Hayatımızın büyük bölümümde, biriktikçe büyüyen küçük dertler, elimizde olmadan karşımıza çıkan olumsuzluklar vardır. Kimi trafik nedeniyle uçağını kaçırdığında çılgına döner, bir diğerinin sipariş verdiği yemeğin servisi geciktiğinde tepesi atar, bir başkası, marketten aldığı ürünün sağlığa aykırı çıkması halinde, tüm marketlerden öç alacağına yemin eder. Önemsiz aksaklıklar için harcanan enerjinin, kaybedilen zamanın, akıl dışı davranış ve üzüntü ile insanın kendine verdiği zararın telafisi yoktur. Akıllı insan yalnızca sinirlerini, moralini, hatta sağlığını bozan bu davranışlar yerine, zamanı ve olanakları ölçüsünde bu aksaklıkları düzeltmek için çaba harcar. Üzüntü, endişe ve öfke hiç bir işe yaramaz. İnsanın kendini kontrol dışı bırakmadan olanları, gerçeği kabullenmesi huzuru ve sağlığı getirir.
Bazen insan kimi zaman huzursuz, kaygılı, mutsuz, enerjisi düşük, çaresiz hatta zavallı bir duruma düşebilir. Sanki çıkmaz bir sokakta, bir labirentin zor yollarındadır. Acı ile kıvranır ve mantıklı bir yol, bir çözüm bulmak için çırpınır. Tek çıkar yol, gerçeği ve onun neden olduğu acıyı kabullenmektir. Yaşamın bizden istediği budur; kabullenmek... Tek çaremiz kolayı, zoru kabullenmektir. Acıyı ve gerçeği kabullenen zoru başarır. Gerçegi bilmek insanı özgür kılar. Gerçekleri kabullenmeyi öğrenen insan gerçekle yüzleşerek, yapabileceklerini doğru bir mantıkla tespit etmek durumundadır. En sağlıklı yaklaşım budur. Gerçeği kabullenmemek, boks yaparcasına onunla dövüşmek, daha baştan kaybettirir. Olumsuz enerji, pis kokan bir kış sisi gibi etrafı kaplar. Göz gözü görmez. Olana karşı çıkmadan, kimseyi suçlamadan, çılgınlar gibi sebepler aramadan hikâyeler, genellemeler, itiraflar uydurmadan gerçeği kabul etmeliyiz.
Üzüntülerinin baskısından kurtulmuş bir insan hayatını üzüntüden uzak ve endişesiz yaşaması halinde yaşamın huzur ve keyfini de yaşamış olacaktır.Yıllarca gerçekleşecek umuduyla kurduğumuz hayallerimiz vardır. Bunları terk etmek çok zordur. Öylesine bütünleşmişizdir ki, hayal ve hayallerimiz yıkıldıkça yalnızca isyan ederiz. Yaşamın değişen koşulları karşısında en mantıklı davranış kabullenmedir. Yıkılan hayallerimizin yerine daha mantıklı olan yenilerini koyabilirsek yeniden ayağa kalmayı da başarırız. Yapılması gereken budur. Bunu başarmak için de, gerçekleri kabullenmekten başka yol yoktur. Sevgiyle Kalın. Esenlikte Yaşayın.
Mustafa Mızrak / Gazeteci / Yazar