Yazıma, bu bayramı “Kürt Baharı” diye ortalığı velveleye verenlere, provokatörlere fırsat verilmemesi, istismar ve politize edilmemesi adına yazıyorum. Üzerinde yaşadığımız topraklar dâhil, Ortadoğu coğrafyası için özel günler hep var olmuştur. Ezilen, sömürülen, üzerlerinde imha ve inkâra dayanan, kimlikleri kabul edilmeyen halklar nezdinde bu özel günlere özel anlamlar yükleyerek kendilerini ifade etmişlerdir.
Çelişkilerin var olduğu, çatışmaların alabildiğine derin yaşandığı bu topraklarda, ezilen ve sömürülen kitleler, kendi ezilmişliklerini açığa vuracak ve bunu yığınlara mal etmek, örgütlenip birlikteliği sağlamak adına bu özel günleri bayraklaştırmışlardır.
Bayram gibi özel günler de barışın ve kardeşliğin pekişmesine vesile olunması için tüm milletler ellerinden geleni yapmışlardır. Bu önemli günler tarihsel yaşam içinde kendi gerçeği kadar efsanesini de beraberinde getirerek yaşatılmasına katkı sunmuştur.
1990’ların başında milyonlarca Kürt, Newroz günü sokaklara dökülmüş bu günün önemine dikkat çekmişlerdir. Direnişin sembolü haline gelen bu güne siyasal bir kimlik kazandırarak; baharın dirilişi, barışın müjdelenmesi gününe dönüştürmüşlerdir. Newroz, o özel günlerden bir gündür. Ona atfedilen tüm efsaneleri aşarak ezilen, hiçlenen, inkâr edilen milletler var olduklarını ortaya koyarak zulme karşı direnişin günü olarak kabul görmüştür.
Yıllar önce yasak ve ayrılıkçı bir bayram olarak kabul edilen Newroz Bayramı'nı resmileştirilerek korkulacak bir gün olmaktan çıkarılmış. Bu günün bir suç işleme günü olmadığı, kültürlerin beraberinde getirdiği, "başkaldırı" diye isimlendirilse de günümüzde barışın alanlarda seslendirilmesidir. Bu mutluluk verici davranış bir günde olsa sahip çıkılmalı... Yıllarca devam eden olaylar kan ve gözyaşından sonra; insanlar milli ve dini bayramlar gibi Newroz’u da ulusal bayram kabul ederek kutlaması önemli bir aşamadır. İsteyen bayramı istediği bir isim altında kutlayabilir. Ancak tarihi gerçeğe sırt çevirmek ya da inkâr etmek geçmişte insanlık adına özgürlük mücadelesi verenlere karşı büyük bir ihanettir. Bu günü çeşitli isimlerle yâd edenler olduğu gibi çeşitli anlamlar yükleyenler vardır.
Yıllarca devam eden olaylar kan ve gözyaşından sonra insanlar milli ve dini bayramlar gibi newroz'unda ulusal bir bayram olarak kutlanmasından mutluluk duymuşlardır. Herkes bu bayramı bir şekilde kendisiyle özdeştirmektedir. İster önemli kişilerin doğumu günü olsun, ister özel bir anlam yüklensin, ister Ergenekon’dan çıkış olarak kabul edilsin, Herkes Newroz’u kendi bayramı veya özel günü olarak kutlayabilir. Aslında Newroz'u kim sahiplenirse sahiplensin, dileğimiz bu özel günde acılara fırsat verilmemesidir. Ancak Newrozla ilgili en ilginç hikâye; Zalim Dahak’ın zulmüne karşı Demirci Ustası yiğitliğin sembolu olan Kawa’nın direnişi ile Newroz gün var olduğudur.
Bir kurtuluş günü, yeni bir yılın başlangıcı niteliğini taşıyarak yüklendiği misyon bu gün hala meydanlarda seslendirilmektedir. Tarihi geçmişinden bu güne, Ortadoğu ve Mezopotamya dediğimiz Fırat ile Dicle nehirleri arasında yaşayan halklar arasında tüm görkemiyle kutlana gelmiştir. Aklın yolu birdir. Doğru, güzel ve iyi olanı herkes takdir etmek zorundadır. Toplumsal barışın sağlanması, bu ülkede yaşayanlar arasına ayrılık ve nifakın girmemesi, bu topraklar da yaşayan her insanın bu bayramı kendi dini, örf adetleri ve gelenekleri içinde kutlamaya hakkı vardır. İnsanlığı yaralayan ve bizleri inciten şiddet ortamından çıkıp bu günlere gelmek sevinç vericidir.
Nasıl ki bu ülkede dini, milli ve mahalli bayramlar kendi gelenekleri içinde herkes istediği gibi kutluyorsa, Newroz Bayramı’da her millet kendi istediği gibi sağduyu içersinde kutlamalıdır. Güvenlik güçlerinin de bu kutlamalara ön yargılı değil itidalli olmak zorundadır. Bu gün dünyada; ister dini çevrelerce, ister sosyal alanlarda kutlanan tüm bayramlar günlerin hepsi toplumsal hoşgörünün gelişmesi insanlar arasında barış ve sevginin çoğalmasına yöneliktir.
Yine diyorum her ne biçimde her ne şekilde olmuşsa bu güne kadar gelmişse ve bu bayramı kim kabul etmiş, kim kutluyorsa herkese kutlu ve herkes mutlu olsun.
İmha ve inkar politikaları ile Kürt halkı üzerindeki baskıları artırarak Kürt diline, kültürüne, yaşamına kast edenlere sokaklara dökülen Kürtler barışın sesi olmuşlardır. İyileştirmelere gidilmiş, barışın temeli atılmış, hoşgörünün yaygınlaşmasına neden olmuşlardır. Bu Kürtler kadar Türk halkını da fazlasıyla mutlu olmuştur. Birlik ve beraberlik adına eşit yaşamak hepimizi fazlasıyla sevindirecektir.
Şair ve Yazar:Misbah Hicri