Belalı Sevdalımız: MAKİNELER

Müslüm Üzülmez

30-11-2022 13:04

Müslüm Üzülmez

Tarihin akışını ve toplumların kaderini değiştiren makinaların gelişimini, akıllanmasını ve toplumsal yaşama etkilerini; yazar ve düşünürlerin sürekli gelişen makineleşme karşısındaki duruşlarını “Ütopya, Distopya ve ‘Çalışılmayan Bir Dünya’” başlıklı yazımla (08 Eylül 2022) başlayan ardışık birbiriyle ilintili beş yazı yazmayı tasarlıyordum. İki yazı yazdıktan sonra araya birkaç kitap tanıtım yazısı girdi ve tasarım yarım kaldı. Makineler konusuna kaldığım yerden devam etmek istiyorum.

İş makineleriyle benim gerçek anlamda tanışmam 1975 yılında Etibank Ergani Bakır Madeni İşletmesi’nde Kimya Mühendisliği stajımı yaparken oldu. Maden sahasında kullanılan kepçe, dozer, damperli kamyon, cevherleri kırma/ öğütme makinelerine taşıyan nakliye araçları, değişik boyuttaki kırma makineleri, asit ünitesi düzeneği, cehennemi görünümlü bakırın eritildiği izabe fırınındaki makineler çok çeşitli olup hem dönemin gereği hem de iş kolunun ve yapılan işlerin özelliği nedeniyle büyük, ürkütücü ve çok kabaydı. Okulu bitirdikten sonra 1978’de Diyarbakır Tekel İçki (Rakı) Fabrikası’nda ve sonrasında 1985’te İstanbul-Avcılar’da Dopsan Kimya AŞ’nin fabrikasında bir müddet çalıştım. Bu fabrikalardaki makineler bakır işletmesindeki makinelerin yanında çocuk kalırdı; çok fazla büyük ve hareketliliği olmayan görece daha modern makinelerdi.

Tarihe kuşbakışı göz attığımızda tekerleğin icadının MÖ 3.500 yıllarına dayandığını görürüz. İcadından sonra da hiçbir değişim ve gelişme göstermeden aynı düzeyde varlığını 17. yüzyılda başlayan sanayi devrimine kadar korudu. Sanayi devrimiyle makineler çeşitlilik ve hız kazandı. Tekerlerin üstüne motor ve kabin bırakılınca otomobil, otobüs, tren, uçak oldu. Aynı gelişmenin bir sonucu olarak elektrik santralleri ve elektrik tellerini taşıyan direkler çoğalıp yaygınlaştıkça fabrikalarda bant ve çarklar hızlı dönmeye ve üretilen ürün çoğalmaya başladı. Kapitalist ve sosyalist toplumların birçoğu bu nedenle hummalı bir çalışmayla makineleşmeyi programlayıp önlerine hedef olarak koydu. Örneğin, Amerika otomasyonu, Sovyetler Birliği ise iç savaş sonrası zor durumda olan ekonomiyi çöküşten kurtarmak amacıyla NEP (Yeni Ekonomi Politikaları) politikasını uygulamaya koydu. Lenin, NEP programıyla makineleşme ve elektrik santrallarının kurulup yaygınlaştırılmasıyla sorunların çözüleceğini öngörüyordu. Sonrasında NEP’le gerçekleşen atılımdan esinlenilerek birçok Marksist düşünür, yazar ve şair ütopyacılar gibi makineleşmeyi evrensel tüm sorunları sonlandıracak bir araç olarak görmeye başladı.

Ünlü şairimiz Nazım Hikmet de böyle görenlerden biridir. Kendisi 1923’te Sovyetler Birliği’nde bulunmaktadır. Sovyetler Birliği’nde sanayideki gelişmelere ve makineleşmeye yakından tanıklık etmektedir. Teknolojinin baş döndürücü etkisine kapılarak 19. yüzyıl anlayışına uygun olarak makinelerin sorunları gidereceğine inanarak:

“trrrrum,

      trrrrum,

            trrrrum!

trak tiki tak!”

dizeleriyle başlayan “Makinalaşmak İstiyorum!” şiirini yazar. Şiirin devamında ise; “karnıma bir türbin oturtup/ kuyruğuma çift uskuru taktığım gün!” bahtiyar olacağım, der.

Nihayetinde beklenen şey gerçekleşir: Sanayi ve makineler hızla gelişti ve çoğaldı. Refah ve yaşam kalitesi yükseldi. Yaşamın akışına ivme kazandırdı mesafe ve zaman ara yerden kalktı: Ürün, hizmet, emek, bilgi ve en önemlisi de para çok hızlı dolaşıma girerek bir yerden bir yere durmadan sürekli akmaya başladı. Aynı anda her şey her yerde bulunur duruma geldi. Okyanusun derinliklerinden uzayın sonsuzluğuna makineler insanların emir komutasında yaygın olarak harıl harıl çalışmaya başladı. Çalışmakla kalmayıp her gün hızlı bir şekilde akıllanır da oldu. İleri teknoloji ile hayatımızı kuşatan, yön veren ve belirleyen bir olguya dönüştü. Kesintisiz insan ve toplum yaşamını derinden etkilemesi karşısında itirazlar da yükselmeye başladı. Bu durumdan sadece Yevgeni Zamyatin, Aldous Huxley, George Orwell gibi distopyacılar değil, çok sayıda düşünür ve aktivist şikâyet eder oldu. Örneğin, 1964’te ABD’de Berkeley İfade Özgürlüğü Hareketi’nden Mario Savio: “Bir zaman gelir, makinenin çalışması o kadar tiksindirici olur ki, yüreğinizi o kadar hasta eder ki, uzak durmak istersiniz. Pasif bir izleyici olarak bile dayanamazsınız. Ve kendinizi dişlilerin, çarkların, manivelaların, gördüğünüz tüm aygıtların üzerine atmak ve onları durdurmak istersiniz,” diyerek isyanını dile getirir. Ama Avusturyalı sosyalist, filozof, rahip, toplum eleştirmeni ve karşı kültür gurusu Ivan Illich bu konuda iyimserdir, yeni nesil ileri teknolojinin gelişiminden hareketle: “Artık insanı makineye köle kılmadan, köleliği ortadan kaldıracak makineler tasarlayabiliriz,” diyerek ilginç tarihi bir açıklamada bulunur. (Aktaran: Margaret O’Mara, KOD: Silikon Vadisi’nin Kısa Tarihi, TTGV, s.158, 173)

Kısacası, makinelere karşı çıkanların ve makinelerin gelişmelerini hararetle savunanların düşüncelerini ve makinelerin insan yaşamı üzerindeki etkilerini birkaç paragrafla özetlemek mümkün değil. Ama gelmiş olduğumuz aşamada kendi eserimiz olan makinelerden göreceli olarak şikâyet eder duruma gelmiş olduğumuzu söyleyebilirim. Gelişmeler, modern toplumu bireysel irade ile makinelerle yarışmalı birlikte yaşamak arasında bir savaşa zorluyor. Hayati konularda akıllı makinelere karar vermede ne kadar yetki verileceği ise bir sorun olarak önümüzde duruyor, çünkü algoritmaların doğru karar vereceğinden endişe duyuyoruz. Şimdi Araf’ta bahtımıza Cennet mi, Cehennem mi düşecek diye bekliyoruz.

***

Çalışılmayan Bir Dünya kitabına dair yazdığım “Teknolojik İşsizlik ve Gelecek Korkusu” başlıklı yazımda (20 Eylül 2022); “Her şeyi makineler yapacaksa insanlar ne yapacak?” sorusunu sormuş ve yanıt olarak da kısaca: Endişelenmeye gerek olmadığını, bırakalım makineler çalışsın, insanlar da burjuvazi gibi yan gelip keyif çatsın demiştim.

Yazım yayımlandıktan sonra sorduğum soruyla ilgili oğlum Utku’dan bir yazı aldım. Soru ve açıklamalarıyla ilginç konulara değiniyor. Okuyalım:

“Bu çok fonksiyonlu düşünülmesi gereken bir soru. Öncelikle bugün artık dünya nüfusu yaklaşık 8 milyar civarında. Bu yığınsal düzeydeki insan nüfusu neyle meşgul olacak? Dolayısıyla işin toplumsal boyutu ve ‘yığınların idaresi’ ciddi bir sorun.

İkinci olarak Jared Diamond’ın Tüfek, Mikrop ve Çelik kitabında bahsettiği bir olgu var: Avcı-toplayıcı bir toplumda kimse kafasını karnını doyurma, günü idare etme kaygısından kaldırıp ileri bakamadığı için bir anlamda kabile yaşantısı söz konusudur. Tarıma geçiş ile birlikte besin artınca, yani insanlar av peşinde koşmayı biraz bırakınca bir şeyler düşünebilmeye ve üretebilmeye zamanları oldu ve ‘modernleşmenin’ ilk tohumları atıldı... Bugünkü durumumuza baktığımda aslında yine avcı-toplayıcı halimize geri dönmüş gibi olduğumuzu düşünüyorum. Haftanın beş-altı günü uzun saatler boyunca birçoğumuz karnımızı doyurabilecek kadar, birkaçımız da birikim yapabilecek kadar gelir elde edebilmek adına çalışıyoruz. Kitap okuyamıyoruz, sosyalleşemiyor, tiyatro ve sinemaya gidemiyor, felsefe yapamıyoruz, kendimize vakit ayıramıyoruz, hobilerimiz yok. Eğer bir şekilde denildiği gibi ‘her işi makineler yapacaksa’ o zaman düşünce üretmek için bol zamanımız olacak demektir ki bu açıdan bakıldığında kulağa çok güzel geliyor.

Son olarak çalışılmayan bir dünyada gelirin nasıl elde edileceği ve bu gelirin dağılımı yine bir soru işareti. Artık çalışılmadığına göre ast-üst ilişkisi olmayacak. Kimin ne kadar gelir elde edeceği neye göre belirlenecek? Dün müdür olan bugünden sonra müdür olarak mı kalacak? Dün işçi olan bugünden sonra hep işçi maaşı mı alacak? Yoksa herkes eşit ve aynı gelire mi sahip olacak? Bunlara kim, nasıl karar verecek? Bugün büyük bir firma yöneticisi ile bir fabrika işçisinin para harcama ufku ve giderleri arasındaki fark bir uçurum. Yöneticiye az para verirsen yaşam kalitesi düşer. İşçiye çok para verirsen o parayı ne yapacağını bilemez. Konu uzun. Derli toplu düşünülmesi gereken ve ciddi toplum mühendisliği de isteyen bir konu. Aslına bakılırsa bu geçiş aşamasını anlatan güzel bir bilim kurgu romanı yazılabilir. Saygılarımla.” (23 Eylül 2022)

***

Gelecek yazımda bilgisayarla tanışmamı ve “kâinatın hâkimleri”ni anlatmaya çalışacağım.

DİĞER YAZILARI Cep Telefonları Tespihlerin Pabucunu Dama mı Atıyor? 01-01-1970 03:00 Sömürgecilik ve Shakespeare’in Fırtına’sı 01-01-1970 03:00 Rüya, Rüya Yorumlama, Rüyam 01-01-1970 03:00 Rüyam ve “Mühendislik Felsefesi” 01-01-1970 03:00 Kör Talih, Lâl Tarih ve İki Mesaj 01-01-1970 03:00 Tarih ve Beklenen Öcalan Çağrısı  01-01-1970 03:00 Hegel Niçin Dil Konusunda Leibniz’i Eleştirir? 01-01-1970 03:00 Herkes Kendi Hayatının Yükünü Taşır 01-01-1970 03:00 “Toplam Kalite ve Süreç Yönetimi”ne Dair 01-01-1970 03:00 “Jiyana Nîvkuştiyan” 01-01-1970 03:00 Beşir Doğan Yoldaşımın Anısına… 01-01-1970 03:00 Hoşot (Dicle) Anıları ve Önemli Bir Öneri 01-01-1970 03:00 “Felsefe ve Matematiğin Yoldaşlığı” Yazıma Gelen Yorumlar 01-01-1970 03:00 “Yaşam-Jiyan” Resim Sergisine Dair 01-01-1970 03:00 Güzel İnsan Kamil Sümbül’ün Ardından 01-01-1970 03:00 Hafız, İskân Azizoğlu ve Bir Fotoğraf 01-01-1970 03:00 Bir Çevirmen, Bir Kitap ve... 01-01-1970 03:00 Hafız, Nişo ve Kavalın Büyülü Gücü 01-01-1970 03:00 Eğitim Aykırı İnsanlar Yetiştirmeli 01-01-1970 03:00 Genç Bir Yazarımız: Neçirvan Bozkaplan 01-01-1970 03:00 HOROZLAR NEDEN ÖTÜYOR? 01-01-1970 03:00 Batman’dan Kızıl Bir Yıldız Kaydı 01-01-1970 03:00 Ses Evreninde Efsunlu Bir Rum Kızı: EFTALYA 01-01-1970 03:00 “Endişesiz Bir Ülke, Endişesiz Bir Dünya İçin...”(2) 01-01-1970 03:00 “Endişesiz Bir Ülke, Endişesiz Bir Dünya İçin…”(1) 01-01-1970 03:00 Dengbêj Gulo’nun Ardından Kılamlar Yetim Kaldı! 01-01-1970 03:00 Dengbêj Zifqarê Gulo’nun Ardından... 01-01-1970 03:00 4. Çermik Kitap Fuarı İzlenimlerim 01-01-1970 03:00 Bazı Şeyler Maalesef Unutulmuyor 01-01-1970 03:00 “Yok Sessizlikten Başka Sesimiz” 01-01-1970 03:00 “Yeraltı Edebiyatı”na Dair Aldığım Yazılar -3 01-01-1970 03:00 “Yeraltı Edebiyatı”na Dair Aldığım Yazılar -2 01-01-1970 03:00 “Devlet Aklı İnsan Merkezli Olmalı” 01-01-1970 03:00 “Yeraltı Edebiyatı”na Dair Aldığım Yazılar-1 01-01-1970 03:00 Öfkelilerin Öfkesi: “Yeraltı Edebiyatı” 01-01-1970 03:00 “Olası Bir Dicle Romanına Katkı” ve Hafız’ın Sözsüz Ezgileri 01-01-1970 03:00 Bazı İnsanlar Neden Daha Başarılı Olur? 01-01-1970 03:00 Bilgisayarla tanışmam ve “kâinatın hâkimleri” 01-01-1970 03:00 “Kara Yara”nın Romanı: Önce Kuşlar Öldü 01-01-1970 03:00 “Hafız Zülfo’nun Kavalı Ergani İstasyonunu İnletiyordu” 01-01-1970 03:00 Geçmişe Bir Yolculuk ve Bir Demet Şiir 01-01-1970 03:00 Recep Maraşlı’nın Kitabı: Pasolini’nin Filmi ve Diyarbakır 5 No’lu 01-01-1970 03:00 Teknolojik İşsizlik ve Gelecek Korkusu 01-01-1970 03:00 Ütopya, Distopya ve “Çalışılmayan Bir Dünya” Müslüm Üzülmez 01-01-1970 03:00 Büyük Güçlerin Yükseliş ve Çöküşleri Üzerine 01-01-1970 03:00 Gül, Gulan, Anam 01-01-1970 03:00 Bir Fotoğraf Bazen Çok Şey Anlatır 01-01-1970 03:00 Fersûde [فرسوده]/ Erganili Mesud [ارغنيلى مسعود] 01-01-1970 03:00 Demokratik Tartışma Kültürü Üzerine 01-01-1970 03:00 Ukrayna-Rusya Savaşından Çıkardığım Bir Sonuç 01-01-1970 03:00 Kötülük ve Pislikler Çoğunlukla Kutsallık Adına Yapılır 01-01-1970 03:00 Tez ve Antitez Değiştiyse, Sentez de Değişmek Zorundadır 01-01-1970 03:00 Strateji, Gelecek, Kavramsal Tohumlar 01-01-1970 03:00 “Büyük Dönüşüm”, Korona, Geleceğimiz 01-01-1970 03:00 Elbet Gün Ağarır Anne(1) 01-01-1970 03:00 Cemal Süreya’nın Kanayan Yarası 01-01-1970 03:00 Mezopotamya ve Coğrafya Kaderdir Kitabı 01-01-1970 03:00 “Bêje çiyayêreş, ceylanı nasıl yem ettin kurda” 01-01-1970 03:00 Düşünmenin Düşünülmesi 01-01-1970 03:00 Kardeşime Gece Gelen Şiir 01-01-1970 03:00 Brzezinski’nin Ölümünün Hatırlattıkları 01-01-1970 03:00 Arzu Hayatın Kayıtsızlık Ölümün Belirtisidir 01-01-1970 03:00 Erganililer Kültür ve Dayanışma Derneği’nin Kongresinden İzlenimler 01-01-1970 03:00 Bedros Dağlıyan ve Dengbêjin Gölgesinde Taş Meselleri 01-01-1970 03:00 ÇERMİK HALKINA SAYGI İLE DUYURULUR, 01-01-1970 03:00 Kapitalizmin Mutasyonu, Yenilgimiz ve Yeniden Düşünmek 01-01-1970 03:00 Çaresizliğin Sessiz Çığlığı 01-01-1970 03:00 Kumar, Dostoyevski ve Babam 01-01-1970 03:00 Sıradan Küçük İnsanlar… 01-01-1970 03:00 TÖS İle İlgili Arşivimde Bulunan Bir Fotoğraf 01-01-1970 03:00 Ergani’deki “Taş Mektep” ve Diyarbekir Eğitim Tarihi 01-01-1970 03:00 Bir İstihbaratçının Kaleminden Mezopotamya’nın İşgali 01-01-1970 03:00 Duygularım, Petersburg ve Dostoyevski’nin Acısı 01-01-1970 03:00 Çermik Dağlarında Gezer Bir Devrimci 01-01-1970 03:00 MUSTAFA SUPHİ Karanlıktan Aydınlığa 01-01-1970 03:00 MUSTAFA SUPHİ Karanlıktan Aydınlığa 01-01-1970 03:00 Mavi Çarşaflar Altında Saklanan Acılar 01-01-1970 03:00 Yanlış Hesap Davos’tan Döndü Gibi 01-01-1970 03:00 Dicle İlk Öğretmen Okulu İle İlgili Aldığım Bir Yazı 01-01-1970 03:00 Dostum Misbah Hicri’nin ardından… 01-01-1970 03:00 Şiir Okuyan Garip Bir Adam 01-01-1970 03:00 Dönemin Marazi Belirtileri 01-01-1970 03:00 Hiçbir Şey Gerçekler Kadar Acı Değildir 01-01-1970 03:00 Bölünme ve “Bölünmenin Acısı” (II) 01-01-1970 03:00 Bölünme ve “Bölünmenin Acısı” (I) 01-01-1970 03:00 Evlerde Yapılan Rakılara Rakı Diyebilir miyiz? 01-01-1970 03:00 Bir Kitap ve Bir Mekân: GÖBEKLİ TEPE 01-01-1970 03:00 Bilimin Seyri, Paradigmalar ve COVID-19 01-01-1970 03:00 'Sosyal Mesafe' mi, 'Fiziksel Mesafe' mi? 01-01-1970 03:00 Kara Bulutlar Tepemizde Dolanıyor 01-01-1970 03:00 Kahveler Tek Başına İçildiği İçin Tadı Yok 01-01-1970 03:00 Şairimiz Vecdi Subaşı’yı Yitirdik 01-01-1970 03:00 Kavalından Çıkan Sesle Bütünleşen Kavalcı:HAFIZ ZÜLFİ YOKUŞ(1) 01-01-1970 03:00 Kavalcı Hafız Zülfi Yokuş’la İlgili Bir Düzeltme 01-01-1970 03:00 Harika Bir İnsan Hakkında Harika Bir Kitap: Karanlıktaki IşıkYILMAZ GÜNEY 01-01-1970 03:00 Çiçek Kar Altında Yeşerir 01-01-1970 03:00 Şampanya İçerek Yaşamdan Ölüme Geçen Ölümsüz:Anton Çehov 01-01-1970 03:00 Bülbülün Kanıdır Güle Rengini Veren 01-01-1970 03:00 Bülbülün Kanıdır Güle Rengini Veren 01-01-1970 03:00 Gömülü Şamdan ve Satranç 01-01-1970 03:00 “Savaş ve Amerikan Ekonomisi” 01-01-1970 03:00 Önce Beyazken Sonra Neden Kırmızı Oldu Gül? 01-01-1970 03:00 İngiltere’nin Kürt Politikası (1918-1932) 01-01-1970 03:00 Bilimkurgu Sadece Bilimkurgu Değildir 01-01-1970 03:00 İyi Kötü, Güzel Çirkin… 01-01-1970 03:00 Akıllı Teknolojik Cihazlarla Birlikteliğimiz? (II) 01-01-1970 03:00 Akıllı Teknolojik Cihazlarla Birlikteliğimiz? (I) 01-01-1970 03:00 Ben Sevgili Dayımı Türkiye Önemli Bir Değerini Yitirdi 01-01-1970 03:00 Bahar, Gül ve Bir Mayıs 01-01-1970 03:00 Her Dönemin Kendine Göre Bir Parmak İzi Olur-2 01-01-1970 03:00 Her Dönemin Kendine Göre Bir Parmak İzi Olur-1 01-01-1970 03:00 Akıllı Makinelere Hapsedilmiş Bir Gelecek 01-01-1970 03:00 Yapay Zekâya Kai-Fu Lee’nın Yaklaşımı-2 01-01-1970 03:00 Yapay ZekâyaKai-FuLee’nın Yaklaşımı-1 01-01-1970 03:00 Mezopotamya ve Coğrafya Kaderdir Kitabı 01-01-1970 03:00 Amerikan Soğanı ve Soğanın Marifetleri 01-01-1970 03:00 İki Dosttan İki Kitap – Müslüm Üzülmez 01-01-1970 03:00 Bazı şeyleri unutmamak için yazmak Lazım 01-01-1970 03:00 “İdama Yürüyen Adam” 01-01-1970 03:00 “Arkamdan kimse ağlamasın” 01-01-1970 03:00 Karanlıkta Ne Çiçek Açar Ne Düşünce Filizlenir 01-01-1970 03:00 Tarım ve Uygarlığın Başlangıç Noktası 01-01-1970 03:00 Dünyada Madenciliğin İlk Başlangıç Noktası 01-01-1970 03:00 Ergani-Maden İlişkisi ve Ergani Bakır Maden İşletmesi Üzerine 01-01-1970 03:00 Fazla Kitap Göz Çıkarmaz, Ama… 01-01-1970 03:00 Dil, “Zihnin Aynası”dan Çok Daha Fazlasıdır 01-01-1970 03:00 Hefaystos, Bir Mayıs ve Ergani İsminin Kökeni 01-01-1970 03:00 Bir Tatlı Yanılgı: “Görünüyorum O Halde Varım” 01-01-1970 03:00 Ağza Giren İnsanı Kirletmez Ağızdan Çıkan Kirletir 01-01-1970 03:00 Adnan Aral’ın Ardından… 01-01-1970 03:00 İşimiz Zor 01-01-1970 03:00 “Çiçekler Özgürlük Ortamında Nefeslerinin Kokusunu Yayar” 01-01-1970 03:00 3.Nuh’un Adamı Enver Atılgan’ın Anısına 01-01-1970 03:00 2.Nuh’un Adamı Enver Atılgan’ın Anısına 01-01-1970 03:00 1.NUH’UN ADAMI ENVER ATILGAN’IN ANISINA 01-01-1970 03:00