Ortaklık ile dostluk ve arkadaşlık arasında ki fark size sorulsa elbette söyleyecekleriniz vardır. Bu konuda söylenmiş çok söz ve yazılmış yazı vardır. Dostluk ve arkadaşlığı aynı pota da bulurken, ortaklığın farklı bir olgu olduğunu hepimiz biliyoruz. Ortaklarla iyi geçinmenin yolu kazanç, dostluklar, arkadaşlıklar sevgi, güven, samimiyet üzerinedir. Açık sözlülük, fedakârlılık dostluk ve arkadaşlıkta sürekli ve esastır. Ortaklık sonradan edinilen bir iş beraberliğidir. Bazen ortaklık üzerine büyük dostlukların kurulduğu da olmuştur. Dostluklar aşk gibidir. Aşk bitince her şey biter. Oysa yaşlanınca nasılda arkadaşlığa ihtiyacımız olduğunu hepimiz biliriz.
İnsani ilişkilerde, sosyal hayatta, dostluklar, arkadaşlıklar büyük değer taşır. Bu anlamda takdir ve onure edilmeler, sevgi ve saygı hep vardır. Kimi zaman eleştirilse de bir konu açılsa da genelde af edici, bir şekilde uzlaşmacı bir özellik taşır içinde. Dostlukların, arkadaşlıkların ortak paydası samimiyet ve karşılıklı değer vermeden ileri gelir.
Ortaklıkların sevgi temeli yoktur. Organize işi hayatı maddiyetten başka bir değer taşımaz. Ortaklık yazılı anlaşmadır. Ortaklık bitince sözleşmesi bitebilir, ancak dostluklar arkadaşlıklar öyle mi? Ortaklıkta sözleşme çerçevesinde sorumluluk vardır. Dostlukta, arkadaşlıklarda insana değer verme, samimiyetin insan yüreğinde boyutlanmasıdır. Manevi bir iletişim, yardımlaşma, dayanışma gibi toplumsal erdemleri de içinde taşır.
Kürtler arasında söylenen bir söz var. “Mange mır dev bıhiri” (inek öldü ayran bozuldu.) Ortaklığı meydana getiren, onları bağlayan ilişkileri sürdüren ineğin ölmesiyle ortaklıkta sona gelindiği için bu söz söylenmiş. Ancak arkadaşlıklar, dostluklar inkitaya uğrasa da maneviyatında hep süreklilik gizlidir. Bozulsa da tamiri mümkündür. Ancak maddi yararlanmalar kin ve öfkeyi beraberinde getirir. Çıkara dayalı olduğu için iz bile bırakır. Çok kaba bir söz var, söylemeden geçemeyeceğim. "Ortaklık iyi olsaydı eşler ortak olurdu" gibi çok kaba bir söylem insanı fazlasıyla üzmektedir.
Ortaklıkta tek arzulanan çalışarak servet edinmedir, maddiyattır. Bu tür dayanışmalarda maneviyat yoktur. Toplu halde yaşayan insanların huzur ve mutluluğu insani değerlerin karşılıklı özümsenmesinden gelir. Bireyler yükümlülüklerini yerine getirirken sorumluluk bilinci içinde hak ve özgürlüklere karşı saygı duymak zorundadırlar.
İnsanlığın bu gününü ve geleceğini tehdit eden açlık, yoksulluk, işsizlik, yolsuzluk, zulüm ve insani değerlerin alabora edilmesi hepsi paraya verilen değerden geçmektedir. Hiç kimse dostluk, arkadaşlık için yukarıda saydığımız olumsuzlukları yaşatamaz.
Bir kimseyi iyi tanımadan bağlanmanın suçunu kendimde değil; toplumsal yaşam da iyi geçinme, barışçıl olmadan edindiğim feyizdir. Oysa bazıları tüm insanların ona mecbur olduğunu sanırlar. Hâlbuki bir insanı yereceğine ve suçlu bulacağına önce kendini sorgula.
Burada çok hoşuma giden belki yaşamın her alanında birçok sosyolog bilim adamı söylemiş olabilir. Ama ben birisinin ağzıyla Muaviye tarafından söylenmiş olduğunu duydum. Muaviye derki; “karşımdakilerle aramızda bir ip gerilidir. Karşımdaki ipi bıraktıkça ben ipin yere değmemesi için toplarım. Karşımdaki ipi gerdikçe ben ipi serbest bırakırım ki kopmasın.” İşte, ne insan ilişkilerinin samimiyetine gölge düşürmek değil tam tersi ilişkileri pekiştiren davranıştır. Mesafeli davrandıkça insanlar arasındaki ilişkileri belirli bir seviyede tuttukça, yaşamın daha düzenli ve mutlu bir hal alacağı inkâr edilemez. Ancak menfaat ağır bastığı süreçte hele birileri de “çıkar delisi” ise gel de çık işin içinden...
Tabi kimileri dostluklardan faydalanarak insanları kullananlarda vardır. Bu iyi niyeti suiistimal etmektir. Kimi insanlara hak etmediği değeri vermemek insan için bir eksiklik olduğu gibi değerinden fazlasını da vermek de şımarmasına neden olur. Hata, suç, kusur insan için olduğu gibi affetmek erdeminin gereğidir.
“Hatasız arkadaş arayan arkadaşsız kalır” sözü ne kadar doğruysa, iyice tanımadan bir insana bağlanma ona değer vermenin zararını, sıkıntısını kahrını ister istemez çekmek zorunda kalıyorsun. “Kavun değil ki koklayasın” deyimi oturur insanın içine... Zamanın unutturma özelliği olduğu kadar, insanı tanıma ve tanıtma gibi özellikleri de beraberinde taşır.
Özlü bir söz söylemek gerekirse “insanları kaybettiğime değil verdiğim değere acıyorum.” Çünkü dostluğumuzla yetinmeyip daha fazla fedakârlık isteyenlerin seni kullandığının farkında olsan bile dostluğun hatırına nefse boğulmamak elde mi?
Son söz. Dostluk da olsa, arkadaşlık da olsa, ortaklık da olsa sana duyulan sevgiyi ve güveni istismar etmemelisin.