Bazı Şeyler Maalesef Unutulmuyor

Müslüm Üzülmez

29-03-2023 18:02

Müslüm Üzülmez

 www.uzulmez.site

1962 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Amerikalı yazar John Steinbeck’in Gazap Üzümleri, Bitmeyen Kavga ve daha birçok kitabını okumuştum ama Rusya Günlüğü(1) adında bir kitabının olduğunu bilmiyordum. Oğlum Utku yılbaşında yanıma geldiği zaman, okumam için getirdiği kitaplar arasında görünce haberim oldu.

John Steinbeck ve fotoğrafçı Robert Capa İkinci Dünya Savaşı sonrasında yaşanan “soğuk savaş” nedeniyle Sovyetler Birliği ile Amerika Birleşik Devletleri arasındaki gerilimin artmaya başladığı bir zamanda, 1947 yılında, “kendi gözümüzle görelim” diyerek Sovyetler Birliği’ne gidip iki ay kalırlar. Moskova’yı, Stalingrad’ı, Kiev’i ve Gürcistan’ı dolaşırlar. Siyasi konulara, büyük meselelere girmeden, Kremlin’den, askerî yetkililerden, askerî planlardan uzak durarak Rusya halkına ulaşmak isterler. Rusların ne yiyip içtiğini, nasıl yaşadığını, nasıl dans ettiklerini merak ederler.

Kitap, gezi esnasında Steinbeck’in tutuğu günlüklerden ve Capa’nın çektiği fotoğraflardan oluşuyor. Steinbeck; “Muhtemelen insan için en zor şey, olanı olduğu gibi görmek ve kabul etmek. Gördüklerimizi hep umutlarımıza, beklentilerimize ve korkularımıza göre eğip büküyoruz. Rusya’da beklentilerimize uymayan pek çok şey gördük, bu yüzden de yanımızda fotoğraf makinesi olması iyi bir şeydi. Çünkü fotoğraf makinesinin önyargıları yoktur, ne görürse onu kaydeder,” diyor doğru bir tespitle. (s. 46) Ama izlenimleri hiç de öyle değil, objektif bir yaklaşımla yazmış gibi görünse de, kabahat bulmaya meyilli Batı’nın üstenci anlayışıyla kaleme alınmış. Ama anti-komünist değil, sözcükler usta işi özenle seçilip ölçülü ve eleştirel yaklaşımla, bazen de yeri geldiğinde mizah katık yapılarak yazılmış.

Kitabı okurken doğrudan bir alakası olmasa da tarihî Türkiye Komünist Partisi’nin bir mensubu olarak acı buruk bir tat aldım, hüzünlendim, kendime kızdım. Aynı duyguları daha yüksek dozda 2015 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Svetlana Aleksiyeviç’in İkinci El Zaman/ Kızıl İnsanın Sonu(2) ve Gün Zileli’nin Sovyetler Birliği’nde Devlet Terörü ve Gulaglar(3) kitaplarını okurken de yaşamıştım. Nedeni, hayatımın en güzel döneminde daha güzel bir dünya hayaliyle yaptığım politik bir tercih sonucu hayatımın en önemli oyununu oynamış olmam ve hevesle oynadığım bu harika tangonun hiç arzu etmediğim bir şekilde hüsranla bitmiş olmasıdır. Nasıl da yanılmışım? Bir komünist olarak geçmişte matematiksel bir doğruymuş gibi Sovyetler Birliği’ni sarsılmaz bir inançla savunmuş, onun geleceğin dünya devletinin çekirdeği, dünya devrimci hareketinin merkezi ve dünya komünist hareketinin yıkılmaz kalesi olarak görmüştüm. Ama hiç akıllara gelmeyecek bir şekilde, dıştan gelen hiçbir saldırı olmaksızın bu merkez kale kendiliğinden yıkıldı. Doğal olarak komünistler yıkılan kalenin enkazı altında kaldı. Sadece komünistler kalmadı, tüm ilerici-devrimci sol hareketler de kaldı. Sonrasında öyle rezil bir noktaya gelindi ki, bir zamanlar örnek model diye sunulan ve benim de cazibesine kapıldığım ilham veren yanılgım Sovyetler Birliği’nin eski iki sosyalist cumhuriyeti, Rusya ve Ukrayna bir yıldır sürekli savaşıyor: Ne hazin bir durum! Necdet Rüştü Efe’nin sözlerini yazdığı ve Necip Celal Andel’in bestelediği tangoda söylendiği gibi: “Mazi Kalbimde Bir Yaradır”.

Beni yaralayan, ruhumu inciten sadece hayallerimin yıkılması, yenilgimiz olmadı. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra ortaya çıkan akıl almaz uygulamaları ve komünistlere reva görülen trajedileri öğrenmem oldu: Kızılyıldız’ın parıltısı gözlerimi fazla kamaştırmış olmalı!

Bugün geriye dönüp baktığım zaman çok fazla yanıldığımı söyleyebilirim. Ama bu yanılgı bireysel değil, tüm dünyayı kapsayan kolektif bir yanılgıdır. Kolektif olsa bile yine de mümkün olsaydı bu yanılgımı unutmak isterdim, fakat mümkün değil. Yunan mitolojisindeki yeraltı dünyasında akan ve ölülerin dünyasına girmek için ölü ruhların geçtikleri Lethe ırmağı gibi bir ırmağımız yok ki suyunu içince geçmişe dair her şeyi unutalım. Bazı şeyler maalesef unutulmuyor. “Unutabilmek daima insanın nasıl hatırladığına bağlıdır; lakin insanın nasıl hatırladığı da yine her zaman, onun gerçekliği bizzat nasıl yaşadığına bağlıdır. Umudun hızıyla karaya oturan onu, unutmak elinden gelmeyecek şekilde anımsar.”(4)

Ama anımsadıklarım hiç iç açıcı değil; düşüncem ve amacım uğruna varlığımı heba ederken olacakları öngöremedim, daha doğrusu akıl edemedim devrimlerin donup katılaşacağını, tutuculaşacağını; bilimsel olduğu söylenen o muhteşem teorilerin hayatta bir karşılığının olamayacağını. Kendimi büyüklerden büyülü diyarlara dair çok güzel büyüleyici masallar dinleyip uyutulmuş gibi hissediyorum.

Beni üzen bu yanılgıma dair kardeşim Ali Haydar Üzülmez’e yazdığım 2 Ekim 2021 tarihli mektubum içten gelen samimi duygularımı yansıttığı için paylaşmak istiyorum:

“Sevgili Kardeşim Ali Haydar;

Svetlana Aleksiyeviç’in İkinci El Zaman-Kızıl İnsanın Sonu ve Gün Zileli’nin Sovyetler Birliği’nde Devlet Terörü ve Gulaglar(4) kitaplarını okudum, senin de okuman için gönderiyorum.

Kitapları okumadan önce bazı şeyleri tam olmasa da bölük pörçük biliyordum. Ama kitapları okuyunca düşüncelerim biraz daha netleşti. Kısaca:

1. SSCB’de yaşananlar karşısında insanın ‘bu kadar da olmaz’ diyesi geliyor. Düşünsene, komünist parti komünistlere karşı tuzak kuruyor ve komünist komünistin kurdu olmuş,

2. Kitaplarda verilen rakamlar ve anlatılanlar abartılı olabilir, ama olayların kendisi ve biçimi çok düşündürücü. Ekim Devrimi sonrası Lenin’le başlayan süreçte, özelikle de Stalin döneminde Sovyet Devrimi’ne katılmış nerdeyse hiçbir devrimci/ komünist sağ bırakılmamış, SSCB’nde düşünce üreten kadrolar tümden yok edilmiş,

3. ‘Demir yumrukla götüreceğiz insanı mutluluğa...’(5) denilerek; çalışma kampı, tek tip eğitim, propaganda, açlık ve sopa etkisiyle insanların ruhu zincire vurulup yaşam askıya alınmış, insanlar gölgesinden korkar olmuş. Haksızlıklar karşısında ses çıkarmama yaşam biçimine dönüşmüş. Sonuçta alkol, yılgınlık, muhbirlik ve komünist gibi görünme yaygınlaşmış. Devrimci hayaller ve ütopyalar böylece komünistlerin kanında boğulmuş ve komünist sistemin yıkılması ta en baştan kaçınılmaz kılınmış. Ve bu gidişat nihayetinde ‘Kızıl İnsanın Sonu’nu getirdi: SSCB yıkıldı ve enkazdan başka geriye bir şey kalmadı. Geçmişte uygulanan akıl dışı uygulamalar ve bu yıkım sadece SSCB’nin değil, dünya komünist/ devrimci hareketinin kaderini değiştirdi,

4. Biz, geçmişte SSCB’ni hem alkışladık, hem savunduk: Fena yanılmışız! Yanılgımız bizim kendi suçumuz olmayan türden olsa bile, yanılgıya meydan vermiş olmamız yine de kendi eksikliğimiz. Kürt nüfusun çoğunlukta olduğu bir taşra kasabasında doğup büyümenin, aileden gelen kültürel mirasın sınırlı oluşunun, sosyalizme ve dünya sosyalist hareketine yeterince vakıf olamayışın, Avrupa dillerinden hiçbirini bilmeyişin olası etkilerini küçümsemiyorum ama bizimkisi daha çok kitabî bilgilere safça inanmaktan kaynaklandı. Analitik düşünmeyi refleks edinmeden körü körüne kitabî bilgilere, Moskova kaynaklı söylemlere inanmamız ve Parti’ye aşrı güven duymamız buna neden oldu diye düşünüyorum. Tabii ki ‘soğuk savaş’ ve anti-komünizmin de bunda büyük bir payı var,

5. Berlin Duvarı yıkılınca her şey apaçık ortaya çıktı, pislikler bilinir oldu. Bizler ‘aldatılmış’ komünistleriz, bilgisizliğimizden cellatları savunmuşuz; cellatlar umutlarımızı kuşatmış, düşünce ve yürüyüşümüzde bizlere ‘yoldaş’ olmuş,

6. Diyarbakır 5 No’lu Cezaevi’nin en kötü döneminde burada defalarca zulüm gören iki kardeş olarak, biz, Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi’nden yakınıyoruz; yıllardır hak, hukuk, adalet ve insan haklarını savunarak cezaevinde yapılan işkenceleri, uygulamaları kamuoyuna anlatmaya çalışıyoruz. Meğer beterin de beteri varmış, övündüğümüz SSCB’nin saklı arka yüzüne bir bak: Tam bir facia! Mezbahada hayvan boğazlar gibi ‘halk düşmanı’ kisvesi altında komünistler ve devrimciler ‘kurban’ edilmiş,

7. Kardeşim, tek tesellim bizlerin pis ve yanlış işlere hiç bulaşmamış olmamız. Ta baştan, insanî ve ahlaki değerleri rehber edindik, vicdanımızın sesine uyduk, mazlum insanların ve halkların yanında olduk, özgürlük ve demokrasi istemimizi de her koşulda haykırdık ve bunların bedelini de çok ağır ödedik. En önemlisi de bugüne dek devrimci duruşumuzu ve onurumuzu korumasını bildik!

Gözlerinden öpüyorum.

Aben/ Müslüm Üzülmez/ 2 Ekim 2021”

-------------------------

(1) John Steinbeck, Rusya Günlüğü, Çev: Deniz Keskin, İletişim Yayınları, 2022, İstanbul.

(2) Svetlana Aleksiyeviç, İkinci El Zaman/ Kızıl İnsanın Sonu, Kafka-Epsilon Yayıncılık, Çev: Sabri Gürses, 2020.

(3) Gün Zileli, Sovyetler Birliği’nde Devlet Terörü ve Gulaglar, Kaos Yayınları, Nisan 2021, İstanbul.

(4) Søren Kierkegaard, Ya/Ya Da, Alfa Yayınları, Çev: Nur Beier, 2020, İstanbul, s.383.

(5) Sıkça kullanılan bir Sovyet sloganı. Aktaran: Svetlana Aleksiyeviç, s.386.

DİĞER YAZILARI Her Düşüşte Direnerek Yerden Kalkıştır Yaşamak 01-01-1970 03:00 Teknolojik Devrim, Değişim ve Örgütler 01-01-1970 03:00 İnsanca Yaşama Bir Çağrı: Genetik Öfke 01-01-1970 03:00 Cep Telefonları Tespihlerin Pabucunu Dama mı Atıyor? 01-01-1970 03:00 Sömürgecilik ve Shakespeare’in Fırtına’sı 01-01-1970 03:00 Rüya, Rüya Yorumlama, Rüyam 01-01-1970 03:00 Rüyam ve “Mühendislik Felsefesi” 01-01-1970 03:00 Kör Talih, Lâl Tarih ve İki Mesaj 01-01-1970 03:00 Tarih ve Beklenen Öcalan Çağrısı  01-01-1970 03:00 Hegel Niçin Dil Konusunda Leibniz’i Eleştirir? 01-01-1970 03:00 Herkes Kendi Hayatının Yükünü Taşır 01-01-1970 03:00 “Toplam Kalite ve Süreç Yönetimi”ne Dair 01-01-1970 03:00 “Jiyana Nîvkuştiyan” 01-01-1970 03:00 Beşir Doğan Yoldaşımın Anısına… 01-01-1970 03:00 Hoşot (Dicle) Anıları ve Önemli Bir Öneri 01-01-1970 03:00 “Felsefe ve Matematiğin Yoldaşlığı” Yazıma Gelen Yorumlar 01-01-1970 03:00 “Yaşam-Jiyan” Resim Sergisine Dair 01-01-1970 03:00 Güzel İnsan Kamil Sümbül’ün Ardından 01-01-1970 03:00 Hafız, İskân Azizoğlu ve Bir Fotoğraf 01-01-1970 03:00 Bir Çevirmen, Bir Kitap ve... 01-01-1970 03:00 Hafız, Nişo ve Kavalın Büyülü Gücü 01-01-1970 03:00 Eğitim Aykırı İnsanlar Yetiştirmeli 01-01-1970 03:00 Genç Bir Yazarımız: Neçirvan Bozkaplan 01-01-1970 03:00 HOROZLAR NEDEN ÖTÜYOR? 01-01-1970 03:00 Batman’dan Kızıl Bir Yıldız Kaydı 01-01-1970 03:00 Ses Evreninde Efsunlu Bir Rum Kızı: EFTALYA 01-01-1970 03:00 “Endişesiz Bir Ülke, Endişesiz Bir Dünya İçin...”(2) 01-01-1970 03:00 “Endişesiz Bir Ülke, Endişesiz Bir Dünya İçin…”(1) 01-01-1970 03:00 Dengbêj Gulo’nun Ardından Kılamlar Yetim Kaldı! 01-01-1970 03:00 Dengbêj Zifqarê Gulo’nun Ardından... 01-01-1970 03:00 4. Çermik Kitap Fuarı İzlenimlerim 01-01-1970 03:00 “Yok Sessizlikten Başka Sesimiz” 01-01-1970 03:00 “Yeraltı Edebiyatı”na Dair Aldığım Yazılar -3 01-01-1970 03:00 “Yeraltı Edebiyatı”na Dair Aldığım Yazılar -2 01-01-1970 03:00 “Devlet Aklı İnsan Merkezli Olmalı” 01-01-1970 03:00 “Yeraltı Edebiyatı”na Dair Aldığım Yazılar-1 01-01-1970 03:00 Öfkelilerin Öfkesi: “Yeraltı Edebiyatı” 01-01-1970 03:00 “Olası Bir Dicle Romanına Katkı” ve Hafız’ın Sözsüz Ezgileri 01-01-1970 03:00 Bazı İnsanlar Neden Daha Başarılı Olur? 01-01-1970 03:00 Bilgisayarla tanışmam ve “kâinatın hâkimleri” 01-01-1970 03:00 Belalı Sevdalımız: MAKİNELER 01-01-1970 03:00 “Kara Yara”nın Romanı: Önce Kuşlar Öldü 01-01-1970 03:00 “Hafız Zülfo’nun Kavalı Ergani İstasyonunu İnletiyordu” 01-01-1970 03:00 Geçmişe Bir Yolculuk ve Bir Demet Şiir 01-01-1970 03:00 Recep Maraşlı’nın Kitabı: Pasolini’nin Filmi ve Diyarbakır 5 No’lu 01-01-1970 03:00 Teknolojik İşsizlik ve Gelecek Korkusu 01-01-1970 03:00 Ütopya, Distopya ve “Çalışılmayan Bir Dünya” Müslüm Üzülmez 01-01-1970 03:00 Büyük Güçlerin Yükseliş ve Çöküşleri Üzerine 01-01-1970 03:00 Gül, Gulan, Anam 01-01-1970 03:00 Bir Fotoğraf Bazen Çok Şey Anlatır 01-01-1970 03:00 Fersûde [فرسوده]/ Erganili Mesud [ارغنيلى مسعود] 01-01-1970 03:00 Demokratik Tartışma Kültürü Üzerine 01-01-1970 03:00 Ukrayna-Rusya Savaşından Çıkardığım Bir Sonuç 01-01-1970 03:00 Kötülük ve Pislikler Çoğunlukla Kutsallık Adına Yapılır 01-01-1970 03:00 Tez ve Antitez Değiştiyse, Sentez de Değişmek Zorundadır 01-01-1970 03:00 Strateji, Gelecek, Kavramsal Tohumlar 01-01-1970 03:00 “Büyük Dönüşüm”, Korona, Geleceğimiz 01-01-1970 03:00 Elbet Gün Ağarır Anne(1) 01-01-1970 03:00 Cemal Süreya’nın Kanayan Yarası 01-01-1970 03:00 Mezopotamya ve Coğrafya Kaderdir Kitabı 01-01-1970 03:00 “Bêje çiyayêreş, ceylanı nasıl yem ettin kurda” 01-01-1970 03:00 Düşünmenin Düşünülmesi 01-01-1970 03:00 Kardeşime Gece Gelen Şiir 01-01-1970 03:00 Brzezinski’nin Ölümünün Hatırlattıkları 01-01-1970 03:00 Arzu Hayatın Kayıtsızlık Ölümün Belirtisidir 01-01-1970 03:00 Erganililer Kültür ve Dayanışma Derneği’nin Kongresinden İzlenimler 01-01-1970 03:00 Bedros Dağlıyan ve Dengbêjin Gölgesinde Taş Meselleri 01-01-1970 03:00 ÇERMİK HALKINA SAYGI İLE DUYURULUR, 01-01-1970 03:00 Kapitalizmin Mutasyonu, Yenilgimiz ve Yeniden Düşünmek 01-01-1970 03:00 Çaresizliğin Sessiz Çığlığı 01-01-1970 03:00 Kumar, Dostoyevski ve Babam 01-01-1970 03:00 Sıradan Küçük İnsanlar… 01-01-1970 03:00 TÖS İle İlgili Arşivimde Bulunan Bir Fotoğraf 01-01-1970 03:00 Ergani’deki “Taş Mektep” ve Diyarbekir Eğitim Tarihi 01-01-1970 03:00 Bir İstihbaratçının Kaleminden Mezopotamya’nın İşgali 01-01-1970 03:00 Duygularım, Petersburg ve Dostoyevski’nin Acısı 01-01-1970 03:00 Çermik Dağlarında Gezer Bir Devrimci 01-01-1970 03:00 MUSTAFA SUPHİ Karanlıktan Aydınlığa 01-01-1970 03:00 MUSTAFA SUPHİ Karanlıktan Aydınlığa 01-01-1970 03:00 Mavi Çarşaflar Altında Saklanan Acılar 01-01-1970 03:00 Yanlış Hesap Davos’tan Döndü Gibi 01-01-1970 03:00 Dicle İlk Öğretmen Okulu İle İlgili Aldığım Bir Yazı 01-01-1970 03:00 Dostum Misbah Hicri’nin ardından… 01-01-1970 03:00 Şiir Okuyan Garip Bir Adam 01-01-1970 03:00 Dönemin Marazi Belirtileri 01-01-1970 03:00 Hiçbir Şey Gerçekler Kadar Acı Değildir 01-01-1970 03:00 Bölünme ve “Bölünmenin Acısı” (II) 01-01-1970 03:00 Bölünme ve “Bölünmenin Acısı” (I) 01-01-1970 03:00 Evlerde Yapılan Rakılara Rakı Diyebilir miyiz? 01-01-1970 03:00 Bir Kitap ve Bir Mekân: GÖBEKLİ TEPE 01-01-1970 03:00 Bilimin Seyri, Paradigmalar ve COVID-19 01-01-1970 03:00 'Sosyal Mesafe' mi, 'Fiziksel Mesafe' mi? 01-01-1970 03:00 Kara Bulutlar Tepemizde Dolanıyor 01-01-1970 03:00 Kahveler Tek Başına İçildiği İçin Tadı Yok 01-01-1970 03:00 Şairimiz Vecdi Subaşı’yı Yitirdik 01-01-1970 03:00 Kavalından Çıkan Sesle Bütünleşen Kavalcı:HAFIZ ZÜLFİ YOKUŞ(1) 01-01-1970 03:00 Kavalcı Hafız Zülfi Yokuş’la İlgili Bir Düzeltme 01-01-1970 03:00 Harika Bir İnsan Hakkında Harika Bir Kitap: Karanlıktaki IşıkYILMAZ GÜNEY 01-01-1970 03:00 Çiçek Kar Altında Yeşerir 01-01-1970 03:00 Şampanya İçerek Yaşamdan Ölüme Geçen Ölümsüz:Anton Çehov 01-01-1970 03:00 Bülbülün Kanıdır Güle Rengini Veren 01-01-1970 03:00 Bülbülün Kanıdır Güle Rengini Veren 01-01-1970 03:00 Gömülü Şamdan ve Satranç 01-01-1970 03:00 “Savaş ve Amerikan Ekonomisi” 01-01-1970 03:00 Önce Beyazken Sonra Neden Kırmızı Oldu Gül? 01-01-1970 03:00 İngiltere’nin Kürt Politikası (1918-1932) 01-01-1970 03:00 Bilimkurgu Sadece Bilimkurgu Değildir 01-01-1970 03:00 İyi Kötü, Güzel Çirkin… 01-01-1970 03:00 Akıllı Teknolojik Cihazlarla Birlikteliğimiz? (II) 01-01-1970 03:00 Akıllı Teknolojik Cihazlarla Birlikteliğimiz? (I) 01-01-1970 03:00 Ben Sevgili Dayımı Türkiye Önemli Bir Değerini Yitirdi 01-01-1970 03:00 Bahar, Gül ve Bir Mayıs 01-01-1970 03:00 Her Dönemin Kendine Göre Bir Parmak İzi Olur-2 01-01-1970 03:00 Her Dönemin Kendine Göre Bir Parmak İzi Olur-1 01-01-1970 03:00 Akıllı Makinelere Hapsedilmiş Bir Gelecek 01-01-1970 03:00 Yapay Zekâya Kai-Fu Lee’nın Yaklaşımı-2 01-01-1970 03:00 Yapay ZekâyaKai-FuLee’nın Yaklaşımı-1 01-01-1970 03:00 Mezopotamya ve Coğrafya Kaderdir Kitabı 01-01-1970 03:00 Amerikan Soğanı ve Soğanın Marifetleri 01-01-1970 03:00 İki Dosttan İki Kitap – Müslüm Üzülmez 01-01-1970 03:00 Bazı şeyleri unutmamak için yazmak Lazım 01-01-1970 03:00 “İdama Yürüyen Adam” 01-01-1970 03:00 “Arkamdan kimse ağlamasın” 01-01-1970 03:00 Karanlıkta Ne Çiçek Açar Ne Düşünce Filizlenir 01-01-1970 03:00 Tarım ve Uygarlığın Başlangıç Noktası 01-01-1970 03:00 Dünyada Madenciliğin İlk Başlangıç Noktası 01-01-1970 03:00 Ergani-Maden İlişkisi ve Ergani Bakır Maden İşletmesi Üzerine 01-01-1970 03:00 Fazla Kitap Göz Çıkarmaz, Ama… 01-01-1970 03:00 Dil, “Zihnin Aynası”dan Çok Daha Fazlasıdır 01-01-1970 03:00 Hefaystos, Bir Mayıs ve Ergani İsminin Kökeni 01-01-1970 03:00 Bir Tatlı Yanılgı: “Görünüyorum O Halde Varım” 01-01-1970 03:00 Ağza Giren İnsanı Kirletmez Ağızdan Çıkan Kirletir 01-01-1970 03:00 Adnan Aral’ın Ardından… 01-01-1970 03:00 İşimiz Zor 01-01-1970 03:00 “Çiçekler Özgürlük Ortamında Nefeslerinin Kokusunu Yayar” 01-01-1970 03:00 3.Nuh’un Adamı Enver Atılgan’ın Anısına 01-01-1970 03:00 2.Nuh’un Adamı Enver Atılgan’ın Anısına 01-01-1970 03:00 1.NUH’UN ADAMI ENVER ATILGAN’IN ANISINA 01-01-1970 03:00