Benim Yalanım Senin Doğrularını Döver
Mustafa MIZRAK

Benim Yalanım Senin Doğrularını Döver

Bu içerik 929 kez okundu.

İnsanın kolay kandırılabilir olmasına yüzlerce örnek gösterilebilir. Söylenen ve yayılan yalanların hiç gerçek payı olmayabilir ama öyle yayılır ki zamanla bu yalanı hiç kimse yalanlayamaz. Bunun zekâyla ilgisinin olmadığı, en zeki insanların bile bu tuzağa düşebileceği uzmanlarca belirtiliyor. Fakat son zamanlarda yapılan psikolojik araştırmalar, bazı söylentilerin beynin süzgecinden ne kadar kolay sızdığını göstererek konuyu bir miktar aydınlatıyor. Bir açıklamaya göre, insanlar “bilişsel olarak cimridir”; yani beynimiz analizden çok sezgilerini kullanır. Bu konuda birçok örnek verilebilir. Ben siz örnekleyin bu yalan algıları.

Üstelik bir düşünceyi ne kadar insanın desteklediğine dair çetele tutamadığımız için, onu tekrar eden kişi haber programlarında defalarca karşımıza çıktığında, o fikrin olduğundan daha fazla popüler olduğu yanılsamasına kapılır, sonunda onu doğru olarak kabul ederiz. İddia, bildiklerinizle alakalı olmalı, akılda kalıcı sözler içermeli ve inançlarınızı pekiştirici olmalıdır. Bir iddiayı düzgün bir sunumla ifade etmek bilişsel akıcılığını artıracak, bu ise o iddiayı daha inandırıcı kılacaktır.

Her yalan söyleyen hasta değildir, ancak her söylediği yalana ilk önce kendi inanan ve bu konuda ısrar eden kişi yalan söyleme hastalığına bulaşmış demektir. Yalancı kişilik yapısına sahip olan kişiler olay ve olguları hep abartırlar. Zekidirler, Büyük hayal güçleri vardır ama bu yeteneklerini kötüye kullanırlar, belirli bir amaçları yoktur. Küçük şeyler için bile yalan söyleyebilir. Bu yalanlar nedensiz bile olabilir. Bilinçaltında gerçek olmayan sanal bir kurgu yaratırlar hatta bu kurguya senarist gibi kişiler ve zamansal simgeler bile eklerler. Kişi yalanları ile sergilemek istediği kişiyi kurgular ve bu sayede karşısındakine gerçekte olmadığı bir kişiymiş gibi görünmeye çalışır. Sanal ortamda örneklerine pek çok rastladığımız bugünlerde gerçeklik algısı karışmış kişiliklere dikkat etmek gerekir. 
Doğaüstü şeylere inanır, kendi kehanetlerine ispat için abartarak bunları kullanırlar. Genelde kendilerine engel olamazlar ve sonucunu düşünmeden hareket ederler.


Yalanı söyledikten hemen sonra haz duyan kişi çoğu zaman pişmanlık duyar ama kendine ve eş, dost, akraba, çevresine, bir daha yalan söylememe konusunda binlerce kere söz verse de sözünü yerine getiremez. Adeta haz ve pişmanlık arasında gelir gider. Duygusal ve psikolojik anlamda çok yorulsa da bu hastalıktan ancak insanlara karşı sevgi duyarak kurtulabilir.
Karşısındaki insan onun bu yalanıyla ilgilenmeyecek olsa bile bu yalanı söylemekten kendisini alamaz. Kişinin kendisini daha önemli hissettirmek için söylediği bu yalanın çevresinden çok kendisine zararı dokunur. Çok basit durumlar için bile abartılı yalanlar söyleyebilir, çevresine bunu bir daha yapmayacağını söylemesine rağmen bununla başa çıkamaz.
Zira yüreğinde sevgi yerine iblis taht kurmuştur.
Yalan yüzyıllardır insanlar için suçluluk psikolojisinden ve cezalandırılmaktan korkma, bir sığınma metodudur. Yalan hemen tüm tek Tanrılı inançlarda günahtır. 
Çoğu kişi karşısındakini kıracağını düşünerek, sosyal ilişkilerinde hayır diyemediği için, özür dilemek zor geldiği için, yüzleşmekten kaçındığı için , oluşabilecek olumsuz durumun sonucundan mümkün olduğunca kaçınabilmek için ve ya karşısında ki kişiden korktuğu için yalan söylemeyi tercih eder. İşte tüm bu korkuların tek ilacı sevgidir. 

   Dünyada yapılmış her şey, sevgi sayesinde yapılmıştır. Değişmek ve değiştirmek istiyorsanız okuyun ve elinize kaleminizi alıp yazmaya başlayın.

Mustafa Mızrak / Gazeteci / Yazar

 

DİĞER YAZILAR
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Hatay'da ruhsatsız silah ele geçirildi
Hatay'da ruhsatsız silah ele geçirildi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Romanya Cumhurbaşkanı Iohannis ile telefonla görüştü
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Romanya Cumhurbaşkanı Iohannis ile telefonla görüştü