Virüsten dolayı mı bu asker uğurlamaları yanlış, yoksa esasen yapılan davranışların asker uğurlamalara yakışmadığı gerçeği göz önünde. Bu yanlışlığı ve daha iyisi nasıl olur paylaşmakta fayda vardır. Hayranlık yerine insanların onların davranışlarına öfkeyle baktığını görüyorum. Saldırgan, engelleyici, kimseyi umursamama tutum ve davranış yerine yaşama sevincinin önemini paylaşmak itidalli olmak gerekir. 
             TSK celp ve terhis işlemleri başlamasıyla birlikte asker uğurlama törenleri sosyal mesafenin hiçlendiğini, korona virüsün sanki hiç buralardan geçmediği, o yetmediği gibi silahların ateşlendiğini görüyoruz. Son günlerde sıkça rastladığımız bu asker uğurlamalarına bir çekidüzen verilmesi gerektiğine inanıyorum. Bu celp bitti yakında yenisi başlayacak.
Bu asker uğurlamaların başında marjinal grupların karşılıklı atışmaları sonucu en iyi “x” partisi ben askeri daha iyi uğurlarım,   “y” partililer ben daha iyi uğurlarım gibisinden bir rekabet oluştururken çevreye de göz dağı vermeyi ihmal etmiyorlar. Bu rekabet, caddeleri ne hale getirdiğini görüyoruz. Trafiği tıkamak, yolda oyunlar oynayarak trafikteki insanların sabrını zorlamanın bir anlamı yoktur sanırım. Eğelenmekse evde kapalı bir mekânda eğlencelerini yapsınlar. Sokak ortasında ki eğlenmenin anlamı farklı!
Aslında bu “pandemi”nin bulaş sürecinde insanların kendini dışa vurması yerine kendi sağlığı için yasaklara karşı uyum içinde olması gerekir. Ancak insanlar bunu bir baskı ve özgürlüğü kısaltama olarak görmekte ve kendini dışarı vurmaktadır. Ben bu çıkışlara “korsan rekabet” olarak adlandırıyorum. 
O kadar merminin pervasızca sıkılması ve magandanın hareketli ve yorgun kurşunuyla yıkılan insanları duydukça ister istemez insanın nefreti çoğalıyor. Asker uğurlamaları silahla olmamalı, sevgiyle omuzlara alınarak kadir kıymet biçilmelidir. Ancak Coronovirüs de unutulmamalıdır. O çılgınca davranışların önlemi alınmalıdır. Tahrik yerine, sevginin paylaşımcı yanını gösterilmelidir. 
Yıllar gerisine gidip anıları tazeledim.  O günlerdeki güzellikleri hayıflanmadan edemiyorum.  Askere gidecek olan asker adayı olan mahalle, akrabalar arasında duyulduğu anda aile, komşular, akrabalar, kirve ve dostlukları olanlar bir hamaratlık içine girer asker adayını her gün biri evine davet eder. Askere gidecek olanla sohbetler yapılır ve gideceği zaman yardımlaşma amacıyla gönlünden kopanı iki göz görmeden cebine bir harçlık sıkıştırılırdı. Gedeceği günde askeri kafileler halinde alıp gideceği vasıtaya kadar götürürlerdi. 
Ardından bu iş eğlenceye dönüştü. Davul zurnalı halaylı asker uğurlamaları başladı. Askerlik bir dönüşüm daha geçirdi. Kim askere gidiyor, ne zaman geliyor kimsenin haberi bile olmuyor. Dört yıldan iki yıla, iki yıldan bir yıla dönüştü. Üstelik paralı gidenlerden hiç haberimiz olmuyor. Gözden bir kayboluyor sonra askere gidip geldiğini söylemesi bizden sadece “hayırlı”  temenniler de bulunuyoruz. 
Not düşmek istiyorum. Kardeşim askere gittiği zaman Babam otogarda yüksekçe bir yere çıkıp ezan okumuştu. Davullar zurnalar susmuş herkes hayretle pür dikkat onu dinlemişti.   
Şimdilerde kendine bazı yakıştırmalarda bulunanlar asker adayını alıp ev ev dolaşıyor ve askere gidecek adına para topluyorlar. Liseli yıllarımızdı. Bir grubun dükkan dükkân dolaştığını görünce merak edip sorduk. Askere giden birisi için para toplanıyordu. Urfa’da bir ilkti ve acayip karşılandığı için birilerinin “dilenmeye utanmıyor musunuz” sözü üzerine bu iş yarıda bırakılmıştı? Ama batıda bu hala devam ediyor. Üstelik yardım etmeyenler hakkında farklı yargılara vardıkları da unutulmamalı!
Bu virüs belasının önlenmesi için yapılan uğraş yanında bu uğurlamaların trafik kazalarına neden olduğu, sıkılan mermilerin nasıl bir felakete sebep olduğu malumunuz. Merakımdan soruyorum? Acaba bu silah sıkanlardan kaç kişi yakalandı?
Toplumda çeşitli huzursuzluklar varken gerginlik had sefada iken bu yaşananlar nefesimizi daraltıyor.  Yarının nasıl yaşanacağı korkusu içindeyiz. İnsanlar her şeyi bir gözdağına çevirmesine müsaade edilmemelidir. 
Toplumsal refleksleri göz önünde bulundurmakta fayda vardır. Yaşanacak olan ve yürek incitici travmalara fırsat verilmemelidir. Toplumsal tepkimizi her fırsatta dile getirmeliyiz. İnisiyatifi elinde tutmanın önemini anlatmak ve görmek faydasında anlaşmalıyız. 
Anneler evlatlarını gözü yaşlı uğurlarken bu söylemi söylemeyi de ihmal etmemektedirler. “Bamıya kuruttum yemedi.”