Yüzyıllardır Doğu ve Batı arasında önemli bir ticaret ve ulaşım ağı olan kadim İpek Yolu’nun yeniden canlandırılmasına yönelik 1991’den bu yana birçok proje gündeme gelmiştir.

ABD’nin başta Orta Asya olmak üzere eski Sovyet coğrafyasında Rus ve Çin nüfuzunu kırmak için ortaya attığı birçok girişim bölge ülkeleri üzerinde hala ekonomik ve siyasi gücü olan Rusya’nın baskısı neticesinde sonuçsuz kalmıştır.

2013’te ise Çin devlet başkanı Xi Jinping’in “tek yol, tek kuşak” (one belt, one road) sloganı ile ilk kez Kazakistan’da dile getirdiği Yeni İpek Yolu Projesi, o tarihten bu yana Pekin’in en önemli dış politika hedeflerinden biri haline gelmiştir.

Avrupa ile Asya arasında yeni bir ekonomik koridor olması beklenen proje, Çin açısından siyasi, ekonomik ve kültürel kazanımları olan çok yönlü bir stratejidir.

Pekin’in özellikle 2000’li yıllardan itibaren izlediği çok yönlü dış politika anlayışının bir parçası olma niteliğindeki bu proje ile Çin, daha önce çok fazla etkili olmadığı birçok bölgede daha etkin bir güç haline gelmeyi hedeflemektedir.

Bununla birlikte bu girişim ABD’nin tek kutuplu dünya anlayışına karşı Çin’in son yıllarda izlediği politikaları da destekler mahiyettedir.

Özelikle 11 Eylül saldırılarından sonra ABD’nin Çin’in “yaşam alanı” olarak gördüğü bölgelere yönelmesi ile Çin; Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ), BRICS gibi mekanizmalarla bölge ülkeleri ile işbirliğini artırmaya çalışmıştır.

Bu bakımdan Yeni İpek Yolu Projesi de ABD hegemonyasına ve onun tasarladığı tek kutuplu dünya anlayışına karşı bir başkaldırı olarak değerlendirilmektedir.