1970 03:00 “Yaşam-Jiyan” Resim Sergisine Dair 01-01-1970 03:00 Güzel İnsan Kamil Sümbül’ün Ardından 01-01-1970 03:00 Hafız, İskân Azizoğlu ve Bir Fotoğraf 01-01-1970 03:00 Bir Çevirmen, Bir Kitap ve... 01-01-1970 03:00 Hafız, Nişo ve Kavalın Büyülü Gücü 01-01-1970 03:00 Eğitim Aykırı İnsanlar Yetiştirmeli 01-01-1970 03:00 Genç Bir Yazarımız: Neçirvan Bozkaplan 01-01-1970 03:00 HOROZLAR NEDEN ÖTÜYOR? 01-01-1970 03:00 Batman’dan Kızıl Bir Yıldız Kaydı 01-01-1970 03:00 Ses Evreninde Efsunlu Bir Rum Kızı: EFTALYA 01-01-1970 03:00 “Endişesiz Bir Ülke, Endişesiz Bir Dünya İçin...”(2) 01-01-1970 03:00 “Endişesiz Bir Ülke, Endişesiz Bir Dünya İçin…”(1) 01-01-1970 03:00 Dengbêj Gulo’nun Ardından Kılamlar Yetim Kaldı! 01-01-1970 03:00 Dengbêj Zifqarê Gulo’nun Ardından... 01-01-1970 03:00 4. Çermik Kitap Fuarı İzlenimlerim 01-01-1970 03:00 Bazı Şeyler Maalesef Unutulmuyor 01-01-1970 03:00 “Yok Sessizlikten Başka Sesimiz” 01-01-1970 03:00 “Yeraltı Edebiyatı”na Dair Aldığım Yazılar -3 01-01-1970 03:00 “Yeraltı Edebiyatı”na Dair Aldığım Yazılar -2 01-01-1970 03:00 “Devlet Aklı İnsan Merkezli Olmalı” 01-01-1970 03:00 “Yeraltı Edebiyatı”na Dair Aldığım Yazılar-1 01-01-1970 03:00 Öfkelilerin Öfkesi: “Yeraltı Edebiyatı” 01-01-1970 03:00 “Olası Bir Dicle Romanına Katkı” ve Hafız’ın Sözsüz Ezgileri 01-01-1970 03:00 Bazı İnsanlar Neden Daha Başarılı Olur? 01-01-1970 03:00 Bilgisayarla tanışmam ve “kâinatın hâkimleri” 01-01-1970 03:00 Belalı Sevdalımız: MAKİNELER 01-01-1970 03:00 “Kara Yara”nın Romanı: Önce Kuşlar Öldü 01-01-1970 03:00 “Hafız Zülfo’nun Kavalı Ergani İstasyonunu İnletiyordu” 01-01-1970 03:00 Geçmişe Bir Yolculuk ve Bir Demet Şiir 01-01-1970 03:00 Recep Maraşlı’nın Kitabı: Pasolini’nin Filmi ve Diyarbakır 5 No’lu 01-01-1970 03:00 Teknolojik İşsizlik ve Gelecek Korkusu 01-01-1970 03:00 Ütopya, Distopya ve “Çalışılmayan Bir Dünya” Müslüm Üzülmez 01-01-1970 03:00 Büyük Güçlerin Yükseliş ve Çöküşleri Üzerine 01-01-1970 03:00 Gül, Gulan, Anam 01-01-1970 03:00 Bir Fotoğraf Bazen Çok Şey Anlatır 01-01-1970 03:00 Fersûde [فرسوده]/ Erganili Mesud [ارغنيلى مسعود] 01-01-1970 03:00 Demokratik Tartışma Kültürü Üzerine 01-01-1970 03:00 Ukrayna-Rusya Savaşından Çıkardığım Bir Sonuç 01-01-1970 03:00 Kötülük ve Pislikler Çoğunlukla Kutsallık Adına Yapılır 01-01-1970 03:00 Tez ve Antitez Değiştiyse, Sentez de Değişmek Zorundadır 01-01-1970 03:00 Strateji, Gelecek, Kavramsal Tohumlar 01-01-1970 03:00 “Büyük Dönüşüm”, Korona, Geleceğimiz 01-01-1970 03:00 Elbet Gün Ağarır Anne(1) 01-01-1970 03:00 Cemal Süreya’nın Kanayan Yarası 01-01-1970 03:00 Mezopotamya ve Coğrafya Kaderdir Kitabı 01-01-1970 03:00 “Bêje çiyayêreş, ceylanı nasıl yem ettin kurda” 01-01-1970 03:00 Düşünmenin Düşünülmesi 01-01-1970 03:00 Kardeşime Gece Gelen Şiir 01-01-1970 03:00 Brzezinski’nin Ölümünün Hatırlattıkları 01-01-1970 03:00 Arzu Hayatın Kayıtsızlık Ölümün Belirtisidir 01-01-1970 03:00 Erganililer Kültür ve Dayanışma Derneği’nin Kongresinden İzlenimler 01-01-1970 03:00 Bedros Dağlıyan ve Dengbêjin Gölgesinde Taş Meselleri 01-01-1970 03:00 ÇERMİK HALKINA SAYGI İLE DUYURULUR, 01-01-1970 03:00 Kapitalizmin Mutasyonu, Yenilgimiz ve Yeniden Düşünmek 01-01-1970 03:00 Çaresizliğin Sessiz Çığlığı 01-01-1970 03:00 Kumar, Dostoyevski ve Babam 01-01-1970 03:00 Sıradan Küçük İnsanlar… 01-01-1970 03:00 TÖS İle İlgili Arşivimde Bulunan Bir Fotoğraf 01-01-1970 03:00 Ergani’deki “Taş Mektep” ve Diyarbekir Eğitim Tarihi 01-01-1970 03:00 Bir İstihbaratçının Kaleminden Mezopotamya’nın İşgali 01-01-1970 03:00 Duygularım, Petersburg ve Dostoyevski’nin Acısı 01-01-1970 03:00 Çermik Dağlarında Gezer Bir Devrimci 01-01-1970 03:00 MUSTAFA SUPHİ Karanlıktan Aydınlığa 01-01-1970 03:00 MUSTAFA SUPHİ Karanlıktan Aydınlığa 01-01-1970 03:00 Yanlış Hesap Davos’tan Döndü Gibi 01-01-1970 03:00 Dicle İlk Öğretmen Okulu İle İlgili Aldığım Bir Yazı 01-01-1970 03:00 Dostum Misbah Hicri’nin ardından… 01-01-1970 03:00 Şiir Okuyan Garip Bir Adam 01-01-1970 03:00 Dönemin Marazi Belirtileri 01-01-1970 03:00 Hiçbir Şey Gerçekler Kadar Acı Değildir 01-01-1970 03:00 Bölünme ve “Bölünmenin Acısı” (II) 01-01-1970 03:00 Bölünme ve “Bölünmenin Acısı” (I) 01-01-1970 03:00 Evlerde Yapılan Rakılara Rakı Diyebilir miyiz? 01-01-1970 03:00 Bir Kitap ve Bir Mekân: GÖBEKLİ TEPE 01-01-1970 03:00 Bilimin Seyri, Paradigmalar ve COVID-19 01-01-1970 03:00 'Sosyal Mesafe' mi, 'Fiziksel Mesafe' mi? 01-01-1970 03:00 Kara Bulutlar Tepemizde Dolanıyor 01-01-1970 03:00 Kahveler Tek Başına İçildiği İçin Tadı Yok 01-01-1970 03:00 Şairimiz Vecdi Subaşı’yı Yitirdik 01-01-1970 03:00 Kavalından Çıkan Sesle Bütünleşen Kavalcı:HAFIZ ZÜLFİ YOKUŞ(1) 01-01-1970 03:00 Kavalcı Hafız Zülfi Yokuş’la İlgili Bir Düzeltme 01-01-1970 03:00 Harika Bir İnsan Hakkında Harika Bir Kitap: Karanlıktaki IşıkYILMAZ GÜNEY 01-01-1970 03:00 Çiçek Kar Altında Yeşerir 01-01-1970 03:00 Şampanya İçerek Yaşamdan Ölüme Geçen Ölümsüz:Anton Çehov 01-01-1970 03:00 Bülbülün Kanıdır Güle Rengini Veren 01-01-1970 03:00 Bülbülün Kanıdır Güle Rengini Veren 01-01-1970 03:00 Gömülü Şamdan ve Satranç 01-01-1970 03:00 “Savaş ve Amerikan Ekonomisi” 01-01-1970 03:00 Önce Beyazken Sonra Neden Kırmızı Oldu Gül? 01-01-1970 03:00 İngiltere’nin Kürt Politikası (1918-1932) 01-01-1970 03:00 Bilimkurgu Sadece Bilimkurgu Değildir 01-01-1970 03:00 İyi Kötü, Güzel Çirkin… 01-01-1970 03:00 Akıllı Teknolojik Cihazlarla Birlikteliğimiz? (II) 01-01-1970 03:00 Akıllı Teknolojik Cihazlarla Birlikteliğimiz? (I) 01-01-1970 03:00 Ben Sevgili Dayımı Türkiye Önemli Bir Değerini Yitirdi 01-01-1970 03:00 Bahar, Gül ve Bir Mayıs 01-01-1970 03:00 Her Dönemin Kendine Göre Bir Parmak İzi Olur-2 01-01-1970 03:00 Her Dönemin Kendine Göre Bir Parmak İzi Olur-1 01-01-1970 03:00 Akıllı Makinelere Hapsedilmiş Bir Gelecek 01-01-1970 03:00 Yapay Zekâya Kai-Fu Lee’nın Yaklaşımı-2 01-01-1970 03:00 Yapay ZekâyaKai-FuLee’nın Yaklaşımı-1 01-01-1970 03:00 Mezopotamya ve Coğrafya Kaderdir Kitabı 01-01-1970 03:00 Amerikan Soğanı ve Soğanın Marifetleri 01-01-1970 03:00 İki Dosttan İki Kitap – Müslüm Üzülmez 01-01-1970 03:00 Bazı şeyleri unutmamak için yazmak Lazım 01-01-1970 03:00 “İdama Yürüyen Adam” 01-01-1970 03:00 “Arkamdan kimse ağlamasın” 01-01-1970 03:00 Karanlıkta Ne Çiçek Açar Ne Düşünce Filizlenir 01-01-1970 03:00 Tarım ve Uygarlığın Başlangıç Noktası 01-01-1970 03:00 Dünyada Madenciliğin İlk Başlangıç Noktası 01-01-1970 03:00 Ergani-Maden İlişkisi ve Ergani Bakır Maden İşletmesi Üzerine 01-01-1970 03:00 Fazla Kitap Göz Çıkarmaz, Ama… 01-01-1970 03:00 Dil, “Zihnin Aynası”dan Çok Daha Fazlasıdır 01-01-1970 03:00 Hefaystos, Bir Mayıs ve Ergani İsminin Kökeni 01-01-1970 03:00 Bir Tatlı Yanılgı: “Görünüyorum O Halde Varım” 01-01-1970 03:00 Ağza Giren İnsanı Kirletmez Ağızdan Çıkan Kirletir 01-01-1970 03:00 Adnan Aral’ın Ardından… 01-01-1970 03:00 İşimiz Zor 01-01-1970 03:00 “Çiçekler Özgürlük Ortamında Nefeslerinin Kokusunu Yayar” 01-01-1970 03:00 3.Nuh’un Adamı Enver Atılgan’ın Anısına 01-01-1970 03:00 2.Nuh’un Adamı Enver Atılgan’ın Anısına 01-01-1970 03:00 1.NUH’UN ADAMI ENVER ATILGAN’IN ANISINA 01-01-1970 03:00