“Endişesiz Bir Ülke, Endişesiz Bir Dünya İçin...”(2)

Müslüm Üzülmez

03-07-2023 12:02

Müslüm Üzülmez

 Bir önceki yazımda Tahir Yüksel’in şahsıma gönderdiği mektubu paylaşmış ve bir sonraki yazımda kitabını anlatmaya çalışacağımı belirtmiştim.

 Gönderilen “Endişesiz Bir Ülke, Endişesiz Bir Dünya İçin...” kitabını, kapağı hariç olarak baştan sona Tahir Yüksel hazırlamış, Küçükçekmece Belediyesi Kültür Yayınları tarafından yayımlanmıştır (Eylül 2022). Kitabın künyesinin yazılı olduğu sayfada; “Bu katalog Küçükçekmece Belediyesi tarafından düzenlenen TAHİR YÜKSEL arşivinden “Endişesiz Bir Ülke, Endişesiz Bir Dünya İçin...” YILMAZ GÜNEY başlıklı sergi projesi kapsamında basılmıştır,” denilmektedir. Kitabın baskısı çok güzel; kuşe kâğıtlı, renkli ve büyük boy.

 Yılmaz Güney böyle güzel kitapları hak eden önemli bir değerimizdir. Zamanında bir efsaneydi; filmleriyle, ödülleriyle, devrimciliğiyle, mücadelesiyle, yaşamıyla... Kitapta doğal olarak daha çok sinema ile ilgili yaptıkları konu edinilmiş, ama 1 Nisan 1937’de Siverek’te hayata merhaba deyişinden, 9 Eylül 1984’te Paris’te hayata veda edişine dek fırtınalı hayat hikâyesi de kısaca anlatılmış satır aralarında: Çocukluk yılları, sinemanın her alanında yaptığı çalışmalar, senaryoları, kitapları, yattığı cezaevleri ve cezaevlerinden sinema sektörüyle sürdürdüğü ilişkileri, edebi yönleri, Güney dergisi, yurt dışı dönemi ve sinematografisi fotoğraflar eşliğinde verilmiştir.

 Küçükçekmece Belediye Başkanı Kemal Çebi’nin kitaba önsöz niyetine yazdığı yazıda da belirtildiği gibi: “111 filmin yönetmeliği ve senaryosu, 45 filmin başrol oyunculuğu, 35 önemli ödül ve şiirleri... Sinema setlerinden cezaevlerine uzanan fırtınalı bir hayat. Türkiye’nin sorunlarını, acılarını bilen, toplumun hakikatini beyaz perdeye yansıtan bir efsaneydi O!”

 Fırtınalı yaşamı 18 yaşında, gerçek adı olan Yılmaz Pütün adıyla 1955 yılında bir dergiye yazdığı “Üç Bilinmeyenli Eşitsizlik Sistemleri” hikâyesiyle başlar. Komünizm propagandasıyla suçlanır ve ceza alır. Yılmaz Güney o günleri şöyle anlatır: “Oysa ben o günler komünizmin ne olduğunu kesinlikle bilmiyordum. Ne sınıf mücadelesi, ne işçi sınıfı, ne de devrim konusunda hiç bilgim yoktu. Düzene, içinde bulunduğum zor koşullara bilinçsiz bir tepkinin ötesinde bir tutumum yoktu,” der (s.25). Der  ama Yılmaz Güney bu öyküsü nedeniyle önce 7,5 yıl hapis ve 2 yıl sürgün cezası alır, cezası temyiz sonrası 1,5 yıl hapis, 6 ay sürgün olarak onaylanır. Bu ceza sonrası isim olarak hayatının kırılma noktasını yaşar: “Yaşar Kemal’in parası ve Atıf Yılmaz’ın desteğiyle ben birden sinemaya senaryo yardımcısı olarak girdim. Hemen adımı da değiştirdim. O zamana kadar adım Yılmaz Pütün. Sinema ilişkisine girince dedim ki ‘Benim adım Yılmaz Pütün değil, Yılmaz Güney’. Yılmaz Güney adı orada bir girdi ve kaçak olarak o kaldı.” (s.24) Ve daha sonra ise; “Cezam 1,5 seneye, sürgün 6 aya düştü ve beni bir gün film setinden polisler aldılar ve hapishaneye götürdüler. İlk cezam ve ilk cezaevi günlerim, akıldan çıkmaz acılarıyla, değişim için verdiğim mücadelelerle, hayatımın ilkokulu oldu,” der (s.27).

 Kitapta Yılmaz Güney’le ilişkisi olmuş Yaşar Kemal, Atıf Yılmaz (Batıbeki), Vedat Türkali, Duygu Sağıroğlu, Tarık Dursun K., Abdurrahman Keskiner, Lütfi Ö. Akad, Ahmet Soner, Aydın Engin, Elia Kazan, Gani Turanlı gibi birçok edebiyatçı ve sanatçının çeşitli yazılı kaynaklarda yer alan açıklama ve yazılarından onun sinema ile ilgili çalışmalarını, sanatçı özelliğini, düşüncelerini, ilişkilerini ve tasarılarını farklı açılardan öğreniyoruz.

 Örneğin, Kayseri’de doğan ünlü Amerikalı film yönetmeni Elia Kazan, 1974 yılında Türkiye’ye geldiği sırada Yılmaz Güney ve sanatına ilişkin Milliyet Sanat dergisinde (5 Nisan 1974, Sayı: 74), “Tanımadığım, fakat hayran olduğum bir sanatçı üzerine” başlığı altında şunları yazmıştır:

 “Sizlere birkaç cümleyle birinden söz edeceğim. (...) Tanımadığım, ama hayran olduğum bir sanatçı... önemli olduğuna inandığım ve hayran olduğum şey, kişinin derin duygulara sahip olması ve bu duyguları başkalarına aktarabilmesi. Yani sanatçı olması. Sanatçı, kendisi için, konuşamayanların yerine konuşandır. Kim olduğumuzu, ne olduğumuzu, nerede olduğumuzu toplumdaki sanatçılar aracılığıyla öğreniriz. Neler düşündüğümüzü, duyduğumuzu, neler duyacağımızı bizlere anlatmak, öğretmek onların görevidir.”(s.94)

 Yılmaz Güney zamana anlam katan ve diyalektik düşünen biridir. 21 Mayıs 1974 günü yaptığı bir basın toplantısında sanatta bakışını şöyle anlatır:

 “Gerçek değişken bir şeydir. Sanatta biz bunu yansıtmak zorundayız. Gerçekçilik toplumun değişen yeni çehresi, yeni gelişim eğilimlerini aktarması açısından önem kazanıyor bence. Ben kendi sinemama yabancıların dışarıda takmaya çalıştıkları gibi ‘yeni-gerçekçilik’, şu bu cinsinden bir isim vermiyorum. Bizim görevimiz filmler yapmaktır. Bunların çeşitli şekillerde değerlendirilmeleri, halkın, eleştirmenlerin, tarihçilerin görevidir.” (s.96)

 Sürü filminin senaryosunu yazarkenki duygu ve düşünceleri Yılmaz Güney’in sanatçı özelliğini çok güzel yansıtır. Cezaevinde oluşu nedeniyle Sürü filminin senaryosunu yazma aşamasındaki ruh hâlini şöyle anlatır: “O yörenin (Kürt coğrafyası -M.Ü.) türkülerini dinliyorum. O yöreyle ilgili resimlerle, müziklerle kendimi doldurmaya koşuyorum. İşte çobanlar, koyunlar... İşte çadırlar, çocuklar ve yüzlerini utanarak örtmüş kadınlar... Onları ne denli kavrayabilirsem, hatta onlarla ne denli özdeşleşebilirsem, o denli yazabilirdim; doğal, sıcak, etkili ve inandırıcı olabilirdim. (...) Acıları acım, sevinçleri sevincim olmalıydı. Onları kuşatan maddi koşulları soluyabilmeliydim. Çünkü bir insanın ruh hâli, onun toplumsal ilişkilerine, yaptığı işe, çevre ilişkilerine sıkı sıkıya bağlıdır.” (s.119)

 Böyle düşünen Yılmaz Güney’in bu düşüncesine uygun filmlerin yönetmeni, senaristi, oyuncusu... olmak için çok az zamanı oldu. Sık sık cezaevine girip çıkması istediği şeyleri istediği gibi yapmasına izin vermedi. Ama her şeye karşın yine de belleklerden silinmeyecek şekilde adını sinema tarihine altın harflerle yazdırdı: Uçurumları bilenler dağların doruklarına çıkmasını bilir!

 Gani Turanlı, şu veciz sözlerle Yılmaz Güney’i ve onun sinemasını özetler:

 “Yılmaz Güney dev bir oyuncuydu ve bir Yılmaz Güney daha ne zaman gelecek sinemaya Allah bilir? Onun o büyük sinema zenginliği bakalım sinemaya bir daha hangi kişiyle gelecek?” (s.142)

 Tahir Yüksel, “Endişesiz Bir Ülke, Endişesiz Bir Dünya İçin...” kitabında bu sinema devini yoğun bir emek ürünü olarak bizlere sunuyor. Ve kitabın sonunda önemli bir saptamada bulunuyor: “Sinema yapabildiği yılları topladığımızda dokuz yıldan az bir zaman yapmaktadır. Türk ve dünya sinemasına altın harflerle yazılan filmleri böylesine kısa bir sinema yaşamına sığdırmıştır. ’50-55 yıldır sinemanın içindeyim’ diyenleri görünce hüznüm kat kat artıyor. Bir özgür kalabilseydi neler yapacaktı kim bilir!” (s.142)

***Böyle güzel bir kitaba imza attığı için Tahir Yüksel’i kutluyorum. Yolun ve bahtın açık olsun kardeşim.

DİĞER YAZILARI Sömürgecilik ve Shakespeare’in Fırtına’sı 01-01-1970 03:00 Rüya, Rüya Yorumlama, Rüyam 01-01-1970 03:00 Rüyam ve “Mühendislik Felsefesi” 01-01-1970 03:00 Kör Talih, Lâl Tarih ve İki Mesaj 01-01-1970 03:00 Tarih ve Beklenen Öcalan Çağrısı  01-01-1970 03:00 Hegel Niçin Dil Konusunda Leibniz’i Eleştirir? 01-01-1970 03:00 Herkes Kendi Hayatının Yükünü Taşır 01-01-1970 03:00 “Toplam Kalite ve Süreç Yönetimi”ne Dair 01-01-1970 03:00 “Jiyana Nîvkuştiyan” 01-01-1970 03:00 Beşir Doğan Yoldaşımın Anısına… 01-01-1970 03:00 Hoşot (Dicle) Anıları ve Önemli Bir Öneri 01-01-1970 03:00 “Felsefe ve Matematiğin Yoldaşlığı” Yazıma Gelen Yorumlar 01-01-1970 03:00 “Yaşam-Jiyan” Resim Sergisine Dair 01-01-1970 03:00 Güzel İnsan Kamil Sümbül’ün Ardından 01-01-1970 03:00 Hafız, İskân Azizoğlu ve Bir Fotoğraf 01-01-1970 03:00 Bir Çevirmen, Bir Kitap ve... 01-01-1970 03:00 Hafız, Nişo ve Kavalın Büyülü Gücü 01-01-1970 03:00 Eğitim Aykırı İnsanlar Yetiştirmeli 01-01-1970 03:00 Genç Bir Yazarımız: Neçirvan Bozkaplan 01-01-1970 03:00 HOROZLAR NEDEN ÖTÜYOR? 01-01-1970 03:00 Batman’dan Kızıl Bir Yıldız Kaydı 01-01-1970 03:00 Ses Evreninde Efsunlu Bir Rum Kızı: EFTALYA 01-01-1970 03:00 “Endişesiz Bir Ülke, Endişesiz Bir Dünya İçin…”(1) 01-01-1970 03:00 Dengbêj Gulo’nun Ardından Kılamlar Yetim Kaldı! 01-01-1970 03:00 Dengbêj Zifqarê Gulo’nun Ardından... 01-01-1970 03:00 4. Çermik Kitap Fuarı İzlenimlerim 01-01-1970 03:00 Bazı Şeyler Maalesef Unutulmuyor 01-01-1970 03:00 “Yok Sessizlikten Başka Sesimiz” 01-01-1970 03:00 “Yeraltı Edebiyatı”na Dair Aldığım Yazılar -3 01-01-1970 03:00 “Yeraltı Edebiyatı”na Dair Aldığım Yazılar -2 01-01-1970 03:00 “Devlet Aklı İnsan Merkezli Olmalı” 01-01-1970 03:00 “Yeraltı Edebiyatı”na Dair Aldığım Yazılar-1 01-01-1970 03:00 Öfkelilerin Öfkesi: “Yeraltı Edebiyatı” 01-01-1970 03:00 “Olası Bir Dicle Romanına Katkı” ve Hafız’ın Sözsüz Ezgileri 01-01-1970 03:00 Bazı İnsanlar Neden Daha Başarılı Olur? 01-01-1970 03:00 Bilgisayarla tanışmam ve “kâinatın hâkimleri” 01-01-1970 03:00 Belalı Sevdalımız: MAKİNELER 01-01-1970 03:00 “Kara Yara”nın Romanı: Önce Kuşlar Öldü 01-01-1970 03:00 “Hafız Zülfo’nun Kavalı Ergani İstasyonunu İnletiyordu” 01-01-1970 03:00 Geçmişe Bir Yolculuk ve Bir Demet Şiir 01-01-1970 03:00 Recep Maraşlı’nın Kitabı: Pasolini’nin Filmi ve Diyarbakır 5 No’lu 01-01-1970 03:00 Teknolojik İşsizlik ve Gelecek Korkusu 01-01-1970 03:00 Ütopya, Distopya ve “Çalışılmayan Bir Dünya” Müslüm Üzülmez 01-01-1970 03:00 Büyük Güçlerin Yükseliş ve Çöküşleri Üzerine 01-01-1970 03:00 Gül, Gulan, Anam 01-01-1970 03:00 Bir Fotoğraf Bazen Çok Şey Anlatır 01-01-1970 03:00 Fersûde [فرسوده]/ Erganili Mesud [ارغنيلى مسعود] 01-01-1970 03:00 Demokratik Tartışma Kültürü Üzerine 01-01-1970 03:00 Ukrayna-Rusya Savaşından Çıkardığım Bir Sonuç 01-01-1970 03:00 Kötülük ve Pislikler Çoğunlukla Kutsallık Adına Yapılır 01-01-1970 03:00 Tez ve Antitez Değiştiyse, Sentez de Değişmek Zorundadır 01-01-1970 03:00 Strateji, Gelecek, Kavramsal Tohumlar 01-01-1970 03:00 “Büyük Dönüşüm”, Korona, Geleceğimiz 01-01-1970 03:00 Elbet Gün Ağarır Anne(1) 01-01-1970 03:00 Cemal Süreya’nın Kanayan Yarası 01-01-1970 03:00 Mezopotamya ve Coğrafya Kaderdir Kitabı 01-01-1970 03:00 “Bêje çiyayêreş, ceylanı nasıl yem ettin kurda” 01-01-1970 03:00 Düşünmenin Düşünülmesi 01-01-1970 03:00 Kardeşime Gece Gelen Şiir 01-01-1970 03:00 Brzezinski’nin Ölümünün Hatırlattıkları 01-01-1970 03:00 Arzu Hayatın Kayıtsızlık Ölümün Belirtisidir 01-01-1970 03:00 Erganililer Kültür ve Dayanışma Derneği’nin Kongresinden İzlenimler 01-01-1970 03:00 Bedros Dağlıyan ve Dengbêjin Gölgesinde Taş Meselleri 01-01-1970 03:00 ÇERMİK HALKINA SAYGI İLE DUYURULUR, 01-01-1970 03:00 Kapitalizmin Mutasyonu, Yenilgimiz ve Yeniden Düşünmek 01-01-1970 03:00 Çaresizliğin Sessiz Çığlığı 01-01-1970 03:00 Kumar, Dostoyevski ve Babam 01-01-1970 03:00 Sıradan Küçük İnsanlar… 01-01-1970 03:00 TÖS İle İlgili Arşivimde Bulunan Bir Fotoğraf 01-01-1970 03:00 Ergani’deki “Taş Mektep” ve Diyarbekir Eğitim Tarihi 01-01-1970 03:00 Bir İstihbaratçının Kaleminden Mezopotamya’nın İşgali 01-01-1970 03:00 Duygularım, Petersburg ve Dostoyevski’nin Acısı 01-01-1970 03:00 Çermik Dağlarında Gezer Bir Devrimci 01-01-1970 03:00 MUSTAFA SUPHİ Karanlıktan Aydınlığa 01-01-1970 03:00 MUSTAFA SUPHİ Karanlıktan Aydınlığa 01-01-1970 03:00 Mavi Çarşaflar Altında Saklanan Acılar 01-01-1970 03:00 Yanlış Hesap Davos’tan Döndü Gibi 01-01-1970 03:00 Dicle İlk Öğretmen Okulu İle İlgili Aldığım Bir Yazı 01-01-1970 03:00 Dostum Misbah Hicri’nin ardından… 01-01-1970 03:00 Şiir Okuyan Garip Bir Adam 01-01-1970 03:00 Dönemin Marazi Belirtileri 01-01-1970 03:00 Hiçbir Şey Gerçekler Kadar Acı Değildir 01-01-1970 03:00 Bölünme ve “Bölünmenin Acısı” (II) 01-01-1970 03:00 Bölünme ve “Bölünmenin Acısı” (I) 01-01-1970 03:00 Evlerde Yapılan Rakılara Rakı Diyebilir miyiz? 01-01-1970 03:00 Bir Kitap ve Bir Mekân: GÖBEKLİ TEPE 01-01-1970 03:00 Bilimin Seyri, Paradigmalar ve COVID-19 01-01-1970 03:00 'Sosyal Mesafe' mi, 'Fiziksel Mesafe' mi? 01-01-1970 03:00 Kara Bulutlar Tepemizde Dolanıyor 01-01-1970 03:00 Kahveler Tek Başına İçildiği İçin Tadı Yok 01-01-1970 03:00 Şairimiz Vecdi Subaşı’yı Yitirdik 01-01-1970 03:00 Kavalından Çıkan Sesle Bütünleşen Kavalcı:HAFIZ ZÜLFİ YOKUŞ(1) 01-01-1970 03:00 Kavalcı Hafız Zülfi Yokuş’la İlgili Bir Düzeltme 01-01-1970 03:00 Harika Bir İnsan Hakkında Harika Bir Kitap: Karanlıktaki IşıkYILMAZ GÜNEY 01-01-1970 03:00 Çiçek Kar Altında Yeşerir 01-01-1970 03:00 Şampanya İçerek Yaşamdan Ölüme Geçen Ölümsüz:Anton Çehov 01-01-1970 03:00 Bülbülün Kanıdır Güle Rengini Veren 01-01-1970 03:00 Bülbülün Kanıdır Güle Rengini Veren 01-01-1970 03:00 Gömülü Şamdan ve Satranç 01-01-1970 03:00 “Savaş ve Amerikan Ekonomisi” 01-01-1970 03:00 Önce Beyazken Sonra Neden Kırmızı Oldu Gül? 01-01-1970 03:00 İngiltere’nin Kürt Politikası (1918-1932) 01-01-1970 03:00 Bilimkurgu Sadece Bilimkurgu Değildir 01-01-1970 03:00 İyi Kötü, Güzel Çirkin… 01-01-1970 03:00 Akıllı Teknolojik Cihazlarla Birlikteliğimiz? (II) 01-01-1970 03:00 Akıllı Teknolojik Cihazlarla Birlikteliğimiz? (I) 01-01-1970 03:00 Ben Sevgili Dayımı Türkiye Önemli Bir Değerini Yitirdi 01-01-1970 03:00 Bahar, Gül ve Bir Mayıs 01-01-1970 03:00 Her Dönemin Kendine Göre Bir Parmak İzi Olur-2 01-01-1970 03:00 Her Dönemin Kendine Göre Bir Parmak İzi Olur-1 01-01-1970 03:00 Akıllı Makinelere Hapsedilmiş Bir Gelecek 01-01-1970 03:00 Yapay Zekâya Kai-Fu Lee’nın Yaklaşımı-2 01-01-1970 03:00 Yapay ZekâyaKai-FuLee’nın Yaklaşımı-1 01-01-1970 03:00 Mezopotamya ve Coğrafya Kaderdir Kitabı 01-01-1970 03:00 Amerikan Soğanı ve Soğanın Marifetleri 01-01-1970 03:00 İki Dosttan İki Kitap – Müslüm Üzülmez 01-01-1970 03:00 Bazı şeyleri unutmamak için yazmak Lazım 01-01-1970 03:00 “İdama Yürüyen Adam” 01-01-1970 03:00 “Arkamdan kimse ağlamasın” 01-01-1970 03:00 Karanlıkta Ne Çiçek Açar Ne Düşünce Filizlenir 01-01-1970 03:00 Tarım ve Uygarlığın Başlangıç Noktası 01-01-1970 03:00 Dünyada Madenciliğin İlk Başlangıç Noktası 01-01-1970 03:00 Ergani-Maden İlişkisi ve Ergani Bakır Maden İşletmesi Üzerine 01-01-1970 03:00 Fazla Kitap Göz Çıkarmaz, Ama… 01-01-1970 03:00 Dil, “Zihnin Aynası”dan Çok Daha Fazlasıdır 01-01-1970 03:00 Hefaystos, Bir Mayıs ve Ergani İsminin Kökeni 01-01-1970 03:00 Bir Tatlı Yanılgı: “Görünüyorum O Halde Varım” 01-01-1970 03:00 Ağza Giren İnsanı Kirletmez Ağızdan Çıkan Kirletir 01-01-1970 03:00 Adnan Aral’ın Ardından… 01-01-1970 03:00 İşimiz Zor 01-01-1970 03:00 “Çiçekler Özgürlük Ortamında Nefeslerinin Kokusunu Yayar” 01-01-1970 03:00 3.Nuh’un Adamı Enver Atılgan’ın Anısına 01-01-1970 03:00 2.Nuh’un Adamı Enver Atılgan’ın Anısına 01-01-1970 03:00 1.NUH’UN ADAMI ENVER ATILGAN’IN ANISINA 01-01-1970 03:00