Gazeteleri karıştırırken ilginç bir haber dikkati mi çekti. İlginçliği bir "klarnet" çalıcısının heykelinin dikilmesi. Lakabının "Katil" olması ilginç... Haber "Katil Hasan'ın heykeli dikildi." Aslında çok iyi klarnet çaldığı için, demek ki klarnetler öyle elinden bizar olmuş ki elinden dilinden "klarnet katili Hasan" demişler.
Sonraları ismini kısaltma adına klarnet ismi kaldırılınca "Katil Hasan" olarak kalmış. Yalakalık ve korku olmasa kimsenin bir katilin heykelini dikecek hali yok her halde... Ama yine de belli olmaz bir gün bakarsın katiller kahraman oldular ve isimleri duvarlara asıldı, heykelleri parklara dikildi... Kötülüğe ve karanlığa teslim olmama adına kültürümüzü yaşatanların isimleriyle, heykelleri ile yaşatılmalıdırlar.
İşte bu Katil lakaplı Hasan daha yaşarken Tekirdağ'ın Süleymanpaşa ilçesinde heykeli dikilmiş. Eğer klarnet çalıcısının heykeli dikiliyorsa bizim zurnacılar elbette alınacaklar. Neden bir zurnacının, davulcunun heykeli yok diye... bizde de bir heykel dikilecekse davulcu Alo'nun heykeli dikilmeli...
Bir ülkede ünlü olduğu kadar dünyada ünlenmiş kimi isimler vardır. Bunlar ses sanatçıları, şairler, yazar ve kahramanlık unvanı edinenlerdir. Düşünce adamları, feylesoflar, tarihe iz bırakan siyasetçiler de bunların arasında sayılabilirler.
Ülkemizde ve ilimizde de bu vasıfları, özellikleri taşıyan insanlar vardır. Ama biz onların heykellerini yapmak değil bir resmini dahi bir yerlere asmıyoruz. Hadi heykelden vazgeçelim. Zaten etrafta öyle çok heykel var ki heykel olmasa da onların isimlerini yaşatılması ahde vefadır, saygıdır, kadir kıymet bilmedir. Sokaklar, parklar, okullar, köprüler, caddeler bu isimlerle donatılmalıdır. Bu arada Sn. Cumhurbaşkanın kendi heykellerinin kaldırılmasını emretmesi heykele olan sempatiyi de herhalde azaltır sanırım.
Siverek ilçemizde Şıvan isminde ki bir halk sanatçısının heykeli vardı. Birileri bir gece saldırıp o heykeli kırdılar. Elbette her sevenin belki de fazlasıyla sevmeyeni vardır. Irksal ve dinsel hezeyanlara kapılmadan barışçıl hedeflere adımlar atılmalıdır.
Biz her heykele saldırdığı heykeli önemsemeyip kaldırırsak o zaman belediyenin halk kahramanlarına, edebiyatçılara, saz ustalarına ne kadar değer verdiği böylece öğrenilmiş olur. Belediye de fırsat bu fırsat deyip bu heykeli kökünden söktü attı. Oysa belediye bu heykele özen göstererek daha güçlü bir sesle sahip çıkarak yenisini dikebilirdi.
Erdemli bir geleceğin simgesi olarak bu heykel Ali Murat Bucak (Alloş) tarafından yaptırılmıştı. Halkın gönlünde bıraktığı ismiyle Alloş onunla yetinmemiş, Yılmaz Güney, Şükrü İzol ve Ahmet Arif'in heykellerini de dikmişti.
Bu onun dünyaya bakış açısını gösteriyordu. Yeni gelen belediye başkanında onu kaldırılması onun bir Kürt olarak Kürt müziğine ve Kürt kültürüne bakış açısının ifadesidir. Ulusunun kimliğini yaşayan ve ebediyete intikal etmiş kişilerin kimlikleri ile bu güne taşıma çabası vermiştir.
Ben çok heykel meraklısı değilim. Ama saygın insanların heykelleri dikilmese, büstleri yapılmasa bile birer resimle onlar toplum tarafından tanınmasına, bilinmesine fırsat verilmelidir. Şair Nabi bu önemli şahsiyetlerden birisidir. Bu geleneği halkın damarlarında atması için onun önemsenmesi ve toplumla bütünleştirici eylemlere konu edilmelidir.
İbrahim Tatlıses hayli serancamlar geçirdi. Yanlışlıkların kurbanı olduysa da netice de Urfa'nın bir değeridir ve sahiplenilmelidir. Nasıl yaşarsa yaşasın onun sesinin topumdaki yansıması saygınlığını arttırmıştır. Bunun gibi daha nice isim var, bunların isimleri yaşatılacak yerlere verilmelidirler. Heykele dokunmak onun yanında durmak bir hazdır. Kimsenin ona dini bir misyon yüklemesi çağımızda akıl kârı değildir.
Tatlıses'in Urfa'nın şahsi eşyalarından bir müzik müzesi oluşturuldu. Bu anlamda biz Eski Belediye başkanı şimdiki Bakan A.Eşref Fakıbaba'ya minnettarız. İbrahim Tatlıses'in sahne kıyafetleri ve doldurduğu taş plaklar, fotoğraflarla müze dikkate değer bir duruma getirilmiş... Bu müzik müzesinin Yasin'in Kahvesi olarak müzisyenlerle ünlü yerde olması ona ayrıca bir önem kazandırmıştır.
Bazı siyasi isimlerin bir kaç yere birden verildiğine tanık oluyoruz. Kim nasıl bir anlam yüklerse yüklesin. Eğer o topluma hizmet vermişse elbette anılması, tanıtılması ve bilinmesi önemlidir. Ama sırf hatır için isimler yaşatılıyorsa bu zaman içinde unutulur gider. İsmimin yazıldığı yerler onu kurtarmaz.