İnsanların büyük bir kısmı bilerek ya da bilmeyerek ırkçı düşüncelere sahip olur.
Kendisini üstün, başkalarını kendinden aşağı gören, ötekileştiren ve insanların renginden, etnik kimliğinden, dilinden, dininden, cinsiyetinden, yoksulluğundan dolayı aşağılayan çok sayıda kişinin aramızda dolaştığını biliyor, tanık oluyoruz.
Hatta dünya genelinde kendi ırkını üstün gören, başkalarının haklarını yok sayan, hezeyanlarla yaşayan oldukça kalabalık bir toplumdan bahsetmek mümkün.
Bu insanlar her yerde yaşam alanı buluyor, günlük yaşama hükmediyor ve fırsatını bulduklarında değişik örgütlenmeler yaratarak siyasal yaşama katılıyor.
daha öte bir düşünce dünyası ile Kapitalist ilişkilerin harcı oluyor, sermaye ve devlet düzleminde bir ağırlığa sahip olarak da görev ve yetkiyi ele geçiriyor…
Özellikle kamusal alanda, ordu, güvenlik örgütlerinde düşünsel bir etki alanı yarattıklarında, toplumsal dengeyi zedeleyecek türde uygulamalara neden oldukları biliniyor.Çünkü bu insanlar kendi düşüncelerinin dışında, hiçbir düşünceye tahammül göstermiyor, hatta farklılıkların ortadan kalkması gerektiklerini savunuyor.İşte herkes için tehlike burada başlıyor.Mültecilik Kamusal alanının partizanca yönetilmesi, mülteci ve göçmenlere üsten bakılması, siyahilerin köle olarak görülmesi, yabancı düşmanlığı, etnik ve dinsel ayrımcılık ırkçılığın temelini oluşturuyor ve toplumun bütün kesimleri için hayat daha zor hale geliyor.Bugün dünyada yaşanılan budur. Demokratik zeminleri kullanarak varlıklarını sürdüren ırkçı gruplar, devlet düzlemine indiklerinde iş farklılaşıyor; yetki şiddete, şiddet örgütlü bir etkiye, etki de ölümcül politikalara dönüşebiliyor.
Azınlıklar baskı Dünya genelinde siyahîler, Çingeneler, Romenler ve göçmenler hayata mağlup başlıyor ve doğar doğmaz ayrımcılığa uğruyor.
altında yaşıyor, ötekileşen insanlar kendini kuşatılmış hissediyor.
Çünkü ırkçı söylemin yaşam bulduğu asıl alan devlet düzlemidir.
Devlet düzleminde hayat bulan ırkçı düşünce, etkili oluyor, taraftar topluyor ve iktidar üzerinde bir nüfuza sahip oluyor. Birçok ülkede kendi ırkından olmayan kişilere karşı şiddet yaşanıyor.Kölelik, ırkçılık, ayrımcılık, ötekileştirme kötü olarak anılsa da yaşam bulduğu açıkça görülüyordu. Dünyanın değişik ülkelerinde siyahilerin sık sık polis şiddetine maruz kalması, göçmenlerin ırkçı saldırılara uğraması, etnik kimliklerinden dolayı insanların ciddi baskı görmesi, dillerinden dolayı ötekileşen kitlelerin varlığı yeryüzünün bir başka havada olduğu, cilalı lafların artık kapitalist sistemi örtmediğinin kanıtıdır. Sevgiyle Kalın. Esenlikte Yaşayın.
Mustafa Mızrak / Gazeteci / Yazar