Bilgisayarla tanışmam ve “kâinatın hâkimleri”

Müslüm Üzülmez

12-12-2022 11:07

Müslüm Üzülmez

Şeyleri kavradığımızda bunları bellekte kayıt altına alır, kavramsallaştırırız. Sahip olduğumuz bu kavramlar sayesinde de düşünür ve hareket ederiz. Kavramların nicelik, nitelik ve enerji seviyeleri ise düşünce ve hareketimizin çapını ve derinliğini belirler.

Doğa yasalarına aykırı, nesne ve hareketleri tanımlamayan içi boş tanımsız kavramlara sahip bir insanın matematikçi, mühendis ve bilgisayarcı olması çok zordur. Böylesi kavramlara fazla sahip olan biri olsa olsa imam veya ilahiyatçı olur. Sayı, boyut, renk gibi özellikleri tanımlanmış tanımlı kavramlara sahip olan birinin ise imam ya da ilahiyatçı olmasından daha çok matematikçi, mühendis ve bilgisayarcı olması büyük bir olasılıktır.

Şunu anlatmak istiyorum. Şayet belleğimizde “teknoloji”, “bilgisayar” ve “yazılım” gibi sözcükler birer kavrama dönüşmemiş ve bellekte kayıtlı değilse, teknolojik gelişmeyi anlamamız ve katkı sunmamız, bu konularda verimli bir çalışma yapmamız söz konusu olamaz.

Matbaa yaşadığımız topraklara icadından ancak 600 yıl sonra girdi. Günümüzde teknolojinin üstel gelişimini, yanı çok hızlı gelişmesini dikkate aldığımızda, benzer gecikmeyi bilgisayarın gelişi için de söyleyebiliriz. Örneğin, Türkiye’de televizyon 1971 yılında siyah-beyaz banttan yayına başladı. Ve o dönem gazete ve dergilerden bilgisayar hakkında bazen az da olsa yazılar okuyordum ama bilgisayarın kendisi Çin Seddi kadar bana uzaktı. Bilgisayar denilen şeyle pratikte ilk somut karşılaşmam 1984 yılında Diyarbakır 5 No’lu Cezaevi’nden çıktıktan sonra İstanbul’a göç ettiğimde oldu. Kimyasal maddelerin ithalat ve ihracatını yapan bir firmaya kimya mühendisi olarak işe girmek için yaptığım başvuruda, firma yetkilisi: Seri daktilo yazıp yazamadığımı, yabancı dil bilip bilmediğimi, faks ve bilgisayar kullanıp kullanamadığımı sorduğunda “bilgisayar” karşıma bir engel olarak çıkmıştı. O zaman cevap olarak; “Mühendis mi arıyorsunuz, yoksa ofis elamanı mı” diye kendimi ağırdan alarak soruya soruyla cevap vermiştim. Sorumlu: “Olur mu, biz ithalat ve ihracat yapan bir firmayız. Bunlar olmadan ticareti nasıl gerçekleştirebiliriz?” diyerek haklı bir açıklamada bulunmuştu.

Bilgisayarı fiziksel olarak görmem ancak 1985 yılında İstanbul Avcılar’da bir kimya fabrikasında mühendis olarak işe başladığımda oldu. Yahudi olan patronumun fabrikadaki özel odasında kişisel bir bilgisayarı vardı. Bilgisayarı sadece kendisi kullanırdı, kimse dokunmazdı. Hammadde girişleri, üretim miktarı ve satışlar, stok durumu, personel giderleri ve diğer masrafları bilgisayara günlük olarak kendisi işlerdi. Bilgisayara şahsen dokunmam ise 1990 yılında 10 ve 13 yaşlarındaki iki oğluma Commodore 64 diye isimlendirilen bir bilgisayarı almamla oldu. Bilgisayarı yoğun kullanmam da ancak 1990’lı yılların ortalarında İBB Çevre Koruma ve Kontrol Müdürlüğü’nde teknik eleman olarak çalışırken şahsıma zimmetli olarak verilen bilgisayar sayesinde gerçekleşti.

Oysa ABD’de 1970’lerin başında daha önceden kurulmuş olan Silikon Vadisi’nde zeki, yaratıcı, aykırı ve özgüveni yüksek iyi donanımlı liderlik vasfı olan çalışkan birçok genç bilgisayar teknolojisiyle yatıp kalkarak çok boyutlu yoğun bir çalışma içerisindedir. Yine, 1970’te Life dergisi Shaky adlı robotu tüm dünyaya tanıtmıştı. Türkiye’de ise o tarihlerde üniversitede okuyan benim kuşağımın büyük bir çoğunluğu bilgisayarın ismini bile henüz duymamıştı.

Bizlerin bu durumdan habersiz oluşumuzu teknolojik gelişmelerle ilgilenmeyip de devrimci mücadele ile uğraşmamıza bağlanmamalı. Yaratıcı fikirler çoğunlukla muhalif devrimcilerden çıkar. Silikon Vadisi’nde bu “faaliyetlerin öncülüğünü yapanların çoğu, altmışlı yılların karşı kültürünün çocukları” hippi ve solcu devrimcilerdi (s.17). Bizlerin böylesi bir gelişmeden bihaber oluşumuzun nedeni devrimci bir duruşumuzun oluşundan değil, ülkeler arasındaki gelişmişlik düzeyi ile alakalı.

Teknoloji devrimin özellikle ABD ve Silikon Vadisi’nde gerçekleşmesi de tesadüfi değildir. Vadi’nin temeli, Sovyetler Birliği ile girişilen uzay ve savunma/ silahlanma yarışı ve Soğuk Savaş nedeniyle devlet destekli muazzam bütçelerle askeri-endüstri komplekslerinin kurulması ve desteklenmesine dayanmaktadır. 1957’de “Amerikan devleti elektronik işine girişmiş ve vadinin ilk ve belki de en büyük risk sermayesi yatırımcısı” (s.30) olmuş ve desteğini durmadan sürekli artmıştır. NASA’nın 1971 bütçesi, 1966 ABD bütçesinin yarısına denk gelişi buna en iyi kanıttır (s.121). Kısacası, maddi ve psikolojik koşulların uygun olması sebebiyle teknolojik devrim ABD’de gerçekleşmiştir. Bu devrimin oluşum evrelerini ve arka plandaki diğer şeyleri KOD: Silikon Vadisi’nin Kısa Tarihi(*) kitabını okuduğumuzda daha iyi görebiliriz. Anılan kitapta biraz Amerikan kapitalizmi ve serbest piyasa ekonomisinin övgüsü yapılsa da, kitap ileri teknoloji sektöründeki gelişimi tüm yönleriyle anlatan kapsamlı bir çalışma olması nedeniyle önemli: “California eyaletindeki küçük, yeşillikler içindeki bir vadinin yetmiş yıllık öyküsü” (s.15), yani Silikon Vadisi’nin Microsoft, IBM, Apple gibi devlerinin tarihsel kronolojide nasıl başarılı birer örnek oldukları ve sonrasında da nasıl “kâinatın hâkimleri” oldukları anlatılıyor.

Söz konusu kitabı Margaret O’Mara kaleme almış. Kendisi Washington Üniversitesi’nde tarih profesörü olup, ABD siyaset tarihi, yüksek teknoloji ekonomisinin yükselişi ve ikisi arasındaki bağlantı üzerine yoğunlaşan ve Bill Clinton döneminde Beyaz Saray’da çalışan biri. Silikon Vadisi’nin “modern Amerikan tarihinin seyrinde kısa ömürlü bir sayfa değil, tam merkezindeki bir olgu”(s.21) olduğunu iddia ederken, Silikon Vadisi “Amerikan ileri teknoloji sektörüyle eş anlamlı söz öbeğine nasıl dönüştü?” (s.134) sorusuna yanıt aramaya çalışır.

Yazar, KOD: Silikon Vadisi’nin Kısa Tarihi çalışmasında Vadi’nin gelişim süreci hakkında detaylı bilgiler vermenin yanında çok önemli tespitler de yapıyor. İki alıntıyla yazarın önemli tespitlerinden birkaçını aktarıp sonrasında izninizle bir soru sormak istiyorum:

“Üç milyar akıllı telefon. İki milyar sosyal medya kullanıcısı. İki trilyon dolarlık şirketler. San Francisco’nun en yüksek gökdeleni, Seattle’ın en büyük işvereni, yeryüzündeki en pahalı kurumsal yerleşkelerin dördü. İnsanlık tarihinin en varlıklı kişileri.

Yirmi birinci yüzyılın ikinci on yılının sonları için Amerika’nın en büyük teknoloji şirketlerinin koyduğu hedefler hayal gücümüzü zorluyor. Bu yetmezmiş gibi Apple, Amazon, Facebook, Google/ Alphabet ve Microsoft’tan oluşan Büyük Beşli’nin değeri, İngiltere ekonomisinden bile büyük. (...) Onlarca yıldır yüksek siyasete karşı sergilenen mesafeli duruşun ardından, Amerika’nın Batı kıyısındaki ofislerde yazılan zarif bilgisayar kodları, siyasi sistemin her köşesine sızmaya başladı ve bu kodlar, çevrimiçi reklamcılık kadar, siyasi kutuplaşmanın tohumlarını ekmek için de yazılıyor.” (s.13)

“Görünürde çok bildik bu öyküde bir başka sürpriz daha yaşandı. İleri teknoloji devrimi, kolektif bir çabanın yanı sıra bireysel dehanın da bir sonucuydu. Teknoloji alanında uzmanlığı bulunmayan nice isim, bu öyküde önemli roller üstlendi. Başarı, yalnızca en çok satan biyografilerin ve en çok izlenen Hollywood filmlerinin başrol oyuncuları değil, gayretli ve heyecanlı binlerce oyuncu sayesinde geldi. Bunların bazıları mükemmel birer mühendisti. Diğerleri pazarlama, hukuk, finans ve operasyon alanında parlak beyinli kimselerdi. İçlerinden önemli bir bölümü zengin oldu, onlardan çok daha fazlası olamadı. Kuzey California’nın hoş ve huzurlu bir köşesinde, siyasi ve finansal güçlerin merkezlerinden uzakta faaliyet gösterirken, girişimcilik evreninde bir Galapagos (Kurbağa adası-M.Ü.) yarattılar. Bu iklimde yeni tür şirketlerin yuvası oldular, farklı kurum kültürlerinin gelişmesine ve belli bir doz marjinalliğe, kaçıklığa tolerans gösterdiler. Ülkenin veya dünyanın başka yerlerinden gelmiş kişilerin ağırlıklı olduğu, zeki insanlarla dolu bir yerdi orası. Bilindik şeyleri geride bırakmaya ve bilinmeyenin kollarına atılmaya hazırdılar. Bir defasında eski tüfek bir teknoloji uzmanıyla konuşurken bana, hayretini gizlemeden, ‘Tüm ezikler buraya geldiler ama mucizevi bir şekilde hepsi de başarılı oldu’ demişti.” (s.20)

Soru: Peki, bazı insanlar neden daha başarılı oluyor?

Yanıt: Gelecek yazıda.

(*) Margaret O’Mara, KOD: Silikon Vadisi'nin Kısa Tarihi, Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı, Çev: Levent Göktem, Hazırlayan: Optimis Yayın Grubu, 2022, İstanbul, 608 sayfa. (Not: Kitap parayla satılmıyor, TTGV bazı şahıslara hediye olarak veriyor.)

DİĞER YAZILARI Sömürgecilik ve Shakespeare’in Fırtına’sı 01-01-1970 03:00 Rüya, Rüya Yorumlama, Rüyam 01-01-1970 03:00 Rüyam ve “Mühendislik Felsefesi” 01-01-1970 03:00 Kör Talih, Lâl Tarih ve İki Mesaj 01-01-1970 03:00 Tarih ve Beklenen Öcalan Çağrısı  01-01-1970 03:00 Hegel Niçin Dil Konusunda Leibniz’i Eleştirir? 01-01-1970 03:00 Herkes Kendi Hayatının Yükünü Taşır 01-01-1970 03:00 “Toplam Kalite ve Süreç Yönetimi”ne Dair 01-01-1970 03:00 “Jiyana Nîvkuştiyan” 01-01-1970 03:00 Beşir Doğan Yoldaşımın Anısına… 01-01-1970 03:00 Hoşot (Dicle) Anıları ve Önemli Bir Öneri 01-01-1970 03:00 “Felsefe ve Matematiğin Yoldaşlığı” Yazıma Gelen Yorumlar 01-01-1970 03:00 “Yaşam-Jiyan” Resim Sergisine Dair 01-01-1970 03:00 Güzel İnsan Kamil Sümbül’ün Ardından 01-01-1970 03:00 Hafız, İskân Azizoğlu ve Bir Fotoğraf 01-01-1970 03:00 Bir Çevirmen, Bir Kitap ve... 01-01-1970 03:00 Hafız, Nişo ve Kavalın Büyülü Gücü 01-01-1970 03:00 Eğitim Aykırı İnsanlar Yetiştirmeli 01-01-1970 03:00 Genç Bir Yazarımız: Neçirvan Bozkaplan 01-01-1970 03:00 HOROZLAR NEDEN ÖTÜYOR? 01-01-1970 03:00 Batman’dan Kızıl Bir Yıldız Kaydı 01-01-1970 03:00 Ses Evreninde Efsunlu Bir Rum Kızı: EFTALYA 01-01-1970 03:00 “Endişesiz Bir Ülke, Endişesiz Bir Dünya İçin...”(2) 01-01-1970 03:00 “Endişesiz Bir Ülke, Endişesiz Bir Dünya İçin…”(1) 01-01-1970 03:00 Dengbêj Gulo’nun Ardından Kılamlar Yetim Kaldı! 01-01-1970 03:00 Dengbêj Zifqarê Gulo’nun Ardından... 01-01-1970 03:00 4. Çermik Kitap Fuarı İzlenimlerim 01-01-1970 03:00 Bazı Şeyler Maalesef Unutulmuyor 01-01-1970 03:00 “Yok Sessizlikten Başka Sesimiz” 01-01-1970 03:00 “Yeraltı Edebiyatı”na Dair Aldığım Yazılar -3 01-01-1970 03:00 “Yeraltı Edebiyatı”na Dair Aldığım Yazılar -2 01-01-1970 03:00 “Devlet Aklı İnsan Merkezli Olmalı” 01-01-1970 03:00 “Yeraltı Edebiyatı”na Dair Aldığım Yazılar-1 01-01-1970 03:00 Öfkelilerin Öfkesi: “Yeraltı Edebiyatı” 01-01-1970 03:00 “Olası Bir Dicle Romanına Katkı” ve Hafız’ın Sözsüz Ezgileri 01-01-1970 03:00 Bazı İnsanlar Neden Daha Başarılı Olur? 01-01-1970 03:00 Belalı Sevdalımız: MAKİNELER 01-01-1970 03:00 “Kara Yara”nın Romanı: Önce Kuşlar Öldü 01-01-1970 03:00 “Hafız Zülfo’nun Kavalı Ergani İstasyonunu İnletiyordu” 01-01-1970 03:00 Geçmişe Bir Yolculuk ve Bir Demet Şiir 01-01-1970 03:00 Recep Maraşlı’nın Kitabı: Pasolini’nin Filmi ve Diyarbakır 5 No’lu 01-01-1970 03:00 Teknolojik İşsizlik ve Gelecek Korkusu 01-01-1970 03:00 Ütopya, Distopya ve “Çalışılmayan Bir Dünya” Müslüm Üzülmez 01-01-1970 03:00 Büyük Güçlerin Yükseliş ve Çöküşleri Üzerine 01-01-1970 03:00 Gül, Gulan, Anam 01-01-1970 03:00 Bir Fotoğraf Bazen Çok Şey Anlatır 01-01-1970 03:00 Fersûde [فرسوده]/ Erganili Mesud [ارغنيلى مسعود] 01-01-1970 03:00 Demokratik Tartışma Kültürü Üzerine 01-01-1970 03:00 Ukrayna-Rusya Savaşından Çıkardığım Bir Sonuç 01-01-1970 03:00 Kötülük ve Pislikler Çoğunlukla Kutsallık Adına Yapılır 01-01-1970 03:00 Tez ve Antitez Değiştiyse, Sentez de Değişmek Zorundadır 01-01-1970 03:00 Strateji, Gelecek, Kavramsal Tohumlar 01-01-1970 03:00 “Büyük Dönüşüm”, Korona, Geleceğimiz 01-01-1970 03:00 Elbet Gün Ağarır Anne(1) 01-01-1970 03:00 Cemal Süreya’nın Kanayan Yarası 01-01-1970 03:00 Mezopotamya ve Coğrafya Kaderdir Kitabı 01-01-1970 03:00 “Bêje çiyayêreş, ceylanı nasıl yem ettin kurda” 01-01-1970 03:00 Düşünmenin Düşünülmesi 01-01-1970 03:00 Kardeşime Gece Gelen Şiir 01-01-1970 03:00 Brzezinski’nin Ölümünün Hatırlattıkları 01-01-1970 03:00 Arzu Hayatın Kayıtsızlık Ölümün Belirtisidir 01-01-1970 03:00 Erganililer Kültür ve Dayanışma Derneği’nin Kongresinden İzlenimler 01-01-1970 03:00 Bedros Dağlıyan ve Dengbêjin Gölgesinde Taş Meselleri 01-01-1970 03:00 ÇERMİK HALKINA SAYGI İLE DUYURULUR, 01-01-1970 03:00 Kapitalizmin Mutasyonu, Yenilgimiz ve Yeniden Düşünmek 01-01-1970 03:00 Çaresizliğin Sessiz Çığlığı 01-01-1970 03:00 Kumar, Dostoyevski ve Babam 01-01-1970 03:00 Sıradan Küçük İnsanlar… 01-01-1970 03:00 TÖS İle İlgili Arşivimde Bulunan Bir Fotoğraf 01-01-1970 03:00 Ergani’deki “Taş Mektep” ve Diyarbekir Eğitim Tarihi 01-01-1970 03:00 Bir İstihbaratçının Kaleminden Mezopotamya’nın İşgali 01-01-1970 03:00 Duygularım, Petersburg ve Dostoyevski’nin Acısı 01-01-1970 03:00 Çermik Dağlarında Gezer Bir Devrimci 01-01-1970 03:00 MUSTAFA SUPHİ Karanlıktan Aydınlığa 01-01-1970 03:00 MUSTAFA SUPHİ Karanlıktan Aydınlığa 01-01-1970 03:00 Mavi Çarşaflar Altında Saklanan Acılar 01-01-1970 03:00 Yanlış Hesap Davos’tan Döndü Gibi 01-01-1970 03:00 Dicle İlk Öğretmen Okulu İle İlgili Aldığım Bir Yazı 01-01-1970 03:00 Dostum Misbah Hicri’nin ardından… 01-01-1970 03:00 Şiir Okuyan Garip Bir Adam 01-01-1970 03:00 Dönemin Marazi Belirtileri 01-01-1970 03:00 Hiçbir Şey Gerçekler Kadar Acı Değildir 01-01-1970 03:00 Bölünme ve “Bölünmenin Acısı” (II) 01-01-1970 03:00 Bölünme ve “Bölünmenin Acısı” (I) 01-01-1970 03:00 Evlerde Yapılan Rakılara Rakı Diyebilir miyiz? 01-01-1970 03:00 Bir Kitap ve Bir Mekân: GÖBEKLİ TEPE 01-01-1970 03:00 Bilimin Seyri, Paradigmalar ve COVID-19 01-01-1970 03:00 'Sosyal Mesafe' mi, 'Fiziksel Mesafe' mi? 01-01-1970 03:00 Kara Bulutlar Tepemizde Dolanıyor 01-01-1970 03:00 Kahveler Tek Başına İçildiği İçin Tadı Yok 01-01-1970 03:00 Şairimiz Vecdi Subaşı’yı Yitirdik 01-01-1970 03:00 Kavalından Çıkan Sesle Bütünleşen Kavalcı:HAFIZ ZÜLFİ YOKUŞ(1) 01-01-1970 03:00 Kavalcı Hafız Zülfi Yokuş’la İlgili Bir Düzeltme 01-01-1970 03:00 Harika Bir İnsan Hakkında Harika Bir Kitap: Karanlıktaki IşıkYILMAZ GÜNEY 01-01-1970 03:00 Çiçek Kar Altında Yeşerir 01-01-1970 03:00 Şampanya İçerek Yaşamdan Ölüme Geçen Ölümsüz:Anton Çehov 01-01-1970 03:00 Bülbülün Kanıdır Güle Rengini Veren 01-01-1970 03:00 Bülbülün Kanıdır Güle Rengini Veren 01-01-1970 03:00 Gömülü Şamdan ve Satranç 01-01-1970 03:00 “Savaş ve Amerikan Ekonomisi” 01-01-1970 03:00 Önce Beyazken Sonra Neden Kırmızı Oldu Gül? 01-01-1970 03:00 İngiltere’nin Kürt Politikası (1918-1932) 01-01-1970 03:00 Bilimkurgu Sadece Bilimkurgu Değildir 01-01-1970 03:00 İyi Kötü, Güzel Çirkin… 01-01-1970 03:00 Akıllı Teknolojik Cihazlarla Birlikteliğimiz? (II) 01-01-1970 03:00 Akıllı Teknolojik Cihazlarla Birlikteliğimiz? (I) 01-01-1970 03:00 Ben Sevgili Dayımı Türkiye Önemli Bir Değerini Yitirdi 01-01-1970 03:00 Bahar, Gül ve Bir Mayıs 01-01-1970 03:00 Her Dönemin Kendine Göre Bir Parmak İzi Olur-2 01-01-1970 03:00 Her Dönemin Kendine Göre Bir Parmak İzi Olur-1 01-01-1970 03:00 Akıllı Makinelere Hapsedilmiş Bir Gelecek 01-01-1970 03:00 Yapay Zekâya Kai-Fu Lee’nın Yaklaşımı-2 01-01-1970 03:00 Yapay ZekâyaKai-FuLee’nın Yaklaşımı-1 01-01-1970 03:00 Mezopotamya ve Coğrafya Kaderdir Kitabı 01-01-1970 03:00 Amerikan Soğanı ve Soğanın Marifetleri 01-01-1970 03:00 İki Dosttan İki Kitap – Müslüm Üzülmez 01-01-1970 03:00 Bazı şeyleri unutmamak için yazmak Lazım 01-01-1970 03:00 “İdama Yürüyen Adam” 01-01-1970 03:00 “Arkamdan kimse ağlamasın” 01-01-1970 03:00 Karanlıkta Ne Çiçek Açar Ne Düşünce Filizlenir 01-01-1970 03:00 Tarım ve Uygarlığın Başlangıç Noktası 01-01-1970 03:00 Dünyada Madenciliğin İlk Başlangıç Noktası 01-01-1970 03:00 Ergani-Maden İlişkisi ve Ergani Bakır Maden İşletmesi Üzerine 01-01-1970 03:00 Fazla Kitap Göz Çıkarmaz, Ama… 01-01-1970 03:00 Dil, “Zihnin Aynası”dan Çok Daha Fazlasıdır 01-01-1970 03:00 Hefaystos, Bir Mayıs ve Ergani İsminin Kökeni 01-01-1970 03:00 Bir Tatlı Yanılgı: “Görünüyorum O Halde Varım” 01-01-1970 03:00 Ağza Giren İnsanı Kirletmez Ağızdan Çıkan Kirletir 01-01-1970 03:00 Adnan Aral’ın Ardından… 01-01-1970 03:00 İşimiz Zor 01-01-1970 03:00 “Çiçekler Özgürlük Ortamında Nefeslerinin Kokusunu Yayar” 01-01-1970 03:00 3.Nuh’un Adamı Enver Atılgan’ın Anısına 01-01-1970 03:00 2.Nuh’un Adamı Enver Atılgan’ın Anısına 01-01-1970 03:00 1.NUH’UN ADAMI ENVER ATILGAN’IN ANISINA 01-01-1970 03:00