İsrail'in Hamas lideri Yahya Sinvar’ın öldüğünü duyurmasının ardından, Başbakan Netanyahu’nun Gazze’ye yönelik saldırıların devam edeceğini belirtmesi, bölgedeki tansiyonu daha da artırdı. Bu gelişmeler, özellikle Filistin halkına yapılan sistematik baskılar ve saldırılar karşısında uluslararası kamuoyunda büyük yankı buldu. İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik yoğun bombardımanı sadece Gazze’de değil, Lübnan ve Suriye gibi komşu ülkelerde de tepkilere neden oldu. Bu süreçte, bölgedeki sivil toplum kuruluşları ve insan hakları örgütleri, İsrail’in eylemlerini kınayan protestolar düzenlerken, İslam dünyasının suskunluğu büyük bir hayal kırıklığı yaratıyor.

 

Bugün İslam coğrafyasının bir kısmı kendi iç meseleleriyle meşgulken, diğer kısmı ise Filistin halkının karşılaştığı zorluklara yeterince güçlü bir tepki verememektedir. Siyonist politikalar sadece Filistin’le sınırlı kalmayarak, Lübnan ve Suriye gibi ülkelerde de istikrarsızlık yaratıyor. Ancak bu durum karşısında İslam ülkelerinin liderleri, gerekli siyasi ve diplomatik adımları atmakta yetersiz kalıyor. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve diğer bazı Arap ülkeleri, İsrail ile normalleşme sürecine girerken, bu diplomatik ilişkiler halkın vicdanında büyük bir kırılma yaratıyor.

 

Oysa Filistin meselesi, tüm İslam dünyasının ortak davası olmalıdır. İslam ülkelerinin sessizliği, İsrail'in işgalci politikalarına cesaret verirken, bölgedeki sivil halkı daha da zor bir duruma sokuyor. Tarih boyunca Müslümanlar arasında birlik ve dayanışmanın en yüksek seviyede olması gerektiği dönemlerden biri olan bu dönemde, Müslüman ülkelerin sessiz kalışı, İsrail'in saldırgan tutumlarını destekler nitelikte bir görüntü oluşturuyor.

 

Bu süreçte, Filistin'de yaşananlar sadece bir ulusal mücadele değil, aynı zamanda bir insan hakları mücadelesi olarak ele alınmalıdır. Sivil toplum örgütleri, akademisyenler, aktivistler ve insan hakları savunucuları, İsrail’in saldırılarını dünyaya duyururken, İslam ülkelerinin liderleri de bu sesi yükseltmek için inisiyatif almalıdır. Filistin halkı yalnız bırakılmamalı; aksine, tüm dünya çapında adalet ve barışın yeniden tesis edilmesi için ortak bir çaba gösterilmelidir. İslam ülkeleri, bu zorlu süreçte liderlik yaparak uluslararası arenada Filistin’in haklarını savunmalı ve Siyonist saldırganlığa karşı birlikte durmalıdır.