Bazı İnsanlar Neden Daha Başarılı Olur?

Müslüm Üzülmez

21-12-2022 11:51

Müslüm Üzülmez

 Doğada ve sosyal yaşamda her şey nicel bir birikimin sonucunda gelişir ve niteliksel dönüşümü yaşar; hiçbir olay, oluşum ve gelişme nedensiz değildir ve hiçbir şey tek bir nedene de bağlı değildir. Yaşamın içinde, insanların bulunduğu çevrede binlerce değişik dış etken vardır. Bu nedenle, insanların hayal dünyası ve başarısı da evrim yasası gereği iç ve dış etkilerle bağlantılı olarak süreç içinde gelişir. Bu, insan belleğindeki bilgilerin zor ve uzun sürede oluşması ve değişmesi nedeniyle yıllarca sürebilir.

 Bu süreç herkes için geçerlidir. Ultra başarılı insanların, daha doğrusu “çizginin dışında” olanların durumu da bu süreçten bağımsız değildir. Bu tip insanları yakından, tüm yönleriyle incelediğimizde onların başarılarının arkasında birçok şeyin yattığını görürüz. İnsanların genetik yapıları, IQ’ları, ailenin ekonomik ve kültürel durumu, sosyal çevresi, çevresel faktörler, aldığı eğitim, bulunduğu coğrafya, milliyeti ve inancı, cinsiyeti ve yaş durumu, dönemin tarihsel özellikleri ve zamanlama, yetenek, merak, tutku, hırs, çok çalışma, şans/ talih ve fırsat gibi etkenlerden biri veya birkaçının birlikte olması, insanların başarılı olmalarını ya da olmamalarını belirler. Bu nedenle, yaşam ağı içinde olup biten her şeyi “bağlantısal bütünsellik bilimsel yöntemi ile”(1) değerlendirmeliyiz.

 “Bazı İnsanlar Neden Daha Başarılı Olur?” sorusunu da bu bağlamda düşünmeliyiz.

 ABD’li yazar ve gazeteci Malcolm Gladwell de, Outliers/Çizginin Dışındakiler(2) isimli kitabında, bu soruyu soruyor ve ikna edici, akıcı, güzel bir anlatımla bazı yaşanmış hikâyeler anlatarak böylesi insanların başarılı olmalarındaki “sırları” aralayıp nedenleri sıralıyor. Potansiyel yanıtların ötesine bakarak tatmin edici gerçek yanıtları yaşam hikâyelerinin satır aralarından bulup çıkarmaya çalışıyor.

 Malcolm Gladwell sıradışı şeyler yapan insanları anlatırken; “sizi birbiri ardına farklı farklı türden ‘çizginin dışındakiler’le tanıştıracağım” diyor ve sonrasında: “Dahiler, zengin ve güçlü iş insanları, rock yıldızları ve bilgisayar programcıları. Dikkate değer bir avukatın sırlarını açığa çıkaracağız, en iyi pilotları kaza yapan pilotlardan ayıran şeylere bakacağız ve Asyalıların neden matematikte bu kadar iyi olduğunu anlamaya çalışacağız. Aramızda dikkate değer –beceri sahibi, yetenekli ve azimli- olanların yaşamlarını incelerken, başarının anlamı hakkında büyük bir yanılgıya düştüğümüzü ileri süreceğim,” (s.21) diyor ve başarıya dair yapılan çokça açıklamanın ikna edici olmadığını söylüyor. “İnsanlar yoktan var olmaz. Soy sopa ve himayeye bir şeyler borçluyuz”(s.22); “onların hikâyelerini gerçekten farklı kılan olağanüstü yetenekleri değil, karşılaştıkları olağanüstü fırsatlar” (s.50) olduğunu belirtiyor. Bu tip insanların “tarihin ve toplumun, fırsatın ve mirasın eseri” olduğunu aile, kültür ve sınıf açılarından açıklıyor.

 Bir insan bir işi ne kadar çok yaparsa beyni o iş için o kadar fazla hücre görevlendir. Thomas Edison da, “Dehanın yüzde 1’i esin, yüzde 99’u alın teri”(3) olduğunu belirtir; ampulü 1000’den daha fazla denemenin sonucunda ancak başarıya ulaşır. Malcolm Gladwell de Edison’un pratiğini doğrularcasına başarılı insanların her birinin “özel yerlerin ve ortamların ürünü” olduğunu belirtirken günümüzde artık kendi ismiyle birlikte anılan ünlü “10.000 saat kuralı”nı ilk defa bu kitabında paylaşıyor. Uluslararası kıymette bir ürün ortaya koyabilmek için bir kişinin o konuda en az 10.000 saat zihin ve emek yoğunlaşması yaşaması gerektiğini söylüyor (s.39). Kısacası, hiçbir şey gökten zembille/ sepetle inmiyor, “armut piş ağzıma düş” olayı yok! Yoğun emek, bitmez istek, tükenmez merak, hırs ve dönemin tarihsel özelliğinin iyi bir fırsat oluşturması ancak insanı başarıya götürebilir diyor, o da bazen.

 Nasıl hiçbir şey kendiliğinden oluşmuyorsa başarılı insanın ortaya çıkışı da kendiliğinden olmaz, “öngörülebilir ve güçlü bir dizi koşul ve fırsatlardan ortaya çıkar.”(s.127) Örneğin Bill Gates: Büyük babası bankacı, babası ünlü zengin bir avukat, annesi bir bankerin kızı. Yedinci sınıftayken devlet okulundan alınıp seçkin ailelerin çocuklarına hizmet veren bir okula gönderilir. İkinci yılının ortalarındayken bu okulda bilgisayar kulübü kurulur. Okul aile birliğinin kermesten elde ettiği 3.000 dolar gibi bir parayla okulun küçük bir odasına zamanın bilgisayarlarından çok ileride olan “eş zamanlı” bir bilgisayar terminali kurulur. O dönem, yani 1968’de ABD’de çoğu üniversitenin bile henüz bilgisayar kulübü yoktur. Zeki ve çalışkan sekizinci sınıf öğrencisi Bill Gates okulun bilgisayar odasından çıkmaz, sürekli çalışır. Ardından bu işlerle alakalı bir firmada çalışır ve “kod”lamayı öğrenir. Sonrasında şansını denemek için arkadaşlarıyla birlikte kendi şirketini kurar ve Harvard Üniversitesi’nden ayrılır. Üniversiteden ayrılma sebebi, o döneme kadarki pratikleri ve öğrendikleri sonrasında Harvard’dan bilgisayarla ilgili öğrenebileceği başka yeni bir şey kalmamış olduğuna inanması ve pratikte 7 yıl programlama yapmış olmasıdır. Toplamda 10.000 saatin üzerinde bir deneyime sahip olmanın vermiş olduğu güvenle zamanı geldiğine inandığı anda Microsoft şirketini kurar. Kişisel bilgisayar devrimi gerçekleştiği dönemle, doğuştan sahip olduğu ve kendisine sunulan imkânlar nedeniyle bu işe çok önceden hazır bir konumda oluşu örtüşünce Bill Gates bir numara olma şansını yakalar (s.47-50).

 Malcolm Gladwell kitabın sonlarında Bill Gates örneğinden hareketle can alıcı bir soru sorar ve vicdanen olması gerekeni dile getirir: “Eğer bu olanak bir milyon gence sunulmuş olsaydı, bugün kaç Microsoft’umuz daha olurdu? Daha güzel bir dünya yaratmak için, bugün başarıyı belirleyen şanslı farklılık ve keyfi avantajların yerini, fırsat eşitliğinin egemen olduğu bir toplum almalı. (...) Şimdi yeteneklerin her alanda ve her meslekte bu yolla filizlendiğini düşünün. Dünya yetindiğimizden çok daha zengin bir dünya olabilirdi,” (s.218) diyor.

 Malcolm Gladwell, bireylerin ve toplumların ruhi biçimlenmesinde çok önemli bir etkiye sahip olan “kültürel miras” olayını kitabın ikinci bölümünde örneklerle anlatırken, bireylerin bağlı oldukları toplumların kültürel miraslarından muaf olamayacağını belirtir: “Hepimiz kendimize özgü bir kişiliğe sahibiz. Ancak içinde büyüdüğümüz toplumun geçmişinden gelen eğilim, varsayım ve refleksler bu kişiliğin üzerinde yer almaktadır ve bu farklılıklar olağanüstü spesifiktir.” (s.166) Kim olduğumuz nereden geldiğimize bağlıdır. Kültürel miraslar etkili güç niteliğinde olup kalıcı özelliktedir. Derin köklere sahip ve uzun ömürlüdür. Kuşaktan kuşağa direnir, onları yaratmış olan ekonomik, sosyal ve demografik koşullar ortadan kalktığında bile neredeyse hiç bozulmaz, tavır ve davranışları yönlendirmekte öyle bir rol oynuyorlar ki onlarsız dünyamıza bir anlam vermek olanaksızdır (s.144).

 “Kültürel miras” olayına böyle bakınca, zihin akışının önünde kültürel barajların oluşturulması nedeniyle bizim durumumuz biraz iç açıcı gözükmüyor. Dünya Sanat ve Bilim Akademisi üyesi Prof. Türker Kılıç’ın belirlemesi de dolaylı olarak bunu doğrular mahiyette. Yaşadığımız toplumdaki mevcut kültür: “Yeni bir çare ya da buluş düşününce ‘icat çıkarma’, duygulanıp yazınca ‘edebiyat yapma’, düşünüp sorgulayınca ‘felsefe yapma’, çoğunluk vasata yanlışsınız deyince ‘hariçten gazel okuma’, avam kalabalıkta özgüvenle yürüyünce ‘artistlik yapma’, bir şeylerden rahatsız olup neden böyle diye sorunca ‘caz yapma’ diye zihin akışına baraj koyar vasatın ödüllendirdiği kültür”dür. (Türker Kılıç, s.65.)

 Zihin akışına baraj konulduğunda insanların düşünce ve hayalleri doğal olarak kıt, bilim ve teknolojik gelişmeye katkıları sınırlı olur. Böyle bir kültürün egemen olduğu bir yerden “çizginin dışındakiler”, yani mucit ve bilim insanları çıkar mı? Elbette çıkar, ama çok az çıkar.

 Dipnotlar:

(1) Türker Kılıç, Yeni Bilim: Bağlantısallık Yeni Kültür: Yaşamdaşlık, Ayrıntı Yayınları, 2022, İst., s.81.

(2) Malcolm Gladwell, Outliers (Çizginin Dışındakiler), Çev: Aytül Özer, MediaCat Kitapları, 2022, İst.

(3) Aktaran: Ann Mei Chang, Yalın Etki, Çev: Ümit Şensoy, TTGV, 2019, İstanbul, s.33.

DİĞER YAZILARI Cep Telefonları Tespihlerin Pabucunu Dama mı Atıyor? 01-01-1970 03:00 Sömürgecilik ve Shakespeare’in Fırtına’sı 01-01-1970 03:00 Rüya, Rüya Yorumlama, Rüyam 01-01-1970 03:00 Rüyam ve “Mühendislik Felsefesi” 01-01-1970 03:00 Kör Talih, Lâl Tarih ve İki Mesaj 01-01-1970 03:00 Tarih ve Beklenen Öcalan Çağrısı  01-01-1970 03:00 Hegel Niçin Dil Konusunda Leibniz’i Eleştirir? 01-01-1970 03:00 Herkes Kendi Hayatının Yükünü Taşır 01-01-1970 03:00 “Toplam Kalite ve Süreç Yönetimi”ne Dair 01-01-1970 03:00 “Jiyana Nîvkuştiyan” 01-01-1970 03:00 Beşir Doğan Yoldaşımın Anısına… 01-01-1970 03:00 Hoşot (Dicle) Anıları ve Önemli Bir Öneri 01-01-1970 03:00 “Felsefe ve Matematiğin Yoldaşlığı” Yazıma Gelen Yorumlar 01-01-1970 03:00 “Yaşam-Jiyan” Resim Sergisine Dair 01-01-1970 03:00 Güzel İnsan Kamil Sümbül’ün Ardından 01-01-1970 03:00 Hafız, İskân Azizoğlu ve Bir Fotoğraf 01-01-1970 03:00 Bir Çevirmen, Bir Kitap ve... 01-01-1970 03:00 Hafız, Nişo ve Kavalın Büyülü Gücü 01-01-1970 03:00 Eğitim Aykırı İnsanlar Yetiştirmeli 01-01-1970 03:00 Genç Bir Yazarımız: Neçirvan Bozkaplan 01-01-1970 03:00 HOROZLAR NEDEN ÖTÜYOR? 01-01-1970 03:00 Batman’dan Kızıl Bir Yıldız Kaydı 01-01-1970 03:00 Ses Evreninde Efsunlu Bir Rum Kızı: EFTALYA 01-01-1970 03:00 “Endişesiz Bir Ülke, Endişesiz Bir Dünya İçin...”(2) 01-01-1970 03:00 “Endişesiz Bir Ülke, Endişesiz Bir Dünya İçin…”(1) 01-01-1970 03:00 Dengbêj Gulo’nun Ardından Kılamlar Yetim Kaldı! 01-01-1970 03:00 Dengbêj Zifqarê Gulo’nun Ardından... 01-01-1970 03:00 4. Çermik Kitap Fuarı İzlenimlerim 01-01-1970 03:00 Bazı Şeyler Maalesef Unutulmuyor 01-01-1970 03:00 “Yok Sessizlikten Başka Sesimiz” 01-01-1970 03:00 “Yeraltı Edebiyatı”na Dair Aldığım Yazılar -3 01-01-1970 03:00 “Yeraltı Edebiyatı”na Dair Aldığım Yazılar -2 01-01-1970 03:00 “Devlet Aklı İnsan Merkezli Olmalı” 01-01-1970 03:00 “Yeraltı Edebiyatı”na Dair Aldığım Yazılar-1 01-01-1970 03:00 Öfkelilerin Öfkesi: “Yeraltı Edebiyatı” 01-01-1970 03:00 “Olası Bir Dicle Romanına Katkı” ve Hafız’ın Sözsüz Ezgileri 01-01-1970 03:00 Bilgisayarla tanışmam ve “kâinatın hâkimleri” 01-01-1970 03:00 Belalı Sevdalımız: MAKİNELER 01-01-1970 03:00 “Kara Yara”nın Romanı: Önce Kuşlar Öldü 01-01-1970 03:00 “Hafız Zülfo’nun Kavalı Ergani İstasyonunu İnletiyordu” 01-01-1970 03:00 Geçmişe Bir Yolculuk ve Bir Demet Şiir 01-01-1970 03:00 Recep Maraşlı’nın Kitabı: Pasolini’nin Filmi ve Diyarbakır 5 No’lu 01-01-1970 03:00 Teknolojik İşsizlik ve Gelecek Korkusu 01-01-1970 03:00 Ütopya, Distopya ve “Çalışılmayan Bir Dünya” Müslüm Üzülmez 01-01-1970 03:00 Büyük Güçlerin Yükseliş ve Çöküşleri Üzerine 01-01-1970 03:00 Gül, Gulan, Anam 01-01-1970 03:00 Bir Fotoğraf Bazen Çok Şey Anlatır 01-01-1970 03:00 Fersûde [فرسوده]/ Erganili Mesud [ارغنيلى مسعود] 01-01-1970 03:00 Demokratik Tartışma Kültürü Üzerine 01-01-1970 03:00 Ukrayna-Rusya Savaşından Çıkardığım Bir Sonuç 01-01-1970 03:00 Kötülük ve Pislikler Çoğunlukla Kutsallık Adına Yapılır 01-01-1970 03:00 Tez ve Antitez Değiştiyse, Sentez de Değişmek Zorundadır 01-01-1970 03:00 Strateji, Gelecek, Kavramsal Tohumlar 01-01-1970 03:00 “Büyük Dönüşüm”, Korona, Geleceğimiz 01-01-1970 03:00 Elbet Gün Ağarır Anne(1) 01-01-1970 03:00 Cemal Süreya’nın Kanayan Yarası 01-01-1970 03:00 Mezopotamya ve Coğrafya Kaderdir Kitabı 01-01-1970 03:00 “Bêje çiyayêreş, ceylanı nasıl yem ettin kurda” 01-01-1970 03:00 Düşünmenin Düşünülmesi 01-01-1970 03:00 Kardeşime Gece Gelen Şiir 01-01-1970 03:00 Brzezinski’nin Ölümünün Hatırlattıkları 01-01-1970 03:00 Arzu Hayatın Kayıtsızlık Ölümün Belirtisidir 01-01-1970 03:00 Erganililer Kültür ve Dayanışma Derneği’nin Kongresinden İzlenimler 01-01-1970 03:00 Bedros Dağlıyan ve Dengbêjin Gölgesinde Taş Meselleri 01-01-1970 03:00 ÇERMİK HALKINA SAYGI İLE DUYURULUR, 01-01-1970 03:00 Kapitalizmin Mutasyonu, Yenilgimiz ve Yeniden Düşünmek 01-01-1970 03:00 Çaresizliğin Sessiz Çığlığı 01-01-1970 03:00 Kumar, Dostoyevski ve Babam 01-01-1970 03:00 Sıradan Küçük İnsanlar… 01-01-1970 03:00 TÖS İle İlgili Arşivimde Bulunan Bir Fotoğraf 01-01-1970 03:00 Ergani’deki “Taş Mektep” ve Diyarbekir Eğitim Tarihi 01-01-1970 03:00 Bir İstihbaratçının Kaleminden Mezopotamya’nın İşgali 01-01-1970 03:00 Duygularım, Petersburg ve Dostoyevski’nin Acısı 01-01-1970 03:00 Çermik Dağlarında Gezer Bir Devrimci 01-01-1970 03:00 MUSTAFA SUPHİ Karanlıktan Aydınlığa 01-01-1970 03:00 MUSTAFA SUPHİ Karanlıktan Aydınlığa 01-01-1970 03:00 Mavi Çarşaflar Altında Saklanan Acılar 01-01-1970 03:00 Yanlış Hesap Davos’tan Döndü Gibi 01-01-1970 03:00 Dicle İlk Öğretmen Okulu İle İlgili Aldığım Bir Yazı 01-01-1970 03:00 Dostum Misbah Hicri’nin ardından… 01-01-1970 03:00 Şiir Okuyan Garip Bir Adam 01-01-1970 03:00 Dönemin Marazi Belirtileri 01-01-1970 03:00 Hiçbir Şey Gerçekler Kadar Acı Değildir 01-01-1970 03:00 Bölünme ve “Bölünmenin Acısı” (II) 01-01-1970 03:00 Bölünme ve “Bölünmenin Acısı” (I) 01-01-1970 03:00 Evlerde Yapılan Rakılara Rakı Diyebilir miyiz? 01-01-1970 03:00 Bir Kitap ve Bir Mekân: GÖBEKLİ TEPE 01-01-1970 03:00 Bilimin Seyri, Paradigmalar ve COVID-19 01-01-1970 03:00 'Sosyal Mesafe' mi, 'Fiziksel Mesafe' mi? 01-01-1970 03:00 Kara Bulutlar Tepemizde Dolanıyor 01-01-1970 03:00 Kahveler Tek Başına İçildiği İçin Tadı Yok 01-01-1970 03:00 Şairimiz Vecdi Subaşı’yı Yitirdik 01-01-1970 03:00 Kavalından Çıkan Sesle Bütünleşen Kavalcı:HAFIZ ZÜLFİ YOKUŞ(1) 01-01-1970 03:00 Kavalcı Hafız Zülfi Yokuş’la İlgili Bir Düzeltme 01-01-1970 03:00 Harika Bir İnsan Hakkında Harika Bir Kitap: Karanlıktaki IşıkYILMAZ GÜNEY 01-01-1970 03:00 Çiçek Kar Altında Yeşerir 01-01-1970 03:00 Şampanya İçerek Yaşamdan Ölüme Geçen Ölümsüz:Anton Çehov 01-01-1970 03:00 Bülbülün Kanıdır Güle Rengini Veren 01-01-1970 03:00 Bülbülün Kanıdır Güle Rengini Veren 01-01-1970 03:00 Gömülü Şamdan ve Satranç 01-01-1970 03:00 “Savaş ve Amerikan Ekonomisi” 01-01-1970 03:00 Önce Beyazken Sonra Neden Kırmızı Oldu Gül? 01-01-1970 03:00 İngiltere’nin Kürt Politikası (1918-1932) 01-01-1970 03:00 Bilimkurgu Sadece Bilimkurgu Değildir 01-01-1970 03:00 İyi Kötü, Güzel Çirkin… 01-01-1970 03:00 Akıllı Teknolojik Cihazlarla Birlikteliğimiz? (II) 01-01-1970 03:00 Akıllı Teknolojik Cihazlarla Birlikteliğimiz? (I) 01-01-1970 03:00 Ben Sevgili Dayımı Türkiye Önemli Bir Değerini Yitirdi 01-01-1970 03:00 Bahar, Gül ve Bir Mayıs 01-01-1970 03:00 Her Dönemin Kendine Göre Bir Parmak İzi Olur-2 01-01-1970 03:00 Her Dönemin Kendine Göre Bir Parmak İzi Olur-1 01-01-1970 03:00 Akıllı Makinelere Hapsedilmiş Bir Gelecek 01-01-1970 03:00 Yapay Zekâya Kai-Fu Lee’nın Yaklaşımı-2 01-01-1970 03:00 Yapay ZekâyaKai-FuLee’nın Yaklaşımı-1 01-01-1970 03:00 Mezopotamya ve Coğrafya Kaderdir Kitabı 01-01-1970 03:00 Amerikan Soğanı ve Soğanın Marifetleri 01-01-1970 03:00 İki Dosttan İki Kitap – Müslüm Üzülmez 01-01-1970 03:00 Bazı şeyleri unutmamak için yazmak Lazım 01-01-1970 03:00 “İdama Yürüyen Adam” 01-01-1970 03:00 “Arkamdan kimse ağlamasın” 01-01-1970 03:00 Karanlıkta Ne Çiçek Açar Ne Düşünce Filizlenir 01-01-1970 03:00 Tarım ve Uygarlığın Başlangıç Noktası 01-01-1970 03:00 Dünyada Madenciliğin İlk Başlangıç Noktası 01-01-1970 03:00 Ergani-Maden İlişkisi ve Ergani Bakır Maden İşletmesi Üzerine 01-01-1970 03:00 Fazla Kitap Göz Çıkarmaz, Ama… 01-01-1970 03:00 Dil, “Zihnin Aynası”dan Çok Daha Fazlasıdır 01-01-1970 03:00 Hefaystos, Bir Mayıs ve Ergani İsminin Kökeni 01-01-1970 03:00 Bir Tatlı Yanılgı: “Görünüyorum O Halde Varım” 01-01-1970 03:00 Ağza Giren İnsanı Kirletmez Ağızdan Çıkan Kirletir 01-01-1970 03:00 Adnan Aral’ın Ardından… 01-01-1970 03:00 İşimiz Zor 01-01-1970 03:00 “Çiçekler Özgürlük Ortamında Nefeslerinin Kokusunu Yayar” 01-01-1970 03:00 3.Nuh’un Adamı Enver Atılgan’ın Anısına 01-01-1970 03:00 2.Nuh’un Adamı Enver Atılgan’ın Anısına 01-01-1970 03:00 1.NUH’UN ADAMI ENVER ATILGAN’IN ANISINA 01-01-1970 03:00