Bir doğa olayı olan depremler, yapılan hatalar neticesinde ağır maddî, manevî, ekonomik, sosyolojik, kültürel kayıp ve hasarlara sebep olarak afetlere dönüşmektedir. Ülkemizde yaşanan depremler neticesinde yeterli bilincin oluşmamış olması maalesef hafızalardan silinmeyerek derin sosyolojik travmalara sebep olmuştur.
Bir doğa olayı olan depremler, yapılan hatalar neticesinde ağır maddî, manevî, ekonomik, sosyolojik, kültürel kayıp ve hasarlara sebep olarak afetlere dönüşmektedir. Ülkemizde yaşanan depremler neticesinde yeterli bilincin oluşmamış olması maalesef hafızalardan silinmeyerek derin sosyolojik travmalara sebep olmuştur.
Günümüzde ise deprem yönetmeliklerine, standartlara göre projelendirme ve uygulamada verilen taviz ve ihmaller yapının deprem anındaki performansını etkileyen hataları meydana getirmektedir.
Depremin yapılar üzerindeki tesirini azaltmak için inşa edilecek yapının yapımına karar verilmesi, üretimi, iskân aşaması da dahil her aşamasında alınacak en önemli tedbir her anının çok iyi denetlenmesi ile olacaktır.Depremlerin afete dönüşmesinde yapılaşma için; yer seçiminde düşülen hatalar, projelendirmede düşülen hatalar, malzeme seçiminde düşülen hatalar, yapım aşamasında uygulama hataları, denetimde görülen yetersizlikler, başlıca rolü oynamaktadır.
Bilindiği gibi Türkiye’nin önemli yerleşim alanlarının neredeyse tamamı, altta aktif faylar tarafından kontrol edilen alüvyal ovalar üzerinde kurulmuştur. Bu tür yerleşim alanları hem tektonik bakımdan ve hem de zemin özellikleri nedeniyle depremler açısından en elverişsiz durum olarak karşımıza çıkmaktadır. Yer seçiminde düşülen bu önemli hata; yani aktif fay hatları üzerinde ve yakın çevresinde oluşturulan yapılaşma ve deprem açısından elverişsiz zeminler üzerine inşa edilen yapılar, bir de depreme dayanıklı yapım ilkelerine uyulmadan; proje, malzeme seçimi, daha da önemlisi yapım aşamasında yönetmelik kurallarına uyulup uyulmadığının etkin şekilde denetlenememesi gibi faktörler beklenmeyen, büyük yıkımlarla karşılaşmamızın başlıca nedenlerini oluşturmaktadır.
Çoğu Dünya ölçeğindeki önemli aktif faylar üzerine kentler kurulmasına en tipik örneği Kuzey Anadolu Fayı üzerine kurulmuş olan ve bu nedenle son bin yıllık süreçte onlarca kez yıkıcı deprem yaşayan Erzincan gösterilebilir. Adapazarı, İzmit, Adana, Osmaniye, Hatay ve daha pek çok yerleşim alanı, aktif büyük faylar tarafından kontrol edilen alüvyal zeminler üzerine kurulmuştu