Bugün sizi farklı bir yazı ile buluşturacağım. Başlıkta gördüğünüz gibi Golan Tepeleri’ni yıllar önce Suriye-Lübnan’a yaptığımız bir “tur” gezisin de gördüm. Suriye’den Lübnan’a geçerken Beyrut’a en yakın Lübnan’a açılan sınır kapısından geçtik. Bu kapıya giden yol Golan Tepeleri’nin içinden geçiyordu. Rehberimiz bize o bölge hakkında bilgilendirirken, “Selahattin’i Eyyubi’nin Golan dediği bu göller bölgesi işgali hak etmiyor” demesi hayli dikkat çekiciydi. Araplarca bu bölgeye de gezinme, dolaşma, mesire yeri anlamına gelen “Cevlan” ismi verildiğini ifade etti.
Suriye, Ürdün, Lübnan ve işgalci İsrail Devleti’ne sınırı olan Golan Tepeleri İsrail, 1967 yılında işgal ettiği stratejik konumdaki bu bölgeyi ilhak ettiğini açıkladı. Her ne kadar ismi Golan tepeleri ise de tepelerden oluştuğu gibi bir ova platodur. Bu bölge de Arap, Çerkez ve Dürzilerin yaşamaktadır.
Golan, stratejik konumu ve zengin su kaynakları nedeniyle İsrail ile Suriye arasında yıllardır sorun olarak kalmaya devam ediyor. 1967 yılında yaşanan “6 gün Savaşı” olarak isimlendirilen İsrail ordusu tarafından Golan Tepeleri işgal edildi. 1981 Aralık ayında İsrail’in ilhak kararına sahne oldu. 50 yıldır işgal altında tuttuğu bölgenin Yahudi yerleşimleriyle nüfus dengesini de değiştiren İsrail, adım adım ilerlerken ilk kez de geçtiğimiz yıl Bakanlar Kurulu'nu Golan Tepeleri'nde toplaması bu günü düşülen karardı.
BM Güvenlik Konseyi’nin aldığı kararlar doğrultusunda “işgal altındaki Suriye toprakları” olarak tanımlanan bölge uzun zamandır İsrail’in kontrolünde... Şimdi de ABD başkanı o upuzun ve zikzaklı imzasıyla “sözde dik durmanın ifadesi olarak” dikey ve sarkıt attığı çizgilerle orayı “İsrail toprakları” diye tanıdı. Bundan böyle ABD nin yakınındaki devletler yakında hepsi tanıyacak. Suskunluk onaylamanın ifadesidir. Bahis siteleri
Dünya Suriye’ye bir çözüm ararken “fırsat bu fırsat” deyip ABD Ortadoğu da emellerini sessizce oldubittiye getirmektedir. İsrail’in yaygarası hazır, gürültü koparıyor. ABD onun isteklerini yerine getiriyor. Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıdı. Derken yeniden bir karmaşa öldürme olayları ve ardından “Golan tepelerine İsrail’in malı” dedi.
İsrail kendi başına konuşmuyor. O ABD den güç odaklarına güveniyor. Yakın da “Gazze” üzerinde hak iddia ederse şaşmayın. Her gün Batışeria’ya saldırılar da bulunmaktadır. Görürüz, görmeyiz bilmem, belki çok yakında belki de bir müddet sonra İsrail Batışeria’yı göz göre işgal edip orayı tek devlet yaparsa şaşmayın.
Var mı bunu engelleyecek güç, maalesef yok. Çünkü dünya Amerika ile ticari ilişkilerini sürme çabasında, Amerika’ya yardakçılık yaparak silah temini onların dostluklarını pekiştirmektedir. İşte hepimiz “kılıç dansını” seyrettik. Bir zamanlar Amerika’yı Ehvan-ı Şer olarak yorumlayanlar acaba ne düşünüyorlar!
Dünya suskun. Türkiye’de bir kısım inanç sahipleri, Cuma namazları sonra sokağa çıkıp eylem yapıyorlar. Ben elli beş yıldır bu eylemlere tanığım. İlk eylemimiz de okul olarak sokağa çıkıp “Gençlik Kıbras’a” sloganı atmıştık. O günden bu güne hiçbir şey değişmedi. Camilerin önünden bir adım ileri kimse gidemedi. Ülke olarak onlarla hala ticari ilişkilerimiz en iyi şekilde sürmekte, çünkü ticareti mubah görüyoruz.
Ortadoğu’da kriz yaratan İsrail; Golan’daki işgali meşrulaştırmak çabasında olan İsrail, işgali uluslar arası arenaya taşıyarak sık kullanılan bir mesele haline getirip zamana yayarak canlı tutmaktadır. Bu vesileyle bölgeyi kendi güvenlik sorunlarıyla işgal arasında bağlantı kurmaktadır. Fırsat bulduğunda zor kullanarak bölgedeki askeri, ekonomik ve demografik yapıyı kendi lehine çevirme çabasındadır.
Biz hep korkularla büyütülüyoruz. Oysa sevgiyle büyütsek sevginin anlamını öğrenmiş olurduk. Çünkü sevgi barıştır. İnsanlığın erdemidir. Suriye’ye yönetimine düşmanca tavırlar aldık. Halkını “muhacir” diye “ensar” görevini yaptık. Sonra Cıraplus tampon bölge dedik, Şimdi bizim istediğimiz tampon bölge ABD tarafından bize dayatıldı. Ardından Rusya ile birleşip Afrin, Münbiç ve İdlip’te boy gösterdik.
Kazandıklarımızı ve kaybettiklerimizi karşılaştırdığımız da içte derin bir ekonomik çöküntü, dışarı da karman çorman bir siyaset ve ticaret bıraktık. Rusya ile S.400 füze krizi, ABD ile F.35 uçak kaosu bir muamma, bize fazlasıyla rahatsızlık vermektedir. Kendi kabuğumuza çekilip ülkemizi refaha kavuşturmak gerekir. Bir asırdır kimseye bir çakıl kaptırmayan Türkiye bu saatten sonra da eşitlik birlik ve beraberlik içinde, adaletle hükmederek ülke daha da refaha çıkacağına inanıyorum.