Bir adam, Alzheimer hastası olan eşine her gün aynı şefkatle bakıyordu. Hastalık biraz ilerlediğinden eşi hastanede yatıyordu.
Onu yediriyor, giydiriyor, gezdiriyor, saçlarını tarıyor, her sabah ona çiçek alıyordu.
Hastane çalışanlarından biri dayanamayıp adama şöyle sordu:
"Beyefendi, eşiniz artık sizi tanımıyor.
Sizi hatırlamıyor.
Sizin kim olduğunuzu bile bilmiyor.
Bunca emeği neden harcıyorsunuz?"
Adam gülümsedi ve sadece şu cümleyi söyledi:
"Ama ben onun kim olduğunu biliyorum."
Evet…
Karşındakinin kim olduğunu bilmek, ait olmak, sadakatle bağlanmak, bağ kurmak…
Sevgiliye, arkadaşa, eşe, dosta, çocuğa, kediye, köpeğe karşı kurduğumuz her iletişimin içine sevgiyi ve güveni karıştırmak. O sevgi ve güven sayesinde gözle görülmeyen muhteşem köprüler kurmak…
Bu köprüler, Mezopotamya’nın kadim topraklarında yaşayan insanların kurduğu ve yüzyıllardır üstünden nice kalpleri geçirdikleri köprüler. Temelinde sevgi ve güven tohumları olan kadim köprüler.
Bazı köprüler gözle görülmez. Ne taşla örülür, ne demirle güçlendirilir. Onlar iki kalp arasında kurulur. Ve iki kalp arasında hissedilir. Ve gerçek iletişim bu sayede gerçekleşir. İçinden sevgi geçmeyen, ayaklarını yere güvenle basmayan hiçbir kelime bu köprüyü geçemez.
Sevgiyle söylenen sözler tıpkı bir kervan gibidir. Beraberinde anlayış taşır, saygı taşır, hoşgörü taşır, sabır taşır. Vardığı yerde gönülleri pişirir, olmazları oldurur. İçinde sevgi ve güveni barındırmayan sözler ise taş gibidir. Bu taşlar değdiği yürekleri kırarlar, parçalarlar.
Bu toprakların insanlarını farklı kılan da işte bu kervanlar. Söz kervanları. Kalpten çıkan, yürekleri ısıtan, dertlere derman olan kervanlar. Yüzyıllardır yaşatılan ve yaşatılmaya devam eden gönül köprüleri.
Bir iletişim köprüsünde sevgi yoksa sözler taş olur, güven yoksa sözler bıçak olur. Böyle bir iletişimde şiddet vardır, anlayış, nezaket ve hoşgörü yoktur. Ve kişilerin tek hedefi haklı çıkmaktır. Oysa önemli olan haklı çıkmak değil, mutlu olmaktır. İçine sevgi ve güven tohumları ekilmiş her iletişim haklı değil, mutlu sonla biter. O yüzdendir ki filmlerin sonunda “Haklı son” yerine “Mutlu son” yazar.
İçinde sevgi ve güven olan iletişimlerde, bir bakış bin kelime olur, bir sessizlik bin sarılma olur, bir teşekkür bin köprü kurar. Ve o köprüden sadece kelimeler değil kalpler de geçer.
Bu toprakların insanı konuşurken mesafe koymak yerine, köprüler kurar. O köprülerden kalpleri geçirir. O kalpler gönülleri kazanır. O gönüller de bu satırları yazdırır. Ve bu iletişim bize şunu öğretir;
Konuşmak yerine dinlemek,
Suçlamak yerine anlamak,
Savunmak yerine hissetmek,
Haklı çıkmak yerine mutlu olmak…
Seçimlerimiz miraslarımızdır. Tıpkı bugün bize kalan gibi bizden de torunlarımıza kalacaktır. Bu yüzden seçtiğimiz iletişim modeli çok ama çok önemlidir.
Şiddetsiz, kavgasız, …Ama’sız, münakaşa yerine müzakere yolunu seçtiğimiz, kurduğumuz görünmez köprülerden kalpleri geçirdiğimiz bol iletişimli günlerimiz olsun…
Arif Vural
Danışman – Yazar
Arif Vural Kimdir?
Ben Arif Vural. 1979 yılında Diyarbakır’da doğdum.
Eğitim hayatım Diyarbakır'da başladı ve Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi’nden 2001 yılında mezun olarak devam etti.
2003 yılında özel sektörde başladığım iş hayatımda, 21 yıl boyunca aynı şirkette Satış, Tanıtım ve Pazarlama alanlarında yöneticilik yaptım. Türkiye'nin birçok şehrinde farklı ekiplerle çalışarak, yalnızca ürünleri ve müşterileri değil; insanları, hikâyeleri ve iletişimi yönetmeyi öğrendim.
Yolculuğum boyunca bir şeyi çok net fark ettim: Hiçbir başarı ya da başarısızlık tesadüfi değildi ve iletişim, her başarının ve her dönüşümün merkezindeydi.
Bu farkındalıkla, yalnızca satışta değil, insan ilişkilerinin her alanında etkili iletişimin dönüştürücü gücünü anlamak için eğitimler aldım, yüzlerce kitap ve makale okudum. Öğrendikçe derinleşen bu tutku, zamanla yazarlığa, eğitmenliğe ve danışmanlığa evrildi.
Bugüne kadar kaleme aldığım iki kitabım var: "Satış = Hayır +1" ve "Sen Tesadüf Değilsin". Yeni kitap projelerim ise yolda. Çünkü inanıyorum ki, anlatacak çok daha fazla hikâye, aktaracak çok daha fazla deneyim var.
Hayatımın merkezine aldığım bir cümlem var:
“İyi bir iletişimci, yalnızca bugünü anlamaz; geleceği de inşa eder.”
Bu inançla, hem kurumlara hem bireylere iletişimin, satışın ve dönüşümün geleceğine hazırlanabilmeleri için eğitimler veriyor, danışmanlıklar yapıyorum.
İnsanlara, iletişimin sadece bugünü değil, yarını da nasıl şekillendirebileceklerini anlatmak için...
Sevgiyle, umutla ve tutkuyla,
Arif Vural