Bu şiir kitabı, Şaire Yasemin Küçüközkan'ın "sevgi dolu kalplere" merhabası ile başlayan mısraların şekil bulduğu, dingin duyguların yer aldığı, hasretin, sevginin, iyimserliğin, umudun, çaresizlik ve direnmenin hüküm sürdüğü tüm gönüllere merhabasıdır. Elbette mısralar öfkesiz olmaz, kusursuz olmadığı gibi küskünlüğün aynı zamanda barışın da sesidir.Bu şairenin toplumun içinden gelmesindendir. Yetiştiği toplumun feveranı olsa gerek...
Her şiir genel anlamıyla şairin yüreğinin sesidir. Onu en anlamlı, en duygulu ve içli kelimelerle söylemesi onun sanatını, onun yeteneğini ve başarısını gösterir. Her eser sanat için yapıldığı gibi toplumun güzelliklerini sosyal yaşam ve toplumsal yaşam gerçeğinin sesi olmaya gayret eder. "Bir köle tacirinin elinde köleyim/özgürlüğe hasret"
Her şiir sevilecek veya her şiirden haz alınacak diye bir şey olmayacağı gibi her şiir okunmaz diye bir beğenmezlik olamaz. Her şairin kendine has duyguları vardır. Bu duygular okuyucunun duygusuyla örtüşecek zamanı arar. "Uçurumdan atar kendini/ sevdiğim dost olduğum kelimeler"
Yasemin'i tanıyan tanır. Ancak onu tanımayanlar için, kitabında kısa bir özgeçmişle onu kendi kitabında tanıtmaya fırsat verilmeliydi. Yeni okuyucuların onu tanıması açısından önemli. Onun bundan önce eserleri nelerdir merak eder. "Kim çözer bu düğümü" mısrası ile benim haklılığımı ortaya koymuş. Çünkü kitap çıktıktan sonra yapılacak bir şey yoktur.
Her şiir, her kitap şairin kendisini yenilemesine nedendir. Usta kalemlerden ibret almayı, ders edinmeyi bir maharet sayarım. Onların gölgesinde kalmamak adına çabalayarak sanatta kendini ifade etme adına uğraşması hayatın mantalitesi, kendi kendinin öncüsü olur.
Yasemin Hanımın, önceki şiir çalışması nasıldır bilmiyorum. Eminim bu kitabı ile kendini yenilemesi için hayli uğraşmıştır. Şiir kitabı 65 sayfadan oluşmakta. Hemen her sayfaya bir şiir sığdırmış. Duygulu sözler daima etkileyicidir. Yeter ki bu çok kelime tekrarına fırsat verilmesin. Ayrıca şiir de "bir" rakamsal bir ifadedir. "Bütün, sen, ben" vesaire kelimelerin tekrarı şiire olumsuzluk katar. Ne kadar az kullanılsa o kadar şiir etkileyici olur. Çünkü şiir aynı kelimelerin az yer bulduğu seslenişlerdir. Örnek olsun diye; "kalp, yürek, gönül" aynı mısrada veya aynı şiirde bir kaç kez kullanılması hem gözleri yorar, hem kulakları tırmaları.
Şairlerin ilham aldıkları, her şiirin birer esin olduğu inkâr edilmez. Ancak bu esini en güzel şekilde şiir işçiliği ile donatmak lazım. Nasıl işlenen bir oyada ki farklılık, nakışlar, renkler insana haz veriyorsa mısralar da öyledir. İlhamı şekillendirmek ve süslemek için yazmaktan çok okumak gerektiğine inanıyorum. Şiire hayat veren kelimelerdir. Onun için şair kelime yaratandır ve onu mısralar arasında şekillendirendir.
Her eleştiri, her savunma, her itiraz ve her açıklama şiirdeki eksikliği, karanlık noktayı aydınlatır. Eleştiri insanın kendisine yenilik katmasına neden olur. Keşke yazdığım her şiirimin, her yazımın eksikliği bana söylense... "Kusursuz olunmaz" biliyorum ama keşke kusursuz işler başarabilsem diye hayıflanırım.
Şiirin anlaşılır olması kimi okuyucuyu sevindirir. Şiirin kapalı olması, imgeleme, cinas, metafor, sembol ve rediflerle şekil bulmasını arzulayanlarda vardır. Şiir birer bilmece olmadıktan sonra şiir beni hep sevindirir. Şair, şiirin varlığı ile kendi varlığı arasında bağ kurma, şiiri açıklamak zorunda kalınsa da okuyucu o şiirden haz almaz. Okuyucu kendisi, bir problemi çözer gibi şiiri çözdüğünde daha mutlu olur.
Bazı yazı ve şiirlerin eleştirenlere o yazıyı ve şiiri yazanların bir daha yazmaması için tavsiyelerini görünce üzülürüm. Onu yerden yere vurma çabasına gireceklerine önerilerle onun kendisini yenilemeleri için uğraş vermelidirler. Ne kimse bir başkasının önerisi ile şair-yazar olur, ne başkalarının onu elinden o yazma hakkını almaya güçleri vardır. Övgü ve yergi soyut birer kavramda olsa, yazı ile somutlaşması sevinme ve üzüntüyü beraberinde taşır. Ama öneriler, yol göstericilik, takdir, gönül kazanır ve coşkunun arttırmasına neden olur.
Yasemin Hanımın şiirlerine ve düşüncelerine geri dönersek; bu günü en güzel dizelerle ifade ederken geçmişten elini çekmediği gibi mutlu gözlerle geleceğe bakmayı ihmal etmiyor. Sayfa 8. "Hep yılları mı sürer?/ gelecek zamanda, sözcüklerde buluşabilmek/ anlaşabilmek umuduyla/ tek tek çıkar birleştiririm harfleri dudaklarımda."
Düğüm var hemen açılır. Düğüm var dişle tırnakla açılmaz. Kördüğümdür, çaresizdir. Yasemin'in nazenin önerisi; "kim çözer, bu düğümü / bir alim, bir papaz, bir imam hepsi bir araya gelse/ var olan var olmayan güçler birleşse/ çözülür mü bu kör düğüm." Bu "Düğümlenen Sevdalar" da kör düğümüdür, ancak sevdalılar çözer... İşin içinde ihanet yoksa?