Haber alma ve yayma özgürlüğünün en etkili aracı olan basın, demokrasinin yaşamasını ve gelişmesini sağlayan kurumların başında geliyor. Bize düşen görev de o vazifeyi gerçeğine uygun bir şekilde yapmaktır. Silah üretimine bu kadar katkı sunanlar, emeğiyle yaşayan insanların köleleştirenler, hukukun üstünlüğüne inanmayanlar ve onların azılı işbirlikçileri basının gelişmesini elbette istemezler.
Günümüzde her insanın bilgiye ulaşma, doğruları öğrenebilme ve kendi fikirlerini ifade edebilme özgürlüğünün en temel hak olduğu görüş ve fikri günümüz de teknikle donatılmış dünyada tartışmasız kabul görüyor. Ancak ülkemiz de "benim gibi düşünmek ve benim dediklerimi yazmalısınız" gibi despot düşüncelerle basın bir şekilde susturulmak istenmesi bir özgürlük pazarlamaktan başka bir şey değildir.
Bana göre basın düşüncesinden ve yazdıklarından dolayı yargılanmamalı, suçlanmamalı ve cezalandırılmamalıdır. Basın, aynı zaman da ne kimsenin düşüncesini yargılama ne de kimsenin inançlarını sorgulamaya hakkı vardır. Bunu yapanlar birilerinin borazanlığını yapıyorlar demektir. Gazetecileri daha iyi anlamak, yaptıkları işe ve mesleklerine saygı duymak, basın mensuplarının ne zorluklar altında nasıl bir hizmet verdikleri anlayabilmek önemli... Onlarda kendi mesleklerine saygı duyarak en doğrusunu, bilgilendirme amacıyla sunmalıdırlar. Masa başı gazeteciliği işin gerçeğinden yüz çevirmektir.
İşte bu düşüncelerden hareketle dünyadaki paralel gelişmelere uygun olarak Türk Basınında sansürün kaldırılmasıyla, 1908 yılında her yıl 24 Temmuz günü "Gazeteciler ve Basın Bayramı" olarak kutlanmaya karar verilmiş. Bu gün hakkındaki tereddütleri ortadan kaldırmak için bu kısa paylaşımı sunmakta fayda vardır.
"Türkiye Gazeteciler Cemiyeti 1946 yılında kurulduğu zaman "gazeteciler için de bir gün belirleyelim" düşüncesi ortaya atılmıştır. Önceleri ilk gazetenin basıldığı gün "basın bayramı" olarak düşünülmüştür. İlk gazetenin çıkışı kimilerine göre 1831, yani Takvim-i Vakayi'nin yayınlanışıdır. İlk Türkçe gazete olmasına rağmen onu, resmi gazete olduğu için ilk gazete saymayan görüştekiler de 1861, yani Tercüman-ı Hakikat'ın çıkışını ilk gazete basılışı olarak kabul etmek istemişlerdir. Bu anlaşmazlık nedeniyle konuda bir görüş birliği olmamış bunun üzerine Fatih Rıfkı Atay, Akşam gazetesinde 24 Temmuz'u tarihini ortaya atmış ve 24 Temmuz tarihi "Gazeteciler ve Basın Bayramı" olarak kutlanmaya başlamıştır."
Bu gün "Basın Bayramı mı" yoksa "Gazeteciler ve Basın Bayramı mı" şeklinde üzerinde anlaşmazlıklar varsa da esas mesele basının yaptığı görev ve hizmetlerdir. Kamu adına gerçekleri araştırma, doğru ve gerçek haberlerle kamuoyunu aydınlatma görevi gören basın, demokratik hayatımızın vazgeçilmez unsurlarından biridir.
Her Basın bayramında siyaset adamları, bürokratlar, kimi belediye başkanları basın bayramı ile çeşitli kutlama ve tebrik mesajlarını açıklarken ceza evinde ki basın mensuplarından söz eden yok. Bu gün için neden tüm ilimizdeki basın mensupları ile bir toplantı yapılma gereği duyulmadı. Gerek STK lar gerek belediye başkanları neden böyle bir dayanışma günü sergilemeliydiler.
Suçlanan gazeteciler için elbette söylenecek sözümüz vardır. Suçluluğu kanıtlanmamış kimseleri suçlu diye lanse etmek doğru değildir. Yargı bu konu da karar vermedikçe, suçlulukları tespit edilmedikçe onlar suçlu değildirler. Bunalımla, sıkıntılı, buhranlı bir toplumun moral kaynağı basındır. İstikrarı anlamlandırma, insan hakları kavramını benimsetme, toplumsal barışı insanların can damarlarına yaymak basının işidir.
Yüksek Canlı Bahis Oranları Olan Siteler
Milletin sesi ve vicdanı olan gazetecilik mesleğinin teknolojik gelişmelerle birlikte; yazılı, görsel ve işitsel medya ile büyük ve önemli ilerlemeler kaydeden internet gazeteciliği ve sosyal medya ile farklı bir boyut kazanmasına neden olmuştur. Fedakârlık gösterilen en hareketli mesleklerden birisi olan gazeteciliğin teknolojik gelişmelerle birlikte ilerleme ve gelişme göstermesi basının kendini topluma kabul ettirmesidir. Asparagas haber, kişisel dürtülerini ön plana çıkaranlar başarıya hasret kalırlar.
Gazeteciliğin zaman kavramı gözetmeden icrasıyla birlikte zor ve meşakkatli bir meslek olduğunu bilinmektedir. Basın mensuplarımız yeri geliyor bir savaşın ortasına giriyor, yeri geliyor soğuk bir kış gününde saatlerce çekim yapmak zorunda kalıyor; bu gün zor şartlar altında çalışan basın mensuplarının bu gününü kutlamak erdemli bir hizmettir.