Enflasyon ve faiz oranları, öncelikle döviz kurundaki etkisiyle, ithalat ve ihracatı etkiler. Daha yüksek enflasyon, genellikle daha yüksek faiz oranlarına neden olur, ancak bu durum daha güçlü bir döviz ya da daha zayıf bir para birimine neden olur mu? Bu konuda kesin bir sonuca varmak mümkün değil.

Konvansiyonel kur teorisi, daha yüksek bir enflasyon oranına (ve dolayısıyla daha yüksek bir faiz oranına sahip) sahip bir para biriminin, daha düşük enflasyona ve daha düşük bir faiz oranına sahip bir para birimine karşı değer kaybedeceğini kabul eder. Açığa çıkarılan faiz oranı paritesi teorisine göre, iki ülke arasındaki faiz oranındaki fark, döviz kurundaki beklenen değişime eşittir. Dolayısıyla, iki ülke arasındaki faiz farkı örneğin %2 ise, yüksek faiz oranlı ülkenin para birimi, düşük faiz oranlı ülkenin para birimi karşısında %2 değer kaybetmesi beklenebilir.

Bununla birlikte, gerçekte, 2008-2009 küresel kredi krizinden bu yana, kendi ülkelerinde düşük faiz oranları ve daha dengeli ekonomik veriler olmasına karşın, pek çok yatırımcı ve spekülatörler, daha yüksek faiz oranları ile para birimlerinin sunduğu daha iyi getirilere sahip ülke piyasalarında paralarını değerlendirmesi, daha yüksek faiz oranları sunan para birimlerinin güçlenmesine sebep oldu. Tabii ki, bu tür "sıcak para" hareketleri, ancak yatırımcıların para birimi amortismanının yüksek getirileri dengeleyeceğini görmeleri durumunda gerçekleştiğinden, bu strateji genelde güçlü ekonomik temelleri olan istikrarlı para birimleri ile sınırlandırılmıştır.