Şanlıurfa... Peygamberler diyarı, kadim medeniyetlerin izlerini taşıyan sokakları, tarihi çarşıları ve maneviyatı iliklere kadar hissettiren atmosferiyle, sadece Türkiye’nin değil dünyanın da önemli kültürel miras kentlerinden biri. Ancak ne yazık ki son yıllarda bu huzur dolu şehir, bambaşka bir sorunla anılır oldu: Motosiklet terörü.

Özellikle Haliliye, Eyyübiye ve Şanlıurfa şehir merkezindeki meydan çevresinde yaşananlar artık sabırları taşırıyor. Cadde üzerindeki kontroller zaman zaman işe yarasa da, dar sokaklara girildiğinde bambaşka bir tabloyla karşılaşıyoruz. Yayalara ait kaldırımlarda hızla ilerleyen, trafiğe kapalı alanlarda adeta yarış yapan, plakasız ve abartı egzozlu motosikletler artık günlük yaşamın parçası değil, kabusu olmuş durumda.

Geceleri Şehir Uyumuyor
Gündüz yaşanan tehlike geceleri yerini bambaşka bir sorun olan gürültü kirliliğine bırakıyor. Gruplar halinde toplanan sürücüler, sokak aralarında egzoz patlatarak adeta “ben buradayım” demekle kalmıyor, tüm mahalleye zorla bu varlığı kabul ettiriyor. Özellikle Haliliye’nin ara sokaklarında ve Eyyübiye’nin yoğun nüfuslu mahallelerinde yaşayan vatandaşlar artık uykusuzluk, stres ve korkuyla baş etmeye çalışıyor.

Emniyet Caddede Var, Sokakta Yok
Elbette emniyet güçleri zaman zaman müdahale ediyor. Caddelerde denetimler artırılmış durumda, kask ve plaka kontrolleri yapılıyor. Ama ne yazık ki bu çaba sokak aralarına sirayet etmiyor. Dar sokaklarda cirit atan, yaşı küçük, ehliyetsiz, kasksız sürücüler göz göre göre tehlike saçıyor.

  1. Çözüm Ne?
    Çözüm belli aslında. Vatandaşın talebi net:
  2. Trafiğe kapalı alanlarda motosiklet kullanımının kesinlikle yasaklanması,
  3. Plakasız ve abartı egzozlu motosikletlerin trafikten men edilmesi,
  4. Sokak aralarında sabit ve gezici denetimlerin artırılması,
  5. Genç sürücüler için bilinçlendirme kampanyalarının başlatılması,
  6. Ailelere yönelik eğitici ve uyarıcı programların hayata geçirilmesi.

Çünkü bu sadece bir trafik sorunu değil, aynı zamanda bir yaşam hakkı, bir şehir kültürü meselesidir.

Şanlıurfa, motosiklet terörünün gölgesinde kalmamalı. Ne Balıklıgöl’ün huzuru, ne Haşimiye Meydanı’nın tarihi dokusu, ne de Bakırcılar Çarşısı’nın nostaljisi bu sorumsuzluklara kurban edilmemeli. Yetkililer artık bu sese kulak vermeli ve bu güzide şehri tekrar huzurla anılan bir yer haline getirmelidir.