Çermik Dağlarında Gezer Bir Devrimci

Müslüm Üzülmez

07-02-2021 11:30

Çermik, Diyarbakır’ın ilçelerinden biridir. Dört dağın ortasında, üç tarafı sularla çevrili çukur bir vadide yeşil ağaç ve bitki örtüsüyle kaplı bir yerleşim alanıdır. Nurettin Değirmenci’nin tanımlamasıyla: “Tarihin hüküm sürdüğü, zamanın durduğu, tabiatın konuştuğu yer”dir.

 Yaşamımda ve anılarımda Çermik’in çok önemli yeri vardır. Annemin Çermikli olması; gençliğe ilk adım atış dönemlerimde Çermik’e her gidişimde dayım Nurettin Değirmenci ve yakın akrabam Osman Bardakçı’dan kitap okuma sevgisini edinmem; 1971-1976 yıllarında Ankara’da yüksekokulu okurken Faho dedemin (Annemin babası Fahri Değirmenci/ d.1906-ö.1999) yanında kalmam bunun temel nedenidir. Ayrıca yine o dönem Ankara-İskitler ve Altındağ ilçesi Kazıkiçibostanları gecekondularında Çermiklilerin çok yoğun yerleşmiş olması ve bir çoğuyla ilişki içinde bulunmam ve Çermiklilerin çalıştırdığı dayım Veyis’in, Tingolar’ın ve Ulus Rüzgarlı Sokak’taki Neco’nun kahvelerine gelen Çermiklilerle iyi ilişkilerimin olması da anılarımda çok farklı özel bir yer tutmaktadır.

 1970’li yılların başlarında Ankara’da solcu, devrimci Çermiklilerin sayısı çok çok azdı. İstanbul’da olan var mıydı, hatırlamıyorum. Ankara’da benim tanıdığım devrimci dört Çermikli vardı: Nurettin Değirmenci ve onun tanıştırdığı Emin Köse, Yusuf Andiç, Hikmet Pamukçu. (Hikmet Pamukçu’nun bana 1972’de akrabası Ebubekir Pamukçu’nun Çermik üzerine yazmış olduğu Mezarlığı Unutmak isimli bir şiir kitabını verdiğini hatırlıyorum. Bu kitabı 12 Eylül sürecinde pek çok şey gibi kaybettim).

 Hatırladığım bir başka şey ise Ankara’da okuduğum o dönem Çermik’te Kâmil Sümbül’e sol içerikli gazete, dergi ve kitaplar göndermemdir. Yine o dönem Çermik’e gidişlerimde Mahmut Aktaş, Süleyman Süsen, Celal Değirmenci, Ahmet Engin, Hayrettin Şeker, Hacı Özer gibi demokrat arkadaşlarla bahçeli kahvelerde buluşmamız, sohbet etmemiz ve bazen de Haburman Köprüsü’nde ya da Göze’de bol sohbet eşliğinde geceleri yıldızların altında harefene (şenlik) yapmamızdır.

 Bu arkadaşlarla sohbetlerimizde birbirimizden bir şeyler öğrenmeye çalışır, gayret ederdik. Örgütsel yapılar veya düşünce grupları içerisinde henüz yer almadığımızdan dolayı o dönem tartışmalarda mat etme, alt etme, tahakküm kurma, kendi düşüncesini kabul ettirme kimsenin aklından geçmezdi. Dostça, demokratça tartışılırdı. Çok sürmedi bu durum; Dünya’da ve Türkiye’de esen fırtına hızla her yeri olduğu gibi Çermik’i de etkisi altına aldı, rakip örgütler arasında arzu edilmeyen şeyler yaşanmaya başladı ve demokratça tartışmaları bıçak gibi kesti. Dahası, Çermik dağlarında eskiden sadece tavşanlar, tilkiler, kurtlar, ceylanlar bazen av bazen de avcı olarak gezerdi. 80’li yıllara gelindiğinde “toplumu özgürleştirmek” sevdasıyla silahlı devrimciler de Çermik dağlarını mesken tutup dağlarda gezmeye başladı. Dağlarda gezen bu devrimcilerden biride Devran’dır.

 Çermiklilerle ilişkilerimin yoğun olduğu o zamanlar Devran’ın yaratıcısı Doğan Karaağaç’ın ismini duymamıştım. Aramızdaki yaş farkından olabilir. 1982-84 yıllarında tutuklu kaldığım Diyarbakır 5 Nolu Askeri Cezaevi’nde de hiç karşılaşmadık. Ancak çok yakın bir zamanda İsmail Beşikci’nın “Devran” başlıklı yazısını okuyunca Cendere(*) romanı ve yazarı Doğan Karaağaç’tan haberim oldu. İlk etapta Doğan Karaağaç ismi yabancı gibi geldi, ama hafızamı yoklayınca Nurettin Değirmenci’nin kendisinden, “Hilvan-Şanlıurfa kapalı cezaevinde yatan, okumayı seven bir siyasi mahkûm” olarak bahsettiğini hatırladım. (N. Değirmenci, 2002’de Gördüklerim Düşündüklerim, Bulut Yayınları, s.253).

 Romanın yazarı, kahramanları ve seçilen mekânı Çermik olunca, yarı bir Çermikli olarak merak edip Cendere’yi bir solukta okudum.

 Anıları gelecek kuşaklara aktarmak yazmakla olur. Doğan Karaağaç anılarını yazmakla kalmamış, anı-romanıyla aynı zamanda kendisini yazar olarak kanıtlamış. Romanda zaman, mekân ve insan ilişkisi çok iyi kurulmuş. Sade ve anlaşılır bir anlatımı var. Gerçekle kurgu iç içe, neyin geçmişte yaşanan, neyin kurgu olduğu belli değil, flu; yaşanmışlıklar sanki sahiden olan şeyler. Çermikli şahsiyetlerden bazılarının bilinen gerçek isimleriyle kitapta yerlerini almış olması da romana ayrı bir güzellik katmış.

 Cendere, yazarın üç kitap olarak tasarladığı dizinin ilki. Romanın baş-kahramanı Devran, çocuk denilecek yaşta bir gençtir. Van’da Sağlık Kolejinde okurken bağlı olduğu örgütün almış olduğu bir karar sonucu okulu ikinci yılında terk ederek doğup büyüdüğü Çermik’e geri döner. Babası geliş nedenini sorduğunda: “Okulu bıraktım. Okul okumanın anlamı kalmadı. (…)Devrim yapacağız baba” (s.64) diye yanıtlar. Sonrasında her şeyle bağını kesip devrim yapmak için yola koyulur.

 Roman 1960’lı, 70’li yıllara ve 12 Eylül’e odaklansa da, beyaz sakalının “her bir teli bir zulmün emaresini taşıyan” bilge Molla Ali’nin anlatımı ile Birinci Dünya Savaşı, Ermeni soykırımı, Cumhuriyet’in ilanı, Şeyh Said isyanı, Yahudilerin gidişi; yaşlı Masum Kerimhan’nın anlatımıyla da Dersim kıyımı geri dönüşlerle geçmiş radikal bir şekilde sorgulanır. Ayrıca, kitapta Diyarbakır’da Türkiye Komünist Partisi mensuplarıyla yapılan bir kavgada silahla kolundan yaralanan ve Çermik’e getirilen Binbella anlatılmakta (s. 208). Tam da burada geçmişle yüzleşmemize katkı için, keşke bir geriye dönüş daha yapılarak; 19 Aralık 1978’de Diyarbakır Temel Dağıtım temsilciliğine yapılan saldırıyla TKP’nin önemli kadrolarından Mehmet Çakmak’ın öldürülmesi ve Ömer Ağın’ın yaralanması, 14 Mart 1979’da Doğubeyazıt DHKD Başkanı Mustafa Çamlıbel’in öldürülmesi gibi birçok sol ve Kürt devrimci hareketlerin önemli kadrolarına karşı yapılan saldırı ve öldürmelerin neden ve sonuçları da sorgulansaydı. Kitapta bu ve benzeri olaylara yer verilmeyip sorgulanmaması bana göre bir eksiklik. Ayrıca, Çermik’te eskiden beri yaşanan ve büyük bir sorun olan kan davalarına, aileler arası düşmanlıklara değinilmeyip sorgulanmaması da bence yine bir başka eksiklik.

 Cendere’nin devamı olacak dizinin ikinci ve üçüncü kitaplarını merakla bekliyorum.

 

(*) Doğan Karaağaç, Cendere, Yeni Alan Yayıncılık, Ağustos 2020, İstanbul, 236 sayfa.

DİĞER YAZILARI Cep Telefonları Tespihlerin Pabucunu Dama mı Atıyor? 01-01-1970 03:00 Sömürgecilik ve Shakespeare’in Fırtına’sı 01-01-1970 03:00 Rüya, Rüya Yorumlama, Rüyam 01-01-1970 03:00 Rüyam ve “Mühendislik Felsefesi” 01-01-1970 03:00 Kör Talih, Lâl Tarih ve İki Mesaj 01-01-1970 03:00 Tarih ve Beklenen Öcalan Çağrısı  01-01-1970 03:00 Hegel Niçin Dil Konusunda Leibniz’i Eleştirir? 01-01-1970 03:00 Herkes Kendi Hayatının Yükünü Taşır 01-01-1970 03:00 “Toplam Kalite ve Süreç Yönetimi”ne Dair 01-01-1970 03:00 “Jiyana Nîvkuştiyan” 01-01-1970 03:00 Beşir Doğan Yoldaşımın Anısına… 01-01-1970 03:00 Hoşot (Dicle) Anıları ve Önemli Bir Öneri 01-01-1970 03:00 “Felsefe ve Matematiğin Yoldaşlığı” Yazıma Gelen Yorumlar 01-01-1970 03:00 “Yaşam-Jiyan” Resim Sergisine Dair 01-01-1970 03:00 Güzel İnsan Kamil Sümbül’ün Ardından 01-01-1970 03:00 Hafız, İskân Azizoğlu ve Bir Fotoğraf 01-01-1970 03:00 Bir Çevirmen, Bir Kitap ve... 01-01-1970 03:00 Hafız, Nişo ve Kavalın Büyülü Gücü 01-01-1970 03:00 Eğitim Aykırı İnsanlar Yetiştirmeli 01-01-1970 03:00 Genç Bir Yazarımız: Neçirvan Bozkaplan 01-01-1970 03:00 HOROZLAR NEDEN ÖTÜYOR? 01-01-1970 03:00 Batman’dan Kızıl Bir Yıldız Kaydı 01-01-1970 03:00 Ses Evreninde Efsunlu Bir Rum Kızı: EFTALYA 01-01-1970 03:00 “Endişesiz Bir Ülke, Endişesiz Bir Dünya İçin...”(2) 01-01-1970 03:00 “Endişesiz Bir Ülke, Endişesiz Bir Dünya İçin…”(1) 01-01-1970 03:00 Dengbêj Gulo’nun Ardından Kılamlar Yetim Kaldı! 01-01-1970 03:00 Dengbêj Zifqarê Gulo’nun Ardından... 01-01-1970 03:00 4. Çermik Kitap Fuarı İzlenimlerim 01-01-1970 03:00 Bazı Şeyler Maalesef Unutulmuyor 01-01-1970 03:00 “Yok Sessizlikten Başka Sesimiz” 01-01-1970 03:00 “Yeraltı Edebiyatı”na Dair Aldığım Yazılar -3 01-01-1970 03:00 “Yeraltı Edebiyatı”na Dair Aldığım Yazılar -2 01-01-1970 03:00 “Devlet Aklı İnsan Merkezli Olmalı” 01-01-1970 03:00 “Yeraltı Edebiyatı”na Dair Aldığım Yazılar-1 01-01-1970 03:00 Öfkelilerin Öfkesi: “Yeraltı Edebiyatı” 01-01-1970 03:00 “Olası Bir Dicle Romanına Katkı” ve Hafız’ın Sözsüz Ezgileri 01-01-1970 03:00 Bazı İnsanlar Neden Daha Başarılı Olur? 01-01-1970 03:00 Bilgisayarla tanışmam ve “kâinatın hâkimleri” 01-01-1970 03:00 Belalı Sevdalımız: MAKİNELER 01-01-1970 03:00 “Kara Yara”nın Romanı: Önce Kuşlar Öldü 01-01-1970 03:00 “Hafız Zülfo’nun Kavalı Ergani İstasyonunu İnletiyordu” 01-01-1970 03:00 Geçmişe Bir Yolculuk ve Bir Demet Şiir 01-01-1970 03:00 Recep Maraşlı’nın Kitabı: Pasolini’nin Filmi ve Diyarbakır 5 No’lu 01-01-1970 03:00 Teknolojik İşsizlik ve Gelecek Korkusu 01-01-1970 03:00 Ütopya, Distopya ve “Çalışılmayan Bir Dünya” Müslüm Üzülmez 01-01-1970 03:00 Büyük Güçlerin Yükseliş ve Çöküşleri Üzerine 01-01-1970 03:00 Gül, Gulan, Anam 01-01-1970 03:00 Bir Fotoğraf Bazen Çok Şey Anlatır 01-01-1970 03:00 Fersûde [فرسوده]/ Erganili Mesud [ارغنيلى مسعود] 01-01-1970 03:00 Demokratik Tartışma Kültürü Üzerine 01-01-1970 03:00 Ukrayna-Rusya Savaşından Çıkardığım Bir Sonuç 01-01-1970 03:00 Kötülük ve Pislikler Çoğunlukla Kutsallık Adına Yapılır 01-01-1970 03:00 Tez ve Antitez Değiştiyse, Sentez de Değişmek Zorundadır 01-01-1970 03:00 Strateji, Gelecek, Kavramsal Tohumlar 01-01-1970 03:00 “Büyük Dönüşüm”, Korona, Geleceğimiz 01-01-1970 03:00 Elbet Gün Ağarır Anne(1) 01-01-1970 03:00 Cemal Süreya’nın Kanayan Yarası 01-01-1970 03:00 Mezopotamya ve Coğrafya Kaderdir Kitabı 01-01-1970 03:00 “Bêje çiyayêreş, ceylanı nasıl yem ettin kurda” 01-01-1970 03:00 Düşünmenin Düşünülmesi 01-01-1970 03:00 Kardeşime Gece Gelen Şiir 01-01-1970 03:00 Brzezinski’nin Ölümünün Hatırlattıkları 01-01-1970 03:00 Arzu Hayatın Kayıtsızlık Ölümün Belirtisidir 01-01-1970 03:00 Erganililer Kültür ve Dayanışma Derneği’nin Kongresinden İzlenimler 01-01-1970 03:00 Bedros Dağlıyan ve Dengbêjin Gölgesinde Taş Meselleri 01-01-1970 03:00 ÇERMİK HALKINA SAYGI İLE DUYURULUR, 01-01-1970 03:00 Kapitalizmin Mutasyonu, Yenilgimiz ve Yeniden Düşünmek 01-01-1970 03:00 Çaresizliğin Sessiz Çığlığı 01-01-1970 03:00 Kumar, Dostoyevski ve Babam 01-01-1970 03:00 Sıradan Küçük İnsanlar… 01-01-1970 03:00 TÖS İle İlgili Arşivimde Bulunan Bir Fotoğraf 01-01-1970 03:00 Ergani’deki “Taş Mektep” ve Diyarbekir Eğitim Tarihi 01-01-1970 03:00 Bir İstihbaratçının Kaleminden Mezopotamya’nın İşgali 01-01-1970 03:00 Duygularım, Petersburg ve Dostoyevski’nin Acısı 01-01-1970 03:00 MUSTAFA SUPHİ Karanlıktan Aydınlığa 01-01-1970 03:00 MUSTAFA SUPHİ Karanlıktan Aydınlığa 01-01-1970 03:00 Mavi Çarşaflar Altında Saklanan Acılar 01-01-1970 03:00 Yanlış Hesap Davos’tan Döndü Gibi 01-01-1970 03:00 Dicle İlk Öğretmen Okulu İle İlgili Aldığım Bir Yazı 01-01-1970 03:00 Dostum Misbah Hicri’nin ardından… 01-01-1970 03:00 Şiir Okuyan Garip Bir Adam 01-01-1970 03:00 Dönemin Marazi Belirtileri 01-01-1970 03:00 Hiçbir Şey Gerçekler Kadar Acı Değildir 01-01-1970 03:00 Bölünme ve “Bölünmenin Acısı” (II) 01-01-1970 03:00 Bölünme ve “Bölünmenin Acısı” (I) 01-01-1970 03:00 Evlerde Yapılan Rakılara Rakı Diyebilir miyiz? 01-01-1970 03:00 Bir Kitap ve Bir Mekân: GÖBEKLİ TEPE 01-01-1970 03:00 Bilimin Seyri, Paradigmalar ve COVID-19 01-01-1970 03:00 'Sosyal Mesafe' mi, 'Fiziksel Mesafe' mi? 01-01-1970 03:00 Kara Bulutlar Tepemizde Dolanıyor 01-01-1970 03:00 Kahveler Tek Başına İçildiği İçin Tadı Yok 01-01-1970 03:00 Şairimiz Vecdi Subaşı’yı Yitirdik 01-01-1970 03:00 Kavalından Çıkan Sesle Bütünleşen Kavalcı:HAFIZ ZÜLFİ YOKUŞ(1) 01-01-1970 03:00 Kavalcı Hafız Zülfi Yokuş’la İlgili Bir Düzeltme 01-01-1970 03:00 Harika Bir İnsan Hakkında Harika Bir Kitap: Karanlıktaki IşıkYILMAZ GÜNEY 01-01-1970 03:00 Çiçek Kar Altında Yeşerir 01-01-1970 03:00 Şampanya İçerek Yaşamdan Ölüme Geçen Ölümsüz:Anton Çehov 01-01-1970 03:00 Bülbülün Kanıdır Güle Rengini Veren 01-01-1970 03:00 Bülbülün Kanıdır Güle Rengini Veren 01-01-1970 03:00 Gömülü Şamdan ve Satranç 01-01-1970 03:00 “Savaş ve Amerikan Ekonomisi” 01-01-1970 03:00 Önce Beyazken Sonra Neden Kırmızı Oldu Gül? 01-01-1970 03:00 İngiltere’nin Kürt Politikası (1918-1932) 01-01-1970 03:00 Bilimkurgu Sadece Bilimkurgu Değildir 01-01-1970 03:00 İyi Kötü, Güzel Çirkin… 01-01-1970 03:00 Akıllı Teknolojik Cihazlarla Birlikteliğimiz? (II) 01-01-1970 03:00 Akıllı Teknolojik Cihazlarla Birlikteliğimiz? (I) 01-01-1970 03:00 Ben Sevgili Dayımı Türkiye Önemli Bir Değerini Yitirdi 01-01-1970 03:00 Bahar, Gül ve Bir Mayıs 01-01-1970 03:00 Her Dönemin Kendine Göre Bir Parmak İzi Olur-2 01-01-1970 03:00 Her Dönemin Kendine Göre Bir Parmak İzi Olur-1 01-01-1970 03:00 Akıllı Makinelere Hapsedilmiş Bir Gelecek 01-01-1970 03:00 Yapay Zekâya Kai-Fu Lee’nın Yaklaşımı-2 01-01-1970 03:00 Yapay ZekâyaKai-FuLee’nın Yaklaşımı-1 01-01-1970 03:00 Mezopotamya ve Coğrafya Kaderdir Kitabı 01-01-1970 03:00 Amerikan Soğanı ve Soğanın Marifetleri 01-01-1970 03:00 İki Dosttan İki Kitap – Müslüm Üzülmez 01-01-1970 03:00 Bazı şeyleri unutmamak için yazmak Lazım 01-01-1970 03:00 “İdama Yürüyen Adam” 01-01-1970 03:00 “Arkamdan kimse ağlamasın” 01-01-1970 03:00 Karanlıkta Ne Çiçek Açar Ne Düşünce Filizlenir 01-01-1970 03:00 Tarım ve Uygarlığın Başlangıç Noktası 01-01-1970 03:00 Dünyada Madenciliğin İlk Başlangıç Noktası 01-01-1970 03:00 Ergani-Maden İlişkisi ve Ergani Bakır Maden İşletmesi Üzerine 01-01-1970 03:00 Fazla Kitap Göz Çıkarmaz, Ama… 01-01-1970 03:00 Dil, “Zihnin Aynası”dan Çok Daha Fazlasıdır 01-01-1970 03:00 Hefaystos, Bir Mayıs ve Ergani İsminin Kökeni 01-01-1970 03:00 Bir Tatlı Yanılgı: “Görünüyorum O Halde Varım” 01-01-1970 03:00 Ağza Giren İnsanı Kirletmez Ağızdan Çıkan Kirletir 01-01-1970 03:00 Adnan Aral’ın Ardından… 01-01-1970 03:00 İşimiz Zor 01-01-1970 03:00 “Çiçekler Özgürlük Ortamında Nefeslerinin Kokusunu Yayar” 01-01-1970 03:00 3.Nuh’un Adamı Enver Atılgan’ın Anısına 01-01-1970 03:00 2.Nuh’un Adamı Enver Atılgan’ın Anısına 01-01-1970 03:00 1.NUH’UN ADAMI ENVER ATILGAN’IN ANISINA 01-01-1970 03:00