Yazan: [Süleyman Turan]

Donald Trump, ABD Başkanı olduğu dönemde Orta Doğu’ya yaptığı "tarihi" ziyareti yıllar sonra hâlâ gündemden düşmüyor. Kendisi bu ziyareti için “Körfez turum harikaydı, yaklaşık 5,1 trilyon dolar getirdik” diyerek övünüyor. Evet, 5,1 trilyon dolar...

Peki aynı coğrafyada bugün ne var? Gazze’de insanlar ekmek kuyruğunda, bazen o da yok. Çocuklar aç, evler yıkık, sokaklar kan içinde. 5,1 trilyon dolarlık bir kazançtan bahsedilirken, aynı coğrafyada insanlar 5 ekmeğe bile muhtaç.

Ortadoğu ülkeleri, Trump için adeta kendi ülkelerini pazarlık masasına sürdüler. Silah anlaşmaları, enerji ortaklıkları, diplomatik tavizler... Trump, hem paraları aldı hem de bölgenin jandarması rolünü oynadı. “Şerif” gibi geldi, “tahsilatçı” gibi gitti.

Bu ülkeler, Batı’dan gelen bir lidere öyle bir ilgi gösterdi ki; karşılama törenlerinden saray protokollerine kadar her detayda “boyun eğiş” vardı. Ama ne garip, aynı ilgi Filistinli çocuklara, yıkılan hastanelere, bombalanan okullara gösterilmiyor.

Trump geldi geçti. Ama bıraktığı izler, hâlâ derin. Paraları topladı, güvenlik vaatleri verdi ama halklara değil, yalnızca yönetimlere konuştu. Bugün Gazze’de yaşanan insani dram, sadece İsrail’in değil, sessiz kalan, koltuklarında rahat oturan yöneticilerin de suçu.

Bir zamanlar “şerefli yalnızlık” diye dalga geçilen duruşlar, bugün “şerefsiz kalabalıklar”a dönüştü. Çünkü ne onur kaldı, ne direnç. Kimi ülkeler Trump’ın eteğine yapıştı, bazıları da düşman ilan edilenle gizli kapılar ardında pazarlık yaptı.

Trump için zaferdi, ama Ortadoğu halkları için büyük bir kayıptı o tur.

Bazen bir liderin kazancı, milyonların gözyaşına mal olur. Ve tarih, bu tür kazançları asla zafer saymaz.