İnsanoğlunun tarihle bağlantısı mekânlara verilen isimlerle ilişkilidir.  Bir yere bir çevreye bir isim verilmişse onun tarihi gerçekliğini ortaya koyar. Toplumsal bir kurum olan tarih herkesin malıdır. Kimse onu kendi keyfiyetine konu edinmeye hakkı yoktur. Verilen isimler de o tarihin özelliğini taşır. Onlara yeni isimler vererek orijinal ismini siler, yeni isimlerle o yerin tarihi kökenini yok saymış olursunuz.  

            Mutluluğumuz, sevgimiz, umutlarımız ve hatta mutsuzluğumuz, acılarımız verdiğimiz isimlerle özdeştir. Bu isimler tarihin derinliğinden süzülerek beyin ve yüreğin sesi olarak bu güne yansımasıdır.  Bunu yok saymak, yeni isimlerle değiştirmek tarihi, halkın kültürünü yok saymaktır. Halkın dilini yadsıyanlar, halkın gücünün farkında değildirler. Tepeden verilen isimler hiçbir zaman ilgi odağı olamazlar. Sadece o isim resmi işlemler de şekil bulur. Tarihi mekânların ismini değiştirmek tarihe ve kendi geçmişini önemsememektir. Kendi dilimizle kendi kendimizi suça itmiş oluruz. Eşya Depolama

            Nereden çıktı bu konu! Urfa’nın ilçesi Viranşehir ismini değiştirip “Sabırşehri” şeklinde isimlendirmek bir marifetmiş gibi savunanlar var. İsimlerin değişmesi karın doyurmuyor.  Ekonomik ve sosyal donatılarla orayı renklendirin. Toplumsal huzuru sağlama uğraşı verin. İş sahaları açın. Barışı kardeşliği sağlayın. İnsanların maneviyatını, kültürünü geliştirin. İnsanları asimilasyona uğratarak onların dillerini yok saymayın, bilinmeyen dil demeyin. İşsiz insanlar karnını doyuracak, evini geçindirecek bir gelirleri olsun. Mutluluk ordadır. İlçenin isminin değişmesi bir proje değildir. Afakî sorunlarla uğraşacağınıza halkın dertleriyle uğraşın. Bu yazdıklarım bir eleştiriden ziyade birer öneridir. Sakın alınmayın...

Bir referandum yapın bakalım “sabır” ismini kaç kişi kabul edecek. İsminin “Viran” olması oraya yapacağınız yatırımları engellemez. Yapılacak hizmetlerle şehri yenileseniz viranelik sadece kelime de kalır. Eğer Said-ii Nursi’nin şu sözünü dikkate alırsanız kelimelerin diline büyük emek vermiş olursunuz. “Türkçe lazım, Arapça vacip, Kürtçe caiz.”

İsimlerin değiştirmenin yanlışlığını birkaç örnekle paylaşayım. Bir zamanlar Harran’ın ismini Altınbaşak olarak değiştirdiler. Üstelik dönemin milletvekilleri bununla gurur duyuyorlardı. Ama halk bunu kaldırmadı ve yine "Harran" olarak kaldı.  Harran çevresinde ki tarihi mekânları yeni konulmuş isimlerle söylesen kimse bilmez.

            Siz “Nevala çori” ismini değiştirdiğiniz de siz o tarihi geçmişi, yaşamı ve o insanların varlığını yok etmiş olursunuz. Bugün “Berçem” deresinin ismi, tüm turistik ve tarihi literatür de “Berçem” olmasına rağmen onu değiştirip “Çayönü” yapmışlar. Yine bu gün dünyanın dikkatini çekmek istediğimiz ve dünya mirasına tescili yapılan Göbekli tepe’nin ismi halk arasında “Girêmiraza” olmasına rağmen halkın dilinden koparılıp Göpekli tepe oldu.

            1926 yılına kadar Dersim olan şehri Tunceli yaptılar. Onu halkın dilinden kimse koparabildi mi? Bu örneklerle devam edelim. 1927 yılına kadar Elaziz olan ilin ismi Elazığ, 1937 ye kadar ismi Diyarbekir olan ilin ismi Diyarbakır olarak değiştirildi.  Urfa, 1984 yılında Şanlıurfa oldu. Resmi evrakların dışında kim Şanlıurfa diyor? Peki diğer şehirler şansız mı? Bir şehir kahramansa diğerleri korkak mı? Bir başka şehir "şerefli" unvanı varsa diğerleri şerefsiz mi?  Unvanlar karın doyurmuyor.  

            Ben bir öneri de bulunayım. Nasıl ki bazı önemli kabul edilen kişilerin isimleri okullara, semtlere, caddelere, sokaklara, mahallelere, devlet hastanelerine veriliyorsa gelin bunların isimlerini ilçelere hatta şehirlere de verelim. Mesela Urfa’ya Şanlı ilave edildi. Viranşehir’e de "şavlı" unvanı verilebilir. Şavlı’nın kelime anlamı; "bilgin, bilgisini iyi kullanan, bilgili, bilim adamı" demek. Urfa şanlıdır. Viranşehir'e de Şanslışehir diyebiliriz.

              İsterseniz bir yarışma açalım mevcut tarihi yok etme adına bütün isimleri değiştirelim. Oysa eski isimlere dönüş için  yasa bile çıktı. Diyelim Viranşehir ismi “Sabırşehri” oldu. Peki Tilgoran’ ı ve Girlavik ismini ne yaparsınız?  

Kısa bir açıklama ile Viranşehir denilince; Sümer, Hitit ve Asurlular döneminde “Tilla, Tella, Tilli” Romalılar döneminde “Constantina” , İslam Uygarlığı döneminde ise ”Tell-Mevzelaht, Tel-Mevzen , Tel-Muzin , Tilmuz ve Örenşehir “ isimlerini alan şehir, tarihte çok yıkılıp yakıldığı için şehre harap anlamına gelen “Viran” kelimesi eklenerek “Viranşehir” ismini almıştır M.Ö.2750 yılından itibaren tarih sahnesinde yerini alan Viranşehir’in tarihi her ne kadar M.Ö.2500-3000 yıllarına kadar inmekteyse de bulunan yeni mezar taşları, kentin tarihinin ilk insanların tarihine kadar uzandığını işaret etmektedir.